Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

SABIKALI DEDEKTİF VİDOCQ…

Diğer Yazılar

Gamze Yayık
Gamze Yayık
Gamze Yayık. 1972 yılında doğdu. Babasının memuriyeti nedeniyle Türkiye’nin farklı şehir ve okullarında süren eğitimi, Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden 1994 yılında mezuniyetiyle son buldu. İşsiz bir mühendis olarak başladığı yetişkinliğini Ying Yang mahlasıyla DivxPlanet sitesinde polisiye dizi ve filmlere gönüllü altyazı çevirmenliği, altyazı editörlüğü yaparak geçirdi. En büyük tutkusu olan kitaplardan ve okuyup öğrenmekten asla vazgeçmedi. İzmir’de yaşıyor. Halen Handan Gökçek’in “Yaratıcı Yazarlık” Atölyesi’nde polisiye okuma tutkusunu yazma uğraşına çevirmeye çabalayan bir öğrenci.

Öykü ve romanlarda, yarattığımız karakterlerin metnin başından sonuna gelişip değişmesini bekleriz. Buna karakterin yolculuğu denir. Bu yazının konusu olan ünlü Fransız suçlu, dedektif Eugene François Vidocq kurgusal edebiyatta bile eşine zor rastlanan gerçek bir karakter. Bu sayıda, pek çok polisiye kurgu karaktere esin kaynağı olmuş bu enteresan adamın hayatına göz atacağız. Hazırsanız anlatmaya başlayalım.

24 Temmuz 1775 yılında Kuzey Fransa’nın Aras şehrinde bir çocuk dünyaya geldi. Doğumu elbette ailesinde mutlulukla karşılanmış, iyi eğitim görmüş babasıyla sevgi dolu annesi bütün ebeveynler gibi güzel hayaller kurmuştur. Hiç kuşkusuz evlatlarının dünyanın şaşkınlıkla izleyeceği kişiliklerinden biri olacağını akıllarına getirmemişlerdir. Ancak minik Eugene, yaşıtlarından farklı bir çocuktu. Önceleri yaramazlık olarak nitelenen davranışları bir süre sonra onu kaçınılmaz sona yani suça sürükledi. Eugene ilk suç denemelerini ‘kol kırılır yen içinde kalır’ diyerek aile içinde tuttu. Önce babasına ait fırından çaldığı ekmekleri satarak ticaret dünyasına yasa dışı, hızlı bir giriş yaptı. Sonra bunun yeterli olmadığına kanaat getirmiş olacak ki işi büyüttü. Aile evindeki gümüşleri çalarak hırsızlık kariyerindeki ilk büyük deneyimini yaşadı. Ancak henüz acemiydi, çabuk yakalandı. Babası tarafından polise ihbar edilince asla ders almadığı kısa süreli bir hapis tecrübesi yaşadı. İlerleyen yıllarda efsaneleşecek suç hayatına böylece adım atmış oldu.

SABIKALI DEDEKTİF VİDOCQ... 1

Fırının kasasından çaldığı yüklüce miktarda parayla evden kaçıp Amerika’ya gitmek üzere gemi beklediği Ostend’de dolandırıldı ve beş kuruşsuz kaldı. Gezici bir tiyatro kumpanyasına katıldı, kötü muamele gördü. Doğrusu kısa sürede hayatın her türlü sillesini yiyip büyümeye niyet etmişti. Kukla tiyatrosuyla seyahat ederken çapkınlığının kurbanı oldu. Patronunun karısıyla basılınca yine yollar, yine yollar… Bir seyyar satıcıyla geçirdiği birkaç ayın ardında tam anlamıyla kös kös baba ocağına, annesinin müşfik kollarına geri döndü.

