Her yıl Mayıs ayındaki banka tatilinde, hiç kimse Percule Hoirot’yu Londra’da tutamazdı. Ünlü dedektif, cuma sabahı Victoria İstasyonu’ndan trene biner, İngiltere’nin güney sahillerinde alırdı soluğunu. Son yıllarda, Plymouth yakınlarındaki Hudley civarında bir yer keşfetmiş, oradaki ‘Kraliçenin Mor Şapkası’ isimli küçük bir otele gitmeyi adet haline getirmişti.
Görünüşüne bakılırsa, tam anlamıyla birkaç yüzyıl öncesinden kalma bir handı orası. Tahta masaları, gıcırdayan merdivenleri, soğuk havalarda sürekli yanan kocaman ocağı, eski usul yatakları ve vitraylı küçük pencereleriyle, insana Kral Arthur’un hayaletiyle her an karşılaşabileceği duygusunu veren bir yerdi. Buna karşılık, son derece modern bir tarzda yönetiliyordu. Sahibi, Cornwall’li bir karı kocaydı. Rahat etmeniz, keyifli bir tatil geçirmeniz için ellerinden geleni yapıyorlardı. Kraliçe’nin Mor Şapkası’nda kalıp da servisten hoşnut olmayan müşteri hemen hemen yoktu. Yemekler leziz, şaraplar enfesti.
Burada kalmak için haftalar öncesinden yer ayırtmak gerekiyordu. Bunu çok iyi bilen Percule Hoirot, rezervasyonunu altı ay öncesinden yaptırmış, işi sağlama bağlamıştı. Yapısı gereği fazla müşterisi olan bir yer değildi burası. Topu topu beş odası vardı ve en fazla on kişiyi ağırlayabilirdi.