Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

GENCOY SÜMER KİTAPLARI

Diğer Yazılar

Yeşim Yörük
Yeşim Yörük
1977 yılında Almanya'nın Berlin şehrinde doğmuştur. İlk ve orta eğitimini Türkiye'de tamamladıktan sonra eğitimine Almanya'da devam etmiştir. Halen Almanya’da yaşamaktadır, tekstil ve dokuma sektöründe çalışmaktadır. 2018 yılında, Paradigma Polisiye Yayınları'nın düzenlediği Polisiye Öykü Yarışmasında, Misk-i Amber adlı öyküsüyle birinciliğe layık görülmüştür. 2019 yılından beri polisiye dergi Dedektif Dergi'de yazarlık yapmaktadır. 2020 yılında Dedektif Dergi’nin düzenlediği Zehirli Kalem polisiye öykü yarışmasında Çikolatalı Kurabiye adlı öyküsüyle mansiyon ödülü kazanmıştır. 2021 yılında ilk polisiye kitabı Kelimelerin Efendisi, 2022 yılında ikinci öykü kitabı Birtakım Cinayetler yayımlanmıştır. Çeşitli kolektif kitaplarda öyküleriyle yer almıştır.
GENCOY SÜMER KİTAPLARI 1

FENERYOLU CİNAYETLERİ

Yayınevi: HERDEM POLİSİYE/HERDEM KİTAP YAYIN

Yayın Tarihi: 2017

Türü: POLİSİYE ROMAN

Basım Sayısı: 3. BASKI

Sayfa Sayısı: 320

Akıcı anlatımı, sürükleyici olay örgüsü, gizemli kurgusu ve sürpriz sonuyla paha biçilmez bir okuma deneyimi sunan Feneryolu Cinayetleri Gencoy Sümer’in ilk romanıdır. Klasik dedektif romanlarının yapısını benimseyen roman enfes bir kapalı oda polisiyesidir. Romanın farklı karakterlerin bakış açılarından anlatılmış olması okura, olaylara dair daha geniş bir perspektif sunmaktadır. 1982 yılında İstanbul’un Feneryolu semtinde yaşanan esrarengiz bir cinayet olayını konu alan Feneryolu Cinayetleri, 1980’lerin İstanbul’unun sosyal ve kültürel dokusunu başarılı bir şekilde yansıtmaktadır.

Ülkü Lokantasının sahibi ünlü dedektif Kerim Ülkü, eski bir tanıdığından bir mektup alır. Mektupta, yıllar önce intihar ettiği düşünülen ünlü oyuncu Piraye Arsan’ın aslında öldürüldüğü iddia edilmektedir.

Kerim Ülkü o yılların ünlü film yıldızı Piraye Arsan’ın hazin sonunu hatırlıyordur. Kariyerinin en şaşaalı yıllarında evlenip köşesine çekilen, mutlu bir aile tablosu çizen Piraye Hanım’ın neden intihar ettiğini o da herkes gibi merak etmiştir. Yıllar sonra eski dostundan gelen mektup merakını daha da cezbeder ve yakın arkadaşı, polisiye yazarı Faruk Arman’ın da yardımıyla bu iddiayı araştırmaya başlar. Yaptığı araştırmalar sonucu on üç yıl boyunca arşivlerin tozlu raflarında kalan bu intihar vakasının aslında bir cinayet olduğu fikrine kendisi de inanmaya başlar.  Soruşturma ilerledikçe yeni cesetler ortaya çıkar ve olaylar daha da karmaşık bir hal alır.

GENCOY SÜMER KİTAPLARI 2

GÖL KIYISINDAKİ EV

Yayınevi: HERDEM POLİSİYE/HERDEM KİTAP YAYIN

Yayın Tarihi: KASIM 2018

Türü: POLİSİYE – ÖYKÜ

Basım Sayısı: 1. BASKI

Sayfa Sayısı: 136

Göl Kıyısındaki Ev birbirinden bağımsız on bir gizemli kısa öyküden oluşuyor. Öykülerin hepsi sade dili, akıcı anlatımı ve sürükleyici kurguları ile hızlı ve keyifli bir okuma deneyimi sunuyor. İçlerinde polisiye öyküler olduğu gibi gizemli suç öyküleri ve psikolojik gerilim öyküleri de var.

