Merhaba Çağatay Bey. Başkomiser Galip’in yeni macerası yakın zamanda yayınlandı. Hayırlı ve okuru bol olsun. Öncelikle Ölüm Fırsat Kollar’ın konusundan, hazırlık ve yazım sürecinden bahsedebilir misiniz?
Güzel temennileriniz için teşekkür ederim. Ölüm Fırsat Kollar kısa ve hızlı okunan bir roman olmasına karşın, hazırlık ve yazım süreci için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Yazarken en çok zorlandığım bu roman oldu diyebilirim. Özel hayatımda yaşadığım sarsıntıdan sonra kendimi biraz olsun toparlamam ve tekrar romanın başına oturmam kolay olmadı ve yazma süreci çok meşakkatli geçti. Yazmaktan vazgeçtiğim zamanlarda her defasında beni tekrar masaya oturtan tek motivasyonum, romanı meleğim Filiz’e ithaf edecek olmamdı.

Kısaca konusuna değinecek olursam; Galip, birbirinden bağımsız gibi görünen vahşi cinayetlerin izini sürerken bu kez kendi geçmişiyle de yüzleşmek zorunda kalıyor. Her romanımda olduğu gibi bu romanda da toplumsal meselelere dokundum; aile içi şiddet, ensest ve organ kaçakçılığı bunlardan bazıları.
Galip idealist, kuralları aşırı önemseyen bir karakter değil. Evet işini doğru yapmaya önem veriyor ve adalet konusunda duyarlı ama bir adalet savaşçısı da değil. Yeri geldiğinde başını belaya sokmamak için yan yollara sapmaktan çekinmiyor. Aslında bunlar onu daha sahici kılan özellikler. Ancak son romanda kural dışına çıkmayı bir kademe daha ilerletiyor sanki? Ölüm Fırsat Kollar, Başkomiser Galip’in hayatında ahlaki ve hukuki sınırları zorlamak anlamında bir dönüm noktası mı? İleride Galip’i başka neler bekliyor?
Kanunun çizgisinden ayrılmayı elbette istemiyor ve şimdiye kadar da bunu başarmış bir polis. Ama bu sefer içinde bulunduğu durum onu inandığı değerlerden ödün vermeye zorluyor. Bu yolda vites yükseltmesi; teşkilatın her yerine sızmış illegal çetenin kanuni yollarla durdurulacağı inancını kaybetmiş olmasından kaynaklanıyor. “Canavarlarla savaşmak için canavar olmak gerekiyor” sözleri bu düşüncesinin kanıtı. Ama şunu da unutmamalıyız: Kirli polis olmayı asla hazmedemiyor ve roman boyunca bu ahlaki yükle baş etmeye çalışıyor. Sonunda kendisiyle hesaplaşmaya girişiyor. Canına mal olacağını bile bile bir bedel ödenmesi gerektiğine inanıyor.
Romanlarınızda hem soruşturma sürecinin hem de Galip’in kişisel yaşamının gün gün, saat saat aktarıldığı karmaşık bir yapı var. Böylesi dikkat isteyen bir kurguyu nasıl tasarlıyorsunuz? Yazmaya başlamadan önce bütün ayrıntıları baştan planlar mısınız? Yoksa aklınızda hikâyenin genel hatları belliyken yazmaya başlar, gerisini süreç içerisinde mi belirlersiniz?
Yazmaya başlamadan önce romanın içinde kaybolmamak ve mantık hatasına düşmemek için mutlaka bir planım vardır. Romanda iki farklı olay anlatıyorsam, bir noktada birbirleriyle çakışmasını sağlarım. Çünkü iki olay farklı düzlemlerde romanın sonuna kadar birbirlerine hiç dokunmadan gidemez. Olay akışını hazırlarım ama yazarken mutlaka değişiklikler yaparım. Söylediğiniz gibi, süreç romanın başka bir yöne gitmesinde rol oynayabilir. Örneğin bu romana başlarken kafamdaki katil bambaşka biriydi. Sonra romanın ortasında katili başka biri yaptım.
Başkomiser Galip dışında, Kolombo Kemal isimli yeni bir karakterin öykülerini de yazdınız. Kolombo Kemal’in romanları da gelecek mi?
Kolombo Kemal de sevilen bir karakter oldu. Ben onu Dark Polisiye Öykü Antolojisi için yarattım. Öykü olarak devam edeceğim.
Son yıllarda çok sayıda yerli polisiye kitap yayınlandığına şahit oluyoruz. Bu kitapların hepsini takip edebiliyor musunuz? Yerli polisiye edebiyatımızın eksikleri, bugünü ve geleceğiyle ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Eskiden daha çok okurdum ama söylediğiniz gibi çok sayıda polisiye kitap yayınlandığı için artık hepsini takip edemiyorum. Biraz da suç bende. Başka alanlarda da okumalar yaptığım için polisiyeye çok vakit ayıramıyorum. Tanımadığım bir yazarı okuyacaksam biraz seçici davranıyorum.
Yerli polisiyede çok eser verilmesine karşın maalesef okur yerli yazarlara karşı mesafeli duruyor. Hatta tanımıyor, bilmiyor. Yayınevlerinin reklam yapmaması, dağıtımların yeterli olmaması, kitabın görünürlüğün az olması en önemli sebepler. Tanınan birkaç yazarın dışında yerli polisiye okunduğunu söyleyemem. Fakat bardağın dolu kısmından bakarsak pek çok genç yazarın bıkmadan usanmadan sürekli ürettiklerini görüyoruz. Bu polisiyenin geleceği açısından iyi bir şey.

