Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

KÜLEKÇİ, KÜLEKLERİN İÇİ DOLU MU?

Diğer Yazılar

YENİ EV

HAVUZ PROBLEMİ

Ayşe güzel bir genç kız. Ali’yle tanışıyor bir gün. Ali çok da yakışıklı değil. Değil de… Ayşe çekiliyor nedense ona. Tabii ki başta Ali düşüyor kumral Ayşe’nin peşine. Ayşe ne yapsın? Biraz naz, göz süzme… Ali’nin ısrarları sonunda yelkenleri suya iniyor Ayşe’nin. Sonunda he diyor Ayşe, bugün de ilk günleri. Resmi olarak artık sevgililer. Ali diyor ki bana gidelim. Ufacık tefecik Ayşecik önce mırın kırın ediyor ama Ali’nin ısrarına fazla direnemeden boyun eğiyor.

Eve yaklaştıklarında kızımız biraz huzursuz. İlklerini hep Ali’yle yaşıyor. O ilk sevgilisi, evine gittiği ilk… bunu zaten demiştik. Belki de çok kısa bir süre sonra ilk defa öpüşeceği erkek. Sadece öpüşmekle kalacağını düşünüyorsa, Ayşe’ye biraz saf da diyebiliriz. Ya da Ali’ye saygı duyarız. O da olabilir. Neyse… Bunlar gidiyorlar işte Ali’nin evine.

Bir bahçe kapısının önünde duruyor Ali. Alacakaranlık omuzlarına yavaş yavaş çöküyor. Kapı gıcırdayarak açılıyor. Karanlığın merdiveni tam karşısındaymış gibi hissediyor Ayşe. Oysa kapı sadece bahçeye açılıyor. Evin girişine uzanan yolun kenarında ahşap fıçılar görüyor irili ufaklı. “Tahta kovalar,” diyor Ali. “Eskiden içinde yiyecekler saklanırmış. Buzdolaplarından yıllar yıllar önce…”

Garip bir koku gelip yerleşiyor Ayşe’nin burnuna. Bir yerlerden derin derin vurma sesi geliyor. Merakla Ali’ye bakıyor. Loşluk sarmış her yanı, Ali fark etmiyor. “Aileden miras. Babam, babamın babası ve dahi onun babası hepsi külekçiymiş.” Ayşe’nin tedirginliği uçup gidiyor, yüzüne bir gülümseme yerleşiyor, sağ yanağı içeri göçüyor, sanki bir papatya açıyor. Ali görmüyor. Küleklerden birinin yanına gidiyor Ayşe. Avuç içiyle ahşabı okşuyor. Sanki bir gebenin karnı…

Ali devam ediyor konuşmasına, “Hem küleklerin içine konanlar daha da lezzetlenirmiş, dut ağacının, söğüdün ya da ne bileyim cevizin kokusu sinermiş.”

Ayşe Ali’ye bakıyor özlemle, avucunda külek. Bahçe daha da kararıyor. Derindeki ses gelmeye devam ediyor, “Güm… güm… gümm…” Kesiliyor bir an. Sonra yorgun bir kalp atışı gibi tekrar başlıyor. O da uzun sürmüyor. Ayşe’nin kendisine baktığını tahmin eden Ali “Olur burada böyle sesler, takılma sen ona. Hem ben yanındayım, aldırma,” deyip tutuyor elinden biçarenin. Ayşe’yse tedirgin, nabzı kafasında zonkluyor.

Karanlık eve girince Ayşe’nin tedirginliği artıyor. Anlam veremediği garip kokunun sebebini merak ediyor. Sanki, sanki… Bir şeyler bozulmuş da… Belki de Ali temizlik yapmamıştır son zamanlarda. Dantel perdeleri asıyor güneşe bakan pencerelere. İçeriyi bir güzel havalandırıyor. Her yerin mis gibi çamaşır suyu koktuğunu hayal ediyor Ayşe.

Ama hayali, kokuyla birlikte sönüp gidiyor. Yerine suçluluk yerleşiyor, pişmanlığaysa kulaklarını tıkıyor. Annesi aklına geliyor, duysa kesin azarlardı onu. Ne işi vardı orada? Merak? Dedik ya Ayşe biraz saf işte.

Karanlık katmanlarını artırırken evin ağır kokusuna alışmaya çalışıyor Ayşe. Ali’nin avcu bir göğsünü kavrıyor. Çığlık atmak için ağzını açtığında Ali’nin ağzı…

Ayşe çırpınıyor. Nereden geldiyse cılız bir ışık Ali’nin sakalında kırılıyor masmavi. Ev üstüne üstüne geliyor. Zeminde yüzen bir pus var sanki. Ayşe’ninse bileklerinde pranga, aklında anası…

“Güm… Gümm… Gümm…”

Ayşe’nin alnı açılmış. Ama küleğe başka türlü vuramıyor. Kolları arkasından bağlanmış. Ağzı ve bacakları da cabası, sanki bir cenin… Diğer külekleri merak ediyor. Daha kaçı hala nefes almakta?

Gücünün kalanıyla bir daha vuruyor, “Gümm…” Alın kemiği ortaya çıkmış mıdır? Canı çok acıyor. Başının tepesiyle vurmaya çalışıyor. Bir süre sonra da vuramaz oluyor… Bedenini gererek ahşabı zorlamaya çalışıyor.

Ne kadar zaman geçtiğini bilemiyor Ayşe. Günlerin ve gecelerin varlığından habersiz sonsuz karanlığa gömülmüş. Bir gıcırtı duyuyor. Bahçe kapısı! Başının tepesiyle vurmaya çalışıyor ama olmuyor artık. Sadece itebiliyor kalan son gücüyle.

Minyon bir kadın günün son ışığında bahçede dizili külekleri görüyor. Heyecanla başlarına gidiyor, “Aaa, bunlar da ne?”

Ali cevap veriyor, “Tahta kovalar… Eskiden içlerinde yiyecek saklanırmış. Buzdolaplarından yıllar yıllar önce…”

Elini fıçı büyüklüğünde bir küleğe uzatıp avcuyla ahşabı hissetmeye çalışıyor kadın. Sanki… Nasıl tarif etse? Bir gebenin karnı…

En Son Yazılar