Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

DEDEKTİF DERGİ YAZARLARINDAN, GENCOY SÜMER’E DAİR…

Diğer Yazılar

Dinçer Batırbek
Dinçer Batırbek
1974 yılında Konya'da doğdu. Ankara Fen Lisesi ve ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Halen Ankara’da bir kamu kurumunda görev yapıyor. 2018 yılında Cemil Kavukçu ve Fadime Uslu ile Uygulamalı Öykü Atölyesi’ne katıldı. Öykü ve şiirleri, çeşitli edebiyat dergilerinde ve yarışma seçkilerinde yayınlandı. Fantazya ve Bilim Kurgu Sanatları Derneği (FABİSAD) tarafından düzenlenen 2017 ve 2018 GİO Ödülleri’nde, öykü dalında iki kez başarı ödülüne değer görüldü. 2019 yılından bu yana Dedektif Dergi’nin yazarları arasında yer alıyor. Polisiye gizem edebiyatına ilgi duyuyor.

Dergimizin kurucusu, güncel Türk polisiyesinin öncü yazarı kıymetli hocamız Gencoy Sümer’i Dedektif emekçisi yazar dostlarımıza sorduk. İşte aldığımız yanıtlar.

REHA AVKIRAN

2017-2018 yılları… Sherlock Holmes ve Edgar Allan Poe öykülerini tekrar tekrar okumaktan gına gelmiş. Bizimkiler neler yazmış acaba diye bakacak örnek arıyorum. Kitabevi raflarında bolca yerli polisiye roman var. Öykü kitabı ara ki bulasın. Ahmet Ümit’in Aşk Köpekliktir ve Agatha’nın Anahtarı adlı öykü kitaplarını buluyorum. Başka… Yok… Kitabevleri sözleşmiş gibi yerli polisiye yazarlarının öykü kitaplarını basmıyorlar. Satmazmış… Basmazsanız nereden bileceğiz satıp satmayacağını.

İnternete bakınıyorum belki birileri bir şeyler yazmıştır diye. Google beni Dedektif Dergi’ye yönlendiriyor. Altı sayısı çıkmış o güne kadar. Meğer birileri, hem de gayet güzel polisiye öyküler yazıyormuş memlekette de benim haberim yokmuş. E-postayla dergiye öykü göndermek isteğimi iletiyorum. Kuru bir “şu adrese gönderebilirsiniz öykünüzü” cevabı alıyorum birkaç saat sonra. Yedinci sayıda yayımlanan ilk öyküm derginin kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni (ve redaktörü ve editörü) Gencoy Sümer’i tanımama vesile oluyor.

Gencoy Sümer’in (ve tabii ki sevgili Turgut’un) polisiye tutkusunu, zekâsını, sabrını ve azmini anlamak için birkaç sayı yetiyor. Hiçbir maddi beklenti olmadan, çoğu zaman cepten harcayarak böyle bir işe soyunmak için delicesine bir polisiye tutkunu olmak gerek diye düşünüyorum.

Dedektif Dergi, Gencoy Sümer sayesinde zamanla bir okula dönüşüyor. Genel Yayın Yönetmenliği yapmak ve öykü yazmanın dışında, dergiye gönderilen her öyküyü sonuna kadar okuyup değerlendiriyor, redaksiyonlarını yapıyor, kurgu konusunda yazarlara yol gösteriyor. Whatsapp grupları ve Zoom toplantılarında dilbilgisi, polisiye kültürü ve daha birçok konuda yöneltilen her soruya yanıt veriyor, tartışıyor… Ve bütün bunları büyük bir sabırla yapıyor.

Nitekim birkaç yıldır peş peşe yayınlanan öykü kitapları Dedektif Dergi okulunun meyveleri olarak ortaya çıkıyor. Türkiye’nin ilk polisiye öykü yarışması yine Dedektif Dergi tarafından düzenleniyor, dereceye girenlerin öyküleri kitap haline getiriliyor. Öykü yazarlarının çoğalması, polisiye öykü kitaplarının yayınlanması üzerine, Türkiye Polisiye Yazarları Derneği, sadece roman dalında verdiği Kristal Kelepçe Ödülleri’ne öykü kategorisini de ekliyor.