Okurların iyi kitaplara ulaşamamalarına ve yazarların kendilerini geliştirememelerine yol açan eleştiri eksikliği yerli polisiye edebiyatımızın en önemli sorunlarından biri gibi görünüyor. Polisiye yazarlarının -belki de doğal olarak- meslektaşlarının eleştirilerine karşı alınganlık gösterebildikleri de dikkate alındığında sosyal medyadaki kısıtlı paylaşımların ötesine geçen, objektif kriterlere dayanan eleştirilerin ortaya çıkması nasıl sağlanabilir?
Bence burada en önemli adım, eleştirinin kişiselleştirilmeden yapılabilmesi. Yazarın kendisine değil, metne odaklanan ve objektif kriterlere dayalı değerlendirmeler oldukça kıymetli olur. Bunun için de bağımsız mecralara, eleştiri geleneğini sürdürecek yayınlara ihtiyaç var. Sosyal medya çoğu zaman dostane yorumların ötesine geçemiyor. Oysa edebiyatımızın gelişmesi için yapıcı ama aynı zamanda cesur eleştirilere alan açmak gerekiyor. Yazarların da bu eleştirileri bir saldırı gibi değil, gelişim fırsatı olarak görebilmeleri önemli.
Okuduğunuz polisiyeleri neye göre seçiyorsunuz?
Polisiye dünyasında kimlerin neler yazdığını bildiğim için yazarlara göre seçiyorum. Ama ağırlıklı olarak Kara Roman çizgisinde giden ve odağına siyasi ve toplumsal meseleleri alan yazarları tercih ediyorum.
Başkomiser Galip’in başrolde olduğu iki öykü kitabınız var, bunun dışında öykülerinizle farklı seçkilerde yer aldınız. Öykü kitaplarının devamı gelecek mi?
Evet, Galip’in öyküleri devam edecek. Zaten karakterin dünyası tek bir kitapla sınırlı kalamayacak kadar geniş. Bunun yanında farklı seçkilerde yer almayı da önemsiyorum; çünkü her seferinde farklı okurlara ulaşma şansı veriyor.
Günün birinde polisiye yazarlığınızdaki tecrübelerinizi paylaşacağınız teorik bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz?
Teorik bir kitap fikri aklımda var ama henüz zamanının gelmediğini düşünüyorum. Şimdilik beni davet eden liselerde, üniversitelerde ve kitapevlerinde bilgilerimi paylaşıyorum. Önceliğim kurmaca yazmaya devam etmek. Fakat ileride hem kendi deneyimlerimi hem de polisiye türüne dair gözlemlerimi toparlayıp paylaşmak isterim. Çünkü bu alanda üretim yapan herkesin hem yeni yazarlar için hem de türün gelişimi için birikimlerini aktarması önemli.

İyi yazmanın sırrı nedir? Yetenek mi çok çalışmak mı? Yazar tıkanıklığı yaşadığınızda üstesinden nasıl gelirsiniz?
İyi yazmanın sırrı bence sadece yetenek ya da sadece çalışmak değil; ikisinin dengesi. Yetenek yazıya yön verir ama asıl belirleyici olan disiplinli çalışmadır. Yazmaya oturmak, sabretmek, yeniden denemek… Aynı metni defalarca yazmak. Bunlar olmadan yetenek tek başına yeterli değil. Tıkanıklık yaşadığımda ise kendimi zorlamam; biraz uzaklaşır, yürüyüşe çıkar ya da bambaşka bir şeyle ilgilenirim. Zihin sakinleşince, yazı da kendiliğinden geri gelir.
Lawrence Block’a genç yazarlara tavsiyesini sorduğumuzda “Çok fazla beklentiye girmeyin. Dünya değişiyor ve genç nesiller keyif için okuma fikrine hiç rağbet göstermiyor. Sonsuza dek kızağa çekilmeye mahkûm bir gemide yer ayırttığınızdan kuşkulanıyorum,” şeklinde karamsar bir yanıt vermişti. Yapay zekanın gelişimini de hesaba katarak kurmaca yazarlığının geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Okuma alışkanlıkları değişiyor, teknolojinin gelişimi de yazarlığı etkiliyor. Ama ben kurmaca anlatının kaybolacağına inanmıyorum. İnsanlar her çağda hikâyelere ihtiyaç duydu, bu ihtiyaç değişmez. Yapay zekâ bazı işleri kolaylaştırabilir, belki yazarlığın yöntemlerini dönüştürebilir ama insana özgü bakış açısını, duygu yoğunluğunu, bireysel deneyimi taklit edemez. O yüzden edebiyatın geleceği biraz daha mecraların ve okuma biçimlerinin değişmesiyle şekillenecek. Kitap belki farklı formlarda okunacak, belki hikâyeler yeni araçlarla anlatılacak ama kurmaca anlatıcılığı varlığını sürdürecek.
Bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim. Çok keyifli sorular sordunuz. Umarım yanıtlar da okurlara faydalı olur.