ÖYKÜLER:

Bir Cinayet Planı: Bir kadın sevgilisiyle birlik olup kocasını öldürme planları yapmaktadır. Kadının içinde bulunduğu karmaşık duygu durumu yaptığı planı etkileyecek bir hal alır. Plan işleyecek mi, kocasından kurtulabilecek mi, sevgilisiyle hayalini kurduğu yeni hayata adım atabilecek mi?.. Tüm bu sorularla olduğundan daha gergin anlar yaşayan kadının iç çatışmaları onu tahmin dahi etmediği bir yola sürükler.

Mahur Beste: Gazetecilikten emekli Tahsin’in Camden Town’daki konforlu dairesinin posta kutusundan mavi bir zarf çıkar. Zarfı açmasıyla iyileştiğini sandığı çok eski bir yarayla yüzleşmesi bir olur.

Bir Zamanlar Yeşilçam’da: Gençliğinde Yeşilçam filmlerinin aranan aktörlerinden olan bir adam ışıltılı geçmişine ait unutulmaz anıları yad ederken, Yeşilçam’ın aniden parlayıp hızla sönen yıldızı, eski nişanlısı Piraye Biricik’in şüpheli intiharı eski acısını yeniden su yüzüne çıkarır.

Kan Kokusu: Bir üniversite profesörüyle evli lise mezunu bir kadın evlilik hayatı boyunca kocası tarafından sözlü ve fiziki şiddete maruz kalmıştır. Ve günün birinde nihayet kader kadına da güler.

Otuz Yıl Sonra: Avni Kaya emekli bir yargıçtır. Yıllar boyunca yüzlerce dava görmüş, suçluların hak ettikleri cezayı almaları için elinden geleni yapmıştır. Yıllar sonra karşısına çıkan bir adam otuz yıl önce verdiği bir kararı sorgulamasına sebep olur.

Miras: Londra’da yaşayan Bekir Akbulut şehrin zenginlerinden Dorothy ile evlidir. Karısı kendisinden en az yirmi yaş büyüktür ve bu uygunsuz evlilik Dorothy’nin ailesi de dahil herkesin dilindedir. Onlara göre bu evlilik para için yapılmıştır. Üstelik Dorothy hastadır ve durumu iyiye gitmiyordur. Bu durum dedikoduları daha da harlıyordur. Gün gelir, Dorothy Akbulut ölür ve vasiyetnamesi açılır. Tüm mal varlığını kocası Bekir Akbulut’a bırakmıştır. Dorothy’nin akrabaları mirastan menedilmişlerdir ve öfkeli suçlamalarla Bekir’in üzerine gitmektedirler. Bekir ise bu suçlamalara pabuç bırakacak değildir.

Aynadaki Cin: Herkesin yakından tanıdığı Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalına farklı bir bakış açısı getiren fantastik öykü Aynadaki Cin’de zaten bildiğimiz olayları bir kez de ayna cininin perspektifinden okuyoruz. Yıllardır bilinen bir masala bu yönden hiç bakmamış olmanın şaşkınlığını yaşıyoruz.

Kalyonlar: Annesi ve babası tarafından terk edilen İlker’i büyükannesi ve büyükbabası büyütmüştür. Çocukluğu Karadeniz’in şirin beldesi Filyos’ta geçen İlker artık büyümüş, askerlik görevini bitirip beldeye geri dönmüştür. Bundan sonraki hayatını nasıl şekillendireceğine karar vermeye çalışırken geçmişindeki karanlık sırlar bir bir önüne çıkar.

Bir Kapalı Oda Cinayeti: Profesör Saffet Tunalı’nın evinin çalışma odasından bir el silah sesi duyulur. Profesörün genç karısı ve çalışanları kapıya koşarlar. Kilitli kapıyı açtıklarında profesörü başından silahla vurulmuş olarak bulurlar. Önce intihar olduğu düşünülen vakanın yapılan araştırmalar sonucu cinayet olduğu ortaya çıkar. Bu karmaşık vakayı çözmekte zorlanan Başkomiser soluğu Ülkü Lokantasının sahibi, ünlü dedektif Kerim Ülkü’nün yanında alır.

