• Blog
  • Reklam
  • Casusiye
Dedektif | Polisiye Dergi

ipuçlarını takip edin!

Dedektif
  • Blog
  • Reklam
  • Casusiye
  • Dedektif Dergi 25. Sayı
  • Röportaj

Herdem Polisiye – Şebnem S. Canatalay ile Röportaj

  • Turgut Şişman
  • 15 Ağustos 2020
  • 9 dakika okuma
herdem polisiye röportaj
Beğeni
Tweet
Paylaş
Beğeni

2014 yılında kurulan Herdem Kitap, edebiyatın farklı türlerinin yanı sıra polisiyeye de bünyesinde yer veren genç bir yayınevi. Bugüne kadar birçok polisiye kitabı polisiyeseverlerin beğenisine sundu. Şimdi Herdem Kitap’tan, çok daha güzel bir haberimiz var size. Yayınevi bundan böyle, polisiye kitapları diğer yayınlarından ayırarak HERDEM POLİSiYE markasıyla yayınlama kararı aldı. Dedektif Dergi’nin de katkılarıyla gerçekleşen bu proje, polisiye yazarlarımızın seslerini duyurmalarına yardımcı olacağı için gerçekten çok mutluyuz. Polisiye edebiyatımıza yeni bir pencere açan HERDEM POLİSİYE’yi yakından tanımak amacıyla, yayınevinin editörü Şebnem Sezgin Canatalay’la kısa bir söyleşi yaptık. Şebnem Hanım’a sorduğumuz sorular ve aldığımız cevaplar şöyle:

 

şebnem Sezgin canatalay dedektif Dergi
Herdem Kitap editörü Şebnem Sezgin Canatalay

Merhaba Şebnem Hanım… Sorularıma geçmeden önce okurlarımızın sizi biraz tanımaları için kendinizden söz eder misiniz? Herdem Kitap’taki göreviniz tam olarak nedir?

Alman Diline olan sevdam yüzünden Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Alman Dili ve Edebiyatı okudum. Bu esnada tez yazmak yerine iki yıl Latince eğitimi de aldım. Hedefim iyi bir Germanist olmaktı ancak ailevi sebeplerle yüksek lisans yapamadım ve kariyerime bir devlet sektöründe Gazeteci-Tercüman olarak başladım. Ancak edebiyat alanında çalışmak içimde uhde idi. Fakültedeyken bana göre bir dil dehası ve Kafka uzmanı olan hocam Prof. Dr. Gertrude Durusoy ile bir dönem Kafka üzerine çalıştım. Gertrude Hanım’ın sayesinde Franz Kafka’yı hem çok sevdim hem de anlamaya çalıştım. O dönem hocamız bize piyasada yapılan Kafka romanları çevirilerinin yanlış olduğunu söylemişti. Alman Dili Edebiyatı üzerine akademik kariyer yapamayınca kendi kendime Kafka çevirisi yapacağım diye söz vermiştim. Ancak yıllar içerisinde sürekli çeşitli alanlarda çeviri ve çeviri editörlüğü yapmaktan fırsat bulamadım. Bir gün Herdem Kitap ile yollarımız kesişti, o zamanki Genel Yayın Yönetmenine gönüllü çevirmenlik yapabileceğimi söyledim. Kabul ettiler ancak daha sonra gelişen koşullarda çevirmen yerine editör olarak çalışmaya başlayınca ne yazık ki Kafka çevirisine fırsat bulamadım. “Bir gün mutlaka!” diyerek bu sevdamı rafa kaldırdım. Hâlihazırda Herdem Kitap’a gelen dosyaları inceliyorum ve basılıp basılmayacağına karar veriyorum. Bir unvanım yok bana göre, olmasını da istemiyorum çünkü ben bu işi amatörce yapmayı seviyorum. Amatör ruhumu hiç kaybetmeyeceğim.

 

Okurlarımız Herdem Kitap’ı da tanımak istiyorlar. Herdem Kitap hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

2014 yılında “Dostluk ve dayanışmayı paylaşarak çoğaltıyoruz…” şiarıyla kurulan Herdem Kitap, Eğiten Kitap’ın bir marka kuruluşudur. Herdem Kitap, Eğiten Kitapla akademik alanda deneyimlediklerini edebiyat alanına taşımayı hedeflemiştir.