Oğlunun fırını devralacağını düşünen baba Nicholas, altı çocuğun en yaramaz, korkusuz ve kurnazı olan oğlunun gizlice eskrim salonlarında vakit geçirdiğini öğrendi. Belki de asker ocağında akıllanıp uslanacağı düşünüldüğünden Vidocq, 1791’de orduya yazıldı. Ancak can çıkar, huy çıkmaz demişler, ordudaki ilk altı ayında ikisi ölümle sonuçlanan on beş eskrim düellosuna katılmış, disiplinsiz davranışları nedeniyle on dört gün yattığı askeri cezaevinde başka bir mahkûm arkadaşının kaçmasına yardım etmişti. 1792’de Fransa Avusturya’ya savaş ilan ettiğinde Vidocq, Valmy Savaşı da dahil olmak üzere Birinci Koalisyon Savaşlarına katıldı. Onbaşılığa terfi etti, ancak terfi töreni sırasında sinirlenerek üst rütbeli bir askeri düelloya davet etti. Reddedilince adama saldırdı. Orduda bunun cezası ağırdı. Bölüğünden firar edip farklı bir isimle Chasseurs’a katıldı. Jemappes Muharebesi’nde General Dumouriez komutasında savaştı.

Savaş ortamındaki karmaşayı saklanmak için kullanan Vidocq firari olduğu anlaşılınca ordudan ayrılmak zorunda kaldı.

***

Artık on sekiz yaşında çapkın, genç bir adamdı. Asi ruhuna laf dinletemiyordu ancak çekirge bir sıçrar, iki sıçrar… Bu sefer işlediği suçların ana teması kadındı. Hızlı aşk hayatı Baudets hapishanesinde bir senesine mâl oldu. Çıktığında da rahat durmadı, Anne Marie Louise Chevalier’i hamile bıraktığı için istemediği bir evlilik yaptı. Eşi de kendi kadar çapkındı. Vidocq ava giderken aldatılıp eşinden boşanınca şansını tekrar orduda denedi, başarılı olamadı. Bir süre Brüksel’de ufak çaplı dolandırıcılık yaparak geçindi. Zengin bir dul hanımı soyup soğana çevirdi.

Paris’e dönüp tüm parasını çarçur ettikten sonra memleketine döndü. Bir süre çingenelerle yaşadı. Francine Longuet’e âşık olunca onlardan ayrıldı. Francine onu bir asker için terk ettiğinde kadını ve aşığını dövdü. Adam dava açtı ve Eylül 1795’te Vidocq, Lille’deki Tour Saint-Pierre hapishanesinde üç ay hapis cezasına çarptırıldı. İçeride düzenlediği sahte tahliye evrakları yüzünden cezası uzadı, sekiz sene ağırlaştırılmış çalışma cezası aldı.

Anılarında ceza sürecinden şöyle bahsediyor: “Douai hapishanesinde her tür kötü muameleye maruz kalmıştım, cezam bittikten sonra iki kat fazla gözetim altına alınacağımı ve ızdırap çekeceğimi bildiğimden, beni birkaç ay daha orada tutmalarına itiraz etmedim. Tutuklular Bicêtre’ye gönderiliyor ve oradan da Brest’teki Bagne’ye aktarılıyordu. Amacım bu sırada firar etmekti.”

İlk firar girişimi başarısız oldu. Sekiz gün zindanda kaldı, sonrasında Brest’e gönderildi. İkinci firar girişimi başarılı oldu. Rahibe kostümü giymek dahil pek çok kılığa girerek uzun süre kaçak yaşadı. Hapis ve kaçış döngüsüyle süren hayatına rağmen bozuk bir saatin günde iki kez doğruyu göstermesi gibi ara sıra iyi işler yaptığı da oldu. Örneğin firari olduğu dönemde gardiyanın onu bilerek saldığı için suçlandığını öğrenince polise teslim olmuştu. Fransız adaleti bu dürüst hareketi tabii ki ödüllendirdi. Önce hücrede yatmasına, ardından bir denizci kadırgasında çalışmasına karar verildi. Hücrede yatmasına yattı da Vidocq’un kadırga sefası sekiz gün sürdü, bağlasan durmaz sözü onun için bulunmuştu vesselam. 1798’de bir korsan gemisinde, akabinde Toulon hapishanesinde devam etti hayatına. Ancak Eugene’e göre kilitli kapılar açılmak, cezaevleri kaçmak içindi. Paris’te César Herbaux’nun idamına tanık olması onu sarstı. Artık yaş kemale ermiş, yol yarılanmış ve babası ölmüştü. Annesi ve anılarında adını Annette olarak andığı bir kadınla yaşıyordu. Dürüst bir tüccar olmaya çalıştı ancak eski karısı onu Paris’te buldu ve para için şantaj yaptı. Eski hükümlü arkadaşları da onu çalıntı mal satmaya zorladı.