Yılbaşı Gecesi: Celal üç yıl önce ayrıldığı Filyos’a geri döner. Filyos’ta hiçbir şey değişmemiş hayat bıraktığı yerde kalmış gibidir. Soluğu eski sevgilisi Sibel’in evinde alır. İki sevgilinin hüzünlü karşılaşması geçmişin sırlarını yavaş yavaş su yüzüne çıkarır.

Göl Kıyısındaki Ev: Muzaffer, Kadir, Cihat ve Sabri yakın arkadaşlardır. Karlı bir kış günü Muzaffer Bey’in karanlık ve ürkütücü bir gölün kıyısındaki evinde, ortak yaptıkları bir işi rahatça konuşabilmek için toplanırlar. Gece olmuştur ve hararetli iş görüşmesi hâlâ devam ediyordur. Birdenbire herkes vurulan kapının sesiyle irkilir. Kapıyı açtıklarında etrafta hiç kimseyi göremezler. Yanıldıklarını düşünüp içeri girerler. Oysa her şey daha yeni başlıyordur.

GENCOY SÜMER KİTAPLARI 3

AİLE SIRRI

Yayınevi: HERDEM POLİSİYE/HERDEM KİTAP YAYIN

Yayın Tarihi: ARALIK 2018

Türü: POLİSİYE ROMAN

Basım Sayısı: 2. BASKI

Sayfa Sayısı: 146

Gencoy Sümer’den ‘Bir Percule Hoirot Macerası’.

Gencoy Sümer ilk romanı Feneryolu Cinayetleri’nden sonra yepyeni bir romanla daha karşımızda. Aile Sırrı mükemmel bir kapalı oda polisiyesi. Dedektif Dergi okurlarının yakından tanıdığı Percule Hoirot karekteri bir romanda vücut bulmuş. Ve ortaya enfes bir Katil Kim polisiyesi çıkmış. Aile Sırrı sürükleyici ve akıcı anlatımı, düzgün Türkçesi, zekice kurgulanmış, sırlarla dolu olay örgüsü ve sürpriz finaliyle Agatha Christie tarzına aşina olan okurların bir çırpıda okuyabileceği ve çok seveceği bir kapalı oda polisiyesi.

Londra’nın banliyölerinden biri olan Borehamwood’da yaşayan, tanınmış bilim adamı Sir Broderick Convey evinde, içeriden kilitlenmiş çalışma odasında, yanıbaşında bir notla ölü olarak bulunur.  Bu gizemli cinayeti bir an önce çözmesi için Başbakan tarafından özel olarak görevlendirilen Scotland Yard müfettişi McCartney’in eli kolu bağlanmıştır. Bir türlü çözemedeği bu vaka için en güvendiği dostundan yardım ister. Percule Hoirot buna benzer birçok vakada başarılı olmuş ünlü bir dedektiftir ve Müfettiş McCartney arkadaşının Sir Broderick Convey cinayetini de bir çırpıda çözeceğinden emindir. Yanılmadığını daha ilk anda anlar.

Percule Hoirot cinayet soruşturmasını derinleştirdikçe evde bulunan tüm aile bireylerinin Sir Broderick Convey’i öldürmek için bir sebebi olduğunu görür. Daha da derinlere inildikçe işin içinden bambaşka olaylar, inanılması güç sırlar çıkar. Ailenin geçmişinde açıklanamamış başka cinayetler de saklıdır.