Uzun lafın kısası; Türkiye’de polisiye öykü denince benim aklıma Gencoy Sümer geliyor.

YEŞİM YÖRÜK

Dedektif Dergi yazarları olarak sanırım hepimizin hemfikir olduğu düşünce dergimizin bir okul olduğudur. Dedektif Dergi bir okulsa bence Gencoy Sümer bu okulun başöğretmenidir. Polisiye edebiyat üzerine uçsuz bucaksız bilgi birikiminden bizleri hiçbir koşulda mahrum etmeyen, öğretmeyi kendine amaç edinmiş bir başöğretmen… 

Ben yaklaşık altı senedir derginin yazarları arasındayım ve bu altı yıl içinde Gencoy hocamın desteğini hissetmediğim tek bir an dahi olmadı. En iyisi olmamız için elinden geleni ardına koymadığına birçok kez şahit oldum. Edebiyatın her türü hakkında bitmek tükenmek bilmeyen bir bilgi birikimi olduğu, üstelik şimdiye kadar bize sunduğu bilgilerin buzdağının sadece görünen kısmı olduğu fikrindeyim. Polisiye edebiyata dair tüm birikimini bir, hatta “edebiyat kuralları, yazmanın kuralları, polisiyenin kuralları, kurgu oluşturma” başlıkları altında birkaç kitapta toplayacağı günü iple çekenlerdenim.

Bir öğretmen olarak sonsuz saygı duyduğum Gencoy Sümer, bir yazar olarak da en sevdiklerim arasında en ön sırada. Gencoy Sümer okumaktan asla vazgeçmeyeceğim. O derin bilgi birikimini ve tecrübelerini yazdığı her satırda okura sunabilen çok başarılı bir yazar. Yazmaya olan tutkusunu akıcı ve sürükleyici anlatımında, özenli ve düzgün Türkçesinde, zekice işlenmiş kurgularında hissetmemek mümkün değil. Bir Türk polisiye yazarı olarak Agatha Christie gibi klasik polisiye yazarlarından ilham alıyor, kendi tarzıyla klasik polisiyeye modern bir dokunuş katıyor. Hal böyle olunca, Türk polisiye edebiyatının önemli kalemleri arasında olması kaçınılmaz oluyor.

Gencoy hocamdan gelen tüm tavsiyeler benim için çok değerlidir. Yazarken olduğu gibi okurken de ondan aldığım tavsiyelerden çokça yararlanırım. Hepsi zihnimde yer etmiştir ve hiçbirini unutmam. En unutamadığım, zor olsa da her seferinde uyguladığım bir tavsiyesi de şudur; “Yazdıklarını acımadan atabilmelisin. Hikâyene hizmet etmeyen cümleler, ne kadar güzel olduğunu düşünsen de gereksiz olmaktan öte geçemeyecektir.” Kelimesi kelimesine böyle dememiş olsa da demek istediği buydu. Gereksiz detaylarla, kurguyu amaçsızca işgal eden açıklamalarla, hele polisiye eserleri yavaşlatan aşırı ve hizmet dışı betimlemelerle yazdıklarımız sadece kelime sayısını arttırır. Yazar, akıcılığı, sürükleyiciliği bozmamalı, gerektiği yerde, gerektiği kadar detay vermeli.

Yazma serüvenimde şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da Gencoy hocamdan çok şey öğreneceğimi düşünüyorum. O öğretmeye, ben de öğrenmeye bu kadar düşkünken aksi olması mümkün değil zaten.

