3 Yazı
Mustafa Şenocak
1953 de İstanbul’da doğdum. Galatasaray Lisesini bitirdikten sonra (1972) , o zamanki adı ile DGSA’ya (Güzel Sanatlar Akademisi) Mimarlık eğitimi için girdim ve 1978’de yüksek mimar olarak mezun oldum. İlgi alanım olduğu, ailede de bu alanda kişiler bulunduğu ve bu yönelimimi destekleyen akademisyenlerin düşüncelerini ilginç, gerçekçi ve keyifli bulduğum ayrıca eğitim altyapım da belli alanlara uygun görüldüğü için tıp fakültesinde doktora yapmaya – Koruyucu hekimlik ve Halk sağlığı « kürsüsü » - başladım. 1983 de bu alanda doçent oldum. Bu bilimdalının o yıllarda altbölümlerinden biri olan « epidemiyoloji » , ‘nedensellik’ konularına matematiksel açıklamalar modellemeye çalışırken mantık ve felsefeyi de barındırması ile tam olarak ‘keyfime’ uygun geldi ve 1989’daki profesörlüğümden sonra akademik yaşantımı hep bu alanda sürdürdüm. Bu çerçevede, Cerrahpaşa tıp fakültesinde biyoistatistik bilimdalı ve anabilim dalı kuruculuğu ve başkanlığı yaptım, 2018’de de kendi isteğim ile emekli oldum.
Bu süreçte (1986-2018 arası) ürettiğim 15 bilimsel kitap ve 5 kitap bölümü, uluslararası ve ulusal 106 yayınım, 92 kongre bildirim var. Eğitimlerim ve akademisyenlik sürelerimde 10 ödül ve başarı belgesi aldım.
Yazma serüvenime şiir ve kısa öyküler (varoluşçu veya absürd) olarak yetmişli yılların başında başladım. Son altı yıldır ise ağırlıklı olarak felsefe ve gerçeküstü “yatağında” bilimkurgu, korku-gerilim öyküleri olarak sürdürüyorum. Öykülerin bir kısmı “Pazar akşamüzerlerinin karmaşık ruh hali” başlığı altında yayınlandı (2019), bir yaşlı-kadın seri katil romanı üzerinde de halen çalışıyorum.
Edebiyat dışında, resim yapmak, polisiye romanlar, kriminoloji, kozmoloji, bilimsel çözümlemeler için bilgisayar programcılığı, fotoğraf, tarih, belge koleksiyonculuğu, radyo programcılığı ( İstanbul üzerine) keyiflerim arasında.
Klinik araştırmalar için çözümleyicilik ve eğitimcilik etkinliklerime de eski deneyimlerimden yararlanmak isteyenler hatırına – biraz da yeni konular öğrenmek için – devam ediyorum.
Yabancı
Kemerli taş kapının altından geçip tapınağın avlusuna geldiğimde oldukça az kişinin olduğunu gördüm. Tören zamanından yaklaşık iki saat kadar önce geldiğim için bu tenhalık beklenen bir durumdu. Ama çelenk...
Hikaye: Amcamın Bahçesi
Kumsalköy o zamanlar kentin oldukça dışında kalan küçük bir kıyı yerleşimiydi. Köy filan değildi aslında, asırlar öncesi imparatorlarından birinin yazlık sarayının kalıntılarının olduğu, zaman içinde hep üst düzey kişilerin...
Hikaye: Banka işi
Banka iki sokağın kesişimindeki apartmanın en alt katını kaplıyordu. Bina her iki sokağın da kaldırımından yaklaşık ikişer metre kadar içeriye çekilmiş bir arsa üzerinde yükseliyordu ve sadece daha işlek...
SEN DE KATIL!
━ popüler
Dedektif Dergi 58. Sayı
EDİTÖRDEN
Sevgili Dedektif Dergi okurları…
Sıcak ve bunaltıcı günleri neredeyse geride bıraktık. Maalesef yaz boyunca ülke gündemi de en az havalar kadar kavurucuydu. Bizler geleceğe dair...
Dedektif Dergi 58. Sayı
BAŞKOMİSER GALİP’İN YARATICISI, POLİSİYE YAZARI ÇAĞATAY YAŞMUT’LA SÖYLEŞİ
Merhaba Çağatay Bey. Başkomiser Galip’in yeni macerası yakın zamanda yayınlandı. Hayırlı ve okuru bol olsun. Öncelikle Ölüm Fırsat Kollar’ın konusundan, hazırlık ve yazım sürecinden...
Dedektif Dergi 58. Sayı
Pınar Kür: Edebiyatın Cesur Sesi
Bazı yazarlar yalnızca kitaplarıyla değil, cesaretleriyle, hayata bakışlarıyla edebiyat tarihine kazınırlar. Pınar Kür işte o yazarlardan biriydi. Onu yalnızca bir romancı olarak anmak haksızlık...
Dedektif Dergi 58. Sayı
ARMAĞAN TUNABOYLU İLE “BERKUN İSTANBULLU” ÜZERİNE
Dedektif Dergi sayfalarına hoş geldiniz sevgili Armağan Tunaboylu. Nasılsınız görüşmeyeli? Hayat nasıl akıyor? Son romanınız İnci Küpeli Kadınlar’a yönelik ilgi ve tepkiler nasıl?
Fatih Altaylı...
Dedektif Dergi 58. Sayı
HÜSEYİN’İN ALTINLARI
Tüfekçi Hüseyin’in son karısı Alma’nın nikâhta takılan altınlarla kaçtığı haberi kahveye bomba gibi düştü. Oyuncakçı İsmail “Gördün mü bak,” dedi çayını hırsla karıştırırken. “Bu...