
Andrei Çikatilo, 1978 – 1990 yılları arasında işlediği 52 cinayetten suçlu bulunarak 14 Şubat 1994 yılında idam edilmiştir.
Çok sayıda cinayet işlemesi Çikatilo’nun bu kadar ilgi çekmesinin asıl sebebi değildir. Onun bu kadar merak konusu olmasında en önemli neden işlediği cinayetlerde tanık olunan vahşet ve on bir yıldan uzun bir süre yakalanamamış olmasıdır.
ÇİKATİLO KİMDİR?
Andrey Romanoviç Çikatilo (1936-1994), Sovyetler Birliği’nin en ünlü seri katili olarak bilinir. Kurbanlarının çoğu kadın ve çocuktu.
Çocukluğu, savaş ve açlık içinde geçti. 1936’da Ukrayna’da doğduğu sıralarda Nazi işgali vardı ve büyük kıtlık yaşanmaktaydı. Annesi, kaybolan kardeşinin açlıktan yediklerini söyleyerek onu korkuturdu. Babası II. Dünya Savaşı’nda esir düştü ve döndüğünde “vatan haini” olarak damgalandı. Tüm bu süre boyunca annesi Çikatilo’ya sert ve baskıcı davrandı. Kız kardeşine hamile kaldığında kocası birkaç yıldır askerdeydi. Bu hamileliğin bir Alman askerinin tecavüzü sonucu olduğu varsayılabilir çünkü o dönemde bu durum sıklıkla yaşanmaktaydı. Annesiyle aynı odada yaşadıkları bilindiğinden Çikatilo’nun da beş yaşlarında bu sahneye tanık olduğu tahmin edilmektedir.
Tüm bu kötü şartlara rağmen Çikatilo okulda başarılı bir öğrenciydi. Mezuniyetinden sonra Moskova Üniversitesi’ne burs başvurusu yüksek puanlarına karşın reddedilince bunu babasının esir düşmesine bağladı. Aslında kabul edilmemesinin sebebi üniversiteye çok talep olması ve diğer başvuranların daha başarılı derecelerle kontenjanı doldurmasıydı. Farklı bir üniversiteye başvurmak yerine iki yıllık bir teknik okulda iletişim teknisyenliği eğitimi aldı.
Teknisyen olarak çalışırken uzaktan eğitimle mühendislik diploması aldı. Bir yandan da askerliğe hazırlandı. 21-24 yaşları arasında askerlik yaptı. 1960 yılında memleketine dönüp çalışmaya başladı. O sırada bir kız arkadaşı oldu. İlişki kurma girişimleri başarısız olunca durumu çevrede anlaşıldı, hakkında konuşulmaya başlandı.
Birkaç ay sonra Rostov’da iletişim mühendisi olarak bir iş buldu ve oraya taşındı. Okulunu bitiren kız kardeşi yaklaşık altı ay sonra onunla yaşamaya başladı. Kız kardeşi, abisinin kadınların yanındaki utangaçlığını fark edince onu bir arkadaşıyla tanıştırdı. 1963 yılında Çikatilo ve Feodosia Odnacheva evlendi. Bir yıl sonra Çikatilo Rostov Üniversitesi’nde edebiyat eğitimine başladı. 1965 yılında kızları Lyudmilla, 1969 yılında oğulları Yuri doğdu.
1970’de edebiyat öğretmenliği derecesini aldıktan sonra öğretmenlik kariyeri başladı. Sakin yapısı nedeniyle sınıflarında disiplini sağlayamadı ve öğrencilerin alaylarına maruz kaldı.
1973 yılında birkaç ay arayla iki öğrenciyi taciz edince okuldan istifa ettirildi. Ancak öğretmenliğe devam etti. 1978 yılında ilk cinayetini işledi. Mart 1981’de bir başka öğrenciyi taciz etmekten dolayı öğretmenlik kariyeri bitti. Rostov merkezli bir fabrikada çalışmaya başladı. Bilinen bir sonraki cinayeti öğretmenlik kariyerinin bitmesinden yaklaşık dört ay sonra gerçekleşti. İşi gereği sık seyahat etmesi gerekiyordu ve bu durum onun cinayetleri için elverişli koşulları sağlıyordu.