EMEL ASLAN

Gencoy Hocam ve tüm Dedektif ailesiyle tanışmam 2019’un Ekim ayında gerçekleşti. İnternette dolaşırken tesadüfen keşfettiğim Dedektif Dergi’ye cesaret edip gönderdiğim ilk öykümün hayatımı değiştireceğini henüz bilmiyordum. Sevgili Turgut Şişman’dan aldığım sıcacık yanıt sonrasında polisiye dünyasının kapıları ardına kadar açıldı. Kendimi önce derginin yazışma grubunda, daha sonra yayın kurulunda ve editörlerinden biri olarak buldum.

İlk başlarda Gencoy Hoca’dan biraz çekiniyordum açıkçası. Turgut’la daha yakın bir ilişkimiz vardı. Gencoy Hoca’yı daha sert, biraz da ters biri zannediyordum. (Gerçi hocamızın tersliği bakidir, artık köşesi bile var: Ters Köşe) Ne zaman ki Zoom toplantılarıyla yüz yüze gelmeye, kanlı canlı konuşmaya başladık, o zaman anladım ki kendisi aslında pamuk helva gibi, sütlaç gibi tatlış bir insan…

Uzun zamandır kendisiyle yakın temasta çalışan ve sıklıkla görüşen biri olarak söyleyebilirim ki Gencoy Hocamın en önemli özelliği, genç yazar adaylarına verdiği koşulsuz destektir. Onun hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin sunduğu eğitimi ve katkıyı hiçbir şeyle kıyaslayamam. Yeri geldiğinde sivri dillidir ve inandıklarını sonuna kadar savunmaktan çekinmez. Emeğe saygısı büyüktür. Bugün kendime “polisiye yazarı” diyebiliyorsam, hiç aklımın ucundan geçmezken bir öykü kitabı çıkarmayı başarmışsam ve editörlük gibi yepyeni bir meslek sahibi olmuşsam, bunda Gencoy Hocamın (ve tabii ki Turgut’un) payı büyüktür.

Gencoy Hocamın desteğiyle başladığım ilk editörlük çalışmamda bana söylediği şeyi hiç unutmuyorum: “Sevgili Emel, doğru insanlarla çalışmak büyük bir zevk,” demişti. Sevgili Hocam, o zevk bana ait. Doğru zamanda, doğru insanlarla, doğru yerde olduğum için çok mutlu ve şanslıyım. Her şey için teşekkür ederim…

RAMAZAN ATLEN

Gencoy Sümer’i ilk olarak kitaplarıyla tanıdım; Feneryolu Cinayetleri ve Göl Kıyısındaki Ev… İkisini de büyük bir beğeniyle okuduğum kitapların yazarını kafamdaki takip edilesi yazarlar listesine eklemiştim.

Dedektif Dergi ekibine katıldıktan bir süre sonra -yanılmıyorsam 2020 yılı olması lazım- akşamüzeri işten dönerken telefonuma baktığımda Gencoy Sümer’den bir mesaj geldiğini gördüm. Seni derginin yayın kurulunda görmek istiyorum mealindeki cümleleri görünce yaşadığım sevinç şimdi bile aklımda.

O zamandan bu yana epeyce zaman geçti. Bugün polisiye yazabiliyorsam bunda büyük bir alçakgönüllülükle sürdürdüğü desteğiyle Gencoy Abi’nin payı büyüktür.

Hayattaki bazı karşılaşmalar insan için hayallerini aşan güzellikler doğurur. Gencoy Abi’yi tanımak benim için böylesi bir şanstı. Bu vesileyle teşekkürü borç bilirim.

NURHAN IŞKIN

Gencoy Sümer ile tanışmam Dedektifdergi.com sayfası sayesinde oldu. İyi ki de yollarımız kesişti. Kendisi yazarlığının dışında güvenilir bir kişiliğe sahip. Ne zaman yazmak ile ilgili bir sıkıntım olsa ilk müracaat edip cevabını aldığım insandır. Yazarlık yolunda bana kattıklarını asla unutamam. Samimi, bilge, mesleği ile ilgili donanımlı bir yazardır. Gencoy Sümer’e verdiği her değerli bilgi ve destek için çok teşekkür ederim. Yazım hayatında hak ettiği değere ulaşması en büyük dileğim…

