Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

ERKEK SERİ KATİLLER

Diğer Yazılar

ERKEK SERİ KATİLLER

EDİTÖRDEN

SPONSOR

Arkın Gelişin
Arkın Gelişin
Arkın Gelişin, Almanya’da Suç Psikolojisi eğitimi almış bir polisiye yazarıdır. Eserleri: Bir Seri katilin Günlüğü (2012), Kansız (2014), Ted Bundy – Bir Seri Katilin Anatomisi (2014), Ted Kaczynski – Bir Seri Katilin Manifestosu (2014), Bir Suç Psikoloğunun Not Defteri (2015), Charles Manson – Bir Seri Katilin Felsefesi (2015), Seri Katiller Tarihi – İnsan Avcılarının İzinde (2015), Apokalips (2017). Arkın Gelişin 1976 doğumludur. Arkın Gelişin'in polisiye dergimizde yayınlanan eserlerini bu sayfada bulabilirsiniz.

KÖTÜNÜN MODERN YÜZÜ

TEMKİNLİ GELİŞİM

1950 itibariyle Çekosloavakya’dan Mao Tse-tung’un yönetimi ele aldığı Çin’e kadar dünyanın bir kısmında komünizm hakimdi. Dünyanın üçte biri bu siyasî oluşumun içerisindeyken, marksist felsefenin ne şekilde uygulanacağı konusunda ciddi görüş ayırlıkları vardı. Örneğin Çin ile Sovyetler Birliği yoğun bir tartışma içerisindeydi. Batı ülkeleri ve Japonya kapitalist oluşum içerisindeydi. Kapitalist ülkelerin tamamı demokrasi yanlısı değildi. Hatta bazıları sosyalizm yanlısıydı. Batı Avrupa, Doğu Avrupa’ya nazaran daha hızlı gelişirken, dünyanın en büyük süper gücü hiç kuşkusuz Amerika’ydı. Artık evlerin içerisine ilk televizyonlar girmeye başlamıştı. Televizyonun ailelere sunduğu ilk mesaj şuydu; babalar geçindiren, anneler evi çekip çeviren olmalıydı. İnsanların değer yargılarına yön vermeyen çalışan Amerika, halkın her kesimini ikna edememişti. Genç asiler bu dayatmaya karşı bir duruş sergiliyorlardı. Eski mahkûm William Cook, deri ceketi ile asi gençliğin tipik temsilcisiydi. Çocuk yaşta babası tarafından sokağa atılan Cook, dünyanın “haksızlıklarına” karşı duruyordu. Wiliam cinayetlerle dolu bir seyahate çıktı. Gelişigüzel seçtiği kurbanlarını önce kaçırıp ardından öldürüyordu. İlk kurbanı beş kişilik bir aileydi. Aileyi arabalarının içerisinde gafil avlayan William, kafalarına kurşun sıkarak öldürdü. Öldürdükten sonra içerisindeki cesetler ile birlikte arabayı kaçırıp birkaç saat gezdi ve sonrasında cesetleri Missouri’deki eski bir kömür madeninin içerisine attı. Oradan California’ya geçti ve orada da bir satıcıyı öldürdü. Daha sonra Meksika’ya kaçtı ve yine iki kişiyi kaçırdı. Öldürmeye fırsat bulamadan yakalandı ve Californiya’ya iade edildi. Sonu, idam edilmek oldu.

ERKEK SERİ KATİLLER 1
William Cook

Yüzyılın ortasına gelinmişken Amerika başkanı Harry S. Truman kendince bir misyon üstlenmişti. Zayıf ülkeleri komünizmin pençesinden kurtarmak amacındaydı. 1953’te Amerikan başkanı seçilen Eisenhower bayrağı eline aldı. Siyahlara karşı ırkçılık had safhada olmasına rağmen, Amerika rüya gibi bir ülke imajı yaratılıyordu.

Avrupa’da Demir Perde, Doğu ülkeleri ile Batı ülkelerini ayırmaktaydı. Demir Perde sınırının her iki tarafında askerî hareketlenmeler artıyordu. Modern dünya sadece halkın yaşamını kolaylaştırmak için gelişmiyordu. Savaş silahları da bu gelişimden nasibini almaktaydı. Çağ, hidrojen bombalarının çağıydı. Hidrojen bombası, infilak ettiği yerin 50 kilometre çapında bulunan her canlıyı öldürebilirdi. Tehlike her an hissediliyordu. Özellikle bombalar “yanlış” kişilerin eline düştüğü zaman tehlike çok büyüktü.

