Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Agatha Christie Zehirleri ve Agatha Christie Kitaplarında Zehir

Diğer Yazılar

Agatha Christie zehir konusunda oldukça bilgili bir yazar olarak tanınır. Bunu da Birinci Dünya Savaşı  yıllarında gönüllü hemşire olarak çalışmasına borçlu olduğu söylenir. Büyük ihtimalle sorumlu olduğu ecza dolabında, tıbbi amaçlar için kullanılan pek çok zehirli ilaç bulunmaktaydı.

Christie’nin zehirler hakkındaki bilgisi sadece ilaçlarla sınırlı değildi elbette. Bu zehirlerin elde edildiği bitkileri de yeterince tanıyordu. Yaprakların mı yoksa çiçeklerin mi zehirli olduğu ve bu zehirlerin nasıl elde edildiği  konusunda tam bir uzmandı.Herhalde gönüllü hemşirelik yıllarında sayısız zehirlenme vakasıyla karşılaşmıştı. Bu da onu zehirlenme belirtileri ve tedavisi konusunda bir hayli bilgilendirmişti.

Agatha Christie bütün bu bilgi ve deneyimlerini romanlarında bol bol kullandı. Eserlerinde zehirle işlenmiş cinayetler, bütün diğer yöntemlerden kat be kat daha fazla yer alır. Bunun nedenini Agatha Christie, zehirin çekici, zarif bir cinayet aracı oluşuyla açıklamaktadır. Tabanca mermisi ya da herhangi bir ağır cismin (bıçak, balta, taş vs.) kabalığı onda yoktur.

Şimdi dilerseniz, Agatha Christie’nin sevdiği zehirlere bir göz atalım.

AGATHA CHRİSTİE ZEHİRLERİ: STRİKİNİN

Agatha Christie’nin ilk romanı olan Ölüm Sessiz Geldi‘de cinayet arac, strikinin isimli zehirdi. O dönemde kullanımı yaygın olan ve az bir dozla dahi ölüme yol açabilen strikinin, sonraki yıllarda tedavi imkanlarının gelişmesiyle gözden düştü. Günümüzde cinayet amacıyla hemen hemen hiç kullanılmayan bu zehir, özellikle ağızdan alındığında çok etkili olabiliyordu. Romanda da maktulün yemeğine konmuş, durum uzun süre anlaşılamamış, belirtiler ancak gece yarısından sonra kendisini göstermişti. Tabii o saatten sonra yapacak bir şey yoktu.

AGATHA CHRİSTİE ZEHİRLERİ: MORFİN

Tıpta yaygın biçimde kullanılır. Her doktorun  ya da hemşirenin çantasında mutlaka bulunur. Ağrı kesici olarak değişik dozlarda enjeksiyon yoluyla vücuda verilir. Aynı zamanda bağımlılık yapması ve organizmadaki tahribatı nedeniyle çok tehlikeli bir uyuşturucudur. Aşırı dozlar, zamanında müdahale edilmezse ölüme sebebiyet verir. Koltuktaki Ölü‘de, cinayet morfin kullanılarak işlenir. Burada zehir, çaya karıştırılmak suretiyle ağız yoluyla kurbana verilmiş, ölüm bir iki saat içinde gerçekleşmiştir. Christie’nin morfin kullanan en soğukkanlı katillerinden biri de Briç Masasında Cinayet romanında yer alır.

AGATHA CHRİSTİE ZEHİRLERİ: CONİİN

Beş Küçük Domuz‘da, ressam Amyas Crale, birasına karıştırılan Coniin isimli bir zehirle öldürülür. Etkisini yavaş gösteren bu zehir oldukça acı tadıyla kolayca ayırd edilebilir.  Kaynağı baldıran otudur. Sokrates’i de öldüren bu zehir, tıpta analjezik ve spazm çözücü olarak kullanılmıştır.

NİKOTİN

Üç Perdelik Cinayet romanının her perdesinde bir cinayet işlenir. Cinayet aracı ise nikotindir. Bu mübarek de çok kuvvetli bir zehirdir ve etkisini süratli bir biçimde göstermesiyle  tanınır. Bu nedenle, nikotin zehirlenmesi, polisiye romanlarda dramatik gerilimin en yukarıya tırmanmasını  sağlar.

AGATHA CHRİSTİE ZEHİRLERİ: SİYANÜR

Agatha Christie’nin favori zehiri siyanürdür. Günümüzün de en tehlikeli zehirlerinin başında gelen Siyanürün taşınması ve elde edilmesi kolaydır. Hemen her evde fare-böcek ilacı olarak ya da bahçedeki zararlı ot ve hayvanları öldürme ilacı olarak bulunur. Ya da bu amaçlarla herhangi bir eczaneden sorgusuz sualsiz satın alınabilir.  Çok kuvvetli bir zehirdir. Vücuda girişinden beş-on saniye sonra belirtileri başlar ve hızlı bir biçimde ölümle sonuçlanır. Polisiye metinlerde bu tarz ölümler dramatik etkiyi ve merak duygusunu en yüksek noktaya çıkartır. Agatha Christie bu bilinçle hareket ederek, bir çok romanında siyanürü başarıyla kullanmıştır. Örneğin, Şampanyadaki Zehir tipik bir siyanür zehirlenmesi romanıdır. Bir yıl arayla, aynı koşullar altında, birbirine tıpatıp benzeyen  iki cinayet, bir restoranda, kalabalık bir ortamda işlenir. Masadakilerden hangisinin zehiri şampanya kadehine koyduğunu polis bulabilecek midir?

Siyanür, On Küçük Zenci ve Porsuk Ağacı Cinayeti‘nde de karşımıza çıkar.

AGATHA CHRİSTİE ZEHİRLERİ: ARSENİK ZEHİRİ

Viktorya döneminin en yaygın zehiri. Kronik belirtileri mide iltihabındakilere benzediğinden, kolay teşhis edilemeyen bu zehiri Agatha Christie 4.50 From Paddington romanında kullanır. Arsenik toz halinde beyaz bir maddedir. Bu nedenle arseniği kurbanın gözleri önünde şeker diye çay fincanına koymak bile mümkündür. Kokusuz ve tatsız oluşu, zehirin yemeklere karıştırılarak ağızdan alınmasını kolaylaştırır. Azar  azar, küçük dozlarla fakat her gün düzenli bir biçimde verildiğinde, bir süre sonra mide krampları, halsizlik, yorgunluk, ciltte yaralar ve nihayet sinir sisteminin bozulması ve bilinç kaybı ortaya çıkar. Son safhada ölüm gerçekleşir.

AGATHA CHRİSTİE ZEHİRLERİ: FOSFOR

Agatha Christie, bazı romanlarında, pek bilinmeyen, kullanımı yaygın olmayan zehirler kullanmıştır. Fosfor bunlardan biridir.  Ölüden Gelen Mektup‘ta katil, cinayet için denediği bir çok yöntemden sonra, fosfor kullanır ve başarılı olur. Doğada yaygın bir halde bulunan beyaz fosfor çok zehirli bir maddedir. Belirli düşük dozlar halinde alınması insan organizmasını düzenlemede olumlu etkiler yapar. Ancak, yüksek dozlar ölüme varan şiddetli zehirlenmelere yol açabilir.

AGATHA CHRİSTİE ZEHİRLERİ: TALYUM

Agatha Christie’nin kullandığı bir başka fazla bilinmeyen (hatta belki de hiç bilinmeyen) zehir Talyum‘dur. Talyum, doğada çok az bulunur. Özel nitelikli camların üretiminde ve fare zehiri yapımında  kullanılır. Tabii insanlar için de çok zehirli bir madde olduğunu söylemeye gerek yok. Agatha Christie’nin Ölüm Büyüsü romanı talyum zehirlenmesine mükemmel bir örnektir. Yorgunluk, mide şikayetleri ve özellikle saç dökülmesiyle başlayan kronik zehirlenme, bir süre sonra şiddetli ağrılarla ölüme sebebiyet verir.

AGATHA CHRİSTİE ZEHİRLERİ: ZEHİRLİ OTLAR

Agatha Chritie’nin öykülerinden birinde bütün bir aile yüksük otuyla zehirlenir. O gün , yemeğe konmak üzere bahçeden gebre otu vs. toplanmıştır. Polis, bu otların arasına yanlışlıkla yüksük otunun da karışmış olduğunu keşfeder. Keşif doğrudur. Gerçekten de yüksük otu, gebro otlarının arasına karışmıştır. Ama yanlışlıkla değil.
Yüksük otunun bir çok zehirli bitki gibi tıpta önemli bir yeri vardır. Kalp ilacı olarak kullanılan dijitalin, yüksük otundan elde edilir. Agatha Christie‘nin bir çok öykü ve romanlarında aşırı doz alınan dijitalin de cinayet aracı olarak boy gösterir.

Mis Marple’ın Karayipler’de geçen Ölüm Adası isimli macerasında belladonna denilen bir bitkiyle tanışırız. Ülkemizde de bol yetişen güzelavrat otudur bu. Yaprakları oldukça zehirlidir. Atropin denen ve tıpta yaygın biçimde kullanılan madde  güzelavrat otundan elde edilir. Eskiden kadınlar gözlerini daha iri göstermek için bu atropin maddesinden damlatırlarmış gözlerine. Aşırı dozda alındığında halüsilasyonlara yol açan atropinin son yıllarda uyuşturucu  olarak kullanılması yaygınlaşmıştır.

Bitkilerden söz açılmışken, porsuk ağacını da unutmamak lazım. Porsuk Ağacı Cinayeti’nde katil, porsuk ağacı meyvasının çekirdeğini maktulün sık sık yediği bir yiyeceğe (marmelatlara) karıştırarak, önceden belirlenmemiş bir tarihte ölmesini sağlar. Gerçekten de porsuk ağacı tümüyle zehirli bir ağaçtır. Zehirsiz tek yeri meyvalarıdır. Kuşlar bu meyvayı itina ile yerler. Çünkü çekirdek kısmı en zehirli bölgedir. Zehir vücuda girdikten 4-5 saat sonra belirtiler kendini gösterir. Geri dönüş imkansızdır.

TEHLİKELİ İLAÇLAR

Agatha Christie’nin tercih ettiği  cinayet araçları arasında ilaçlar da önemli bir yer tutar. Atropin, dijitalin gibi ilaçlardan yukarıda söz etmiştik. Şurası bir gerçektir ki, onun en  gözde zehiri Veronal’dir. Şahsen, Agatha Christie dendiğinde benim aklıma ilk gelen daima “birkaç veronal tableti” olur.

Veronal aslında eczanelerde reçeteyle satılan ve yaygın bir biçimde doktorların hastalarına yazdığı bir ilaçtır. Özellikle geçen yüzyılın ortalarına kadar başağrılarını kesme ve uykusuzluk hastalığına son verme  amaçlı olarak kullanılmıştır. Köken itibariyle bir tür barbitürattır ve her barbitürat gibi bağımlılık yapabilir. Eroin ve morfin gibi yaygın biçimde oyuşturucu olarak kullanılır. Ve her ilaç gibi fazla alındığında toksik etkisi yapar.
Roger Ackroyd Cinayeti‘nde katilin intihar etmek için kullandığı ilaçtır. Ama onu daha çok Birisi Ölecek‘te Carlotta Adams’ın ölümüne sebep olan ilaç olarak tanırız. “Birkaç veronal tableti” tabiri, Agatha Christie’nin bir çok öykü ve romanında karşımıza çıkar

GERÇEK KATİLLER VE AGATHA CHRİSTİE

Agatha Christie’nin zehirle işlenen kurgusal cinayetleri, bir çok gerçek katile esin kaynağı olmuştur. Bunların en ilginci Fransa’da yaşanmış ve bir katil, cinayet metodunu Agatha Christie’nin Cinayetler Klübü kitabındaki  hikayelerden birini okuduktan sonra belirlediğini itiraf etmiştir. Miss Marple’ ait bu öyküde cinayet atropin ile işlenir. Katil  kurbanını kırmızı şaraba bu zehirden karıştırmak suretiyle öldürür.

Bir diğer olayda da bir bebeğin talyum zehirlenmesinden kurtulabilmesi, Christie’nin Ölüm Büyüsü adlı romanı sayesinde olmuştur. Bu romanda, katil kurbanlarını talyum ile zehirler. Adli tıp ölüm sebebini uzun süre keşfedemez. Sonunda durumu öykünün amatör detektiflerinden biri farkeder. İşte bu kitabı okuyan bir hemşire, hastaneye getirilen bebeğin talyum zehirlenmesi belirtileri gösterdiğini hemen anlar.  Böylece, bir cinayet romanı sayesinde bir bebeğin hayatı kurtulur. Talyum zehirlenmesi belitilerinin en önemlisi yoğun saç dökülmesidir. Hemşirenin teşhisinde bu durumu farketmesi büyük rol oynamıştır.

En Son Yazılar