Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ

Diğer Yazılar

Hüseyin Sadıç
Hüseyin Sadıç
Hüseyin Sadıç, 1967'de İzmir'de doğdu. Ege Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans eğitimini tamamladı. İngilizce öğretmeni olarak uzun yıllar görev yaptıktan sonra emekli oldu. Şimdi ise çocukluğundan beri hayranı olduğu polisiye romanları ve çizgi romanları okuyarak, plak dinleyerek günlerini geçiriyor.
HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 1

Aras Gençtürk – Tuzak

Geçen yıl Kristal Kelepçe yarışmasında “Kabus” adlı romanıyla ipi göğüsleyen Aras Gençtürk’ün ikinci romanı “Tuzak”. Beklenmedik bir şekilde İzmir’den İstanbul’a atanan Komiser Doruk, Emniyet Müdüründen gelen yine beklenmeyen bir teklifle karşılaşır. Köstebek olarak takip edilen bir örgüte sızacaktır. Öte yandan kendi halinde bir yaşam sürdüren, değişik duygular yaşayan ve ekonomik zorluklarla mücadele eden Ulaş, bu örgütün düzenlediği iddia edilen bir etkinliğe simultane çevirmen olarak davet edilir. Bu birbiriyle alakasız iki insan bu organizasyonun düzenlendiği otelde karşılaşacaktır. Tuhaf bir örgütün varlığı Doruk Komiseri oldukça zorlarken, Ulaş’ın farkında olmadan maceraya dahil olması olayların gelişimini hızlandıracaktır. Kontrolsüzce gelişen olaylar bilinmeyen bir sona doğru hızla ilerler. Aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
Aras Gençtürk’ün kalemini sevdim. Akıcı bir kurgu ve gayet başarılı, inandırıcı karakterler kitabın bir solukta okunmasını sağlıyor. Polisiye edebiyatımız genç ve başarılı yazarlarla zenginleşiyor. Öneriyorum.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 2

Azime Güç – Öfkenin İzi

“Öfkenin İzi”nde Başkomiser Gül ve ekibiyle tanışıyoruz. Ekibi dediğim de bir tek Metin Komiser. Kayıp şahıs ihbarına gittiklerinde, olayın görünenden çok daha farklı olabileceği ortaya çıkar. Çünkü evde boğuşma izleri, yatakta ve lavaboda kan vardır. Soruşturma derinleştikçe kaybolan şahıs Emre’nin o gece birlikte olduğu Esme adında bir genç kıza ulaşılır. Bir süre sonra Esme’nin hayatında bir şekilde yer almış her erkeğin iz bırakmadan ortadan kaybolduğu anlaşılır.
Sanırım yazarın ilk kitabı, daha önce öyküleri yayımlanmış ve bir TV dizisinin senaristliğini de yapmış. Gayet derli toplu bir kurgu, merak duygusunu başarıyla ayakta tutarak sizi sayfaları çevirmeye zorlayan öykü, ikinci yarısından sonra Stephen King romanları tadında ilerlemeye başladı. Çok tarzım değildir polisiyede ama çok da rahatsız etmedi. Okunur. Öneriyorum.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 3