Genç bir yayınevi olduğumuz için gençlerle ve kalemi kuvvetli yazarlarımızla roman, deneme, şiir ve öykü alanlarında kocaman bir aile olma yolunda ilerliyoruz. Amacımız hem amatör kalemlere destek olmak hem de daha fazla okuyucu kitlesine ulaşarak Türk edebiyatına katkıda bulunmaktır.

 

Peki, Herdem Polisiye Serisi fikri nasıl doğdu? Polisiye serisi başlatmanızın nedeni nedir?

Yayıncılık tecrübemiz uzun yıllara dayandığından polisiye roman ve öykülerin önemli bir okur kitlesine sahip olduğunu biliyoruz. Bu nedenle Herdem Kitap yayın hayatına Arkın Gelişin’in seri katiller ile ilgili biyografik kitapları ve romanları ile başlamıştır. Sonraki yıllarda polisiye türündeki yelpazemizi genişletmeyi hedefliyorduk. Bu dönemde yollarımız Gencoy Sümer ile kesişti. İlk olarak Feneryolu Cinayetleri adlı romanı Herdem Kitap’la kitap oldu. Dedektif Dergi ve Gencoy Bey ile yaptığımız görüşmeler sonucu polisiye roman ve öyküleri diğer kitaplarımızdan ayırmayı düşündük. Böylece Herdem Polisiye fikri doğdu. Akabinde de uygulamaya geçtik.

 

Bu seride bir süre önce dergimizin Genel Yayın Yönetmeni Gencoy Sümer’in son romanı Mavi Kolye yayınlandı ilk olarak. Sırada hangi yazarların kitapları var?  Sadece yerli polisiye yazarları mı yer alacak; çeviri eserler de yayınlayacak mısınız?

Dediğiniz gibi seriden ilk olarak kısa süre önce Gencoy Sümer’in Mavi Kolye adlı romanı çıktı. Ve önümüzdeki birkaç ay içerisinde de Funda Menekşe’nin Perde Arkası romanı ve bunu takiben de Esra Gürel Şen’in Gündelik Cinayetler adlı öykü kitabı baskıya girecek.

Elbette öncelikle yerli yazarlarımıza yer vereceğiz ancak çeviri kitaplar da olacak. Örneğin yakın zamanda çocuklara yönelik bir Sherlock Holmes Serisi hazırlamayı düşünüyoruz.

 

Başta da belirtmiştim, Herdem Kitap bugüne kadar birçok polisiye kitap yayınladı aslında. Bunlardan biraz söz eder misiniz?

Arkın Gelişin’in biyografik üçlemesi olan, “Bir Seri Katilin Anatomisi – Ted Bundy”, “Bir Seri Katilin Felsefesi Charles Maanson” ve “Bir Seri Katilin Manifestosu – Ted Kaczynski”. Yine Arkın Geliş’in kaleme aldığı ve dizi roman olan “Bir Seri Katilin Günlüğü- Kansız”, “Bir Seri Katilin Günlüğü- Uyanış” ve “Apokalips”. Bu romanlar birbirinden bağımsız olmakla birlikte bir seridir ve kahramanlarını bu üç romanda da görebilirsiniz. Suç psikolojisine dair birçok şeyi anlattığı “Bir Suç Psikoloğunun Günlüğü”, “Seri Katiller Tarihi” ve nihayet son romanı ki bana göre oldukça heyecanlı, insanı içine çeken bir roman, “Yüzsüz”.

Gencoy Sümer’in Herdem Kitap’tan çıkan ilk romanı “Feneryolu Cinayetleri”. Bu roman bende hep biraz nostaljik ve biraz da romantik bir hava yaratmıştır. “Göl Kıyısındaki Ev” Gencoy Sümer’in kaleme aldığı polisiye bir öykü kitabıdır ve Herdem Kitap’ta çıkan ilk polisiye öykü kitabıdır. Agatha Christie tadında, şaşırtıcı on bir öyküden oluşmaktadır. “Aile Sırrı” ve kısa bir süre önce piyasaya çıkan “ Mavi Kolye” de Gencoy Sümer’in Herdem Kitap’la yayınlanan romanlarıdır.

