Dedektif Dergi
  • Hikayeler
    • Hikaye Dinle
    • Tüm Hikayeler
    • Bilim Kurgu
  • Makaleler
    • Tüm Makaleler
    • Kitaplar
    • Röportajlar
  • Bulmacalar
  • Polisiye Bloğu
  • Sayılar
    • Dedektif 16. Sayı
    • Dedektif 15. Sayı
    • Dedektif 14. Sayı
    • Dedektif 13. Sayı
    • Dedektif 12. Sayı
    • Dedektif 11. Sayı
    • Dedektif 10. Sayı
    • Dedektif 9. Sayı
    • Dedektif 8. Sayı
    • Dedektif 7. Sayı
    • Dedektif 6. Sayı
    • Dedektif 5. Sayı
    • Dedektif 4. Sayı
    • Dedektif 3. Sayı
    • Dedektif 2. Sayı
    • Dedektif 1. Sayı
  • Yazarlar
    • Arkın Gelişin
    • Ayşe Erbulak
    • Baran Barış
    • Cenk Çalışır
    • Çağan Dikenelli
    • Ceyda Kiremitçi Vasiliev
    • Çağatay Yaşmut
    • Dinçer Batırbek
    • Doruk Ateş
    • Ece Gürkan
    • Emel Aslan
    • Ercan Akbay
    • Esra Gürel Şen
    • Fatma Şanlı
    • F.S.
    • Funda Menekşe
    • Galip Uyar
    • Gencoy Sümer
    • Günay Gafur
    • Haluk Seyit
    • Işık Cödel
    • İzzet Otru
    • Kerem Kaş
    • Kerim Güner
    • Mert Çetin
    • Mete Karagöl
    • Necati Göksel
    • Necva Esen
    • Nilgün Kolgar Çalışkan
    • Nurhan Işkın
    • Onur Okan
    • Orçun Yenilmez
    • Özgür Hünel
    • Özlem Solak
    • Pelin İz Erdem
    • Ramazan Eraslan
    • Reha Avkıran
    • Tuğba Turan
    • Turgut Şişman
    • Türker Beşe
    • Ulaş Özkan & Emrah Poyraz
    • Samed Mumcu
    • Süleyman Baş
    • Şebnem Şenyener
    • Varol Mengüverdi
    • Yaprak Öz
    • Yamaç Yalçın
    • Yasin Yıldız
    • Yeşim Yörük
    • Yunus Emre Eroğlu
Instagram
Az kaldı geliyoruzzzzz www.Dedektifdergi.com #hikayecepte #hikayarabada #polisiye #polisiyedergi 39 4
Follow
Dedektif Dergi
  • Hikayeler
    • Hikaye Dinle
    • Tüm Hikayeler
    • Bilim Kurgu
  • Makaleler
    • Tüm Makaleler
    • Kitaplar
    • Röportajlar
  • Bulmacalar
  • Polisiye Bloğu
  • Sayılar
    • Dedektif 16. Sayı
    • Dedektif 15. Sayı
    • Dedektif 14. Sayı
    • Dedektif 13. Sayı
    • Dedektif 12. Sayı
    • Dedektif 11. Sayı
    • Dedektif 10. Sayı
    • Dedektif 9. Sayı
    • Dedektif 8. Sayı
    • Dedektif 7. Sayı
    • Dedektif 6. Sayı
    • Dedektif 5. Sayı
    • Dedektif 4. Sayı
    • Dedektif 3. Sayı
    • Dedektif 2. Sayı
    • Dedektif 1. Sayı
  • Dedektif Dergi 14. Sayı
  • Hikaye
  • Polisiye hikayeler

HİKAYE: ÜÇ KISA HADİSE

  • Yayın Tarihi: 9 Haziran 20194 Ekim 2019
  • 293 görüntüleme
  • 6 dakika okuma
  • Mete Karagöl
Total
3
Paylaşım
3
0
0
0
0
0
0
Beğeni
Tweet
Pin it
Paylaş
Beğeni
Paylaş
Paylaş

“Bu sokağa ölüm ilk adımını çoktan attı.” Peyami Safa – Bir Tereddüdün Romanı[1]

Bir

 

Öğleden sonra. Yağmur nefes aldırmayacak kadar süratle ve -damlaları birbirine- yapyakın yağıyor. Bulunduğumuz semtin ve çevredeki iki semtin üstü kapkara bulutlarla kaplı, öteki tarafların güneşli ve bulutsuz olduğu görülebiliyor.