ÖNAY YILMAZ

Gencoy Sümer, bir polisiye tutkunu olmasının yanı sıra iyi bir eğitmen, bir rehber ve her şeyden öte usta bir polisiye yazarı. Turgut Şişman ile birlikte kurdukları Dedektif Dergi polisiye edebiyat konusunda sekiz yıldır çok başarılı işler yapıyor. Genç yazarların ortaya çıkarılmasında ve polisiyenin sevilmesinde öncü rolü oynuyor. Ayrıca polisiye okurları ve yazarları için müthiş bir platform sağladı ve sağlamaya da devam ediyor. Bunlar hep Gencoy’un polisiyeye olan tutkusunun ve enerjisinin eseri. Kısaca iyi ki tanımışım diyebileceğim insanlardan biri Gencoy Sümer. Ben onun polisiye edebiyat için büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Ve enerjisinin hiç bitmemesini diliyorum.

MURAT YÜKSEL

Çok kıymetli Gencoy Hocamla ilk şahsi tanışıklığımız, sevgili Zafer Köse’nin o dönem Dedektif Dergi çatısı altında yaptığı öykü / yazı atölyesine dayanıyor. Gencoy Sümer, derslerimizden birine polisiye üzerine değerli bilgilerini katılımcılarla paylaşmak amacıyla konuk olmuştu ve ondan öğrenecek çok şeyim olduğunu o akşam anladım. Daha önce kendisinin bir polisiye romanını okumuştum ama tabii ki bu yazarı tanımak için yeterli olmamıştı. 

O atölye sonrasında yazdığım iki öyküyü Dedektif Dergi’de değerlendirilmek üzere Gencoy Hocama göndermiştim. O dönemde dergi basılı olarak yayınlanıyordu. Bana yazdığı cevapla öykülerden birinin uygun olduğunu, diğerinde ise mevcut hataları tek tek yazmış, bir polisiye öyküde olması gerekenlere ilişkin benim açımdan çok katkı sağlayan ipuçları vermişti. Böylece Dedektif Dergi maceram başlamış oldu ve Gencoy Hocamla irtibatımız da sürekli hale geldi. 

Gencoy Hocam benim için en başta çok iyi bir öğretmendir. Öyle zamanlar oldu ki yazdığım bir öyküyü defalarca reddetti, olması gerekenleri usanmadan tekrarladı, yaptığım hataları yazdı, eleştirdi ama bütün bunları öyle tatlı-sert bir üslupla yaptı ki “iyi ki Gencoy Sümer” dedim hep içimden. Yol göstericiliği bu bakımdan inanılmaz. 

Gencoy Hocamın yazarlığına ilişkin ise söz söylemek bize düşmez. Yarattığı Kerim Ülkü karakteri Türk polisiyesi için çok önemli. Percule Hoirot karakteri hakeza. Keşke hep yazsa, biz de hep okusak. 

Son olarak Türk polisiyesinin dünü, bugünü ve hatta geleceğinin inşası bakımından temel taşlarından biri olan Gencoy Sümer’i tanımış olmaktan, kendisiyle birlikte çalışmış olmaktan her zaman onur ve gurur duyacağım. “İyi ki Gencoy Sümer” diyorum bir kez daha. İyi ki Gencoy Sümer… 

DİNÇER BATIRBEK

Sadece usta bir polisiye yazarı değildir Gencoy Sümer. Aynı zamanda yayıncılığıyla, editörlüğüyle, kuramcılığıyla, eğitmenliğiyle, ülkemizde polisiyenin gelişimine ömrünü adamış bir polisiye sevdalısıdır. Yolu Dedektif Dergi’den geçmiş tüm yazarlara gönülden destek veren, yol gösteren, kalemlerinin gelişmesini sağlayan bir duayendir.

Tüm Dedektif Dergi ailesi için olduğu gibi, benim yazarlık serüvenime de çok önemli katkıları oldu değerli Gencoy Hoca’nın. Bu süreçte, naçizane yolculuğumun seyrini değiştiren iki yaşamsal dokunuşunu özellikle unutamam.

