Yeni Sayı Çıktı! - Dedektif Dergi 48. Sayı
Merhaba polisiyeseverler.
2024’ün ilk sayısıyla birlikte Dedektif Dergi sekiz yaşına girmiş oldu. Geride kalan yedi yıl boyunca önemli bir başarıya imza attığımız kanısındayım. Mütevazı olmaya gerek yok. Bugün Türk polisiyesinde öyküden söz edilebiliyorsa, bunda Dedektif Dergi’nin oynadığı rolü herhalde kimse inkâr edemez. Türk polisiyesine öyküyü yeniden kazandıran bir dergi olmaktan onur duyuyoruz.
Dedektif Dergi’yi ilk sayısından bugüne kadar başarıyla getiren bütün yazarlara, emek harcayanlara, destek verenlere canı gönülden teşekkür ediyorum. Onlar olmasa, bu dergi asla var olamazdı.
Amacımız, polisiyeyi yaygınlaştırmak, tanıtmak, sevdirmek ve bu türe gönül verenleri aynı platformda bir araya getirmekti. Bugün geldiğimiz noktada çok mesafe kat ettiğimizi görüyorum. Bizim de karınca kararınca bir tarafından tutup emek verdiğimiz Türk polisiyesi, bugün, sekiz yıl öncesine göre oldukça ilerlemiş vaziyette. Çok sayıda yeni yazar, yeni roman, hatta dergiler, yarışmalar ve ödüller girdi hayatımıza. Eskiden, yerli polisiye deyince kitapçılarda üç-beş kitap görürdük. Onlar da bilinen yazarlara ait olurlardı. Şimdiyse yüzlerce yerli polisiye romanla, öykü kitabıyla kuşatılmış haldeyiz.
Yeni kitapların bir kısmı gerçekten çok güzel ve “iyi polisiye” sıfatını hak ediyorlar. Ama, önemli bir bölümü için aynı şeyi söylemek kolay değil. Bu nedenle, polisiyemize artık “el bebek, gül bebek” muamelesi yapmaktan vazgeçmemizin zamanının geldiği kanaatindeyim. Artık polisiye kitapları ciddi ciddi eleştirmeli, bugüne kadar yaptığımız eleştirilerin dozunu artırmalıyız. Bu yapılmazsa, polisiye diye yazılmış ama aslında polisiye olmayan kötü kitapların önünü daha da açacağımızdan endişe ederim.
O nedenle bu kapıyı biraz araladık ve yazarlarımıza beğenmedikleri kitapları sorduk. Verilen cevapları ilgiyle okuyacağınıza eminim. Melih Günaydın’la son romanı “Buzlar Çözülünce” üzerine yaptığımız söyleşi de sayfalarımızda sizleri bekliyor. Yine bu sayıda, Edward Hoch’un bir öyküsü yer aldı. Hoch, polisiyenin ünlü kilitli oda konseptinin en büyük yazarlarından biridir. Fazla tanınmamasının sebebi, birkaç roman dışında sadece öykü yazmış olmasıdır. Yazdığı öykülerin sayısının yaklaşık dokuz yüz olduğu söyleniyor. Bu öykülerin tamamı aşağı yukarı elli yıl boyunca sadece Alfred Hitchcock Mystery Magazine, Ellery Queen’s Mystery Magazine gibi dergilerde yayınlanmış. Yani hiçbir zaman kitap haline getirilmemiş. Bu nedenle yazar ülkemizde neredeyse hiç bilinmiyor. Tabii, bu sebeple kimi yazarlarımız kilitli oda hikayelerinin sadece Altın Çağ’a mahsus olduğunu, günümüzde yazılmadığını zannediyorlar. Oysa durum öyle değil. Hoch’un bu sayıda yer alan öyküsü, kilitli oda türünde değil. Ama ona benzer bir tür olan imkânsız cinayet türünde yazılmış oldukça gizemli ve zevkli bir hikâye. Şunu da eklemek isterim ki Hoch adil bir hikâye kaleme almış. Yani öyküde bütün ipuçları veriliyor. Çözmek size kalmış.
Her şey gönlünüzce olsun.
İpuçlarını takip edin.
Gencoy Sümer