Penceresi havalandırmaya bakan ve güneşi göstermeyen odamdan, güneşi görmek için dışarıya çıkmıştım, oysaki ben adımımı dışarı attıktan on beş dakika sonra yağmur ince ince başlamış ve sonra şimdiki gibi yağmaya başlamıştı. Cebimde kalan son on bir liraya boş verip ıslanmaktan kaçmak için bu kafeye kendimi dar atmıştım.

Çay her zaman ucuz olur.

Odada başladığım Peyami Safa’nın Bir Tereddüdün Romanı adlı romanına kaldığım yerden devam ediyorum. Okuyorum üç beş sayfa daha. Kurgusu beni içine çekmese de, yazarın (ya da muharrir mi demeliyim?) kullandığı olağanüstü dil beni hayran bırakıyor. Bu sırada sayfayı çevirirken gözüm yandaki masaya takılıyor, gençten bir hanımefendi çantasını toplayıp masadan kalkıyor. Dışarı bakıyorum. Yağmur devam ediyor. Çaktırmadan yeniden kadına bakıyorum. Bakışlarım denk gelir de hakkımda yanlış düşünür diye kitabıma dönüyorum, ama aklım hâlâ onda. Nihayet aklım kitaba döndüğünde, sesler yükseliyor, dikkatim yeniden dağılıyor.

Kafamı kaldırıyorum. Az önceki hanımefendi kasada, panikle sağına soluna bakınıyor. Garsonlar da panik halinde. Kimseden ses çıkmıyor. Az önce boşalan masaya gelen bir garson, sağına soluna ve eğilip sandalyelerin altına bakıyor. Eğilmişken bütün zemini inceliyor. Ne arıyorsa yok.

Sakallı ve diğer garsonların yaşça en büyüğü gözüken bir beyefendi, duruma açıklık getiriyor, “Arkadaşlar, herkesten özür dilerim, buraya bakar mısınız?” Herkesin baktığından emin olunca devam ediyor, “Hanımefendinin cüzdanı çalınmış. Kırmızı renkli, pullu ve küçük bir cüzdanmış. Gören oldu mu acaba?” diyor.

Kimseden ses çıkmıyor. Garsonun sözü yanlış anlaşılmaya çok müsait. Açıkça buradaki herkesi zan altında bırakıyor. Kimseden ses çıkmamaya devam ediyor. Kadın üzüntüsünden ağlamaya başlıyor. Parası önemli değil, diyor. İçinde üç ay önce ölen annesinin fotoğrafı olduğunu söylüyor. Paradan başka bir şeye değer verdiği için ona bir kez daha yakınlık duyuyorum ve elimden bir şey gelemediği için üzülüyorum.

Kameraların incelenmesini ortaya atıyor biri. O anda fark ediyorum köşedeki kameraları. Kadın umutlanıyor. Ama garson kameraların kayıt yapmadığını söylüyor. Müşterilerden bir bey kısık sesle küfür savuruyor. Duyuyorum. Rahatsız oluyorum. Demin masaya bakmaya gelen garson bana eğiliyor, “Siz gördünüz mü herhangi bir şey?” diye soruyor. Polisçilik oynamak istiyor. Düşünüyorum. Zaten polis olmak istediğini, sınavları kazandığını, mülakatlarda elendiğini geçiriyorum aklımdan. Hazır fırsat gelmişken, soruşturmak istiyor. Belki birazdan gelecek olan polise bulduğu kanıtları sunacak ve polisin amire, amirin de bu olayı müdüre anlatmasıyla, bu sayede garsonun teşkilata alınacağını hayal ediyorum. “Yok, görmedim,” diyorum.

