İzmir’in En Özel Dedektifi
Polisiyeyle daha çocukken Agatha Christie romanları okuyarak tanışan Suphi Varım, verdiği bir röportajda “Geleneksel anlamda polisiye roman yazmıyorum. Daha çok bir takım olgu ve olayları anlatmak, tematik bir yapı kurabilmek için polisiye kurgudan yararlanıyorum.” diyor. Yazarın sekiz kitaplık roman serisinde boy gösteren kurgu karakteri İzmirli genç bir Rum, Sokratis Eliseos.
İzmir…elbet her daim güzel ve yaşanılası bir şehir. Lakin karakterimiz belki de kentin en özel zamanlarında tozlu sokakları arşınlıyor, meşum yangınlarda yok olmuş binalara girip çıkıyor, inatla suçluların peşine düşüyor. Sokratis maceraları için seçilen bu keyifli zamanlar 1900’lü yılların başları. Liman şehri olması vesilesiyle bir ticaret merkezi olan Smirna (İzmir’in eski adı), tarih boyunca farklı din ve kültürlere mensup topluluklara ev sahipliği yaparak çok uluslu bir kimlik oluşturmuş, diğer Anadolu şehirlerinden bu yönüyle ayrılmıştır.
Yazar Suphi Varım’ın romanlarında mekânı İzmir olarak seçişi şehrin tarihine olan ilgisinden kaynaklanır. Öykü ve romanın olmazsa olmaz ögelerinden biri olan mekân, onu iyi tanıyan ve şehrin tarihsel gerçekliğini doğru yansıtan bir yazarın elinde elbette ki canlanmış, zaman zaman romanın ana karakterinin önüne geçmiş, onu gölgede bırakmıştır. Varım, mekâna önem verdiğini ve onu bir karakter olarak gördüğünü yadsımaz. Yine aynı röportajda şehri ve karakterini romanına doğru yansıtabilmek için, ülke genelinden başlayarak dönemin siyasi, sosyal, ekonomik durumunun iyi araştırması gerektiğini anlatıyor yazar. Bu araştırmalar için tarih kitaplarını, yazılı aile anılarını, kartpostal ve fotoğrafları taramış, haritalara göz atmış ve canlı tanıklıklara kulak vermiş. Varım, doğru atmosferi yaratarak karakterlerine maceralarını yaşayabileceği rahat bir mekân sağlamış, ince işlenmiş polisiye kurguyla da hikayesini taçlandırmayı başarmıştır. Tüm bu açıklamalar Suphi Varım romanlarını okurken neden zaman makinesiyle yolculuk yaptığımız hissine kapıldığımızı açıklıyor.
Okuyucuyu İzmir’in eski sokaklarında, gece hayatında, esnaf sohbetlerinde başarıyla dolaştıran Varım, ana karakterini bir ‘öteki’ olarak seçmiş. İsmini Yunan düşünür Sokrates’ten esinlenerek koyduğu bu genç adam aslında Smirna’nın o dönemki insanın bir temsili. Üstelik Sokratis polisiye öyküler yazıyor, “Sisteki Gölgeler” romanında yazdığı öykülerin neden yayınevlerince istenmediğini ve basılmadığını sorguluyor. Romantik ve komik hikayelerin popüler oluşuna sinirleniyor.
Sokratis benzer bir iş yapmasına karşılık başta dedektifliğe ailesini geçindirmek için soyunmuştur. 1800’lü yılların sonunda özellikle İngiltere’yle yapılan ticaret anlaşması sonrası Avrupa’da ve Amerika’daki şirketler namına çalışan, ticari ajan diyebileceğimiz kişiler – çoğu Rum, Ermeni, Yahudi yahut Levanten – vardı. Suphi Varım bu tarihi bilgi üzerine müşterisi adına detaylı araştırma, soruşturma yapan bu çok dilli, eğitimli ve akıllı kahramanı yaratmıştır. Sokratis, yirmili yaşlarında bu meşguliyetle iş hayatına atılır. Ne var ki sonraki yıllarda şirketler daha çok elçilik çalışanları ve bürokratlar aracılığıyla araştırma yaptırmayı tercih eder. Sokratis’in hayat idamesi için başladığı hafiyelik zamanla cinayetten şantaja, adam kaçırmaya kadar çeşitli suçları aydınlatmak için çalışan geleneksel bir özel dedektifliğe dönüşür. Yazarının tanımlamasına göre genç Rum, Dupin ve Holmes geleneğinden bir dedektiftir. Kendini bir dâhi olarak görse de suçları araştırırken sık sık hata yapar, kanıtlardan tutarsız neticelere ulaşır. Sıradan insan davranışları onu gözümüzde daha gerçekçi kılar. Nihayetinde o bir roman kahramanıdır, öyle veya böyle zekâsını işleterek muammayı aydınlatır. Ara sıra tabancasına davransa da gizemi kaba kuvvetle değil, muhakeme yoluyla çözer. Bu yönüyle Mike Hammer ekolünden hafiyelere hiç benzemez. Entelektüel biridir, Komünist Manifesto’yu okur. Gazete tefrikasından da Gorki’yi… İki arzusunu gerçekleştirmeye çalışır. Birincisi, polisiye yazarı olmak. Diğeri, tecrübelerinden yararlanarak özel dedektifliğin kuramını yazmaktır. Ancak kalem oynatmaya henüz başlamamıştır. Tıpkı yaratıcısı Varım gibi bu işi emekliliğine bırakacak belli ki.
Sokratis evli ve yuvasına bağlıdır. Çapkınlık, hovardalık, serserilik kahramanımızın lügatinde yazmaz. Eşi Elenka akıllı ve eğitimli bir kadındır. Sokratis’in gözünden kaçan ayrıntıları fark eder, kadınlara özgü içgüdüleriyle kocasına muammaları çözmede yardım eder. Dedektifimiz belli ki eş seçiminde de akıllıca davranmıştır.
Sokratis kültürlü, kibar bir adamdır. Olaylar esnasında karşılaştığı her hanıma ait olduğu kültüre uygun bir şekilde ve dilde hitap eder, saygılı davranır. Sosyal ve girişken biridir. Şehrin ileri gelenlerini, polisleri, çarşıdaki küçük esnafa kadar pek çok insanı tanıyan Sokratis, olayları çözerken geniş çevresinin oldukça faydasını görür.
2014 Dünya Kitap Polisiye Roman Ödülü’nü alan “Karanlıkta İki Ceset” romanında Sokratis’in fiziksel bazı detaylarına rastlamak mümkün. Bıyıklı, sağlıklı ve maalesef sigara tiryakisi olduğunu buradaki satırlardan öğreniyoruz.
Okur, Varım’ın ustaca yazdığı mekanlar içinde kaybolurken Rum dedektif Sokratis Eliseos’un ilginç bir karakter olduğunu daha iyi anlıyor. İnatçı, akıllı, şanslı dedektifimiz hakkındaki son detayları yazarın kendisine bırakalım; “Hem eğlenceli, espritüel, hem de son derece ciddi ve mesafeli. Dine ve din adamlarına karşı. Korkusuz, aynı zamanda tutkulu ve sevecen.”
Sekiz kitap sonrası Suphi Varım, Sokratis maceralarını yazmaya devam edeceğini söylüyor. Biz okurları da Gavur İzmirli karakterimizin yeni hikayelerini heyecanla bekliyoruz.
Sokratis ile henüz tanışmamış okurlar için Suphi Varım’ın şimdilik sekiz kitaptan oluşan roman serisini yazımızın sonuna ekleyelim. Birbirinden bağımsız maceraları karışık sırayla da okuyabilirsiniz. Sokratis’in Oyunları, Sokratis Ölülerin Peşinde, Sokratis ve Cinler, Sokratis Ölüler Şehrinde, Sokratis ve Siyahlı Kadın, Sokratis ve Yatır, Sokratis ve Kılıç Ustası, Sokratis ve Sisteki Gölgeler.