Ailesi, onun cinayet işlediğini 1990’da tutuklanıp itiraf edene kadar fark etmedi. Eşi Feodosia, cinsel problemleri olduğunu biliyordu ama tehlikeli biri olduğundan şüphelenmemişti. Çikatilo, 1992’de suçlu bulundu ve 1994’te idam edildi.
ON BİR YILIN ARDINDAN… GEÇ KALAN ADALET
Çikatilo ilk vahşi cinayetini 22 Aralık 1978 tarihinde işledi. Şüpheli olarak göz altına alınsa da onun yerine başka biri, daha önce taciz suçundan sabıka kaydı bulunan Aleksandr Kravçenko suçlu bulundu, on beş yıl hapse mahkûm edildi. Ancak maktul yakınlarının baskısıyla Kravçenko Temmuz 1983’te idam edildi. Bunun üzerine Çikatilo cinayetlerine 20 Kasım 1990 yılında tutuklanıncaya kadar devam etti.
Çikatilo yanlış birinin cezalandırılmasından mı cesaret almıştır, yoksa ilk cinayetin ardından verdiği kan örneğinin onu aklamasından mı? Ya da sadece psikopat ve / veya sosyopat zihninin benliği üzerindeki hâkimiyetine direnemediğinden mi bilinmez. Kurbanları için talihsiz tesadüfler Çikatilo’nun bu süre içinde birçok kez polisin radarına girmesine rağmen yakalanamamasına neden olur.
ADALET SİSTEMİ…
Aleksandr Kravçenko’nun cinayet işlememesine rağmen bu suçtan haksız yere idamı, bu süreçteki skandallardan sadece biridir. Sovyetler Birliği Adalet Sistemi’nin o dönemdeki durumunu, bu seri cinayet olayının gelişimiyle ilgili pozisyonunu irdeleyecek olursak temel aksaklıkları birkaç başlıkta özetleyebiliriz:
SSCB’nin “Seri Katil Yoktur” İdeolojisi
Sovyetler Birliği, ülke sınırları içinde herhangi bir seri katil bulunmasını bunun sadece kapitalist toplumlara özgü olduğunu savunarak reddetmekteydi. Sistem bu nedenle cinayetleri bireysel vakalar gibi değerlendirdi. Uzunca bir süre cinayetler bağlantı kurulmadan ayrı ayrı soruşturuldu, katilin izi sürülemedi. 6 Eylül 1983 tarihinde SSCB savcısı işlenen altı cinayetin aynı katil tarafından işlendiğini resmen kabul ettiğinde Çikatilo o güne kadar on dört can almıştı.
Kanıtların Değerlendirilmesindeki Yanlışlıklar
Polislerin gördüğü vahşi sahneler, cinayetlerin şeytani bir durumla ilgili veya katilin organ satıcısı ya da akıl hastası olduğunu sanmalarına sebep oldu. Bu nedenle akıl hastaları, eşcinseller, pedofili mahkûmları ve hatta kayıtlı seks suçluları araştırıldı.
Üstelik Çikatilo ilk cinayetinin ardından 1980 yılında ve daha sonra 1984 yılında şüpheli bulunarak gözaltına alındı. Hatta hakkında yazılan kitaplarda ifade edildiğine göre Çikatilo en az beş defa sorgulandı. Ancak kanıtların doğru analiz edilememesi sonucu cinayetlerin asıl sorumlusu olduğu 1990 öncesinde belirlenemedi.
Kan Grubu Yanılgısı
Çikatilo,vücut sıvılarında kan grubu farklılığına neden olan nadir bir biyolojik duruma sahipti. Polis bu durumu fark edemediğinden 1980, 1984’teki tutuklanışlarında serbest bırakıldı ve ardından hüküm giyinceye kadar 21 cinayet daha işledi.
