2024 yılını geride bırakırken yazarlarımıza bu yıl okuyup, izleyip, beğendikleri polisiye kitapları, film ve dizileri, 2024’ün en önemli polisiye edebiyat olaylarını ve 2025’ten beklentilerini sorduk.
GAMZE YAYIK
Bu yıl hem dergiye yazı hazırlamak amacıyla hem de katıldığım kitap kulüplerinde güzel polisiyeler okuma fırsatı buldum. Hepsini sayamayacağım. 53. sayıda dosya konumuz Lawrence Block olunca onun güzel kalemiyle tanışmıştım. Bu senenin favori yazarı o oldu. Philip Kerr’in Mart Menekşeleri’ni okudum. Seriye devam edeceğim. Hem tarzını hem de dönemi anlatışını sevdim. Markaris’in Batık Krediler romanı da gayet başarılıydı. True Detective dizisinin son sezonunu izledim. Önceki sezonlardan biraz farklıydı. Murders in The Bulding serisini izledim. Gerçekten çok eğlenceliydi.
Türkiye’de ve dünyada polisiye edebiyat eserlerinin arttığını gözlemliyorum. Edebiyatta hızlı üretimin niteliği düşürdüğünü bilmeme rağmen bu artış yine de beni sevindiriyor. Zamanla niteliksiz metinler elenecek, kıymetli romanlar ve öyküler klasikleşecektir.
2025 benim için eminim yoğun bir sene olacak. Kristal Kelepçe ve Zehirli Kalem ödüllerinde jüri üyeliğim nedeniyle çok okuyacağım. Dedektif Dergi görevlerim ve özel işlerim de yoğunluğuma yoğunluk katacak. Keyif aldığım şeylerin işim olması güzel.
2025’te artık ilk basılı kitabımı raflarda görmeyi umuyorum. Tüm okurlarımız ve yazar dostlarım adına sağlıklı ve bol kitaplı bir yıl olmasını temenni ederim.
RAMAZAN ATLEN
Bu yıl okuyup beğendiğim polisiye kitaplar (harf sıralamasına göre); Her İşte Bir Hayır Vardır (Ekin Açıkgöz), Kafa Kol Bankası (Boileau-Narcejac), Kan Rüyayı Bozar (Süleyman Baş), Kasaba (Trevanian), Lanetli Evin Katili (Gencoy Sümer), Ölüm Sessiz Geldi (Agatha Christie), Ölüm Tehdidi (Nicholas Blake), Sınırın Yasaları (Javier Cercas), Suç ve Bela Öyküleri (Emel Aslan).
2025’te romanımı tamamlamayı, Agatha Christie’nin bütün kitaplarını bitirmeyi, okumayı ihmal ettiğim yazarları –mesela Günay Gafur’u– okumayı umuyorum.
YEŞİM YÖRÜK
2024 yılında okuduğum polisiye kitaplar arasında en beğendiklerim Gencoy Sümer’in Lanetli Evin Katili romanı, Funda Menekşe’nin sekiz polisiye öyküden oluşan öykü kitabı Uğursuz, Emel Aslan’ın Suç ve Bela Öyküleri, Günay Gafur’a 2024 Kristal Kelepçe ödülünü getiren fantastik polisiye romanı Baba, Adam Fawer’ın uzun zaman sonra rafları sallayan yeni romanı Mobius, Mario Mazzanti’nin On – İçimdeki Katil romanı ve John Verdon’un son romanı Yılan Avı oldu.
Ülkemizde bu yılın en popüler romanları arasında yerini alan, Freida McFadden’ın Hizmetçi serisinin ise biraz abartıldığı düşüncesindeyim. Romanların sade, akıcı ve sürükleyici bir dille yazıldığını, eksiksiz ve kusursuz çevrildiğini, kolayca okunmasının baş sebebinin bu sadelik ve akıcılık olduğunu kabul ediyorum fakat sonu tahmin edilebilir, ters köşeleri güçlü başlayıp zayıf ilerleyen, gereksiz detayların çoğunlukta olduğu kurgulardan oluştuğunu söylemeden edemeyeceğim. Yine de bu yıl bir çırpıda okuyup bitirdiğim kitaplardan oldu Hizmetçi serisi.