GENCOY SÜMER KİTAPLARI 4

MAVİ KOLYE

Yayınevi: HERDEM POLİSİYE/HERDEM KİTAP YAYIN

Yayın Tarihi: TEMMUZ 2020

Türü: POLİSİYE ROMAN

Basım Sayısı: 1. BASKI

Sayfa Sayısı: 317

Gencoy Sümer Mavi Kolye’de, Feneryolu Cinayetleri’nden tanıdığımız, Ülkü Lokantasının sahibi, Dedektif Kerim Ülkü’nün yepyeni bir macerasını anlatıyor. Agatha Christie romanlarını ve “Katil Kim” polisiyelerini seviyorsanız bu romanda o tadı fazlasıyla bulacaksınız. Katilin kim olduğuna adım adım yaklaşırken kafanızda çeşitli adaylar oluşacak fakat gerçek katili bulmakta zorlanacaksınız. Hayretler içinde kalacağınız sürprizli bir sona da hazırlıklı olun. Gencoy Sümer’in polisiye edebiyatımıza kazandırdığı, rahat polisiye terimine muhteşem bir örnek olan Mavi Kolye’de, polisiyeye dair aradığınız her şeyi bulacaksınız.

Filyos, Zonguldak ilinin Çaycuma ilçesine bağlı bir beldedir. Dedektif Kerim Ülkü, beldenin ileri gelenlerinden İhsan Ayverdi’nin daveti üzerine Filyos’a gelir. Onu bu şirin beldeye getiren sebepler arasında aslında bir cinayeti çözmek olmasa da daha geldiği ilk andan itibaren kendini bir cinayet soruşturmasının içinde bulur. Filyos’un en muhteşem yapısı olan, adına Mavi Kolye denen eve geldiği anda ev sahibi İhsan Bey’in cesedi ile karşı karşıya kalır. İçinden çıkılması ilk bakışta çok zor olan bu gizemli cinayeti çözmek için beldenin gazetesinin sahibi Vedat Beyaz ve Asayiş Şube Başkomiseri Murat ile iş birliği yapar. Soruşturma ilerledikçe ortaya bambaşka sorunlar ve sorular çıkar fakat Kerim Ülkü’nün keskin zekasının her soruna bir çözümü, her soruya bir yanıtı vardır.

GENCOY SÜMER KİTAPLARI 5

BİR ÖLÜM KALIM MESELESİ

Yayınevi: HERDEM POLİSİYE/HERDEM KİTAP YAYIN

Yayın Tarihi: MART 2021

Türü: POLİSİYE – ÖYKÜ

Basım Sayısı: 1. BASKI

Sayfa: 226

Gencoy Sümer’in polisiye edebiyata kazandırdığı, kıvrak zekasıyla çözemediği muamma olmayan Dedektif Percule Hoirot ile ilk tanışmamız Aile Sırrı romanıyla olmuştu. Bir Ölüm Kalım Meselesi’nde Percule Hoirot yine zekasını konuşturuyor ve sebep fırsat ilişkisini baz alarak, gözlem yeteneğini de devreye sokarak beş ayrı cinayetin ardındaki sır perdesini kaldırıyor. Gencoy Sümer’in akıcı kalemi, temiz Türkçesi, zekice yazılmış olay örgüleri bu kitapta da çıkıyor karşımıza. Kitap okurunu nostaljik bir havaya soksa da aslında olaylar günümüz İngiltere’sinde geçiyor. Londra’nın Maida Vale semtinde sadık uşağıyla yaşayan Percule Hoirot’nun muamma çözmekteki yeteneğinin yanı sıra damak zevkine de hayran oluyorsunuz. Gencoy Sümer’in Feneryolu Cinayetleri romanının kahramanı Kerim Ülkü’nün de ünlü bir lokantanın sahibi oluşu, insana iki karakterin ortak bir noktası olduğunu düşündürüyor. Kimsede olmayan, benzersiz bir damak zevki… 

Polisiye seviyorsanız, muamma seviyorsanız, polisiye öykü seviyorsanız ve en önemlisi de Percule Hoirot gibi zekâsıyla aklınızı başınızdan alan dedektiflerin vakaları nasıl çözdüğüne şahit olmak istiyorsanız, Bir Ölüm Kalım Meselesi’ni mutlaka okumalısınız.