Polis Ekiplerinin Sayıca Eksikliği
Maktullerin cansız bedenleri genellikle ormanlık alanlarda, tren istasyonları yakınlarında ya da tenha yerlerde bulunuyordu. 1990 yılı öncesine kadar buralarda yeterli polis desteğinin sağlanamadığı kaynaklarda belirtilmiştir. Bunun yanı sıra o zaman kamera izleme sistemlerinin henüz yaygın olmadığı hatırlanmalıdır.
Cinayetlerin Gizlenmesi ve Bilgi Paylaşımının Önlenmesi
Yetkililer halkın paniğe kapılmasını istemediği için basına bilgi vermediği gibi aileler bile cinayetlerin nasıl işlendiğini tam olarak öğrenememişti. Oysa halk ikaz edilmiş olsaydı belki de insanlar daha dikkatli davranacak ve şüpheli gördüklerini polise ihbar edebileceklerdi. Sistemin sansür politikalarının halkı ne kadar savunmasız bıraktığı işlenen cinayet sayısından net olarak anlaşılmaktadır.
Komünist Parti Üyeliğinin Sağladığı Koruma
Çikatilo 1963 yılında Komünist Partisi’ne toplum içinde saygın bir konum edinmek için üye olmuştu. Evli ve iyi bir aile babası gibi görünüyordu. Ancak 1970’lerin sonlarına doğru, küçük çocuklara yönelik cinsel saldırıları ve ahlaka aykırı davranışları nedeniyle parti içindeki itibarını kaybetmeye başladı. 1974 yılında bir öğrenciye cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle öğretmenlik yaptığı okuldan kovulmasına rağmen parti üyeliği devam etti.
1978 yılındaki ilk cinayetinin ardından şüpheli olarak sorgulandı ancak parti üyeliği nedeniyle serbest bırakıldı. Polis, siyasi baskılar nedeniyle onu suçlayamadı ve gerçek kanıtları görmezden geldi.
1983 yılında Sovyet Polisi, Rostov bölgesinde işlenen seri cinayet araştırmalarına katılmak üzere fabrikalarda ve devlet kurumlarında çalışan saygın parti üyelerinden yardım istedi. Çikatilo da hem parti üyesi olduğu hem de bir fabrikada çalıştığı için soruşturma ve aramalara destek verenlerden biriydi. Polisle görüşmeler yapmış, nasıl bir profil araştırması yapılması gerektiğine dair fikir vermiştir.
Partiden atılması için 1984 yılında iş yerinden çaldığı çelik levhaların tespit edilmesi gerekmişti. Yine bu dönemde cinayet soruşturmasında da şüpheli olarak gözaltına alınmıştı ancak delil yetersizliğinden serbest bırakılmıştı.
Yanlış İnsanların Suçlanması ve Yanlış Profilleme
Başta katilin genç, güçlü ve cinsel yönden aktif biri olması gerektiğini düşünüldüğünden polis güçleri on bir yıl boyunca şüpheli pek çok kişiyi, özellikle genç bireyleri sorguladı. Sorgulamada uygulanan zorlama ve işkence nedeniyle çoğu şüpheli suçu itiraf etti ancak gerçekten suçlu olmadıkları kısa süre sonra suçlar ispat edilemediği için anlaşıldı. Üstelik şüpheliler tutukluyken dışarıda hâlâ cesetler bulunuyor bu da itirafları geçersiz kılıyordu. Bu sert sorgulamaların ardından intihar edenler olmuştu.
Buna rağmen polis teşkilatı bu süreçte Çikaltilo’nun cinayetlerinin dışında 95’i cinayet, 254’ü tecavüz olmak üzere 1000’den fazla suçu çözdü. Çikatilo cinayetleri araştırılmasaydı bu suçların da cezasız kalacağı düşünülünce bu sonuç olumlu görünebilir. ABD ve Batı Avrupa’da 1980’lerde FBI suç profilleme teknikleri geliştirirken, Sovyetler’de bu tür bir uzmanlık yoktu. Çikatilo ancak psikiyatr Aleksandr Bukhanovsky’nin profil raporundan sonra yakalanabilmiştir. Eğer başından doğru bir profil belirlenmiş olsaydı Çikatilo yıllar önce tespit edilebilirdi.