Didem Yüzügüllü’nün -çiçeği burnunda bir polisiye yazarı- ilk romanı “Borç” da Herdem Kitap’la kitap olmuştur. Roman psikolojik irdelemelere de yer veren ve tam bitti dediğinizde okuru ters köşe yapan bir sonla biten,  oldukça sade bir dile sahip.

Dedektif Dergi yazarlarının öykülerinden oluşan Velinimet Kırtasiyesi de geçen yıl yayınlanan polisiye kitaplarımızdan biri.

 

Ülkemizde polisiye edebiyatın gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bildiğiniz üzere polisiye Türk edebiyatına 19. Yüzyılda girmiş. 1884 yılında Ahmet Mithat  Efendi’nin  Esrar-ı Cinayat adlı romanı ise yayınlanan ilk Türk polisiye eseridir. Bir dönem bazı usta kalemler polisiye türünü takma isimlerle yazmış ve yayınlamıştır. Çünkü o dönemlerde polisiye türe yaklaşım olumsuz idi, hatta edebi olarak nitelendirilmiyordu. Ancak özellikle 90lı yıllardan sonra bu durum değişti ve yazarlarımız kendi adları ile yazmaya başladılar. Bunun sebebinin polisiye türe ilginin artması olduğunu düşünüyorum.

 

Biliyorsunuz, dünyada en çok satılan tür polisiye. Herdem Kitap’ta Polisiye’ye olan ilgi, diğer türlere göre nasıl? Daha mı fazla, daha mı az?

Açıkçası Herdem Kitap’ta bunu net olarak söyleyemem ama polisiye kitaplarımızın içinde Feneryolu Cinayetleri’nin önemli bir yeri olduğunu belirtmek isterim. Gencoy Sümer’in kaleme aldığı bu kitabımız kısa sürede 3. Baskıya girdi.

 

Siz aynı zamanda çeviri de yapıyorsunuz. Çeviri mi daha zor editörlük mü?

İkisinin de kendine göre zor tarafları var ancak sanırım çeviri biraz daha zor özellikle edebi çeviriler. Çünkü, kendi adıma söyleyeyim, edebi eserlerde serbest çeviriden yana değilim. Bana göre çevirisi yapılan eserin yazarıyla aynı ruhu verebilmeli çevirmen ve bunu yaparken de çeviri kokmamasını sağlamalı. Aslında bence ne editörlük ne de çevirmenlik, en zor olanı çeviri editörlüğü.

 

Yeniden editörlüğe dönersek, editörün bir kitabın yayınlanmasındaki katkısı sizce nedir?

Bence bir editör yazılı bir eserin basılı bir esere yani kitaba dönüşmesinde önemli rol oynayan gizli kahramandır. İyi bir editör kitaba hem içerik hem biçimsel anlamda hayat verir.

 

Yayıncılığımızda editörlük kurumu, sizce, yeterince gelişmiş bir durumda mı? Yayınevleri, editörlüğe gereken önemi veriyorlar mı?

Genel olarak pek gelişmiş olduğunu söyleyemeyeceğim. Kitap okuyan ve yazan herkes editörlük yapabileceğini düşünüyor ki bunların çoğu redaksiyon dahi yapamıyor. Editörlük, eğitimi verilen bir meslek de değil. Bu nedenle herkes yapıyor. Bu da sıkıntılara yol açıyor. Yayınevleri, editörlere gereken değeri vermiyor bana göre. Sadece metin düzelten kişi olarak görüyorlar. Özellikle içinde bulunduğumuz bu dönemde,  önemli olan kitabın hızlıca çıkması. Editör bu anlamda yazar ve yayınevi arasında sıkışıp kalıyor. Her iki tarafın da baskısıyla ancak düzeltme yapabiliyor oysa içerik anlamında da çalışabilmeli bir editör. Biz Herdem Kitap olarak bir orta yol bulmaya çalışıyoruz. Yani sadece düzeltme yapmayıp gerekli ise içeriğe de el atmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de süreyi makul ölçülerde tutmaya çalışıyoruz.

