Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

LIZZIE BORDEN’İN BALTASI

Diğer Yazılar

Gencoy Sümer
Gencoy Sümerhttps://gencoysumer.com/
Gencoy Sümer İTÜ İşletme Fakültesi'nden mezun oldu. Daha sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde Master ve Doktora yaptı. www.polisiyedurumlar.com sitesini kurdu ve internette pekçok öykü ve makaleleri yayınlandı. İlerleyen yıllarda Dedektif'in kurucuları arasında yer aldı. İlk polisiye romanı Feneryolu Cinayetleri 2017 yılında, Göl Kıyısındaki Ev & Gizemli Öyküler ve Aile Sırrı & Bir Percule Hoirot macerası 2018 yılında yayınlandı. Gencoy Sümer'in polisiye dergimizde yayınlanan eserlerini bu sayfada bulabilirsiniz.

Lizzie Borden vakası, Amerikan kamuoyunu uzun süre meşgul eden bir cinayet davasıdır. Anne ve babasını öldürmekle suçlanan Lizze Borden’in bu cinayetlerdeki rolü uzun yıllar tartışılmıştır. Bugün hâlâ olayla ilgili cevaplandırılamamış pek çok karanlık nokta vardır. Lizzie Borden, zaman içinde çocuk tekerlemelerine konu olacak kadar ünlenmiş, giderek popüler kültürün bir parçası haline gelmiştir.

Mekan: Cinayetlerin İşlendiği Ev

Olay 1892 yılının 4 Ağustos günü, Massachusetts eyaletinin Fall River kasabasında meydana geldi. Cinayetin işlendiği ev, Second Sokak’ta, arkasında ahırı olan büyük bir bahçe içinde ve üç katlıydı. Evin birinci katı mutfak ve oturma odası olarak kullanılırken, yatak odaları ikinci katta yer alıyordu. Bu kat ikiye bölünmüştü. Ön tarafta kızlar, arkada ise Andrew ve Abby Borden kalmaktaydılar. Herkes yemeğini kendi bölümünde yerdi. Üçüncü kat genellikle boş olup hizmetçi Bridget Sullivan’ın odası buradaydı.

Borden ailesinin evi: 1892 ve günümüz.

Görüldüğü gibi, cinayetin işlendiği evde beş kişi yaşıyordu. Lizzie Borden, Ablası Emma, Babası Andrew Borden, üvey annesi Abby ve hizmetçileri Bridget Sullivan. Bridget İrlandalı bir göçmendi, yirmi altı yaşındaydı.

Kişiler: Lizze Borden ve Ailesi

Scond Sokak’taki evde Bay Andrew Borden, karısı ve iki yetişkin kızıyla birlikte oturuyordu. Aslında kızlar için yetişkin yerine evde kalmış demek daha uygun düşer. Çünkü, Emma 39, kardeşi Lizzie ise 32 yaşındaydı. Bir kardeşleri daha vardı ama o fazla yaşamamış, Lizzie doğmadan önce, iki yaşındayken ölmüştü. Kızların annesiyse Lizzie üç yaşındayken hayatını kaybetmişti. Üç yıl sonra Bay Andrew Borden yeniden evlenmiş ve ikinci karısı Abby’yi kızlarının üvey annesi olarak eve getirmişti. Olay sırasında Andrew yetmiş, Abby ise altmış dört yaşındaydı.

LIZZIE BORDEN’İN BALTASI 3

Lizzie Borden.

Andrew Borden, çevresinde sevilmeyen bir adamdı. Bunun en önemli nedeni de cimriliğiydi. Modern alet ve imkanların hepsini reddederdi. Evine ne su, ne de elektrik tesisatı kurdurmuştu. Evde tuvalet bile yoktu. Kovalarda biriktirilen dışkılar daha sonra arka bahçeye atılırdı. Oysa Andrew zengin bir adamdı. Şehirdeki büyük bir bankanın müdürüydü. Ama geliriyle mütenasip bir hayat tarzı yaşamama konusunda müthiş inatçıydı. Aynı gelire sahip aileler, şehirde çok daha güzel evlerde oturuyorlar, aşçılara, uşaklara, at arabalarına, şık elbiselere sahip oluyorlardı. Borden’ların evi ise neredeyse yirmi yıl önce kullanmaya son vermeleri gereken gaz lambalarıyla aydınlatılıyordu. Bu durum herkesten fazla Emma’yı ve Lizzie’yi rahatsız etmekteydi.

LIZZIE BORDEN’İN BALTASI 4

Lizzie Borden’in babası Andrew ve üvey annesi Abby.

Zengin arkadaşlarını ziyarete gittiklerinde duydukları kıskançlık onları çıldırtıyordu. Yeterince paraları olduğu halde, istedikleri şeylere sahip olamamaları, babalarına karşı daha çok cephe almalarına yol açıyordu. Belki de bu yüzden, Lizzie Borden kentin en büyük mağazasından ufak tefek şeyler çalmayı bir zevk haline getirmişti.  Evet, o bir kleptomandı ve bu bilinmeyen bir durum değildi. Mağaza yetkilileri, Lizzie’ye kesinlikle müdahale etmiyorlar, sadece çaldığı eşyaların faturasını her ayın sonunda Bay Andrew Borden’e gönderiyorlardı.

LIZZIE BORDEN’İN BALTASI 5

Çifte cinayetin en önemli tanığı hizmetçi Bridget Sullivan.

Cinayet Öncesi

24 Haziran 1891 günü Second Sokak’taki evde önemli bir hırsızlık meydana geldi. Hem de güpegündüz! Emma, Lizzie ve Bridget’in evde olduğu bir sırada, biraz mücevherle elli bin dolar, kimsenin ruhu bile duymadan çalındı. Kleptomanlık sabıkasından dolayı kuşkular Lizzie’nin üzerine çevrildi ama aile meseleyi büyümeden kapattı. Andrew Borden, düşmanlarının çok olduğunu, ona ve ailesine zarar vermek için fırsat kolladıklarını iddia ediyordu. Bu olaydan sonra evin bütün kapılarına içeriden ve dışarıdan yeni kilitler takıldı.

Lizzie Borden’le babası arasındaki bir diğer tartışma konusu, üvey annesine alınan ve akrabalarının oturduğu evle ilgiliydi. Bunun üzerine adam iki kızı için kiralık bir ev satın aldı. Fakat bir süre sonra paraya ihtiyacı oldu ve kızlarından evi satmalarını istedi. Bu olay kızlarla Andrew Borden arasında bitmez tükenmez münakaşalara yol açtı.

Lizzie zaman zaman  görüştüğü komşularına babasından yaşlı ve eski moda diye söz ediyordu. Evde tuhaf bir havanın var olduğunu iddia ederek birinin bir kötülük yapacağından korktuğunu söylüyordu. 21 Temmuz günü evde uzun bir tartışma oldu ve iki kız kardeş evi terk ettiler. Şehir dışına çıktılar ve bir süre eve dönmediler.

2 Ağustos sabahı, Andrew ve karısı Abby, şiddetli bir mide ağrısıyla uyandılar. Zehirlendiklerini düşünerek doktor çağırdılar. Bayan Borden, birinin onları zehirlediğini iddia ediyor ve bunu kocasının zengin ve sevilmeyen biri oluşuyla açıklıyordu. Ancak onları muayene eden doktor, bu iddiayı ciddiye almadı. Muhtemelen bir gıda zehirlenmesiydi bu. Sebebi de Andrew Borden’in pazardan satın aldığı ucuz koyun etleriydi. Daha sonraki günlerde sütten ve ekmekten de şüphelenildi. Ama yapılan araştırmalarda herhangi bir zehir izine rastlanmadı.

3 Ağustos günü, Lizzie Borden, bodrumdaki böcekleri öldürmek için eczaneden pürik asit almak istedi. Ancak, eczacı Eli Bence, onun bu isteğini yerine getirmedi. Aynı gün öğleden sonra Borden ailesine bir konuk geldi. Bu, Lizzie’nin öz dayısı John Morse’tu. John Morse, Andrew Borden’in çiftliğini yönetiyordu. Çiftlikle ilgili bazı transferlerin yapılabilmesi için eniştesinin iznini almaya gelmişti. Aynı akşam, komşu Alice Russel’ı ziyaret eden Lizzie, evin çevresinde kuşkulu insanlar gördüğünü, babasına birinin bir kötülük yapmasından korktuğunu söyledi.

Cinayet

O sabah karı-koca Borden’ler ve misafirleri John, birlikte kahvaltı yaptılar. 8.45’de John akrabalarını ziyaret etmek için evden ayrıldı. Dokuzu birkaç dakika geçe Bay Borden postaneye ve birkaç yere uğramak için dışarı çıktı. Emma da evde değildi. Bridget ve Abby Borden ev işleriyle uğraşırken, Lizzie odasındaydı. İkinci katta temizliğe devam eden Abby, Bridget’e pencereleri dışarıdan temizlemesini söyleyince, hizmetçi kız aşağı inerek dışarı çıktı. Bir saat kadar dışarda kaldı. Bu sırada saat dokuz buçuktu. Saat 11’de Andrew Borden geri döndü. Kapıyı ona Bridget açtı. Bu sırada yukarıdan bir kahkaha duyar gibi oldu. Lizzie aşağı indi ve babasına, üvey annesinin az önce  gelen bir mesaj üzerine hasta bir arkadaşını ziyarete gittiğini söyledi. Yalnız kalan Andrew, oturma odasındaki kanapeye uzandı. Bu Lizzie’nin babasını canlı olarak son görüşü oldu. Ahırın üstündeki çatıda, balık avlamak için misineye takılan kurşunlardan aramaya gitti. Kısa bir süre sonra eve geri döndüğünde dehşet verici bir manzara ile karşılaştı: Babası kanlar içindeydi; kafası parçalanmıştı. Çığlık atarak Bridget’i çağırdı. Bridget o sırada çatıdaki kendi odasında dinleniyordu. Lizzie komşulardan yardım istedi. Saat tam 11.15’de polis arandı. Ev içinde karmaşa yaşanırken, üst katta Abby Borden’in de aynı biçimde öldürüldüğü anlaşıldı. Abby’nin cesedi yatakla tuvalet masası arasındaki kısımda, yerde ve yüzükoyun yatıyordu.

LIZZIE BORDEN’İN BALTASI 6

Cinayet haberini veren gazete kupürü.

Cinayetler aşağı yukarı iki saat ara ile işlenmişlerdi. Yapılan muayenede, Abby’nin cesedinin soğuduğu, Andrew’unkinin ise henüz sıcak olduğu saptandı. Bu durumda Andrew için ölüm saati 11.00  ile 11.15  arası kabul edilirse, kadının ölüm saati 9.00 ile 9.15 veya biraz daha ilerisi olmaktaydı.

Cinayet baltayla işlenmişti. Ancak balta bütün aramalara rağmen bulunamadı. Sadece bodrumda, sapı kırık bir balta ortaya çıktı. Fakat kırık sapı bulmak mümkün olmadı. Polis, katilin kan lekeleri ve parmak izi dolayısıyla baltanın sapını yok ettiği kanaatindeydi.  Giderek bütün kuşkular Lizzie Borden’in üzerinde toplanmaya başladı. Lizzie 15 Ağustos günü tutuklandı.

Lizzie Borden‘in Tutuklanma Sebepleri

Lizie Borden, vahşice öldürülen anne babasının cenaze töreninden sonra Vali tarafından, sorgusu yapılmak üzere mahkemeye sevk edildi. Burada cinayetle suçlanarak hakları yüzüne karşı okundu ve tutuklandı. Yargılanacağı mahkemeye kadar tutuklu kalacağı başka bir şehirdeki hapishaneye gönderildi. Altı gün boyunca soruşturmayı sürdüren polis, cinayet aleti olduğunu tahmin ettiği sapı kırık bir baltadan başka bir şey bulamadı. Ancak cinayetin bu baltayla işlendiğini ispatlayamadı. İddialar birer tahminden daha öteye gidemedi. Bunun dışında, eldeki kanıtlar şunlardı:

– Fırsat bakımından öne çıkan tek kuşkulu kişi Lizzie’ydi. Annesinin öldürüldüğü saat 9.30 sularında evde olan sadece oydu. Dayı John Morse akrabalarını ziyarete gitmişti. Andrew şehirdeki işlerini hallediyordu. Hizmetçi, evin dışına çıkmış pencereleri silmekle meşguldü. Emma ise hâlâ şehir dışındaydı.

– Olgular, cinayetin ev içindeki biri tarafından işlendiğini gösteriyordu. Kapı zorlanmamış, herhangi bir mücevher yahut para çalınmamıştı. Ayrıca, komşulardan etrafta yabancı birini gören de yoktu.

– 3 Ağustos günü Lizzie eczaneden kuvvetli bir zehir olan prusik asit almak istemiş, ama başarılı olamamıştı.

– Lizzie, bir gece önce komşusu Alice Russel’ı ziyaret etmiş ve birilerinin babasını öldürmek istediğinden söz etmişti.

– Lizzie, polise verdiği ifadede, cinayet günü, üvey annesinin, bir arkadaşından gelen mesaj üzerine hasta bir dostunu ziyarete gittiğini söylemiş, cesedinin evde bulunmasına bir anlam verememişti. Ancak bu yazılı mesaj asla bulunamadı ve doğrulatılamadı.

– Hizmetçi, 10.30 civarında pencere temizleme işini bitirip eve döndüğünde üst kattan gelen boğuk bir kahkaha sesi duymuş ve bunun Lizzie’ye ait olduğunu düşünmüştü. Lizzie ise annesinin ölümü ile babasının ölümü arasında kalan sürede evde olmadığını iddia ediyordu. Bu iddia önemliydi, zira doğruluğu halinde Lizzie’nin bu cinayetlerle bir alakası olmadığı ortaya çıkardı. Ancak Lizzie, üvey annesine gelen mesajdan sonra kendisinin de evde olmadığını kanıtlayamıyordu.

– Lizzie babasının öldürüldüğü dakikalarda, yani, 11.00 ile 11.15 arasında arka bahçedeki ahırın üstünde olduğunu iddia ediyordu. Birden bire balık tutma arzusuna kapılmış ve misinasına takmak için oraya kurşun aramaya gitmişti. Ancak o ağustos sıcağında ahırın üstü fırın gibiydi. Orada on beş dakika durmak neredeyse imkansızdı. Ayrıca Lizzie’ye ait ne bir ayak izi, ne de iddiasını destekleyecek bir başka kanıt polis tarafından bulunamadı.

LIZZIE BORDEN’İN BALTASI 7

Cinayet aleti olduğu iddia edilen sapı kırık balta.

– Lizzie’yle annesi arasında uzun bir süredir gerginlik vardı. Evi resmen ikiye bölmüş vaziyette kullanıyorlardı. Bir çok tanığa göre Lizzie, Abby’den nefret ediyordu. Ona “anne” demiyor, ondan bahsederken “üvey annem” diye vurguluyordu. Son zamanlarda gerginlik, bazı mülkiyet transferleri nedeniyle daha da artmış, babasıyla da arası bozulmuştu. Babasıyla arası daha iyi gibi görünse de zaman zaman büyük tartışmalar yapıyorlardı.

– Cinayetten kısa bir süre önce çıkan bir tartışma, Lizzie ve Emma’nın evi terk etmesiyle sonuçlanmıştı. Bir süre başka bir şehirde kalmışlar, sonra Lizzie geri dönmüş, ablası ise cinayetten sonra eve gelmişti.

– Bir yıl önce evde bir hırsızlık olmuş, Abby’nin yatak odasından mücevherlerinin bir kısmı ve parası çalınmıştı. Şüpheli durumundaki tek kişi Lizzie’ydi. Ailesi, onun kleptoman olduğunu biliyor, o ise kimsenin bilmediğini sanıyordu.

– Cinayetlerden üç gün sonra, komşu Alice Russel, Lizzie’yi mutfaktaki ocakta mavi bir elbiseyi yakarken görmüştü. Elbisede kırmızı lekeler vardı. Lizzie, bunların kırmızı boya olduğunu ve çıkmadıklarını söyledi. Polise göre bu lekeler kan izleriydi ve Lizzie cinayet esnasında üzerinde olan elbisesini ortadan kaldırmaktaydı.

Savunma

Çifte cinayetle suçlanan Lizzie Borden, kendisine çok güçlü avukatlar tuttu. Bunlardan biri eski eyalet valisi George Robinson, diğeri ise Andrew Jennings’di. Tanınmış avukatlarla, zaten epey sansasyon yaratmış olan davanın ünü iyice yayıldı. Lizzie Borden artık herkesin tanıdığı biriydi.

Davanın görüşülmesine 5 Haziran 1893 günü, New Bedford mahkemesinde  başlandı. İddia makamının tanıkları John Morse, hizmetçi Bridget Sullivan, eczacı Eli Bence, komşu Alice Russel, diğer bazı komşular ve polis yetkilisiydi. Çapraz sorgudan geçirilen tanıklar, yetenekli avukatların üstün muhakeme gücü karşısında bocaladılar. Savunma, iddia makamının bütün kanıtlarını birer birer işe yaramaz hale getirme konusunda çok becerikliydi. Öncelikle, savcılığın elinde birinci dereceden bir kanıt yoktu. Mahkemeye delil diye sunulan kanıtların hepsi dolaylı yani ikinci dereceden kanıtlardı. Şüphelerin Lizzie’ye çevrilmesinde büyük rol oynayan purik asit olayı aslında en zayıf ve geçerliği en şüpheli delildi. Lizzie, purik asite sahip olamadığı gibi, yapılan otopside herhangi bir toksik maddeye de rastlanmamıştı. Hırsızlık ve kleptomani iddiaları doğru olsa bile bununla cinayetler arasında bir bağ kurulamazdı. “Hırsızlık başka şey, cinayet başka!” Bir hırsızın cinayet işlemesi, çok nadir rastlanılan bir durumdu. Mahkeme, daha en başta, purik asit ve hırsızlık iddialarının kanıt olarak sunulmasını reddetti. Lizzie’nin babasıyla arasının açık olmasının, bir çifte cinayete yol açacak kadar derinlikte olmadığı da kolayca kanıtlandı. Kavga ettikleri doğruydu ama bu baba-kızın arasında sevgi olmadığı anlamına gelmiyordu. Andrew Borden, kızının hırsızlık hastalığını herkesten gizliyor, bütün cimriliğine rağmen çalıntı eşyaların faturasını sessiz sedasız ödüyordu. Avukatların dediği gibi, miras meseleleri yüzünden kavga eden aile bireyleri birbirlerini öldürmeye kalkışsalar, Fall Riwer’da cinayet işlemeyen adam kalmazdı.

LIZZIE BORDEN’İN BALTASI 8

Lizzie Borden mahkeme salonunda.

Savunmanın önemli bir ağırlığı, mutfak fırınında yakılan mavi elbiseyle ilgiliydi. Elbisenin yakılmasının iki tanığı vardı. Alice Russel ve Emma Borden. Cinayetlerden üç gün sonra katilin, ablasının ve komşu kadının gözleri önünde önemli bir kanıtı yok etmeye çalışması akla ve mantığa aykırı idi. Normal olarak beklenen, katilin bu işi gizlice yapmasıydı. Düşünülecek olursa, eğer katil Lizzie Borden’se elbiseyi gizlice yakmak için yeterince fırsatı vardı. En azından bunu Alice Russel’ın yanında yapması gerekmezdi. Çünkü mahkemede bu konuda tanıklığı o yapmıştı. Kadın koyu Hristiyan olduğundan, mutlaka doğruyu söyleyeceğini herkes gibi Lizzie Borden de biliyordu. Kısacası, Alice’in yanında elbisesini yakmaya kalkışması, aslında onun masum olduğunu göstermekteydi.

Böylece savcılığın iddialarındaki en zayıf halka da ortaya çıkıyordu. Arka arkaya iki kanlı cinayet işleyen birinin üstünün başının temiz olması imkansızdı. Ama cinayetlerden hemen sonra görülen Lizzie Borden’in elbisesinde en ufak bir kan damlası dahi yoktu. O dönemdeki elbiseleri düşünürsek, değiştirmenin çok zaman alacağını, buna elleri ve hatta yüzü ve ayakkabıları yıkamanın da eklenmesi gerekeceğini hatırlayalım. Diyelim ki, Lizzie Borden elbisesini değiştirmeye muvaffak oldu. O zaman bu durumu hizmetçinin fark etmesi gerekmez miydi? Lizzie’yi zor durumda bırakacak yığınla ifade veren Bridget Sullivan’ın, o gün evin küçük kızının birkaç kez elbise değiştirdiğine dair herhangi bir ifadesinin olmaması garip değil miydi? Tam tersine, Lizzie bütün gün aynı elbiseyi giymiş ve üzerinde en ufak bir kan lekesine rastlanmamıştı. Bir kan banyosuna dönmüş böyle bir cinayetler dizisinden sonra katilin temiz kalabilmesi mümkün değildi. Sonuç olarak, katil Lizzie Borden olamazdı.

Feministlerden Destek

Savunmanın en önemli desteği beklenmedik kamuoyu tepkisiydi. Ülkedeki bütün feministler ayaklanmış, Lizzie Borden’i desteklemeye yönelik büyük bir kampanya başlatmışlardı. Kadınlar, ellerinde pankartlarla, davanın görüldüğü mahkemenin önünde saatlerce gösteri yapıyor, gazetelerin köşe yazarları ünlü sanık lehine yazdıkları makalelerle halkı ve jüriyi etkilemeye çalışıyorlardı. Hapishanede Lizzie Borden’den röportaj almayan gazeteci kalmamıştı. Fall Riwer halkı da nefret ettikleri cimri bankerden kurtulmaları dolayısıyla duydukları sevinci saklamaya gerek görmüyordu. Ve hepsinin ötesinde jüri üyelerinde Lizzie Borden’e karşı bir ön yargı olmadığı gibi, aksine belirgin bir sempati vardı.

LIZZIE BORDEN’İN BALTASI 9

Davanın görüldüğü mahkeme önünde gösteri yapan ve Lizzie Borden’in masum olduğunu savunan feministler.

Karar

Davanın mahkemede görüşülmesine 5 Ağustos 1892’de başlandı. Jüri kararını 20 Haziran 1893 günü açıkladı. “Suçsuz.” Bu kararın alınmasındaki en büyük sebeplerden biri, Lizzie Borden’in ilk sorgulamasının yanında avukatı olmadan yapılmasıydı.

Lizzie Borden’den Geriye Kalan

Yeniden Fall Riwer’da ablasıyla birlikte yaşamaya başlayan Lizzie Borden evlenmemiş bir kız olarak hayatını tamamladı. 1905 yılında ablası Emma bilinmeyen bir sebeple onun yanından ayrıldı ve bir daha asla geri dönmedi. Lizzie Borden yarattığı korku yüzünden çevresindeki insanlar tarafından dışlandı. Dükkan sahipleri onun alışveriş yapmasını engellemek için o geldiğinde kepenklerini indirdiler. Arkadaşları ondan çekindiler ve uzak durdular. O ise bunlara aldırmadan yaşamaya devam etti. Kendisine yapılan muameleyi ölçülü bir soğukkanlılıkla karşıladı. Hayatının geri kalan kısmını cinayetlerin işlendiği evden uzakta, babasından kalan mirasla satın aldığı, içinde telefon, elektrik, sıcak su, tuvalet ve kalorifer tesisatının bulunduğu büyük ve modern malikanesinde geçirdi.

LIZZIE BORDEN’İN BALTASI 10

Lizzie Borden’in son yılları.

1927 yılında öldüğünde bütün servetini hayvanları koruma derneğine bağışlamıştı. Ne gariptir ki, onun ölümünden sekiz gün sonra Emma da hayatını kaybetti. Onların ölümleriyle birlikte bütün sırları da mezara girmiş oldu. Geride ne bir açıklama, ne bir not, ne bir mektup, hiçbir şey kalmamıştı. Cinayetleri, gerçekten Lizzie Borden’in işleyip işlemediği bu güne dek kesin olarak anlaşılamadı. Geriye ondan, şu ünlü ve tüyler ürpertici çocuk şarkısı kaldı.

Lizzie Borden için söylenen çocuk tekerlemesi.

En Son Yazılar