İngiltere, Almanya ve Amerika seri katillerin en acımasızlarına şahit olmuşlardı.  Doğu bloku ülkelerinin kendilerini dış dünyaya kapatmasıyla, orada yaşanan suçları tespit etmek de zorlaştı. Başlangıcı 1951’de İngiltere yaptı. JohnThomas Straffen akıl hastanesinden henüz çıkartılmıştı ki, iki genç kızı öldürdü. Bu cinayetlerin ardından yakalanan Straffen, Broadmoore tımarhanesine gönderilse de, oradan da firar etmeyi başardı. Firarından sadece dört saat sonra üçüncü kurbanı olan genç bir kızı öldürdü. İfadesinde yaptığından gururla bahsediyordu. Sadece iki dakika içerisinde kızı boğarak öldürebilmesini marifet olarak görüyordu. Hemen mahkemeye çıkarıldı ve ömür boyu hapis cezası aldı.

10, RİLLİNGTON PLACE

1953’te bütün İngiltere “Rillington Place, Numara:10” vakasıyla çalkalandı. Londra’da bu adreste ikamet eden bir adamın en büyük zevki, öldürdüğü genç kadınları, evinin bahçesine gömmek ya da evin duvarında gizlemekti. Aynı yıl içerisinde evini kiraya vererek göç etmeye kalkışması hayatının hatası oldu. Yeni kiracı Beresford Brown, yeni evindeki duvar kağıdını sökünce, ardında genç bir kızın cesedi ile karşılaştı ve hemen durumu polise bildirdi. Polis, evi her araştırınca üç ceset daha ortaya çıktı. Üç ceset de aynı yerde tıkıştırılmış bir vaziyette bulunmuştu. Cesetlerden biri baş aşağıya dururken, diğeri boynundaki iple başka bir cesede bağlanmıştı. Hepsi tecavüze uğramış ve işkenceye maruz kalmıştı. Eski kiracı John Reginald Halliday Christie’nin peşine bir polis ekibi düşerken, diğer bir ekip evde aramalarını sürdürüyordu. Adeta evin her köşesinden cesetler çıkıyordu.

ERKEK SERİ KATİLLER 2
John Reginald Halliday Christie

Christie’nin karısının cesedi, evin zemininde bulundu. Ertesi gün bütün gazeteler “Korku Evini” manşetlere taşıdı. Christie’nin kayıp olması korkunç hikâyelerin türemesine sebep oluyordu. Komşuları olayın şokunu atlatamıyorladı. Çünkü Christie asla bir katil izlenimi vermemişti.

Christie’nin geçmişini araştıran polisler, Christie’nin geçmişte de komşusunun karısını ve kızını öldürmekten ötürü bir numaralı şüpheli olarak yargılandığını ortaya çıkardılar. Ancak Christie savunmasını o kadar iyi yapmıştı ki serbest kalmayı başarmıştı. Bir süre sonra kendisini yakalayan polisler olayın detaylarını öğrenmeye başladılar. Evine kandırarak getirdiği genç kadınları önce bayıltıyor, sonra tecavüz edip onları boğuyordu. Kurbanları saatler öncesinde ölmüş olsa dahi, defalarca tecavüz ediyordu. İfadeler derinleşince asıl dehşet verici başka bir olay ortaya çıktı. Bu polisin geçmişte yapmış olduğu büyük bir hataydı aynı zamanda. Komşusunun karısını ve kızını öldürmekten ötürü şüpheli konumda olan Christie, serbest kalmayı başarmıştı. Ancak dava devam etmiş ve bu sefer Timothy Evans kendi eşini ve kızını öldürmekten ötürü şüpheli olarak sorgulanmaya başlanmıştı. Sonunda Timothy suçlu bulunmuş ve işlemediği cinayetler yüzünden idam edilmişti. Christie sorgusunda bu cinayetleri üstlendi. Manipülasyon yeteneği sayesinde masum bir adamın idam edildiğini itiraf etti. Olay gazetelere yansıdı ve İngiltere’de idam cezası ile ilgili ciddi tarışmalara sebep oldu.

Adlî bilim bu dava ile ilgili yeni bir çalışmaya imza atmıştı. Cesetlerin çürüme evrelerini incelemek amacıyla organikleri incelemeye aldılar ve çürüme evrelerini kayıt altına aldılar. Böylece kurbanın ne zaman öldüğünü tespit etmek kolay olacaktı. Gerçi Christie her şeyi itiraf etmişti.