Vidocq artık kaçak olarak yaşamaktan yorulmuştu. Suça vakfettiği ömrü belli ki boşa harcanıyordu. Düşünüp taşındı, 1809’da Paris Suç Departmanı’nın başındaki Şeytanî Melek lakaplı Jean Henry’ye ulaştı ve affedilmesi karşılığında polis muhbiri olarak çalışmayı teklif etti. 28 Ekim’de La Force Hapishanesi’ne girdi ve muhbirliğe başladı. Mahkumlarla konuşup öğrendiklerini sevgilisi Annette aracılığıyla Paris Polis Şefi Henry’ye iletiyordu. Suçla o kadar yek vücut olmuştu ki kimse ondan şüphelenmedi.

Yirmi bir ay casusluk yaptıktan sonra, hizmetleri karşılığı Vidocq’un tahliye edilmesine karar verildi.  25 Mart 1811’de gerçekleşen tahliye, diğer mahkumları şüphelendirmemek için bir kaçış gibi düzenlendi. Vidocq artık J. Henry’ye mecburdu. Bu nedenle Paris polisi için gizli ajan olarak çalışmaya devam etti. Güven kazanmak için yeraltı suç dünyasındaki bağlantılarını ve itibarını kullandı. Son derece tehlikeli görevler aldı. Suçlular ondan şüphelenmeye başladığında, kılık değiştirip başka kimliklere bürünüyordu. Üstlendiği bütün görevlerde Mösyö Henry’i hayal kırıklığına uğratmayan, belalardan alnının akıyla çıkan Vidocq, kendi potansiyelinin farkına biraz geç de olsa varmış, yeni bir dedektif oluşumunun kurulması gerektiğini düşünmeye başlamıştı.

1811’in sonunda Vidocq, Brigade de Sûreté (Güvenlik Tugayı) adında çalışanlarının tamamı eski hükümlü, gayri resmi bir örgüt kurdu. Sûreté’nin başlangıçta sekiz, 1823’te yirmi sekiz çalışanı vardı. Ekim 1812’de ekip resmi olarak Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı bir güvenlik polisi birimine dönüştürüldü, Emniyet binasının arka sokağındaki Saint-Anne Sokağı 6 Numara‘ya yerleşti. Vidocq ekibin başına getirildi. Oluşum teoride Emniyet Müdürlüğü’ne aitti ancak Emniyet Müdürü Pasquier, Vidocq’un ofisinin eşiğinden geçmesine dahi izin vermemişti. Dahası, ekibin tüm harcamaları örtülü bir ödenekten (kumarhane ruhsatından) sağlanıyordu. Kısacası Paris sokakları resmiyette var olmayan hayalet emniyet mensuplarına emanet edilmişti. Komiserler ve diğer polisler, ekibi dışlayıp kötü muamele etmekten çekinmedi. Oluşum, başkalarından da sıkça eleştiri almıştı. Yine de Vidocq ve adamları suçların çözülmesi ve faillerin yakalanmasında dikkate değer bir başarı elde etti. Bir hırsızı yakalamanın en iyi yolunun yine bir hırsızı, tercihen eski bir hırsızı kullanmak olduğu kanısını doğruladılar.