Kaan Akpınar-Murat Yürer – Tanrılar Düşerken

Kaan Akpınar ve Murat Yürer bambaşka meslekleri olan kişiler ve sanırım bu ilk romanları. Yaptığı büyük bir hatadan sonra meslekten ihraç edilen Komiser Arif işlenen seri cinayetlerde yardımcı olması için tekrar teşkilata çağrılır. İp uçları takip edildikçe ortaya çok katmanlı olaylar çıkmaya başlar. Arif Komiser bir yandan bu katmanları anlayıp birbirine bağlamaya çalışırken bir yandan da çocukluktan beri birlikte oldukları Ayla ile ilişkisinin aslını anlamakla meşgul eder kafasını. Okudukça sarmal haline gelen ve teklemeden, tökezlemeden ilerleyen bir kurgu. Karakterleri de beğendim. Nihat Komiser, çömez polis memuru Ebru ve Ayla iyi gözlemlenmiş karakterler. Biri daha var ama adını anmak spolier olabilir. Belki de içgüdüsel olarak kitabın ortalarına doğru tanıştığımızda kendi kendime “hop” demiştim. Yazar bazı sosyal konuları ve kangren olmuş yaraları gayet iyi işlemiş, en alakasız görünen yerlerde bile başka bir yaraya dokundurmuş kurguyu. Keşke Kristal Kelepçe adaylarından biri olsaydı. Öneriyorum.
Not: Tek eleştirim KDY için olabilir. Belki de kağıttan tasarruf edebilmek için oldukça küçük bir punto kullanmışlar kitapta. Bu da okumayı oldukça zorlaştırdı. 311 sayfa kitap normal bir puntoyla sanırım 500 sayfaya yakın olabilirdi. Bu devirde anlayışlı olmamak mümkün değil ama okur da düşünülmeli.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 4

Nurdan Atamtürk – Karanlıktan Gelen

İlginç bir kurgusu var “Karanlıktan Gelen”in. On yaşında bir erkek çocuk cesedinin bulunmasıyla başladı her şey. Ayakkabısının içinde bir tarafı karalanmış, diğer tarafında sadece iki harf bulunan bir küçük not kağıdı vardı. Savcı’nın kafasında alarm zilleri çaldıran bir cinayetti bu. Çünkü benzerini yıllar öncesinden hatırlıyordu.
Kesinlikle çok iyi bir kurgu. Karakterlerin hiçbirinin ismi yok. Savcı, Dedektif, Amir, Komiser vs. Son sayfalara gelinceye dek gizemini koruyan ve bunu yaparken de okuru sıkmamayı başaran bir roman. Bir konu aklımda tam netleşmese de genel anlamda çok beğendiğim bir roman oldu. Öneriyorum.
Not: Yine aynı konu maalesef. Kitap Müptelası Yayınevi noktalama kurallarına biraz daha dikkat ederse çok iyi olacak.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 5

Necati Sebe – Göbeklitepe Cinayetleri

Urfa’da bir hafta arayla bulunan iki ceset. Poz verdirilmiş ve göğüslerine bir harf kazınmış. Başkomiser Salim daha bu iki cinayetle ilgili herhangi bir ipucu bulamamışken ardı arkası kesilmeden bulunan cesetler. Ölüm nedenleri de bir tuhaf. Otopsi sonuçları kafa karıştırıyor. Başkomiser Salim’in dengesi bozulmuştur. Ya çözecek ya da başını önüne eğip emekli olacaktır.
Akıcı dili, akıllı kurgusu ve inandırıcı karakteriyle sıkılmadan okuduğum bir roman oldu. Bazı konuların aktarılırken biraz yüzeysel kaldığını düşünsem de okumaya değer olduğunu düşünüyorum. Öneriyorum.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 6

Ömer Enes Çatalbaş – Maktule Borç – Askıda Dehşet

Bir serinin ilki olduğu anlaşılan kitapta Başkomiser Bürküt ve ekibiyle tanışıyoruz. Ormanlık alanda bulunan bir kesik el ve az ilerisindeki evde testisleri doğranmış olarak bulunan elin sahibi bir cesetle başlıyor kitap. Zehirlenerek öldüğü anlaşılan bir kadın, bir kasap dükkanında işkenceyle öldürülmüş genç bir kız cinayetiyle devam ediyor. Alıştığımız gibi tek konu üzerinden devam eden bir kurgu değil. Cinayet büroya gelen birbirinden farklı dosyaların ekip tarafından nasıl ele alınıp çözüme kavuşturulduğu hikayeler dizisi gibi. Aslında fena fikir değil ama anlatım biraz düz ve sıradan. Karakterler kalabalık. Umarım takip edecek kitaplarda daha iyi tanıyıp öğreniriz. Bekleyip görelim. Kapağı çok beğendim.
Not: Emniyet camiasında var olduğu hep söylenen inanç vurgulaması bu kitapta da fazlasıyla var ve rahatsız edici benim için. Şart mı diye soruyorum.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 7

Habil Ekrem – Ölmeden Önce

Deist komiser Mustafa, yanına atanan dini bütün Emrah ile birlikte peş peşe işlenen cinayet-intihar vakalarının peşine düşerler. Ne kurbanların ne de katillerin görünürde ortak bir yanı vardır. Soruşturma ilerledikçe çok şaşırtıcı ayrıntılar çıkar ortaya. Müthiş bir kurgu olduğunu söylemeliyim. Ayrıntıya girip spoiler vermek istemiyorum. Çok iyi yazılmış ve sonuca doğru da sağlı sollu yumruklarla okuyucuyu abandone eden bir kurgu. Sanırım polisiyemiz yeni bir yetenek kazandı. Yolu açık olsun. Öneriyorum.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 8

Kerime Şimşek – Gölgedeki Aşk

Başkomiser Erzem, sert, biraz ağzı bozuk, ele avuca sığmaz bir polistir. Uluslararası bir çetenin, daha çok da onun başında olan Karun Arslanov’un peşindedir. Bunu yapabilmek için de farklı bir kimlikle içeri sızması gerekmektedir. Biraz uğraştıktan sonra sızar da. İşin içinde bir suikast sonucu kaybettiği babasının intikamını alma arzusu da vardır. Arkasından inanılmaz bir macera başlar. Çocuk ticareti, gizli örgütler, ajanlar, acayip yetenekli polisler. Kahramanlıklar, ihanetler, gizemler. Türkiye, Azerbaycan, Yunanistan. Baş döndürücü bir hızla ilerleyen kurgu. Erzem komiserin hayatındaki üç evreden oluşuyor roman dersem yanlış olmaz. Osman Aysu tarzında yazılmış bir roman. İçerdiği, yer yer yükselen (yine) hamaset dili dışında keyifle okudum diyebilirim. Ama benim sevdiğim bir tarz değil. Hollywood filmi gibi biraz da. Ben polisiye severim. Siz bilirsiniz.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 9

Uğur Çivi – Paradoks

2023 “Kristal Kelepçe” adaylarından biri “Paradoks”. Anladığım kadarıyla 2022’de basılan “Görev” kitabının devamı. Ben otuz sayfa okuyabildim. Bu tarz kitapları sevenler vardır mutlaka ama bana göre değil. Uluslararası komplo teorileri, dünyayı yöneten ama “Türk kahramanlara” ihtiyacı olan tuhaf tipler. Rotschild, Yahudi lobileri, vaat edilmiş topraklar vs. Kahramanlar, olmazsa olmaz bolca hamaset, seçkinci bir dil. Hiç çekemeyeceğim. Yolu açık olsun.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 10

Ercan Özkan – Adalet

Kristal Kelepçe adaylarından biri daha. Antalya, İstanbul, Moskova, İzmir’de işlenen birbiriyle bağlantısı olmayan cinayetler. Kurbanların meslekleri de alakasız. Öğretmen, doktor, hırsız, akademisyen, milletvekili. Takip ederken zorlanmıyorsunuz. Kurgu, oldukça zayıf bir temel üzerine oturtulmuş. Tüm anlatı boyunca kurban isimleri nedense ısrarla belirtilmiyor. Not tutarak satır aralarından çıkarmaya çalıştım. Karakterler oldukça sığ kalmış ve daha da önemlisi düz ve derinliği olmayan bir anlatım var. Gazete haberi okur gibi okumak zorunda kalıyorsunuz. İçine almıyor sizi bir türlü kurgu. Sonuç da tam tahmin ettiğim gibi oldu. Bu kitaptan da aklıma kazınan şu cümle oldu maalesef: “…..olay yerinde iki mermi kovanı bulundu, 3. mermi kovanı kafanın içindeydi.” Yine malum “giriş yapmak, çıkış yapmak” gibi Türkçe faciaları bol. Bir de çalıntı telefon alıp sattığını hiç zorlanmadan polis amirine anlatan bir TV tamircisi var ki akıllara şenlik. Üzgünüm.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 11