“THALLY HALA”

Aynı yıl Avustralya’da Caroline “Thally Hala” Grills isimli seril katil 4 kişiyi zehirleyerek öldürdü. Zehirlemek için kullandığı Talyum maddesinden ötürü ona Thally Hala denmekteydi. Ayrıca işi kişiyi de öldürmeye çalışmıştı. Grills çevresi tarafından şirin nine olarak biliniyordu. Onun acımasız bir seri katil olabileceğini kimse düşünemezdi. Mahkemeye çıkarıldığında 63 yaşındaydı. Öldürme dürtüsü ise tamamen bir kişiyi öldürme gücünden gelmekteydi. Bu ve benzer dürtüleri birçok erkek seri katillerde görmek mümkündür. Ama kadın seri katiller arasında da bu dürtülere rastlanmaktadır. Rhonda Bell Martin 1957’de eşini zehirlemekten ötürü Alabama’da elektrikli sandalye ile idam edilmişti. İdam edilmeden önce eski eşini, dört çocuğunu ve annesini öldürdüğünü de itiraf etmişti.

“Thally Hala” ve Christa Lehman

LEHMAN VAKASI

Yine benzer bir şekilde Almanya Worms şehrinde Christa Lehman da eşini ve akrabalarını zehirleyerek öldürmüştü. Bu olay zehir bilimini bir sınava tabii tutmuştu. 15 Şubat 1954 pazartesi günü 75 yaşındaki Eva Ruh krema dolgulu çikolatayı kızı Annie Hamann için masada bırakmıştı. Anni masada gördüğü çikolatadan bir ısırık aldıktan sonra damağına yayılan acımtırak bir tat yüzünden ağzındaki lokmayı tükürdü. Ailenin köpeği yere düşen parçayı bir hamlede kaptı. Annie salona ilerleyerek annesini yanlış bir malzeme kullandığından ötürü azarlayacaktı ki, bir anda gözlerinin karardığını fark etti. Doğrudan yatak odasına doğru ilerledi ve orada bilincini yitirdi. Annesi yardım istemek üzere yerinden kalkıp, dışarı çıkarken Annie çoktan ölmüştü. Aynı şekilde yere düşen lokmayı yiyen köpek de dakikalar içerisinde öldü. Eve gelen doktor manzarayı görünce polisi aradı. Polis doktordan aldığı ön bilgi ile adlî tıp enstitüsü direktörü olan profesör Kurt Wagner’i aradı. Otopsi esnasında kasılmaları dikkate alarak zehirlenme ihtimali üzerinde duruldu.

Otopsiler devam ederken, bir yandan da dedektifler araştırmalarını sürdürüyorlardı. İzler Annie’nin arkadaşı olan üç çocuklu dul Christa Lehman’a götürdü.  Christa, Annie’nin öldüğü gün Eva Ruh’a çikolatayı vermişti. Eva ise çikolatayı kızına vermek üzere saklamıştı. Lehman sorgulanma esnasında çikolatayı aldığı dükkanda zehirli olarak satılmış olabileceğini söyledi. Bir sivil polis dükkana giderek aynı çeşit çikolatadan satın aldı. Analiz edilen çikolatalarda zehirli bir maddeye rastlanmadı. Gözler Wagner’in raporundaydı. Ancak ne tür bir zehir kullandığı konusunda ciddi anlamda zorlanıyordu. Sonra tesadüf eseri E 605 isimli madde hakkında bir makale okudu. E 605 maddesi böcek ilacında kullanılıyordu ve yan etkileri ölen Annie ve köpeğin gösterdiği tepkiler ile aynıydı. Bu madde ilk kez bir cinayet aracı olarak kullanılmıştı. Dükkandan alınan örneklerde herhangi bir zehirli maddeye rastlanmayınca, gözler Lehman’a çevrildi.

Lehman’ın evinde yapılan aramada beklenenden daha fazla şey bulunacaktı. Christa Lehman’ın eşi, kayınvalidesi ve kayınpederi benzer bir şekilde ölmüşlerdi. Cesetler mezarlarından çıkarıldı ve yapılan otopsi neticesinde aynı zehirli madde tespit edildi. Lehman bu dört cinayetten yargılandı. Zehirli maddeyi önce bir köpek üzerinde denedikten sonra, eşini ve diğerlerini öldürdüğünü itiraf etti. Annie’nin ölümüne sebep olan çikolatayı aslında Eva Ruh’un ölümü için hazırladığını da söyleyen Christa, yaşlı kadından hoşlanmadığı için cinayete karar verdiğini söyledi. Dava süresince psikologların yapmış olduğu analizlerde özellikle ahlak yoksunu olduğuna dair bulgular ortaya çıktı. Christa gazetecilere verdiği demeçlerde zaten bunu göstermekteydi. Öldürdüğü kişilerin bunu hak etiklerini ve cenazelere gitmekten hoşlandığını söyledi. E 605 maddesinin bu olay sonrasında bilinmesinin olumsuz etkileri oldu. Gazetelere yansıyan haberlerden sonra bu madde ile bağlantılı birçok intihar ve cinayet vakası yaşanmaya başladı.

En Son Yazılar