17 Aralık 1813’te İmparator I. Napolyon, Tugay’ı devletin güvenlik polis gücü haline getiren bir kararname imzaladı. Artık ismi Sûreté Nationale (Milli Tugay) olmuştu.

Vidocq ve Tugay, Paris’te asayişi kontrol altına almaya çalıştı. 1817’de on beşi suikastçı ve otuz sekizi kaçakçı olmak üzere sekiz yüz on bir tutuklama yaptılar. Faaliyetleri Paris’teki suçları önemli ölçüde azalttı. Vidocq’un yıllık geliri 5.000 franktı ama ücret karşılığında özel dedektif olarak da çalışıyordu. Suçlulara tuzak kurduğunu, soygunları organize ettiğini ve ajanlarını suçluları toplamak için olay yerlerinde beklettiğini iddia eden söylentiler yayıldı.

SABIKALI DEDEKTİF VİDOCQ... 2

Polis teşkilatındaki gözde pozisyonuna rağmen Vidocq kağıt üstünde halen firariydi,  mahkumiyeti kaldırılmamıştı. Hapsedilmesi için gelen talepler görmezden gelindi. Sonunda, Paris polis şefi Comte Jules Anglès, Vidocq’un dilekçesine yanıt verdi ve 26 Mart 1817’de Kral Louis XVIII’den resmi bir af talep etti.

1824 senesi Eugene François Vidocq için kayıplar yılı oldu. Art arda ikinci eşi Jeanne-Victoire Guérin’i ve annesini kaybetti. O yıllar ünlü yazar Balzac’la arkadaşlık etmiş ve roman kahramanlarına esin kaynağı olmuştu.

Dönemin polis şefi Duplessis, Vidocq’un ajanlarının genelevlerde ve kötü şöhretli barlarda zaman geçirmesinden hoşnut değildi. Vidocq’un bunu halkla temas kurmak ve bilgi toplamak için yapmak zorunda oldukları yönündeki açıklaması göz ardı edildi. Art arda gelen uyarı yazıları bardağı taşıran son damla oldu. 20 Haziran 1827’de elli iki yaşında sitemkâr bir dilekçeyle istifasını sundu.

Sahte bir isimle anılarını kitap haline getirdi. “Polisiye roman geleneğinin ilk eserini veren yazar, edebiyat tarihinde, Edgar Allan Poe olarak biliniyor olsa da Poe’yu ve polisiye roman yazarlarını kişiliği, yaşantısı ve dedektiflik hayatıyla etkileyen, yazdığı anılarla polisiye roman kültürüne giriş yapan, aslında Eugene François Vidocq’tur. Bu sebeple, Poe’nun Morgue Sokağı Cinayetleri adlı eseriyle başladığı kabul edilen polisiye akımın ilk kahramanı Dupin, Vidocq’tan etkilenilerek yazılmıştır. Emile Gaboriau’nun 1866 tarihli L’Affaire Lerouge adlı batı dünyasının ilk özgün dedektif romanı sayılan eseri de Vidocq’tan izler taşır.” (Harrington, 1963)

Harrington ayrıca, ünlü dedektif karakter Sherlock Holmes’un yaratıcısı Conan Doyle’un 1885 ve 1886 yılları arasında ortaya çıkan not defterinden bahseder ve Doyle’un en çok etkilendiği polisiye yazarının Gaboriau olduğunu belirtir. Sherlock Holmes’le Emile Gaboriau’nun polis müfettişi karakteri Mösyö Lecoq karakteri birbirine çok benzerler. Maurice Leblanc’ın Arsene Lupin’i de Vidocq’un etkilediği karakterlerdendir; zira tıpkı Vidocq gibi, Arsene Lupin de suçlu dünyasını terk edip toplum ve iyilik için savaşmaya başlar.