Richard Osman’ın, yaşlı ve emekli bir grup arkadaşın dedektiflik maceralarıyla tanıştığım ilk romanı Perşembe Günü Cinayet Kulübü ise belki yazarın aslında eğlenceli sayılabilecek yazım tarzını benimseyemememden belki de karakterleri, olayları, anlatımları detaylara boğduğu düşüncesine kapılmamdan dolayı çok da akıcı ilerlemeyen bir okuma oldu benim için. Yine de önümüzdeki yıl yazarın diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum.
2024 yılında izlediğim diziler arasında en beğendiklerim From, Shogun, Dexter: New Blood, Usher Evinin Çöküşü, Agatha Christie’s Murder is Easy, Bodies ve Liebes Kind oldu. Ayrıca gizem ve gerilim türünde keyifle izlediğim bir dizi de Evil dizisi oldu.
En beğendiğim filmler arasında ise ilk sırayı genç Edgar Allan Poe’nun 19.yüzyılın ortalarında bir dizi cinayeti çözmesini konu alan The Pale Blue Eye filmi aldı. Ayrıca eğlenceli kurgusu ile gönülleri fetheden Murder Mystery filminin iki bölümünü de keyifle izledim. Aslında 2023 yapımı olan fakat benim 2024 yılında izleyebildiğim Venedik’te Cinayet filmini de bu yılın en iyileri arasında sayabilirim.
2024 yılına damgasını vuran polisiye edebiyat olayı bence Türkiye Polisiye Yazarları Birliği’nin bu yıl ilkini düzenlediği Polisiye Şenliği etkinliği oldu. Hemen ardından yapılan Kristal Kelepçe Polisiye Edebiyat Ödülleri’yle polisiyeseverlere tadına doyum olmayan günler yaşatıldı. Dedektif Dergi’nin bu yıl beşincisini düzenlediği Zehirli Kalem Polisiye Öykü Yarışması’nın sonuçları açıklandı ve Şeytan Tuzağı adlı öyküsüyle Dilan Yamaç birinci oldu. Suçüstü dergisi bu yıl ilk kez bir İlk Polisiye Roman yarışması düzenledi. Yarışmalar çoğaldı, dergiler çoğaldı, yazarlar çoğaldı.
2025 yılında tüm dünyaya sağlık, barış ve huzur diliyorum. Bol bol yazdığımız, edebiyatla bütünleştiğimiz, polisiyeye gönül veren kalemlerin hızla çoğaldığı, mutlu bir yıl olsun.
GÜNEŞ BARGUŞ
Lawrence Block’un Umduğunu Değil Bulduğunu Yiyen Hırsız adlı polisiyesi bu yıl en sevdiğim kitap oldu. İlk kez Block okudum ve çok eğlenerek okudum. Yarattığı karakterle yazarın bir hırsızı sevdirmesi onun tam bir söz ustası olduğunu gösterdi bana. Rahat polisiye okumayı da sevdiğim için Block’un bu uzun hikâyesi, okuduğum polisiye kitaplar arasında 2024’te başı çekti.
Âşık, Sapkın, Katil tekinsiz bir belgesel. Bu belgeselin gerçekliği bir aldatmaca üzerine kuruluydu. Dave, internette tanıştığı flörtünü reddedince olaylar karmaşık bir hal almaya başladı. Cinayet sürecinin tanığı olan kişinin ağzından o süreci dinlemek beni dehşete düşürdü. Ustaca planlanmış bir oyunun, ölümcül bir hal alması son derece tüyler ürperticiydi.
2001 yapımı Karanlıkta Koşanlar adlı dizi bu yıl en sevdiğim dizi oldu. Uğur Yücel ve Haluk Bilginer’in başrollerini üstlendiği on bölümlük polisiye dizinin senaryosunu Uğur Yücel, Ahmet Ümit’in öyküsünün uyarlaması olarak yazmıştır. Bir seri katilin işlediği cinayetler ve bunu çözmeye çalışan emniyetten üç arkadaşın hikâyesini konu alır.
Dedektif Dergi’nin düzenlediği Zehirli Kalem Polisiye Öykü Yarışması bence bu yılın en önemli polisiye edebiyat olayıdır. Genç yazarlara fırsat tanıması, onları yazmaya teşvik etmesi ve en önemlisi polisiye edebiyata katkı sunmasıyla ilk sırada yerini aldı.
2025’ten beklentim yazmak, daha fazla yazmak; okumak, daha fazla okumak.