Kadının yoğun isteğiyle polise haber veriliyor. Oturması için bir sandalye getiriyorlar.

“Başka yerde düşürmüş olmasın!”

“Kesin parası yok, yol yapıyor, orospu!”

“Evde unutmuştur kesin.”

“Kırmızı pullu cüzdan mı olur lan!”

Yaklaşık on beş dakika bekledikten sonra lavabodan gelen bir kadın, “Kaybolan cüzdan acaba bu mu?” diyor. Kadın ayağa kalkıyor ve cüzdanı kapıyor. İçine bakıyor. Fotoğraf olduğu gibi duruyor. “Lavaboda unutmuşsunuz, herhalde ellerinizi kurulamak için mermerin üstüne koydunuz, sonra unuttunuz,” diye açıklıyor durumu. Cüzdanı kadının çalmış olabileceğini düşünüyorum, tuhaf bir suçlamayla. Garson, “Polisi aramıştık, birazdan gelir,” diyor.

Cüzdanına kavuşan kadın cüzdanından çıkardığı on lirayla hesabı ödüyor. Gidiyor.

Polis geliyor, durum izah ediliyor. Bana soru soran garson ortada gözükmüyor. Polisler gidiyor.

Çayım çoktan bitti. Yağmur durdu. Kalktım. Hesabı ödedim. Bir çay dört liraydı.

 

İki

 

İki gün başkasının yerine, marketin kasasında durdum ve aldığım iki günlük yevmiyenin ne kadar gideceğini düşündüm. Aparta gidiyordum. Mezun olalı dört ayı buluyordu ve iş için hangi kapıya gittiysem, kapı kapanıyordu. İki günlük yevmiye, yüz lira ederdi. Soğan, patates, domates gibi sebzelerin yanına yaklaşmaya gelmezdi. Ucuz peynir, zeytin bulunurdu. Makarna hâlâ uygun fiyattaydı ama yağsız pişerse daha hesaplı olurdu. Bacağımdaki pantolondan başka bir pantolon daha vardı. Dışarı çıkmazsam ayakkabım yıpranmazdı. Neyse ki kaldığım odanın faturalarını ödemiyordum, karanlığın içinde yaşardım yoksa. Odanın kirası yaklaşmaktaydı ya, enseyi iyice karartmamak gerekirdi.

Ben bunları düşünürken önümde bir araba ani fren attı ve lastiğin acı sesi duyuldu. İçinden inen irikıyım bir adam önümdeki çocuğu kucaklayıp arabaya bindirdi, sonra kapıyı kapattı ve araba aniden hareketlendi.

Çevremde “Ne oluyor ya?” gibi tepkiler duydum. Gerçekten de az önce izlediklerimizi, kötü bir dizinin en berbat sahnesi sanıyordum. Ama öyle değildi. Gerçekti. Çocuğun annesi olduğu anlaşılan kadın giyim mağazasından çıkıp endişeyle çocuğunu aramaya başladı. Ama bulunamadı. Çevremdeki insanlar hep bir ağızdan durumu anlatmaya koyuldular. Sonra kadın ağlamaya başladı. Ben olduğum yerde duruyordum. Biri bana, “Ne gördün?” diye soracak olursa, olduğu gibi anlatırdım. Sonra, “Madem çocuk önündeydi, neden kaçırılırken bir şey yapmadın?” diye soracak olursa da, biraz utanırdım, “O sırada patates ve soğan fiyatlarını düşünüyordum,” derdim.

Kalabalık giderek arttı.

Yaşlıca bir adam yanıma yaklaştı, “Çocuğu unutup içeride oyalanırsan olacağı bu! Ah ah, şimdiki gençlerde ne analık ne de babalık!” dedi. Başka bir yanımdaki de yaşlı adamı onayladı. Bir başkası da. Bir başkası, “Kusura bakma genç adam,” dedi bana. “Ama sizin aklınız bir karış havada oluyor. Elinize alınca o telefonları, çok kaptırıyorsunuz kendinizi. Sonra unutulan çoluk çocuk da oluyor, söz de oluyor, ne dersen de, o da oluyor.”

 

Üç

 

Yatak bazasını pencerenin tam altına alıyorum, masayı da odanın tam ortasına çekiyorum. Sonra bir şeyler yazıp yazamayacağımı yokluyorum. Yalnızca üç ay önce okuduğum ve aklıma zaman zaman sözleri gelen bir romanın bir alıntısı canlanıyor yeniden aklımda. “Hani enkaz altında kalan hatıralarımdan yükselen çığlıklar? Hani bu doğumun sancıları, kıvranışları? Ne ümit, ne teessüf! Ölmüş gibiyim.[2]” Yazmak gelmiyor içimden. Sonra masanın üzerine çıkıp ipi yokluyorum, sağlam olduğunu anlayınca da ipi boğazıma geçiriyorum. Aklıma son bir alıntı getirmeye çalışıyorum, günlerdir yemek yemediğimi unutup mutlu bir alıntı arıyorum, umutlu olsun istiyorum, anlamı kişiden kişiye değişecek bir alıntı geliyor aklıma, “İyi yazarlar hayata sık sık dokunur.[3]” İp boğazımda, masanın kenarına ayağımı götürüyorum. Var gücümle masayı altımdan itiveriyorum.

 

[1] Sayfa 85, Ötüken Neşriyat

[2] Peyami Safa, Bir Tereddüdün Romanı, sayfa 59, Ötüken Neşriyat

[3] Ray Bradbury, Fahrenheit 451, sayfa 105, İthaki Yayınları

Yorum Bırakın:

yorum

Total
3
Paylaşım
Beğeni 3
Tweet 0
Pin it 0
Paylaş 0
Beğeni 0
Paylaş 0
Mete Karagöl

İstanbul Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi bölümünü 2019 yılında bitirdi; bir kütüphanecinin toplumu eğitmede ve yol göstermede önemli bir rolünün olduğunu düşünüyor, bu ülküyle çalışmaya devam ediyor. 2016 yılından bu yana düzenli bir şekilde öykü yazıyor; yazarak ve okuyarak gelişiyor. Sanatın sanatçı için olduğunu, sanatçının da toplumun içinden geldiğini savunuyor. Realizmin peşinde. İlk öykülerinin arasında polisiye olduğunu seçince, en gerçekçi edebiyat türünün polisiye olduğunu anladı. Alpaslan Kaya dünyasının yaratıcısı.

Önceki Yazı
  • Dedektif Dergi 14. Sayı
  • Hikaye

HİKAYE: KAFE ŞAHİKA

  • Yayın Tarihi: 9 Haziran 201919 Haziran 2019
  • Nilgün Kolgar Çalışkan
Oku
Sıradaki Yazı
  • Dedektif Dergi 14. Sayı
  • Hikaye

HİKAYE: İŞ KAZASI

  • Yayın Tarihi: 9 Haziran 201914 Haziran 2019
  • Onur Okan
Oku
-
Mutlaka Oku
Oku
  • Dedektif Dergi 16. Sayı
  • Hikaye

HİKAYE: KAÇAK

  • Yayın Tarihi: 8 Ekim 201923 Kasım 2019
  • Yamaç Yalçın
Goya-Madrid-Ayaklanmasında-Kurşuna-Dizilenler
Oku
  • Dedektif Dergi 16. Sayı
  • Hikaye

HİKAYE: DUVAR TABLOLARI

  • Yayın Tarihi: 8 Ekim 20199 Ekim 2019
  • Nurhan Işkın
reha avkıran hikaye güversin cinayetleri dedektif dergi
Oku
  • Dedektif Dergi 16. Sayı
  • Hikaye

POLİSİYE HİKAYE: GÜVERCİN CİNAYETLERİ

  • Yayın Tarihi: 8 Ekim 201923 Kasım 2019
  • Reha Avkıran
Polisiye Hikaye Deli Mavi Dinçer Batırbek Dedektif Dergi
Oku
  • Dedektif Dergi 16. Sayı
  • Hikaye

💙 HİKAYE: DELİ MAVİ 📘

  • Yayın Tarihi: 8 Ekim 201923 Kasım 2019
  • Dinçer Batırbek
Polisiye Hikaye Gülümse Dedektif Dergi Yeşim Yörük Dedektif Dergi
Oku
  • Dedektif Dergi 16. Sayı
  • Hikaye

POLİSİYE HİKAYE: GÜLÜMSE

  • Yayın Tarihi: 8 Ekim 201917 Kasım 2019
  • Yeşim Yörük
Oku
  • Dedektif Dergi 16. Sayı
  • Hikaye

TİLDA VE DİĞERLERİ 16: TİLDA WOODSTOCK’TAN SESLENDİ | BEN DE #SUSAMAM

  • Yayın Tarihi: 8 Ekim 20198 Ekim 2019
  • Tuğba Turan
Hikaye Sürpriz Emel Aslan Dedektif Dergi
Oku
  • Dedektif Dergi 16. Sayı
  • Hikaye

HİKAYE: SÜRPRİZ!

  • Yayın Tarihi: 8 Ekim 20198 Ekim 2019
  • Emel Aslan
İstanbul Hikayesi Unutulmaz Cinayet Dedektif Dergi
Oku
  • Dedektif Dergi 16. Sayı
  • Hikaye

HİKAYE: ALPASLAN KAYA / UNUTULMAZ CİNAYET

  • Yayın Tarihi: 8 Ekim 2019
  • Mete Karagöl
Çıktı! Resme Tıkla!
https://www.babil.com/velinimet-kirtasiyesi-kitabi-gencoy-sumer
Çıktı!
İndirim için Resme Tıkla!
GÖL-KIYISINDAKİ-EV-1160x1477-1 (1)
about
Dedektif Dergi
Yazar Olmak için Bilgi Al:
Tıkla
Dedektif | Polisiye Dergi
  • Hakkımızda
  • Bize Ulaşın
  • Dedektif Dergi Sayıları
  • Dedektif’te Yazar Olmak
  • Türkiye Polisiye Yazarları 🇹🇷
Polisiye hikayeler şimdi cebinde.
Az kaldı geliyoruzzzzz www.Dedektifdergi.com #hikayecepte #hikayarabada #polisiye #polisiyedergi 39 4
Çok yakında 🕵️‍♂️ www.Dedektifdergi.com adresinde #polisiye #dedektifdergi #dedektif #hikaye #hikayecepte #kimneokuyor #tavsiyemdir #okumakgüzeldir 51 0
Nurhan Işkın ile söyleşimizi henüz okumadıysanız - - > www.Dedektifdergi.com #nurhanışkın @nurhaniskin #polisiye #dedektifdergi #dedektif #yazar #roportaj #yazar #gerilim #edebiyat #kimneokuyor #okumakgüzeldir #tavsiyemdir 48 1
Yaratıcı Yazarlık Atölyesi Başlıyor!  Adanalilar hazır mı? Detaylar: www.Dedektifdergi.com da @aysegul_tiya #adana #yazar #atölye #yazarlik #ders #seminer  #adanali #adanacity #adana01 #adanam #edebiyat 37 3
#24kasımöğretmenlergünükutluolsun  @yaprinka @funda_menekse @haluk_seyit_turkce_edebiyat @19.05.1919_bd @goncaciftciogullari 94 4
Polisiye hikaye: Gülümse! Okumak için: www.Dedektifdergi.com #hikayecepte #dedektifdergi #kimneokuyor #tavsiyemdir #polisiye #dergi #dergilik #okumakgüzeldir @yesim_birol 38 1

Aradığınızı yazıp enter'a basın. Bakalım sitede var mı.