Varlıklı bir adam olan Vidocq istifasının ardından tekrar evlenmiş, Paris’in doğusundaki küçük bir kasaba olan Saint-Mandé’de bir kâğıt fabrikası kurmuş, iş yerinde eski hükümlüleri çalıştırmıştı. Ancak işleri umduğu gibi gitmedi. İflas sonrası Vidocq, Fontainebleau’daki bir hırsızlığın çözülmesine yardımcı oldu. Teşkilatın yeni müdürü Henri Gisquet, 1830’da onu tekrar Tugay’ın başına atadı. 1832 yılına kadar Fransa pek çok karışıklık ve veba salgınıyla uğraştı. Tugay’ın yöntemleri şaibeli bulunuyor, eski suçluların teşkilatta olması büyük tepki alıyordu. Eugene, 15 Kasım 1832’de karısının hasta olduğu bahanesini kullanarak bir kez daha istifa etti. Aynı gün Sûreté feshedildi, sabıka kaydı olmayan ajanlarla yeniden kuruldu. Vidocq’un halefi Pierre Allard’dı.

1833’te Vidocq, dedektiflik bürosuyla özel polis gücünün karışımı olan bir şirket olan Le bureau des renseignements’i (İstihbarat Bürosu) kurdu. Bilinen ilk dedektiflik bürosu olduğu kabul edilen bu yeni işte ağırlıklı olarak eski hükümlüler çalışıyordu.

Başlangıçta on bir dedektif, iki kâtip ve bir sekreterden oluşan ekip, çoğunlukla iş adamlarını -ara sıra yasa dışı yollara başvurarak- dolandırıcılardan kurtardı. 1837’den sonra Vidocq, faaliyetleri ve çeşitli devlet kurumlarıyla şüpheli ilişkileri nedeniyle resmi polisle zıt düştü. 28 Kasım 1837’de gerçekleşen bir baskında polis 3.500’den fazla dosya ve belgeye el koydu. Birkaç gün sonra Vidocq tutuklandı, dolandırıcılık, yolsuzluk ve kamu görevlerini kanunsuzca üstlenmekle suçlandı. Şubat 1838’de çok sayıda tanığın ifade vermesinin ardından yargıç üç suçlamayı da reddetti. Bakın şu işe ki Vidocq yine özgür kaldı.

Kurduğu şirket geliştikçe düşman sayısı çoğaldı. 17 Ağustos 1842’de tekrar polis baskını yediler. Bu sefer işler yolunda gitmedi. Altmış yedi yaşındaki Vidocq, Conciergerie’de gözaltına alındı. 3 Mayıs 1843’te başlayan duruşmalar sırasında Vidocq, ailelerinin isteği üzerine rızası olmayan kadınları manastırdan kaçırma da dahil olmak üzere birçok dava hakkında ifade vermek zorunda kaldı. Ayrıca tefecilik faaliyetleri incelendi. Sonunda beş yıl hapis ve 3.000 frank para cezasına çarptırıldı. Vidocq temyize başvurdu, araya giren tanıdıkları sayesinde bir kez daha özgür kaldı.

Ancak itibarı sarsılmıştı. Hakkında çıkan söylentileri bertaraf edebilmek için birkaç kitap yazdı. 1844’te hapishaneler, cezaevleri ve ölüm cezası üzerine bir makale yayımladı. Başarısız siyasi girişimleri oldu.

1849’da yılan hikayesine dönen dolandırıcılık suçlamasıyla son bir kez, kısa süreliğine hapse girdi. Ancak sonunda dava düştü. Köşesine çekilip sadece küçük davalarla ilgilendi. Giderek artan sağlık sorunları nedeniyle 11 Mayıs 1857’de 81 yaşında Paris’teki evinde doktoru, avukatı ve bir rahibin huzurunda öldü.

 Alphonse de Lamartine onun için “Seviyor, takdir ediyordum. Dürüst bir adamdı, onu asla unutmayacağım,” demiştir.

Mezar yeri bilinmemektedir. Ardında gözü yaşlı onlarca kadın, küçük bir mal varlığı, kitaplar ve yüz yılları aşan efsaneleşmiş bir isim bıraktı: Eugene François Vidocq.

En Son Yazılar