SORGU
Sonunda Çikatilo yakaladığında suçlamaları reddetti. Uzun süren sorgular ve işkence işe yaramayınca itiraf ancak bir uzman psikiyatristin (Aleksandr Bukhanovsky) desteğiyle alınabildi.

Bu noktada bir detay ilgi çekicidir. Çikatilo elli altı cinayetini itiraf etmişti. Üç bedenin yeri tespit edilemediğinden elli üç cinayetten suçlanmıştı. Başlangıçta Irina Pogoryelova’yı öldürdüğünü itiraf etmemişti ancak sonradan onu öldürdüğünü kabul etti. Bu durum şöyle bir soruyu akla getiriyor: Çikatilo’nun önce reddedip sonra kabul ettiği cinayetler, gerçekten onun mudur yoksa başka biri mi bu cinayetleri işlemiştir? Akla ilk gelen düşünce unutmuş olabileceğidir. Yaklaşık on bir yıl boyunca elliden fazla cinayet işlemiş birinin kurbanlarını karıştırması çok da anormal görünmemektedir. Belki de sorgulama sırasında uğradığı psikolojik ya da fiziksel baskı nedeniyle bu cinayeti karıştırmıştır. Polis sorgusunun sertliği düşünüldüğünde, bazı cinayetleri gerçekten kendisine ait olmasa bile kabul etmesi olasılık dâhilinde görünmekte. Hatta polisin elinde somut kanıtlar olmasa bile, davayı hızlı kapatmak istemesi söz konusu olabilir ki ilk cinayetinin sonunda başka birinin idam edilmesi bunun örneklerinden biridir. Çikatilo da bunu anlayıp, sorgudan kurtulmak için bazı cinayetleri üstlenmiş olabilir. Peki, o zaman gerçekte kaç cinayet işlemiştir?

SANATA YANSIYAN BİR KORKU HİKÂYESİ

Andrei Çikatilo’nun işlediği korkunç suçlar farklı sanat alanlarını etkilemiştir. Hakkında yazılmış, öne çıkan iki kitap şöyledir:
The Killer Department (1993) – Robert Cullen
Child 44 (2008) – Tom Rob Smith
Beyaz perdeye yansıyan başlıca filmler:

Citizen X (1995)
Evilenko (2004)
The Chikatilo Murders (1995)
Çok sayıda dizi de Çikatilo’nun hikâyesinden etkilenmiştir.
Criminal Russia (1995-2006)
Mindhunter (2017-2019)
The Butcher of Rostov (2021)
Hatta kendisinden etkilenerek yazılmış şarkılar da mevcuttur:
Slayer – “Psychopathy Red” (2009)
Macabre – “The Butcher of Rostov”
Church of Misery – “Rostov Ripper”
Morgue – “Andrei Chikatilo”
ONLARI NEDEN MERAK EDİYORUZ?
Çikatilo gibi katillerin hikâyeleri hem korkutucu hem de anlaşılması güç olduğu için merak uyandırmakta ve insan zihni konunun peşine düşmektedir. Psikoloji, kriminoloji ve evrimsel biyoloji alanındaki teorilere göre bunun birkaç psikolojik ve toplumsal nedeni olabilir:
Evrimsel: Tehlikeyi tanımak hayatta kalmak için kritik bir beceridir. İnsan beyni, tehdit oluşturabilecek davranışları anlamaya çalışarak kendini korumaya programlanmıştır. Seri katillerin eylemlerini incelemek, bir tür zihinsel savunma mekanizması oluşturmak için bilinçsiz bir tepki olabilir.