Melih Emeç – Katil Kapanı

“Kristal Kelepçe” adayı bir roman daha. Tarif etmesi güç bir roman. Adını sonuna dek hakeden bir roman. Kaçırılan katiller, polis ve jandarmanın bir türlü ulaşamadığı izler, birer birer ortaya çıkan, vahşice katledilmiş bedenler. Katilleri katleden bir örgüt var merkezde. Üstelik de hayli nüfuzlu. Katilleri, özellikle de kadın ve çocuklara karşı suç işlemiş olanları, gerekirse ceza evinden kaçırarak izbe bir yerde izole edip, çeşitli işkenceler uygulayan ve kimliklerini unutturarak “köpekleştiren” bir örgüt bu. Toplumsal birkaç sorunumuzu satır aralarına yediren başarılı bir roman diyebilirim. Bölümler hep farklı kapılara açıldığı, arada geçmişe gidip geldiği için bazı yerlerde okunması ve takip etmesi zor oldu ama değer. Yolu açık olsun.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 12

Dilara K. Tüfekçioğlu – Maya Mor

“Kristal Kelepçe”’nin okuduğum son adayı ”Maya Mor”. İlginç bir kurgusu, çok fazla karakteri var. Antropolog Maya Mor’un bir çalışma sırasında saldırıya uğramasıyla başlıyor roman. Sonrasında iç içe geçmiş pek çok hikaye ve farklı karakter arasında bir maraton. Maya Mor değişik bir karakter. Biraz yabancı film ya da kitap karakterlerinden “esinlenilmiş” sanki. Bazı sayfalarda gereksiz ve uzun detaylara yer verilmiş. Kitabın kurgusuyla alakası olsa tamam diyeceğim ama değil. Bana çok inandırıcı gelmedi ama kurguya oturmuş. Devamının geleceğini hissettim. Çünkü bitmemiş hikayeler kaldı sonunda. Farklı bir okuma için önerebilirim.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 13

Cengiz Bahadır – Çocuk

“Çocuk”, “Virtüöz”‘den sonra gelen Cengiz Bahadır’ın ikinci romanı. Cinayet şubenin faili meçhul sevmeyen efsane Başkomiseri Aras Emre ile yardımcıları Nilay ve Bahri bu kez sert kayaya çarptılar. Art arda gelen faili meçhul cinayetlerde iz de bulunamamaktadır. Aras Emre polisiye edebiyatımızda yaratılmış en iyi karakterlerden biri bence. Sıra dışı alışkanlıkları ve davranışlarına rağmen okurken sakil durmuyor. Akıcı, zekice bir kurgu ve üzerinde çalışılmış karakterler. Bahadır, can verdiği karakterlerin söylemlerinde geçen konuları son derece iyi çalışmış. Aynı zamanda bilgilendirici. Türkçe iyi kullanılmış. Keşke gereksiz bazı kitaplar yerine “Kristal Kelepçe”ye bu kitap aday olsaydı. Öneriyorum.

HÜSEYİN HOCA’NIN NOT DEFTERİ 14

Ayhan Pala – Issız

Farklı bir polisiye okumak istiyorsanız buyurun. Cinayet büro, başkomiser, yardımcıları, İstanbul yok. Yürek burkan bir öykü var. “İdealist bir öğretmen, ıssız bir köy, üç ceset” ön başlığıyla tanıtılan kitap bence çok daha fazlası. Okurken soğuğu hissettim ki bu bir başarıdır. Kurgu içinde ilerlerken gerim gerim gerildim. Türkçe kullanımı, kurgu, karakterler gayet iyi. Sonuna dek bir an bile gerilim düşmeden ilerliyor, kitabın başında sergilenen sahneyi çok iyi bir “twist” ile sonlandırıyor. Bana hatırlattığı bazı şeyler var. Örneğin ünlü “Orphan” filmi. Öneriyorum.

En Son Yazılar