Meşhur, münzevi ve müteveffa Amerikalı yazar J.D. Salinger’ın (1919-2010) ilk, tek ve en bilinen romanı The Catcher in the Rhye ülkemizde, yanlış hatırlamıyorsam 1990 yılı civarında bana ve muhtemelen birçok okura pek hoş gelen Gönülçelen adıyla yayımlanmıştı. Okuduğumda sevmiş, şöhretini hak ettiğini düşünmüştüm.
Yıllar sonra Oğlak Yayınları, 90’ların sonunda Mystery Writers of America’nın (kabaca Amerika Polisiye Yazarları Birliği veya Derneği denebilir) 1994’te “Büyük Usta” unvanına layık gördüğü Amerikalı polisiyeci Lawrence Block’ın “Hırsız” dizisini yayımlamaya başladı. Ne Block’ı ne kitaplarını tanıyordum ama yeni bir polisiye görür görmez ilk kitabı (Umduğunu Değil, Bulduğunu Yiyen Hırsız/Burglars Can’t Be Choosers, 1977) almış, okumuş ve bayılmıştım.
Dizinin dokuzuncu kitabını görünce gülümsemiştim: J.D. Salinger’ı (başka bir isimle tabii) merkeze alan kitap (Burgler in the Rhye) Gönülçelen Hırsız adıyla yayımlanmıştı. Salinger’ın meşhur romanı artık ülkemizde Çavdar Tarlasında Çocuklar adıyla basılıyor; bahsettiğim kitap bugün yeniden yayımlansa (keşke) “Çavdar Tarlasındaki Hırsız” gibi bir başlıkla mı çıkar acaba?
Diziden okuduğum ilk kitap, Umduğunu Değil, Bulduğunu Yiyen Hırsız iyi polisiyeydi ama bayılmamın ve dizinin diğer kitaplarını çıkar çıkmaz almamın esas sebebi iyi polisiye olması değildi.
En sevdiğim polisiyelerin, Holmes’ün, Poirot’nun, Lupin’in, Ellery Queen’in, Continental Op’un ve diğerlerinin ortak özelliği vardı kitapta: Her daim yüksek zekânın belirtisi saydığım dozunda mizah ve nükte.
Bugün 86 yaşında olan Lawrence Block’ın en ünlü iki dizisinden (diğeri eski alkolik özel dedektif Matthew Scudder’ın mizah dozu daha düşük, “Hard-Boiled” veya “Sert” polisiye maceraları) biri olan “Hırsız” dizisinin kahramanı, hakikaten okuyanın gönlünü çelecek türden sevimli, zeki, kültürlü, iyi yürekli, çapkın New York’lu usta hırsız Bernie Rhodenbarr’dır.
Bernie, hırsızlığı geçinmenin yanında ve esasen verdiği heyecan için yapan, kilit açma uzmanı bir hırsızdır. Gençliğinde hapis yatmışlığı vardır ve bir daha enselenmemeye yeminlidir.
Hırsızlıklarını, hedefin önceden gözlemlenmesinden kaçış yollarının belirlenmesine kadar titizlikle hazırlar ve uygular. Ama bu hırsızlıkların kitaplara konu olanlarında illa bir cesetle, genellikle tam ihbarı alan polis gelmek üzereyken karşılaşır ve suçun üzerine kalmaması için dedektiflik yapmak zorunda kalır.
Bernie, klasik dedektiflik yöntemlerini kendi yasadışı becerileriyle birleştirir: Maktulün yakınlarıyla görüşmekle kalmaz, delil bulmak için (hatta bazen delil yerleştirmek için) gizlice mekânlara girer.
Bernie, dizinin üçüncü kitabında (Kipling’den Alıntı Yapmayı Seven Hırsız) bir sahaf dükkânını emekliye ayrılan sahibinden devralır, dükkânın masraflarını hırsızlıktan kazandıklarıyla karşılar. Block, Bernie’nin kitapçılık yapmasının altında “kızlarla tanışma” amacının yattığını söyler. Hakikaten de her macerasında en az bir hanımla birlikte olan Bernie’nin sürekli bir sevgilisi yoktur. İçki (Skoç) içer ancak planladığı bir hırsızlık varsa öncesinde alkol almaz.
Hırsız serisinde sürekli görünen yardımcı karakterler de Bernie kadar renkli tiplerdir. En yakın arkadaşı ve arada suç ortağı, Bernie’nin sahaf dükkânına yakın bir hayvan kuaförü işleten lezbiyen Carolyn Kaiser’dır. Bernie ile Carolyn’in sohbetleri, Block’ın nüktesini bolca konuşturup sevdiği yazarlardan bahsettiği harika diyaloglardır. Carolyn’de acil durumlar için Bernie’nin dükkânı ve dairesinin yedek anahtarları vardır.
Diğer yardımcı karakterler, Bernie’nin “parayla alınabilecek en iyi polis” dediği, rüşvet karşılığı Bernie’nin dümenlerine göz yuman (cinayet hariç) ve genelde katilin açıklanma sahnesinde yer alan, Carolyn’den hiç hazzetmeyen dedektif Ray Kirschmann; dövüş sanatları meraklısı avukatı Wally Hemphill ve Bernie’ye potansiyel hedefler (genellikle nakit sıkıntısına düşmüş ve hırsızlıktan sigorta faydası görecek) bildiren zengin iş insanı Marty Gilmartin’dir.
Block, “Hırsız” serisinin ilhamının, yazarlıkta tıkandığı 70’li yılların ortalarında bizzat hırsızlık yapmayı düşündüğünde geldiğini söylüyor. Ardından öyle bir şeye kalkışırsa başına gelebilecek en kötü şeyin polise enselenmek değil, polise enselendiğinde yanında bir cesedin bulunması olduğunu düşünmüş.
Başta dediğim gibi, Bernie maceraları, konuları basitten karmaşığa değişkenlik gösteren iyi polisiyelerdir. Heyecanın yanında bir de genellikle neşelidirler. Çok sevdiğim birinci ağızdan ve dozunda (sululuğa girmeyen) mizahi anlatıma ilaveten başta edebiyat, pek çok konuda hoş bilgiler vermeleri açısından da hem faydalı hem eğlencelidirler.
Genel anlamda “Cozy” (nispeten yumuşak) polisiye sınıfında kabul edilebilecek, polisiye seven herkese hararetle önerebileceğim, gönlünüzü çalmasa bile en azından çeleceğini garanti edebileceğim Bernie Rhodenbarr’lı “Hırsız” dizisinin on iki kitabından onu Oğlak Yayınları’nın Maceraperest Kitaplar serisi kapsamında dilimize kazandırılmıştır. Ne yazık ki yeniden basılmadıklarından sadece sahaflardan veya ikinci el kitap satan web sitelerinden bulunabilen bu kitaplar sırasıyla şunlardır: Umduğunu Değil, Bulduğunu Yiyen Hırsız – Dolaptaki Hırsız – Kipling’den Alıntı Yapmayı Seven Hırsız – Spinoza Felsefesi Öğrenen Hırsız – Mondrian Gibi Resim Yapan Hırsız – Polisiye Romanlar Okuyan Hırsız – Kendini Humphrey Bogart Sanan Hırsız – Kütüphanedeki Hırsız – Gönülçelen Hırsız ve Av Peşindeki Hırsız.