 

Yazar adaylarının dosyalarını yayınevlerine gönderirken nelere dikkat etmeleri gerekir? Onlara ne tavsiye edersiniz?

Öncelikle yazdıkları kitabı dönüp tekrar okumalarını tavsiye ederim. Gelen dosyalarda o kadar çok imla hatası ve o kadar çok sözcük tekrarı var ki anlatamam. Bunun yanı sıra çok fazla duygu tekrarları da var. Dolayısıyla bir yazar kitabını tamamlayınca bitti sanmamalı, dönüp dönüp okumalı bir yayınevine yollamadan. Bu işlemi tamamladığında ise maksimum iki sayfalık bir özet ve kendisini tanıtan kısa bir yazı hazırlamalı. Biz genellikle e-posta yoluyla kabul ediyoruz dosyaları. Bana öyle e-postalar geldi ki dönüp bakmak dahi istemiyorum o dosyaya. Yazar e-postayı bir kuruma gönderdiğine göre “Sayın Yetkili” diye önce hitapla başlayıp maksadını anlatan kısa bir mail ekinde yukarıda bahsettiğim dosyaları da yollamalı. Böyle olduğunda maili alan kişi olarak şöyle düşünüyorsunuz: İşte bu kişi, yaptığı işi ve bizi önemsiyor! Bu şekilde gelen mailler her zaman önceliğim olmuştur.

 

Siz bir dosyayı değerlendirirken, öncelikle nelere dikkat ediyorsunuz?

Öncelikle kurgusuna dikkat ediyorum ama maalesef genç yazarlarımızda çoğu zaman özgün kurgular olmuyor. Kitabın özeti kurgu hakkında bana genel olarak bir fikir veriyor. Eğer iyi hazırlanmış bir özet ise o zaman dosyayı incelemeye başlıyorum.  Yazım hataları ilk baktığım husus. Çünkü yazım hatası olan hiçbir şeyi okuyamıyorum. Sonra dili ve olay örgüsü geliyor.

 

Herdem Kitap, Ankara’da faaliyet gösteriyor. Ankaralı bir yayınevi olmanın zorlukları ve avantajları nelerdir?

Merkezde olmak, dolayısıyla ile ulaşılabilir olmak bir avantaj. Bunun yanı sıra Ankara bürokrasi kenti olduğu için genel olarak eğitim yayıncılığı merkezi olarak bilinir. Biz akademik yayınlar yapan Eğiten Kitap’ın bir marka kuruluşu olduğumuzdan bu anlamda Ankara’da olmak bizim için de bir avantaj olmuştur. Bu açıdan baktığımızda yayın hayatımıza sıfırdan başlamadık. Ancak edebi yayınların genelde İstanbul’da yapılması, İstanbul’u kültür yayıncılığının başkenti yapmıştır. Bu sebeple de İstanbul yayınevleri ile rekabet etme zorluğu ve bağlı sorunlarla uğraşmak da Ankara’da bir yayınevi olmanın dezavantajıdır

 

Yazar kaprisleriyle karşılaştığınız oluyor mu?

Hahaha. Olmaz mı hiç? Bunu günlerce anlatabilirim. Sırf bu yüzden sıkça maruz kaldığım bu durumla nasıl başa çıkacağımı öğrenebilirim diye psikoloji okumak istiyorum. Yazarların zaman mefhumu yok bir kere. Her zaman sizi arayabilirler. İstekleri hemen olmalı. Kaldı ki editör yemez, içmez uyumaz, 7/24 yazarın aklına gelebilecek her türlü soruyu cevaplamak ve her türlü sorunu çözebilmek için emre amadedir. Şaka bir yana zaman zaman yaşadığım bu durumun sebebinin kapristen çok heyecan olduğunu düşünüyorum ve anlıyorum da onları. Ancak şunu belirteyim, ben insanları seviyorum yazarlarımı daha çok. Onların bu heyecanı ve mutluluğu beni motive ediyor arada demoralize olsam da. En önemlisi yaptığım işi çok seviyorum. Editörlük veya yaptığım işin adı her ne ise, her şeyden önce gönül işi bence. İşte bu yüzden yazar kaprislerine de çok fazla aldırmıyorum.

Yorum Bırakın:

yorum

Turgut Şişman

Aslında bir çizgi roman tutkunudur Turgut Şişman ama polisiyeye de gönül vermişliği vardır. Dedektif ve Polisiye Durumlar'ın her işine yetişmeye çalışır ve zaman zaman keşke daha çok vakti olsaydı diye düşünür.

Önceki Yazı
  • Dedektif Dergi 25. Sayı
  • Hikaye

Arkhe

  • Güneş Barguş
  • 15 Ağustos 2020
Oku
Sıradaki Yazı
şenlikli bir cinayet dedektif dergi gencoy sümer
  • Dedektif Dergi 25. Sayı
  • Makale

Altın Çağ’da Şenlikli Bir Cinayet

  • Gencoy Sümer
  • 15 Ağustos 2020
Oku
Mutlaka Oku
Oku
  • Dedektif Dergi 27. Sayı
  • Röportaj

Kerem Kaş İle Röportaj

  • Turgut Şişman
  • 18 Ekim 2020
gökçe ispi turan
Oku
  • Dedektif Dergi 26. Sayı
  • Röportaj

Gökçe İspi Turan ile Röportaj

  • Onur Okan
  • 18 Eylül 2020
Oku
  • Dedektif Dergi 25. Sayı
  • Blog
  • Genel

Dedektif Dergi-Zehirli Kalem Öykü Ödülü

  • Dedektif Dergi
  • 17 Ağustos 2020
Dedektif Dergi 25 sayı sosyal
Oku
  • Dedektif Dergi 25. Sayı
  • Röportaj

Koray Sarıdoğan ile Röportaj

  • Onur Okan
  • 17 Ağustos 2020
Oku
  • Dedektif Dergi 25. Sayı
  • Makale

Gerçek Dedektifler ve Hikayeleri: Allan Pinkerton ve Kate Warne

  • Saniye Çancı Çalışaneller
  • 16 Ağustos 2020
Oku
  • Dedektif Dergi 25. Sayı
  • Hikaye

Şeklim Oto Yıkama

  • Esra Gürel Şen
  • 16 Ağustos 2020
hacker hikayesi tilda dedektif dergi tugba turan
Oku
  • Dedektif Dergi 25. Sayı
  • Hikaye

Tilda ve Diğerleri: Gemilerde Talim Var | 25

  • Tuğba Turan
  • 16 Ağustos 2020
sinema ölüm tuzağı
Oku
  • Dedektif Dergi 25. Sayı
  • Makale
  • Sinema

Sürprizlerle Dolu Etkileyici Bir Polisiye Komedi Filmi: ÖLÜM TUZAĞI

  • Yasemin Bahar
  • 16 Ağustos 2020
Dedektif yeniden yayına başlayınca haber almak için lütfen aşağıdaki formu doldurun:
Dedektif | Polisiye Dergi
  • Bize Ulaşın
  • Dedektif’te Yazar Olmak
  • Sık Sorulan Sorular:
  • Hakkımızda
Polisiye Dergi Dedektif’in yayınlandığı dedektifdergi.com sitesinin ve yazarlarının hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda belirtilen hükümlerle korunmaktadır. Dedektif’de yer alan içerikler kopyalanamaz, değiştirilemez ve diğer dijital alanlarda (web sitesi, blog, vb.) yayınlanamaz. Dedektif’de yer alan öykü ve makalelere link verilerek atıf yapılabilir, içerikler kaynak olarak gösterilebilir.Alıntı yapmak için, izin almak, yazarın adını belirtmek ve yazının yayınlandığı bu sitedeki sayfaya link vermek, hem yasal hem de etik açıdan zorunludur. Alıntılarda kesinlikle değişiklik yapılamaz.

Aradığınızı yazıp enter'a basın. Bakalım sitede var mı.