ÖYKÜLER:

Yılbaşı Gecesinde Cinayet: Percule Hoirot yılbaşı gecesi yemeği için yakın dostu Lord Charles Maxwell ve eşi Lady Catherine tarafından Maxwell Malikânesine davet edilir. Hoirot bu davete epey şaşırır zira Lord Maxwell’in daha önce yılbaşı daveti verdiği görülmemiştir. Yine de bu nazik daveti geri çevirmez. Malikâneye gelir gelmez, uzun yıllardır Maxwelllerin kâhyalığını yapan David Brent’in kulenin balkonundan düşerek hayatını kaybettiğini öğrenir. Olay soruşturulmuş ve sonunda Brent’in kazara balkondan düşüp öldüğü kanısına varılmıştır. Lord ve Lady de aynı düşüncededirler fakat kâhyalarının ölümünde hâlâ gizemini koruyan birkaç detay kafalarını kurcalamaktadır ve şüphelerinin dağılması, meselenin çözülmesi için Percule Hoirot’dan yardım isterler.

Bay Monaldi’nin Endişesi: Percule Hoirot aşırı şişmanlığın vücuduna verdiği zararlar sonucu bir baygınlık geçirir ve yoğun bakıma alınır. Yakın dostu ve doktoru Dr. Frank sayesinde hayati tehlikeyi atlatır fakat tamamıyla iyileşene kadar hastanede kalmak zorundadır. Bu zorunlu misafirlikte, evinde merdivenlerden düşerek ayağını kırmış bir başka hastayla, Bay Monaldi’yle tanışır. Hoirot, Monaldi’yle geçirdiği bu kısa süre içinde adamın abartmayı çok seven, vesveseli biri olduğuna karar verir. Bu yüzden adamın kazara düşmediği, biri tarafından itildiği iddialarına kulak asmaz. Fakat Bay Monaldi’nin vazgeçmeye niyeti yoktur. Birinin onu öldürmek istediğinde ısrarcıdır ve Percule Hoirot’dan bu kişinin kim olduğunu bulmasını ister. Adamı kırmamak için başlayan soruşturmanın sonunda Hoirot da Monaldi’yi öldürmek isteyen birinin varlığından emin olur.

Bir Ölüm Kalım Meselesi: Percule Hoirot,Maida Vale’deki dairesindeki çalışma odasında sabah gazetelerine göz gezdirirken sadık uşağı Arwyn kapıya dikilir. Dışarıda bir adam vardır ve acilen Hoirot ile görüşmek istemektedir. Uygunsuz bir zamanda rahatsız edilmek istemeyen Hoirot gelen misafiri geri çevirmek üzereyken konunun bir ölüm kalım meselesi olduğunu duyunca adamla görüşmeyi kabul eder. Karşısında Joh Keller adında, elli yaşlarında saygın bir taşra beyefendisi bulur. Meselenin ne olduğunu söylediğindeyse adamın akli dengesinin dış görünüşü kadar iyi durumda olmadığını düşünür. Zira adamın Hoirot’ya ilk sorduğu soru, “Hayaletlere inanır mısınız, yaşayan ölülere?” olmuştur. Elbette Hoirot hayaletlere de zombilere inanmıyordur fakat adamın anlattıkları öyle ilginç bir hal almaya başlamıştır ki bu konuyu araştırmak ve zombilerin altında yatan sırrı çözmek Hoirot için elzem bir hal alır.

Kraliçenin Mor Şapkası: Percule Hoirot, her yıl olduğu gibi o yıl da mayıs ayındaki banka tatilinde soluğu, son yıllarda İngiltere’nin güney sahillerinde keşfettiği, heybetli bir uçurumun gerisindeki yemyeşil bir düzlükte kurulmuş, Kraliçenin Mor Şapkası isimli küçük otelde almıştır. Her şey tam da beklediği gibi gitmektedir. Otel çok kalabalık değildir.  Sessiz, sakin bir tatil olacağından neredeyse emindir. Ne yazık ki huzurlu bir tatil hayali otelin misafirlerinden Bayan Forester’ın uçurumun dibinde cansız bedeninin bulunmasıyla suya düşer. Percule Hoirot’nun bulunduğu bir yerde bir cinayet işlenmişse tabii ki bu cinayetin ardındaki sır perdesini de sadece Hoirot kaldırabilir.

Tiyatrodan Sonra: Percule Hoirot, Adelphy Tiyatrosu’nda Kinky Boots müzikalini seyrettikten sonra evine gitmek üzere bir taksiye biner. Bir süre sonra taksinin farklı bir güzergâha saptığını fark eder. Evine giden yolda yol çalışması vardır ve şoför onu bildiği başka bir yoldan evine götüreceğine söz verir. Ne yazık ki sözünü tutamaz çünkü bu sefer de gittikleri yol polis arabaları tarafından kapatılmıştır. Bir olay mahallinin tam ortasındadırlar ve yakın dostu Başmüfettiş Paul McCartney olay mahallinin kapısında dikilmektedir. Hoirot arabadan iner ve dostunun yanında alır soluğu. Evin sahibi Helen Mallory sert bir aletle başına vurularak öldürülmüştür. Başmüfettiş McCartney, Hoirot’yu bulmuşken bırakmak istemez ve soruşturmada kendisine yardım etmesini ister.

GENCOY SÜMER KİTAPLARI 6

BİR YAZ GÜNÜYDÜ/GİZEMLİ SUÇ ÖYKÜLERİ

Yayınevi: HERDEM POLİSİYE/HERDEM KİTAP YAYIN

Yayın Tarihi: 2024

Türü: POLİSİYE – ÖYKÜ

Basım Sayısı: 1. BASKI

Sayfa: 128

Gencoy Sümer’in yeni öykü kitabı Bir Yaz Günüydü Emel Aslan’ın editörlüğünde, Herdem Polisiye etiketiyle raflarda yerini aldı. 

Altı gizemli suç öyküsünden oluşan kitapta Gencoy Sümer son satırlara kadar gizemin ustaca saklandığı, akıcı, sürükleyici, merak uyandıran, düzgün anlatımıyla yine bir solukta okunan bir kitap yazmış.

ÖYKÜLER:

Bir Yaz Günüydü: Sıcak ve güneşli bir yaz günü arkadaşlarıyla plajda eğlenen Fuat karşı kıyıya yüzerek gidebileceğini iddia eder. Fakat işler istediği gibi gitmez. Bir anda denizin tam ortasında çırpınmaya başlar ve dalgaların arasında kaybolur. Yapılan aramalar sonuçsuz kalır. Fuat boğularak ölmüş ve cesedi kim bilir hangi kıyıya sürüklenmiştir. Aradan geçen yıllar arkadaşlarına Fuat’ın bu dehşet verici sonunu unutturmuştur. Fakat içlerinden biri için bu olayın gizemi tazeliğini ilk günkü gibi korumaktadır.

Akşam Yemeği: Ünlü iş adamı Haldun Bey bir akşam yediği yemekten zehirlenir ve hayatını kaybeder. Olay önce bir besin zehirlenmesi sanılsa da yapılan otopsi sonucu adamın cinayete kurban gittiği anlaşılır. Bir yandan polis bir yandan Haldun Bey’in avukatı soruşturmalarını sürdürürler fakat tüm araştırmalar sonuçsuz kalır. Dosya faili meçhul olarak raflarda yerini alır. Bu olay Haldun Bey’in avukatının aklında yer etmiştir. Yıllar sonra gelen bir itiraf tüm taşların yerine oturmasını sağlar.

Vasiyetname: Eşiyle birlikte Büyükada’ya taşınan bir doktor, komşu köşkte bir döneme damgasını vurmuş ünlü bir şarkıcının oturduğunu görünce çok sevinir. Fakat sevinci uzun sürmez çünkü birkaç gün içinde şarkıcı kadının merdivenlerden düşerek öldüğü haberi gelir. Doktor farkında olmadan sinsi bir planın içine sürüklenmiştir.

Mektuplar: Bir kuyumcu, kendi evinde, kendi koleksiyonundan alınmış bir hançerle öldürülür. Başkomiser Mitat ve yardımcısı Ayhan’ın yürüttükleri soruşturma sonucunda kuyumcu cinayetinin altında yatan sır yavaş yavaş dağılmaya başlar.