Bunların birincisi; polisiye öykülerimin Dedektif Dergi’de ilk kez yayımlanmasıyla yaşadığım o tarifi zor duygudur elbette. Sadece yazdıklarımın okurla buluşmasının getirdiği mutluluk ve gurur değildi hissettiğim. Aynı zamanda “polisiye sever okuyucu olmak” ile “polisiye yazarı olmak” arasındaki o kritik eşiği aşmanın verdiği özgüven, insanlık için küçük ama benim için büyük bir adımdı gerçekten de.

İkincisi ise; Gencoy Hoca’nın polisiye edebiyat üzerine gerçekleştirdiği kuramsal çalışmaların, polisiye okuma ve yazma anlayışımda yarattığı aydınlanmadır. Polisiyenin tarihsel gelişimi ile alt ve akraba türleriyle ilgili olarak yaptığı analizleri okudukça, Altın Çağ, katil kim, kilitli oda, rahat ve sert polisiye, kara roman gibi türlerin ortak ve ayırt edici özelliklerini anladıkça, toplumsal gerçekçi polisiye gibi kavramları sorguladıkça, iki önemli soruya kafa yormaya başladım: “Gerçekte hangi tür polisiye okumayı seviyorum?” ve “Aslında nasıl bir polisiye yazmak istiyorum?” Doğrusu bu soruların yanıtları beni paha biçilmez bir farkındalığa götürdü; bu sayede artık daha seçici bir okur ve daha bilinçli bir yazar olduğuma inanıyorum.

Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Gencoy Hoca’dan öğreneceğimiz çok şey var. Umarım polisiyeye ve bizlere olan kıymetli katkıları daha uzun yıllar devam eder.

GAMZE YAYIK

Dedektif Dergi ailesinin babası, okulumuzun müdürüdür. Klasik polisiyeye bayıldığım, gizem olmazsa ne film ne de kitap beğenmediğim için çok satan birkaç isimden sonra tanıştığım ilk Türk polisiye yazarı odur. Öykü türüne emek verdiğini ve Dedektif Dergi’yi okura ulaştırdığını ise sonra öğrendim. Dedektif Dergi’nin 19. sayısını okumamla yazdığım bir öyküyü (Handan Gökçek’in cesaretlendirmesiyle) yollamam bir oldu. Sonra birden (4 senelik emek diyelim) evren beni okur rolünden alıp yayın yönetmeni koltuğuna taşıdı. Emeğimin takdir görmesi, fikirlerimin dinlenmesi, başarılarımın kucaklanması, hatalarımın paylaşılması beni bu topluluk içinde en çok mutlu eden şeylerdir. Bu şahane ortamı bize sağlayan adama da haliyle saygı duymak, vefalı davranmak ve eğer ihtiyaç duyarsa yanında olmak ödevimizdir.

Gencoy Sümer’in yazarlığı, dergiciliği, hocalığı kadar beni etkileyen bir diğer yönü kadirşinas kişiliğidir. Paylaşımı sever, dert dinler, yazarlar belki fark etmez ama onları korur kollar. Elini hep omzumda hissederim. Destekler, ateşler. Bazen köprüdeki iki keçi gibi kafa kafaya geldiğimiz de olmuştur. Sonuçta parlamaya kodlanmış iki aslan burcuyuz. Ancak o da ben de birlikte parlamanın akıllıca olduğunu bilecek kadar yaşadık. Haksız mıyım hocam? Bana güvenip dergisini emanet edişi kelimeyle ifade edilemeyecek kadar büyük bir jesttir. Bugün emanetine sahip çıkabilmek ve dergimizi daha iyiye götürebilmek sanırım ona edebileceğim en isabetli teşekkür olacaktır. Gencoy Hocamız gönlümüzdeki yerin baki, öykülerin, romanların ve yazılarınla çok yaşa. Seni tanımak büyük mutluluk.

En Son Yazılar