BÜLENT TUNGA YILMAZ
2024 yılı casus edebiyatı ve diziler açısından verimli bir yıl oldu. Aralarından seçmem gerekirse:
Diziler içinde Slow Horses bence en dikkat çeken yapımdı. 4. sezonu da diğer sezonlar gibi bir solukta izlendi.
Edebiyat dünyasındaysa John Le Carre’nin oğlu Nick Harkaway babasının George Smiley ile birlikte yarattığı en önemli karakter olan Karla üzerine yazdığı Karla’s Choice ile hem geleneksel casus edebiyatına yeni bir katkı yaptı hem de Le Carre mirasının babasını gururlandıracak şekilde devam etmesini sağladı.
Karla’s Choice dışında dünya üzerinde en sevdiğim ve en çok bildiğim şehir olan Viyana ile yine en çok ziyaret ettiğim ve ruhunu hissettiğim şehirlerin başında gelen Londra arasında gidip gelen, Jane Thynne’nın Midnight in Vienna romanını 2024’ün diğer dikkat çekici kitabı olarak nitelendirebilirim.
2025 ile ilgili en ciddi planım üç orta uzunlukta hikâyeden oluşan; geleneksel anlamda bir polisiye olmayan ama ana karakteri İstanbul’da görev yapan bir polis komiseri olan kitap çalışmamı tamamlamak. John Le Carre ve espiyonajın başkentleri (Berlin, Viyana, Budepeşte, Londra) üzerine bir makale dizisi kaleme almak da 2025 için ana planlarım arasında.
ÖNAY YILMAZ
Bu yıl en beğendiğim yerli polisiye kitaplar Gencoy Sümer’in Bir Yaz Günüydü ve Lanetli Evin Katili, Emel Aslan’ın Suç ve Bela Öyküleri adlı eserleri oldu. Sabri Saydam, Yeşim Yörük, Derin Gezmiş de takibe aldığım yazarlar arasına girdi. Yabancı polisiyelerde Henning Mankell’in Piramit adlı eseri ile Agatha Christie’nin On Kişiydiler adlı eserini yeniden beğeniyle okudum.
The Killer, Reptile, Fair Play ilgiyle izlediğim polisiye gerilim filmleri oldular. The Perfect Couple, The Madness, polisiye dışı La Palma ve Yüzyıllık Yalnızlık adlı dizileri de beğeniyle izledim.
Benim açımdan 2024’ün önemli olayları arasında Dedektif Dergi’nin başarılı atılımlarını, Türkiye Polisiye Yazarları Birliği’nin yıllık toplantısına ilk kez katılıp orada sadece isimlerinden ve seslerinden tanıdığım değerli dostlarla yüz yüze görüşmeyi, Dedektif Dergi’nin düzenlediği Zehirli Kalem Polisiye Öykü Yarışması’nda jüri üyeliği yapmayı sayabilirim.
2025’in barışın ve demokrasinin daha çok konuşulduğu, sadece konuşulmakla kalmayıp daha çok uygulandığı bir yıl olmasını bekliyor ve diliyorum.
Kişisel olarak polisiye kitaplar yazmayı sürdürmenin yanında başka edebiyat türlerini de denemek istiyorum. Ayrıca bizden polisiye yazarları daha çok okumak da planlarım arasında yer alıyor.
EMEL ASLAN
Kitaplar: Bu yıl da çok miktarda yerli polisiye kitap editörlüğü yaptığım için eskisi kadar rahat okuyamadım maalesef. Okuduğum kitaplar içinde en beğendiklerim; Lanetli Tavşan (Bora Chung), Rıza Bey’in Polisiye Öyküleri (Çetin Altan), Hafıza Polisi (Yoko Ogawa), Lanetli Evin Katili (Gencoy Sümer) ve Şeytanın Gözleri (Sabri Saydam) oldu.
Film ve diziler: Bu yıl epeyce gerçek suç belgeseli izledim. En çarpıcı bulduklarım; Menendez Kardeşler’in Hikâyesi, Kedilere Bulaşmayın ve Laci Peterson Cinayeti oldu. Ripley, Sevgili Çocuk ve Uscher Evinin Çöküşü dizileri de en beğendiğim yapımlar arasında.
Benim açımdan yılın en önemli edebiyat olayı, ilk şahsi kitabım Suç ve Bela Öyküleri’ne kavuşmak oldu. Moral ve motivasyon açısından çok iyi bir yıl geçirdiğimi söyleyebilirim. İkincisi ise Ekim ayında İstanbul’da düzenlenen POYABİR Genel Kurul Toplantısına ve Kristal Kelepçe Ödül Töreni’ne katılmak, İngiltere’den gelen kurucularımız Gencoy Sümer ve Turgut Şişman’la nihayet yüz yüze tanışmak, Dedektif Dergi’den ve POYABİR’den çok kıymetli polisiye yazarı arkadaşlarımla bir araya gelmekti. Keyifli ve verimli zamanlar geçirdik. Umarım bu buluşmalar gelenekselleşir.
2025’te ülkemiz açısından birazcık huzur bulmak en büyük dileğim. Her yeni güne yeni bir facia, katliam ve felaket haberiyle uyanmadığımız, çocukların, kadınların, hayvanların öldürülmediği, insanlarımızın insani şartlarda yaşayabildiği bir ülkenin (gerçekleşmesi güç) hayalini kuruyorum.
2025 planlarımda çok farklı bir şey yok. Polisiye öyküler yazmaya, yeni kitaplar editlemeye ve tiyatro oyunları çevirmeye devam etmeyi umuyorum. Zamanımı verimli kullandıkça mutlu oluyorum.
DİNÇER BATIRBEK
2024 yılında okuma fırsatı bulduğum yerli polisiye romanlardan Algan Sezgintüredi’nin Kavgaz serisi, Günay Gafur’un Baba, Hakan Güneri’nin Hotel İstanbul ve Muhammet Selman Anasal’ın Ölümle Hesaplaşma adlı kitapları en beğendiklerim oldu.
Yabancı polisiyelerde ise, Ellis Peters’in Cadfael Birader serisinden çıkan üç kitabını artarda ve çok severek okudum. Yıl içinde izlediğim çok sayıda polisiye film ve dizi arasında ise en etkileyici bulduğum, A Murder at the End of the World oldu.
Bana göre 2024’ün en önemli polisiye olayı kuşkusuz, POYABİR’in Ekim ayında İstanbul’da düzenlediği “Polisiye Şenliği” idi.
2025 yılında Dan Brown’un yeni romanının çıkmasını heyecanla bekliyorum.
İHSAN CİHANGİR
2024 yılında Murathan Mungan’ın kara polisiyesi olan 995 Km’yi okudum. 2024’ün en önemli polisiye edebiyat olayı Zehirli Kalem Yarışması’nın sonuçlanmasıydı. 2025 yılında yeni bir kitap yayınlamayı düşünüyorum.
MURAT YÜKSEL
Bu yıl içinde okuduğum ve en beğendiğim polisiye kitapları Richard Osman’ın Perşembe Günü Cinayet Kulübü ve sevgili Algan Sezgintüredi’nin Kavgaz serisi oldu. Yine Tuna Kiremitçi’nin Başkomiser Perihan Uygun serisini de keyifle okudum. Öykü türünde ise Jo Nesbo’nun Kıskanç Adam kitabıyla Gencoy Sümer’in Bir Yaz Günüydü adlı kitaplarını söyleyebilirim. Beni hayal kırıklığına uğratan ise Mermer Adam gibi kaliteli bir kitaptan sonra Kızıl Karma ile çıtayı çok düşüren Grange oldu.
Suç ve polisiye temalı dizilerden Türk yapımı Araf’ı (Netflix) ve Sorgu’yu (TOD), yabancı dizi olarak Ripley (Netflix) ve The Madness’ı (Netflix) beğendiğimi söyleyebilirim.
Filmlerden ise yerli yapımlardan Meraklı Adamın 10 Günü (Netflix), yabancılardan ise son zamanlarda izlediğim Kabin Bagajı’nı (Netflix) beğendim.
Ayrıca Juan Rulfo’nun aynı adlı ölümsüz eserinden sinemaya uyarlanan Pedro Paramo adlı Netflix filmiyle bir Gabriel Garcia Marquez efsanesi olan Yüzyıllık Yalnızlık isimli Netflix dizisi de benim için yılın en önemli suç yapımlarından oldu.
Yılın önemli polisiye edebiyat olayları olduğunu düşündüklerim; özellikle Ahmet Ümit’in yeni bir Başkomiser Nevzat kitabının (Yırtıcı Kuşlar Zamanı) ve sevgili Gencoy Sümer’in yeni bir polisiye romanının (Lanetli Evin Katili) yayınlanmış olması. Her ne kadar halen ikisi de kitaplığımda okunma sırasını bekliyor olsalar da ayrı bir keyifle okuyacağımı biliyorum.