Yasaklı ve Uç Konuların Çekiciliği: Korku filmlerine, suç belgesellerine veya trajik hikâyelere duyulan ilgi, insanların bilinmeyene duyduğu merakla açıklanabilir. Normalde asla yapmayacakları bir şeyi, bir başkasının nasıl yaptığını anlamaya çalışmak psikolojik açıdan güvenli bir alan yaratır.
Karmaşıklık ve Bilinmezlik: Çikatilo gibi suçluların mantığını anlamaya çalışmak, bir bilmeceyi çözmeye benzer. Beynimiz neden-sonuç ilişkisi kurmaya programlıdır. Ancak bu tür suçlarda net bir mantık veya insani bir gerekçe bulmak zordur, bu da merakı daha da körükler.
Toplumsal ve Medya Etkisi: Popüler kültür, suç hikâyelerine büyük ilgi gösterir. Kitaplar, belgeseller ve diziler, seri katillerin psikolojisini analiz etmeye çalışır. Bu da insanların ilgisini artırır ve konuyu sürekli gündemde tutar.
Karanlık Tarafla Yüzleşme: İnsan doğası tamamen iyi değildir. Suç psikolojisini incelemek, bireylerin kendi karanlık yönleriyle yüzleşmesini sağlayabilir. “Ben böyle bir şey yapabilir miydim?” veya “Ne olursa bir insan böyle bir hale gelir?” gibi sorular kendini keşfetmeye yol açabilir.
ONLARI NASIL TESPİT EDEBİLİRİZ?
Seri katillerin çoğu, erken yaşlardan itibaren bazı ortak davranışsal ipuçları gösterir. Çikatilo’nun geçmişine bakarsak, şu belirtiler dikkat çekiyor:
Çocukluk Travmaları ve Taciz
Çikatilo’nun babası savaşta esir düşmüştü, bu da ona yönelik sosyal dışlanmaya yol açtı. Annesi tarafından baskıya ve korkutmaya maruz kaldı.
Hayvanlara İşkence
Seri katillerin çoğunda, küçük yaşta hayvanlara zarar verme eğilimi görülür. Çikatilo hakkında kesin kanıt yok ama benzer psikolojik profildeki suçlularda bu durum yaygın.
Cinsel Problemler ve Şiddetle Bağlantısı
Çikatilo’nun iktidarsızlığı onu cinayetlerde farklı bir tatmin arayışına yöneltti.
Bazı psikolojik profiller, cinsel işlev bozukluklarının bastırılmış öfkeyle birleştiğinde tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor.
Antisosyal ve Manipülatif Davranışlar
Dışarıdan sıradan biri gibi gözükse de, aslında derin bir şekilde izoleydi. Seri katillerin birçoğu, insanları manipüle etme konusunda başarılıdır.
Yukarıda sıralanan belirtileri fark ettiğimizde ilgili kişilere psikolojik desteğin sağlanması yapılabileceklerden biridir. Bunun yanı sıra eğitimcilerin, ebeveynlerin ve toplumun bu işaretleri daha iyi tanıması sağlanmalı, cinsel şiddet ve psikolojik istismar davaları ciddiyetle ele alınmalıdır.
TOPLUM OLARAK BU TÜR OLAYLARI NASIL ENGELLEYEBİLİRİZ?
Çocuklukta yaşanmış psikolojik travmaların sonucunda işlenen bu cinayetler toplumlar için de travmalara kaynaklık etmektedir. Bu nedenle bu tür olayların engellenmesi için alınabilecek önlemler farklı perspektiflere göre aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Bireysel Önlemler: Çocukluktaki travma belirtileri ve şiddet eğilimleri erken fark edilmelidir.
Toplumsal Önlemler: Adalet sistemi, polis eğitimi ve veri analizi geliştirilmelidir.
Eğitim ve Farkındalık: Okullarda psikoloji ve etik eğitimi artırılmalıdır.
Medyada Sorumluluk: Seri katillerin medya tarafından kahramanlaştırılması önlenmelidir.
Referanslar: