Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

FEMME FATALE, FEMİNİST BİR KAHRAMAN MI?

Diğer Yazılar

EDİTÖRDEN

Gencoy Sümer
Gencoy Sümerhttps://gencoysumer.com/
Gencoy Sümer İTÜ İşletme Fakültesi'nden mezun oldu. Daha sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde Master ve Doktora yaptı. www.polisiyedurumlar.com sitesini kurdu ve internette pekçok öykü ve makaleleri yayınlandı. İlerleyen yıllarda Dedektif'in kurucuları arasında yer aldı. İlk polisiye romanı Feneryolu Cinayetleri 2017 yılında, Göl Kıyısındaki Ev & Gizemli Öyküler ve Aile Sırrı & Bir Percule Hoirot macerası 2018 yılında yayınlandı. Gencoy Sümer'in polisiye dergimizde yayınlanan eserlerini bu sayfada bulabilirsiniz.

Bu yazıda, kara filmlere özgü Femme Fatale karakterinin ideolojik boyutunu incelemeye çalışacağım.

Kara film klasiklerinin çoğu 1940’lı ve 1950’li yıllarda üretilmiştir. Çoğunlukla suç türüne yakın olan bu filmlerin bazıları da polisiye sınıfına dahil edilebilir. Ortak özelliklerinin başında ahlaki yönden zayıf bir erkek kahramanın varlığı gelir ki bu genellikle bir dedektiftir. Yine büyük çoğunluğu siyah-beyaz çekilen bu filmlerde garip, eğik, çarpık kamera açıları, gölge-ışık kontrastları kullanılmış, doğal kent ve gece manzaralarına, yollara, arabalara bolca yer verilmiştir. Anlatımdaki geri dönüşler ve ileri gidişler sebebiyle zamanda süreklilik yoktur.  

FEMME FATALE, FEMİNİST BİR KAHRAMAN MI? 1

Eğik kamera açısı.

Bu özelliklerin hepsi bir arada bir kara filmde bulunmayabilir. Ancak bunların varlığı filmin “kara” olarak tanımlamamızda yardımcı olur. Bu bağlamda her suç filminin “kara” olarak tanımlanamayacağını da belirtmek isterim.

Kara filmlerin bir diğer ortak özelliği Femme Fatale, yani erkekleri mahva sürükleyen ölümcül kadının varlığıdır. Aslında edebiyatta ve genel olarak sanatta bilinen bir arketip olan femme fatale, her şeyden çok güzel, ancak kötü ve tehlikeli bir kadındır. Erkekleri kolayca avcuna alır. Çünkü doğrudan onların cinsel fantezilerine hitap eder. Daima gizli bir ajandası vardır. Bunu gerçekleştirmek için yalan söyler, rol keser, hile yapar. Masum görünüşü aslında bir maskedir. Bu maskenin altında bütün yozluğunu gizlemeyi başarır. Açgözlüdür, kurnazdır. Erkeği elde ettikten sonra dilediği biçimde kullanır, amacına ulaşmak için gerekirse onu öldürür.

Kara filmde ölümcül bir kadını, daha karakterini ve niyetini belli etmeden tanımamızı sağlayacak pek çok ipucu vardır. Mesela elinden bırakamadığı sigara… Bu kadınlar bazen ince uzun bir çubuğun ucuna taktıkları bazen de parmaklarının arasında tuttukları sigaralarını göz koydukları erkeklere yaktırmaktan keyif alırlar. Sigara yakma, dumanını tüttürme eylemi, femme fatale ile erkek karakter arasında garip bir iletişim biçimi olarak perdeye yansır. Çerçeveye hâkim olan uzun ve seksi bacaklarını sansürün izin verdiği ölçüde sergilemekten çekinmezler. Kıyafetleri çok gösterişlidir. Kürkler, ipeksi şallar, parıldayıp ışıldayan gece elbiseleri içinde dolaşırlar. Uzun eldivenler takarlar. Bacaklarını, göğüs dekoltelerini, sırtlarını veya omuzların açıkta bırakan giysilerini, yüksek topuklu ayakkabılar tamamlar.

FEMME FATALE, FEMİNİST BİR KAHRAMAN MI? 2

Rita Hayworth, Gilda’da.

Ölümcül kadının böylesine şık oluşunun sebebi nedir? Kendisi için mi bu şekilde giyiniyor yoksa başkası için mi? Bu sorunun cevabı biraz karmaşık.  Görünen, femme fatale’in karşı cinsi cezbetmek için böyle giyindiğidir. Gösterişli bir dış görünüş oluşturmaya odaklanmasının görünürdeki sebebi budur. Ancak, aslında bu, kadınları nesne olarak görecek şekilde filmin kurgulandığının bir göstergesidir. Daha da doğrusu, burada aslında olan şey, toplumun bu kadın görünüşünü desteklemek için bu filmin kurgulanmış olmasıdır.

Kara filmin dönemsel olarak ortaya çıkışı ve yaygınlaşması A.B.D.’nin 2. Dünya Savaşı ve sonrasındaki yıllara denk düşmektedir. Bu dönem, sosyal ve ekonomik yapıda birçok değişimin yaşandığı bir zaman aralığıdır. İnsanların günlük yaşamlarıyla ilgili moral ve yapısal konularda belirsizlikler ortaya çıkmıştır. Erkeklerin savaşa gitmesiyle kadınlar işgücüne egemen olmuş, bunun sayesinde görece bir bağımsızlık elde etmişlerdir. Bu gücü bırakmaya, klasik cinsiyete dayalı iş bölümüne geri dönmeye zorlanmaları, kadınların iş yerlerindeki ve evdeki rolleriyle ilgili olarak toplumda bir kafa karışıklığına yol açmıştır. Kara filmlerdeki ölümcül kadının ikiyüzlülüğü, kadınların bu kafa karıştırıcı statülerinin bir yansımasıdır.

Bu bakımdan femme fatale’in feministler açısından olumsuz bir rol modeli olduğu söylenebilir. Diğer yandan erkeğe kafa tutması, olay örgüsü boyunca onunla eşit bir statüde olması, bağımsız kişiliği bu durumu dengelese de akıbeti göz önüne alındığında işin rengi yine değişmektedir. Bu bağlamda femme fatale, kadınların genel özgürlük talebine ataerkil toplum düzeninin verdiği bir “ret” cevabından başka bir şey olmamaktadır. Zira, film boyunca erkek kahramanla zekâ, cesaret, bilgi, beceri, akıl, kararlılık, soğukkanlılık gibi birçok yönden aşık atabilen femme fatale, filmin sonunda bunların bedelini öder. Ataerkil tolumun düzen bekçileri femme fatale’i cezalandırır.  Tamamen ideolojik olan bu çark, Amerikan filmlerinde 1930 sonrası kara filmler dışındaki eserlerde yer alan femme fatale karakterler için de aynı şekilde dönmüştür. Basit aşk melodramlarındaki femme fatale’ler bile ya intihar etmiş ya öldürülmüş ya da hapse girmişlerdir. Film yapımcıları tarafından yürürlüğe sokulan sansür ve Hays Kodu[1] sayesinde Amerikalı kadınların özgürlük taleplerinin neye mal olabileceği kara filmlerdeki femme fatale karakterler vasıtasıyla gösterilmiş, böylece erkeklerin savaş sonrası kafa karışıklıkları giderilmeye çalışılmış, toplumsal endişenin azaltılması için gereken ideolojik sakinleştirici kara filmlerle topluma enjekte edilmiştir.

FEMME FATALE, FEMİNİST BİR KAHRAMAN MI? 3

Marlene Dietrich.

Bu bağlamda femme fatale, kadın özgürlüğünün kahramanı olamaz; olsa olsa erkeklerin kadın özgürlüğüne yönelik korkularının alameti olabilir. Filmin sonunda genellikle ölümcül kadının yok edilmesinin anlamı şudur: Tehdit altındaki erkek, kontrolü yeniden sağlamaktadır. Yani ataerkil düzen, cinsiyete dayalı iş bölümü kazasız belasız yoluna devam etmektedir.


[1] 1934-1968 arasında A.B.D.’deki film stüdyoları tarafından yayınlanan ve üretilen sinema filmlerine uygulanan otosansürü içeren kılavuz.

En Son Yazılar