Bunun dışında Zehirli Kalem öykü yarışmasının artık gelenekselleşmesi ve her sene çıtayı daha yukarıya çıkararak devam ediyor olması da yılın bir başka önemli polisiye edebiyat olayı.
Üzerinde aylardır çalıştığım bir polisiye roman projem var. Halen taslak üzerinde uğraşılarım devam ediyor. 2025 yılı içerisinde kafamda yazma eylemini sonuçlandırmayı planlıyorum. Bunun dışında Cennetten Bir Cehennem’den sonra yeni polisiye suç öykülerinden oluşan ikinci öykü dosyamı hazırlıyorum. Ayrıca polisiye haricinde Türk edebiyatına ilişkin bir öykü dosyam da hazırda bekliyor. Ve tabii ki okunmayı bekleyen kitaplar kitaplar kitaplar…
Herkese bol kitaplı mutlu bir yıl diliyorum…
FUNDA MENEKŞE
2024 yılında polisiye türünde çok fazla okumadım. Ancak okuduklarım içinde en beğendiklerim Günay Gafur tarafından yazılmış Baba ve Melih Günaydın tarafından yazılmış Buzlar Çözülünce oldu. Baba, kurgudaki akıcılıkla ve yazarın üslubuyla beni etkiledi. Buzlar Çözülünce ise güncel olayları da içeren kurgusuyla beni içine çekmeyi ve aklıma kazınmayı başardı.
2024’ün sonlarına gelmişken denk gelen The Day of the Jackal dizisini bir solukta izlediğimi söylemeliyim. Moonflower Murders dizisinin de anlatımını çok beğendim. Death and Other Details da ilk bölümleriyle ilgimi çekmiş ve merak uyandırmıştı ancak ilerleyen bölümlerinde ilk baştaki etkisini devam ettiremedi. Yine de iyi bir katil kim polisiyesiydi. Bu yılın polisiye filmlerinden beğendiğim olmadı.
2024 yılında suç edebiyatı dergisi SUÇÜSTÜ’nün yayın hayatına başlaması bence çeşitlilik ve çokseslilik açısından oldukça değerliydi.
Yeni yılla ilgili beklenti içerisine girmeyi bırakalı birkaç yıl oldu. Her yeni yılın bir öncekini arattığını fark ettiğimden beri ne yazık ki bu böyle. Umutlu bir beklentide olmadan, tüm dünyada olan biteni şaşkınlıkla seyrediyorum artık. Hedef derseniz yeni romanımı bitirmek istiyorum.
KEREM KAŞ
2024 ün benim için en sevindirici gelişmeleri;
İlk kitabım İntikam’ın 3. baskısını yapması ve korku gerilim tarzında ilk denemem olan Kalenin Laneti adlı romanımın yayınlanmasıydı. Ayrıca 2024’ün son günlerinde yepyeni bir anlaşma yaptım. Ocak ayında bunu duyurmayı planlıyorum. Bu sene içerisinde ülkemizin değerli polisiye yazarlarından Osman Aysu ile tanışma ve konuşma fırsatım oldu. Bu da benim için önemli bir olay olmuştur.
2024’ün en dikkat çeken olayı, belki edebiyat alanında değil ama polisiye olay olarak bakarsak Narin Cinayeti’ydi bana göre. Çok vahşi ve dikkat çeken bu olayın maalesef henüz tam olarak aydınlandığı bile söylenemez.
Ayrıca çok sevdiğim bir tarihçi yazar olan Muazzez İlmiye Çığ ve Paul Auster vefat etti. Özellikle Muazzez Hanım’a çok üzüldüm.
2024’te çok fazla dizi veya film izleyemedim. Zaten Türk dizisi izlemeyeli neredeyse on yıl olmuştur. Yabancı dizi olarak bakarsak, 3. sezonu yeni gösterime giren From dizisini beğendim. Hatta bu diziyle ilgili Dedektif Dergi’ye bir yazı göndermiştim.
Gelelim vazgeçilmezimiz olan kitaplara… Bu sene genelde Türk yazarların kitaplarını okumaya çalıştım. Birçok kitap okudum ancak okuyamadıklarım, sırada bekleyenler de var tabii. Okuyup da beğendiklerim arasında Çağatay Yaşmut’un Felsefe Cinayetleri var. Jane Casey, Grange, Harlan Coben, Jo Nesbo, Josh Mallerman, Ahmet Ümit, Tami Hoag, Osman Aysu kitapları okudum. Tabii roman olmayan veya polisiye olmayan bir sürü kitap okumuşluğum da var ama içlerinden beni etkileyen çıkmadı.
NURHAN IŞKIN
Bu yıl birçok polisiye kitap okumama rağmen aklımda kalan ve çok beğendiğim iki eserden bahsedeyim.
Kavgaz – Çantacı değerli yazar Algan Sezgintüredi ve Mesut Demirbilek’in birlikte kaleme aldıkları bir polisiye eser. Bu kitabı çok beğenmemin birkaç sebebinden biri seri olması. Zira seri kitap okumayı çok severim. Diğer bir etken ise konu itibariyle bin dokuz yüz seksenli yılların Türkiye’sinde suç ve emniyet güçlerinin tavır, davranış analizleri. Çünkü o dönemlerde cinayetler çaba ve zekâ ile çözülmeye çalışılsa da yapılan onca hata ile çözülmeyen davalar rafa kaldırılıyormuş. Gerçek olaylara dayanan bu kitap polisiye sevenler ve tarihi yeniden hatırlamak isteyenlerin okuyabileceği iyi bir polisiye eser. Ben merakla okumuştum.
Beğendiğim diğer bir eser değerli yazar Emel Aslan’a ait Suç ve Bela Öyküleri adlı öykü kitabı oldu. Öykü yazmak bana göre dehaların işi. Sınırlı sayıdaki kelimeleri temiz bir Türkçe ile öyküye dönüştürmek zekânın üst seviyesinin ortaya çıkması demek diye düşünüyorum. Her bir öykünün mesajı, kurgusu, çözümlemeleri ve bana hissettirdiği duygular çok yoğundu. Emel Aslan gibi yazarlarımızın artmasını gönülden diliyorum.
Bu yıl çok fazla polisiye dizi veya film izlemedim. İzlediklerim arasında yerli yapım olan Mezarlık adlı dizi oldukça ilgimi çekti. Mantık hataları, oyuncu kadrosunun yetersizliği bir tarafa günümüz Türkiye’sinde işlenen benzer kadın cinayetlerini konu alması ve yasaların ne kadar yetersiz olduğuna dikkat çekmesi beni etkiledi. Devamı çekilirse izleyeceğim.
Bana göre 2024 yılının önemli iki olayı vardı. Polisiye edebiyat adına yapılan Kristal Kelepçe ve Zehirli Kalem yarışmaları. Bu iki önemli yarışma daha çok polisiye okurun buluşmasına ve biz yazarları tanımalarına olanak veriyor. Uzun yıllar devam etmesi gerektiği inancındayım.
2024 yılında yazmaya çok vakit ayıramadım. Yeni yılda hedefim bir öykü kitabı ve Aylin Türkoğlu serisinin dördüncü kitabını okurlarımla buluşturmak olacak. Dedektif Dergi ailesinin bir üyesi olarak dergimizin daha fazla okurla buluşması yeni yılda beklentilerim arasında. Türk polisiyesinin hak ettiği yere gelmesi ise en büyük dileğim…
REHA AVKIRAN
Bu yıl ne iyi etmişim de okumuşum dediğim kitaplar arasında (Hatırlayabildiğim kadarıyla) Emel Aslan’ın Suç ve Bela Öyküleri, Ramazan Atlen’in Tabutumdan Bakarken, Armağan Tunaboylu’nun Polisiye Yazarının Ölümü, Algan Sezgintüredi Mesut Demirbilek’in ortak çalışmaları Kavgaz / Çanta ve Pilot’u ve yine Mesut Demirbilek’in (kurgu olmamasına karşın) Cinayet Sohbetleri ve Hepimiz Katiliz’ini sayabilirim.
2024’te beğendiğim dizilere gelince; The Fall, başarılı bulduğum bir yerli yapım olan Mezarlık, çok geç keşfettiğim, ilginç karakterleri ve iyi bir mizah duygusu olduğunu düşündüğüm Komiser Montalbano, İspanyol dizileri olan Yetkisiz Bir Hayat ve Entrevias bu yılın izlemekten en çok keyif aldığım dizileriydi.
Film olarak ise hatırlayabildiklerim Ferry ve Adalet 1 ve 2.
Yeni yılda daha çok polisiye roman ve öykü okumayı, elimden geldiğince de yazmayı umut ediyorum.
GENCOY SÜMER
2024’te okuyup beğendiğim kitapların başında Şebnem Şenyener’in Bir Türk Casusunun Mektupları adlı postmodern polisiyesi var. Roman femme fatale’leri, bebek yüzlü katilleri ve entrikalarıyla soluksuz okunuyor. Ayrıca romanın eski devirlere has leziz Türkçesini de çok beğendim.
Don İsidro Parodi’ye Altı Bilmece, bu yılki bir diğer favorim. Yazarı H. Bustos Domeca olarak görünen eserin gerçek yazarları ise Jorge Luis Borges ve Adolfo Bioy Casares. Altı öyküden oluşan bu kitap da postmodern bir polisiye. Aslında kitabı yıllar önce okumuştum. Fakat aradan uzun bir zaman geçtiği için öykülerdeki entrikaların detayları aklımdan uçup gitmişti. Bu yüzden müthiş keyifli bir hafıza tazeleme oldu.
Bu yıl çok dizi ve film izledim. Çoğu aklımda kalmadı. Özellikle travmalı dedektiflerin başrolde olduğu yapımlar. Lincoln Lawyer istisna. Dizideki entrika ve çözüm mükemmeldi. Ayrıca, özel dedektif dizisi Sugar’ı ve çok hoş bir rahat polisiye (cozy mystery) olan Moonflowers Murders’ı da beğendim. Favorim ise Slow Horses oldu. Gary Oldman’ı izlemek başlı başına bir keyif. Umarım yeni bölümleri çekilir.
Murder is Easy büyük hayal kırıklığı oldu. Bıçaklar Çekildi’nin devam filmini de beğenmedim. On Küçük Zenci’ye selam durmuşlar ama filmin adı bile aklımda kalmadı. Reptile de hoşlanmadığım filmler arasında yer aldı. Bu sene keyifle izlediğim tek film Outfit oldu. Gerilimiyle, twistleriyle, tek bir sahnede yarattığı müthiş atmosferiyle ve güçlü oyuncularıyla etkileyiciydi.
2024’te, İngiliz televizyonlarında geçmiş yıllarda gösterilen Foyle’s War ve Jonathan Creek dizilerini CD’den derli toplu bir biçimde izleme şansı elde ettim. Her ikisi de çok güzeldi. İkinci Dünya Savaşı yıllarında geçen ve casusluk maceralarına da bulaşan Foyle’s War dizisi hem nostaljik atmosferi hem de iyi oyunculuklarıyla sinema filmi havasındaydı. Jonathan Creek ise, dört başı mamur bir rahat (cozy) polisiye. Kilitli odalar, imkânsız cinayetler, sürpriz finaller ve tam kıvamında nüktelerle dolu bir dizi.
2024’ün en önemli polisiye edebiyat olayının başında, bence, tüm dünyada Altın Çağ polisiyesine duyulan ilgi geliyor. Kapalı oda polisiyeleri ve dedektif romanları yeni bir Altın Çağ’a girmek üzere, belki de girdi bile. Rahat polisiye (cozy mystery) tarzı romanlar dünyada en çok basılıp satılan kitapların başında geliyor. Bizde de Algan Sezgintüredi’nin dilimize kazandırdığı Kilitli Oda Muammaları- Yazılmış En İyi İmkânsız Suç Öyküleri antolojisi bunun bir işareti. Bu çevirinin de ülkemizdeki en önemli polisiye edebiyat olaylarından biri olduğunu düşünüyorum. Bir diğer önemli olay da POYABİR’in Ekim ayında düzenlediği polisiye şenliğiydi. Önümüzdeki yıllarda bu şenliğin daha geniş katılımlarla ve coşkuyla devam etmesini dilerim.
2025’te Dedektif Dergi’nin bazı girişimleri olacak. Bunlarla ilgili duyurular önümüzdeki aylarda herhâlde yapılır. Kişisel olaraksa yeni bir Kerim Ülkü romanı ve yine bir Kerim Ülkü öykü kitabı yayınlamayı planlıyorum. Ayrıca derlediğim iki öykü kitabı var: Biri Zehirli Kalem Öyküleri-5, diğeri ise sürpriz. Sadece şu kadarını söyleyeyim: Türkiye’de bir ilk.