Aybars Bey, ahşapların üzerine çizilmiş çeşitli desenlere baktı. Bir müddet bu birbirinden farklı çiçek motiflerini inceledi. Daha sonra eline boya fırçasını alarak çiçek motiflerini boyamaya başladı. İşini o kadar dikkatli yapıyordu ki içeri giren Zerrin ve yanındaki yabancıyı görmedi. Zerrin gülümseyerek “Biz geldik,” dedi.
Aybars Bey bir an irkildi. Başını kaldırıp bir Zerrine bir de yanında ki yabancıya baktı. Zerrin aynı sevecenlikle yanındaki yabancıya döndü.
“Babam bu sefer de ahşap boyamaya merak sardı.”
Aybars Bey, yerinden kalkarak elini uzattı.
“Merhaba hanımefendi. Hoş geldiniz. Emekli olalı üç yıl oldu, can sıkıntısından çeşitli uğraşlar edindim.”
Genc kadın Aybars Bey’in elini sıkarak “Ne güzel, sizin adınıza sevindim,” dedi. “Sanırım bir uğraş daha edineceksiniz. Çünkü size ihtiyacım var.”
Zerrin babasına baktı. “Feyza Hanım Emniyet’e geldi. Seni arıyordu, ben de buraya getirdim. Sana danışacağı bir konu varmış.”
Aybars Bey gözlerini genç kadına çevirdi… Giyimi gayet şıktı. Yüzü ise biraz solgundu. Halinden tavrından yaşının küçük olduğu anlaşılıyordu. Feyza Hanım kendisine gösterilen koltuğa oturdu. Gülümsemeye çalıştı.
“Size danışacağım konu arkadaşımla ilgiliydi.”
Aybars Bey ciddi bir tavırla “Tam olarak sorun nedir?” diye sordu.
Feyza Hanım derin bir nefes aldı. “Bundan iki sene önce, üniversitede okuyordum. Arkadaşımla bir evde kalıyorduk. O en yakın arkadaşımdı ve o evde hayatını kaybetti.”
“Ölüm sebebi neydi?”
“Kesin bir tanı konulmadı.”
Aybars Bey, “Belki bir hastalığı vardı,” dedi.
Feyza Hanım “Hayır yoktu, o gayet sağlıklıydı,” diye cevap verdi.
“Peki siz ne düşünüyorsunuz?”
Feyza Hanım titreyen bir sesle, “Onu öldürdüler Aybars Bey,” dedi. “Buna eminim. Hiç bir şeyi yoktu. Gerçekten hayat doluydu. Kendini öldürmüş olabileceğine de inanmıyorum. O cinayete kurban gitti.”
“Bunu söyleyebilmeniz için elinizde bir delil olması gerekiyor.”
“Elimde bir delil yok. Fakat her şey yolunda gidiyordu. O gün, ‘Biraz yorgunum, uyuyup dinlenmek istiyorum,’ dedi. Sonra sabah saatlerinde onu uyandırmaya çalıştım, ama uyanmadı. Hemen ambulans çağırdım. Ama yapılacaj bir şey yoktu. Uykusunda öldüğünü söylediler. İnanın aklım almıyor. Üstünden iki sene geçti. Ama unutamıyorum.”
Aybars Bey sakin bir şekilde, “Anlıyorum,” dedi. “Üzücü bir durum. Fakat sizi böyle düşünmeye iten sebep ne?”
Feyza Hanım üzgün bir şekilde açıkladı. “Bir ıslık sesi.”
Aybars Bey şaşkınlıkla baktı. “Islık sesi mi?”
“Evet. O uyumaya gittikten yaklaşık bir saat sonra falandı. Salonda kitap okuyordum. Sonra dışarıdan bir ıslık sesi duydum. Uzun bir süre devam etti. Ne olduğunu anlamak için dışarı çıktım. Her yere baktım ama hiç kimse yoktu.”
Aybars Bey meraklanmıştı. “Bu ıslık sesini kaç kez duydunuz?”
“Bir kez sadece, fakat uzun bir süre devam etti.”
“Anladım. Peki oturduğunuz koltukla, dışarısı arasında ne kadar mesafe vardı?”
“Çok fazla değildi, ses rahatlıkla duyuluyordu.”
Zerrin araya girdi. “Arkadaşınızın adı neydi?”
“Mehtap”
“Kaç yıldır arkadaştınız?”
Feyza Hanım biraz düşündükten sonra, “İki sene sanırım,” dedi.
Aybars Bey sordu. “Onu kimin öldürmüş olabileceğini düşünüyorsunuz?”
Feyza Hanım sakin bir şekilde mırıldandı. “Aslında o herkesle iyi geçinirdi. Bir düşmanı olduğu fikrine inanamıyorum.”
“Bu olayın yaşandığı evi görmek isterdim,” dedi Aybars Bey.
Feyza Hanım atıldı. “Ben hâlâ o evde kalıyorum. Dilerseniz gelebilirsiniz.”
Aybars Bey gülümseyerek “Bu çok iyi,” dedi. “ O zaman bize adresi verirseniz memnun olurum.”
Zerrin genç kadına bir kağıt, kalem verdi. Feyza Hanım adresi kağıda yazdı, Zerrin’e uzattı; sonra baba kızla vedalaşarak evden ayrıldı.
Zerrin babasına dönerek “Ne diyorsun bu ıslık sesi için?” diye sordu.
Aybars Bey fikrini açıkladı. “Bana kalırsa o sırada içeri biri girdi. Feyza Hanım’ın dikkatini dağıttılar. Onun dışarı çıkmasını sağladılar. Böylelikle Mehtap Hanım’ın odasına girip cinayeti gerçekleştirdiler. Olayın içinde iki kişi olmalı. Birincisi ıslık çaldı. Diğeri de cinayeti işledi.”
Bunları söyledikten sonra eline boya fırçasını alarak kaldığı yerden çiçek motiflerini boyamaya devam etti.
Ertesi gün, Aybars Bey Feyza Hanım’ın vermiş olduğu adrese geldi. Küçük, bahçeli bir evdi burası. Kapıyı açan Feyza Hanım karşısında Aybars Bey’i görünce sevindi.
“Hoş geldiniz Aybars Bey , umarım evi kolay bulabilmişsinizdir.”
Aybars Bey güldü. “Rahatlıkla buldum.”
İçeri girdikten sonra salonu incelemeye başladı. Evin diğer bölümlerine nazaran salon daha büyüktü.
“O gün kitabı nerede okuyordunuz?”
Feyza Hanım köşede duran koltuğu gösterdi. Aybars Bey, koltuğun camla arasındaki mesafeye baktı.
“Sesin dışarıdan geldiğini söylüyorsunuz. Fakat bu mesafeden sesi duymanız zor.”
“Kısık da olsa bir ıslık sesi duyduğumu anımsıyorum.”
“Peki, odayı görme şansım var mı?”
Feyza Hanım önde, Aybars Bey arkada küçük bir odaya girdiler.
Aybars Bey odayı incelerken “Küçük sevimli bir oda,” diye mırıldandı.
“Burada bir cinayet işlenmiş olması çok garip değil mi?”
Aybars Bey genç kadına baktı. “Cinayetin dünya üzerinde yeri yurdu yoktur hanımefendi. Nerede işlense garip gelir. Demek Mehtap Hanım’ın odası burasıydı.”
Feyza Hanım başını salladı. “Aslında burası benim odamdı. Bu olaydan yaklaşık iki-üç gün önce odalarımızı değiştirmiştik.”
Aybars Bey şaşkın bir şekilde Feyza Hanım’a baktı. Genç kadının yüzünde hiç bir kıpırtı yoktu. Gözleriyle Aybars Bey’e bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Aybars Bey bir an duraksadı. Sonra bakışlarını oda kapısına dikti. Kapıyı inceledi. Genç kadına dönerek “Kapının kilidi bozuk. O zaman da öyle miydi?” diye sordu.
“Evet o zaman da öyleydi. İki yıldır bu odaya hiç kimse girmedi.”
Aybars Bey derin bir nefes aldı.
“Arkadaşınız büyük ihtimalle yastıkla boğularak öldürülmüş.”
Feyza Hanım endişeyle titredi. “Anlıyorum. Çünkü vücudunda hiç bir ize rastlanmamıştı.”
“Onun herkesle anlaştığını söylediniz. Peki ya siz? Sizin düşmanlarınız var mıydı?”
“Evet vardı. Belki de öldürülmesi gereken kişi bendim.”
Son sözlerinde bir sitem vardı.
Aybars Bey, düşünceli bir sesle mırıldandı. “Bütün bunlar benim aklıma tek bir şey getiriyor hanımefendi, o da …”
Nedense sözlerine devam etmedi. Odadan dışarı çıktı. Feyza Hanım’a, ufak bir araştırma yapmak istediğini söyledi. “Tabi bunun için Zerrin’e ihtiyacım var. Kesin sonucu size sonra açıklarım.”
Feyza Hanım gülümsemeye çalıştı. “Aklınıza gelen şeyin doğru olduğuna emin olabilirsiniz. Eminim ki bir daha buraya geldiğinizde yalnız olmayacaksınız.”
Aybars Bey de gülümsedi genç kadına. Daha sonra arkasını dönüp evden çıktı.
Aradan bir hafta geçmişti. Aybars Bey yanında Zerrin ve Polis ekibiyle birlikte bir hafta önce gelmiş olduğu adresin kapısını yeniden çaldı. Feyza Hanım kendinden emin bir şekilde kapıyı açtı.
“Siz bir dahisiniz beyefendi. Demek her şeyi anladınız. Buraya yalnız gelmeyeceğinizi söylemiştim.”
Aybars Bey omzunu silkti. “Doğrusu böyle bir olayı ilk defa görüyorum. Kendi elinizle polise teslim olmak varken, bize bir bilmece çözdürmeyi seçtiniz.”
Feyza Hanım gülümsedi. “Cezamı çekmeye razıyım. Merak ediyorum.. Bütün bunları nasıl anladınız?”
“Zaten siz bana yeterince ipucu verdiniz,” dedi Aybars Bey. “Islık sesinden başlayalım. Aslında bunu siz uydurdunuz. Oturduğunuz koltukla dışarısı arasındaki mesafeden bu sesi duymanız zordu. Kaldı ki Mehtap Hanım’ın öldürüldüğü gün evde bile değildiniz. Mehtap Hanım’ın cinayete kurban gittiği oda önceden sizin odanızdı. Mehtap Hanım’ı öldürmeye gelen kişi de aslında onu değil sizi öldürmek istiyordu. Hedefte siz vardınız. Fakat odalarınızın yerini değiştirerek hedef şaşırttınız. Sebebi de kapının kilitlenmiyor oluşuydu. Mehtap Hanım gece odasında uyurken içeri rahatlıkla girdiler. Gelelim işin diğer boyutuna, burada Zerrin’in çok faydası oldu. Öğrendiğimiz bilgilere göre yasal olmayan yollardan birilerine borçlanmışsınız. Ki, benim düşmanlarım var diyordunuz. Onların amacı sizi öldürmekti. Ama arkadaşınızla odanızı değiştirerek onu ateşe attınız. Bu cinayeti işleyen kişiler yakalanmış. Fakat siz vicdanen rahat değildiniz. Bir kaç kere Emniyet’e gidip durumu açıklamışsınız sanırım, size inanmamışlar.”
Feyza Hanım hayranlıkla Aybars Bey’e baktı. Sakin bir şekilde, “Bütün bunlar benim suçum,” dedi.
Zerrin araya girdi. “Doğrudan olmasa da dolaylı olarak arkadaşınızın ölümüne sebep oldunuz. Kanunlarda mutlaka bir cezası var bunun. “
Bu sözleri söyledikten sonra arkasındaki polis memurlarına dönerek bir işaret verdi. Polisler, Feyza Hanım’ı alarak ekip aracına götürdüler.
Zerrin babasına, “Ne vicdanlı bir arkadaşmış,” dedi.
Aybars Bey başını iki yana salladı. “Geç gelen vicdanın hiçbir anlamı yok.”
Bu sözleri söyledikten sonra giden ekip aracının arkasından bir ıslık çaldı.