Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Karar Ver: Polisi Arasın (7)

Diğer Yazılar

Uzun uzun çaldı telefon. Cevap veren olmadı.

Sağlık ekipleri ve polis olay yerine geldiğinde,  parktan geçerken Bilge’nin belinde bıçakla hareketsiz yattığını gören ve yardım çağıran orta yaşlı bir adam onları panikle karşıladı. “Nerede kaldınız?” dedi telaşla. “155’i aradım defalarca, cevap yok. 112 Acil Servis hemen cevap verdi neyse ki. Kızcağız çok kan kaybetmiş. Ben müdahale etmeye çalıştım, ama…”

Sağlık ekipleri hemen koştular Bilge’nin hareketsiz ve soğumaya başlamış bedenine. Adamcağız üzerinden çıkardığı atkısını ve polar ceketini kanamayı durdurmak için beceriksizce yara yerine bastırmaya çalışmıştı.

“Ex olmuş,” dedi ilk kontrolleri yapan Doktor, Emniyet Amirine dönerek. “Yarım saatten fazla geçmiş.”

“Yuh anasını!” dedi Amir sıkıntıyla. “Meclis’in burnunun dibinde kızı deşmişler, kimse duymamış mı?”

Boynunu büktü doktor çaresizce. Sağlık ekibi sedyeyi getirdi. Bilge’nin halen omzunda asılı duran çantasını çıkarıp polislere verdiler, kızı torbaya koydular ve fermuarı çektiler. Bilge’yi bulan adam polis memurlarından birine ifade veriyordu. Adamcağız gerçekten çok üzgündü. Yıllardır Ayrancı’da, Ankara’nın en eski ve nezih semtlerinden birinde yaşardı, böyle bir şey ne görmüş, ne duymuştu. Neler oluyordu bu insanlara böyle? Nereye gidiyordu bu dünya, nereye gidiyordu bu memleket? Çok yazık olmuştu gencecik kızcağıza. Anasına, babasına Allah sabır versindi. Bir gece bekçisi falan yok muydu şu parkta? Meclis’in güvenlikleri uyuyor muydu? Peki ya kamera? Kamera var mıydı? Akıl vermek gibi olmasındı ama kimin yaptığını oradan bulabilirlerdi belki.

Olay yeri inceleme ekibi olay mahallinden kan örnekleri ve ayak izleri aldı. Sağı solu incelediler. Bilge’nin yerde, toprağın üzerinde duran cep telefonunu getirdiler Amir’e. Eldivenini giyip ucundan tutarak aldı telefonu. Üzerinde kanlı parmak izlerini gördü Bilge’nin. Düğmesine dokununca son ekran açıldı. Kızcağız 155’i aramıştı can havliyle. Konuşma süresi “0 sn” görünüyordu. Cevap veren olmamıştı. Memurlardan birini el edip çağırdı, verdi telefonu. “Parmak izi taraması yaptıktan sonra ailesini bulun, çağırın, haber verin,” dedi. Sonra kafasını yaklaştırdı, “155’i aramış, cevap veren olmamış. Basına sızdırmayın sakın, canımıza ot tıkarlar, zaten bahane arıyorlar,” diye fısıltıyla ekledi.

Furkan Bey halen şirkette ihale dosyasını inceliyor, “Yarın Bilge’yi bir arayayım, bu belgenin noter tasdikli olması gerekmiyor muydu?” diye geçiriyordu aklından, iki saat içinde Emniyet Genel Müdürlüğü’nden bir tanıdığın kötü haberi vermek üzere kendisini arayacağından habersiz…

Burak adında genç bir adam barda birasını yudumluyor, gözü kapıda, belki Bilge gelir diye bekliyordu. Biraz daha zaman geçsindi bakalım. Gelmezse gözünü karartıp arayacaktı kızı, telefona Cinayet Büro’dan bir memurun çıkacağından habersiz…

Kaan evde çay içip çekirdek çitliyor, saçma sapan bir yarışma programına gözleri takılmış, uyumamak için direniyordu. “Şapşal Bilge ne yaptı acaba?” diye geçirdi bir an aklından. Kendi kendine sırıttı. Huysuzdu muysuzdu ama tatlı kızdı aslında şu Bilge. “Haftaya bir yere çağırayım,” diye düşündü, Pazartesi cenazesine gideceğinden habersiz…

Kedisi evde Bilge’yi bekliyordu, bir daha hiç gelmeyeceğinden ve Bilge’nin annesi tarafından Ayrancı kaldırımlarına şutlanacağından habersiz…

Bilge’nin ölümü ülkede büyük tepkilere neden oldu. Ana haber bültenlerinde ve sosyal medyada bir numaralı gündem maddesi oldu. Öldürüldüğü parkta kadınlar eylem yaptılar, karşılığında bolca gaz ve dayak yediler, o gazları Bilge’nin elleriyle getirttiğinden habersiz…

Bilge’yi bıçaklayan çocuklar ise hiç yakalanamadı.

*** bu hikâyenin sonu ***

En Son Yazılar