Uyku: Bir adam işinden kovulmuştur ve depresyondadır. Kullandığı ilaçların da etkisiyle günün büyük bir bölümünü uyuyarak geçiriyordur. Neredeyse hayatla ilişiği kesilmiş durumdadır. Bir gün kapısı çalar ve polis karısının bir cinayete kurban gittiği haberini getirir. Adamın bu saçmalığa inanmaya niyeti yoktur zira o daha birkaç saat önce karısını sapasağlam görmüştür.

Çekmecedeki Çikolata: Yazar Nesrin ve eşi Şile’ye yeni taşınmışlardır. Yan komşuları her ne kadar normal bir aile gibi görünseler de Nesrin kısa sürede hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığının farkına varır. Bir de üzerine komşu evin halası şüpheli bir biçimde ölünce, Nesrin’e bu ölümü gizlice araştırmaktan başka çare kalmaz. Olaylar Nesrin’i içinden çıkmakta zorlanacağı, kararsız kalacağı bir sona doğru götürür.

GENCOY SÜMER KİTAPLARI 7

LANETLİ EVİN KATİLİ

Yayınevi: HERDEM POLİSİYE/HERDEM KİTAP YAYIN

Yayın Tarihi: 2024

Türü: POLİSİYE

Basım Sayısı: 1. BASKI

Sayfa: 330

Gencoy Sümer’den nefis bir katil kim polisiyesi…

Gencoy Sümer polisiye romanın klasik kurallarına sadık kalarak kusursuz bir kurgu oluşturmuş. Düzgün Türkçe, akıcı anlatım ve son sayfalara kadar diken üstünde bırakan gizem bir araya gelince ortaya tadına doyum olmayan bir roman çıkmış. Karakterler gerçekçi, betimlemeler dozunda, kurgu ustaca, çözüm şahane… Lanetli Evin Katili, en az Miss Marple kadar zeki bir kadın olan Ayten’le tanıştırıyor okurları ve devamının geleceğini düşündürerek, polisiye edebiyat dünyası yeni bir karakterle mi tanışıyor sorusunu sorduruyor.

Roman, eşini kaybetmiş, köpeğiyle İstanbul’un şirin sayfiyesi Güzelhisar’da yaşayan, Miss Marple lakaplı Ayten’in, yakın arkadaşı Füsun tarafından aranıp acilen evine çağrılmasıyla başlar. İnanılacak gibi değildir fakat arkadaşı evde bir hayalet olduğunu iddia ediyordur. Evin namı lanetli olduğuyla yürümüş olsa da Ayten’in bu safsatalara gençliğinde olduğu gibi şimdi de inanmaya niyeti yoktur. Füsun Güzelhisar’ın zenginlerinden Fikret Erbay’ın kız kardeşidir ve küçük yaşından beri Fikret’le birlikte yaşamak zorunda bırakılmıştır. Kaderine razı gelmiş, otoriter ağabeyi yüzünden hiç evlenmemiş, ömrünü sayfiye sakinlerinin lanetli olarak damgaladığı o evde geçirmiştir. Şimdiyse ağabeyi çok hastadır ve durumu iyice ağırlaşmıştır. Ayten’e göre onun evde hayalet gördüğünü sanması, içinde bulunduğu stresli durumdan kaynaklıdır ve acilen doktora görünmelidir. Ayten’in kafasını asıl meşgul eden evdeki olası hayalet değil, Fikret Erbay’dan kalacak mirasa bir an önce konmak için çekinmeden açık açık dualar eden akrabalardır. Birkaç gün içinde akrabaların duaları kabul olur ve Fikret Erbay ölür. Bu beklenen bir sondur fakat Ayten’in aklını kurcalayan bazı detaylar belki de bunun doğal bir ölüm olmadığını düşündürmektedir. Sadece birkaç gün sonra Fikret Erbay’ın özel hemşiresinin de intihar ettiği haberi duyulunca, Ayten şüphelerinde haklı olabileceğini düşünür. Yine sadece birkaç gün içinde gelen üçüncü ölüm haberi Ayten’e bu çetrefilli vakanın çözülmesi için kolları sıvamaktan başka çare bırakmaz.

En Son Yazılar