
Türkiye’de güncel polisiye edebiyat örnekleri ve yazarları her geçen gün çoğalıyor. Yazar- okur buluşmaları genellikle kitap fuarları ve kitabevi etkinlikleriyle sınırlı kalıyor. POYABİR (Polisiye Yazarları Birliği)’in her sene ekim ayında düzenlediği etkinlikler ve (bu yıl düzenlenemeyen) Kara Hafta, polisiyeseverlerin bir araya gelmesini, suç edebiyatı üzerine konuşmasını sağlıyor.
İzmir’de bir şenlik düzenleme fikri Kelime Sahaf’ın sahibi İshak Kocabıyık tarafından İDA Polisiye Edebiyat Kulübü’nde ortaya atıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin etkinlik alanı sağlaması ve gönüllü katılımcıların emeğiyle fikir gelişti ve gerçeğe dönüştü.

Dedektif Dergi, POYABİR, Kelime Sahaf ve İDA (İzmir Dayanışma Akademisi) tarafından desteklenen Polisiye Şenliği 19-20 Nisan 2025’de Kültürpark içinde yer alan Büyükşehir Belediyesi’ne ait Gençlik Tiyatrosu’nda gerçekleşti. İZKİTAP fuarıyla da çakışan etkinlik tarihi Kültürpark alanına canlılık getirdi.

Şenliğin ilk gününde D.E.Ü İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü öğretim üyesi Dr. Ahmet Aydın Arı “Petros Markaris Okuyarak Yunanistan Ekonomisini Anlayabilir miyiz?” başlığıyla bizlerleydi. Arı, Markaris’in tüm romanlarında Yunan toplumunun yakın tarihte çektiği maddi sıkıntıları, hatalı ekonomi politikalarını, bankacılık başta olmak üzere birçok sektörde işlenen büyük suçları arka plan olarak seçtiğini anlattı. Suç edebiyatında güncel hayata yakın bir kurgu yakalamak istiyorsak yaşadığımız coğrafyanın politik ve ekonomik sorunlarının metinlerimize yansıması gereği üzerinde durdu. Konuşmasını istatistik verilerle destekleyen Arı’yı önümüzdeki yıllarda farklı başlıklar anlatırken görmeyi hevesle bekliyoruz.

Takip eden oturumun konukları, POYABİR başkanı ve yazar Algan Sezgintüredi, polisiyelerinde İzmir’i mekân seçen kıymetli yazar Suphi Varım ve 2024 Kristal Kelepçe Roman Ödülleri’nde Derin Uyku romanıyla ilk beş içine giren yazar Bahar Akman’dı. Söyleşi ana konusu “Polisiye Edebiyatın Tarihi” olsa da, söz dönüp dolaşıp güncel eserlerin ve okurun niteliği, yayınevi sorunlarımız ve elbette ülkede yaşadığımız sıkıntılara geldi. İki saatin nasıl geçtiğini anlamadığımız bu keyifli konuşmalar kokteyl boyunca da devam etti.

Şenliğin ikinci gününde polisiyeseverleri, tarihi Haydarpaşa Tren Garı’nın mekân seçildiği filmlerden bahseden bir slayt gösterisi bekliyordu. Kelime Sahaf’ın sahibi ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası’nda işçi hakları savunucusu İshak Kocabıyık, Haydarpaşa Garı ve buna benzer tarihi mekânlar üzerinden rant sağlayan siyasiler ve şirketlerin nasıl bir kent suçu işlediğini gözler önüne serdi. Küçük suçlar kadar toplumun büyük kısmını etkileyen ve ne yazık ki hukuk tarafından cezalandırılmayan büyük suçluların polisiye edebiyata daha fazla konu olması gerektiğini anımsattı.

Güvercin Tedirginliği ve Paralel Cinayetler romanlarının yazarı Hüseyin Bul’un “Suç ve Polisiye Edebiyat” konulu sunumunda Bul, kısaca Türk ve Dünya polisiyesine değindikten sonra Amerika ve Avrupa’da polisiye romanlara konu olan bazı olayların ve suçların ülkemizde yaşanan gerçeklerden uzak olduğunu belirtti. Kendi coğrafyamızda yaşanan suçların roman ve öykülerimize konu olması gereğine dikkat çeken yazar, Türk hukuk sistemi, siyasi olayları, gelenek ve sosyal yaşam alışkanlıklarımızı polisiye eserlerde daha yoğun görmek lüzumu üzerinde durdu.

İstanbul’dan davetimiz üzerine gelen SUÇÜSTÜ Dergi yayın yönetmeni Alper Kaya ve Dedektif Dergi adına Gamze Yayık’ın katıldığı, yönlendirmesini Özlem Öztürk Arı’nın yaptığı bölümde “Polisiye Edebiyat ve Dergicilik” konuşuldu. 221B Dergisi de panele davetliydi ancak İzmir’de bir editörleri olmadığı için aramızda olamadılar. Bu nedenle sohbet genel olarak çevrimiçi dergi yayını, sorunları ve polisiye içerikler üzerinden ilerledi.

Şenlik, üç saat süren bir polisiye öykü atölyesi ile sona erdi. Yöneticiliğini Nalan Arman ve Gamze Yayık’ın yaptığı çalışmada katılımcılar verilen bir konu üzerinden kendi kısa öykülerini yazdılar. Tamamlanan ve onaydan geçen öyküler Dedektif Dergi’nin ileriki sayılarında değerlendirilecek.
Sonuç olarak İzmir’de keyifli ve polisiye dolu iki gün yaşandı. Tüm anlatılan ve tartışılanları özetlemek gerekirse; polisiye yazarının elinde gerçek bir güç olduğunu söyleyebiliriz. Pek çok edebi daldan farklı olarak polisiye, suç, hak ve adalet temalarını kullanarak gazetecilerin, kanun savunucuların ulaşamadığı büyük suçlulara kurgu içinde de olsa ulaşabilir. Okuru bu suçlar konusunda uyandırıp uyarabilir. Gelişen dünya ile birlikte suç ve suçlu profili değişmektedir. Polisiye yazarının gündemdeki olayları takip etmesi, adli tıp, hukuk, ekonomi ve teknoloji başta olmak üzere pek çok daldaki ilerlemeler hakkında fikir ve bilgi sahibi olması zaruridir. İnancımız şu ki; coğrafyamız ve içinde bulunduğumuz siyasal ortam gereği her ne kadar kısıtlanıyor olsak da yazarlarımız suç edebiyatının her alt türünde ürün vermekten yılmıyor ve yılmayacak.
İzmir 2. Polisiye Şenliği için şimdiden heyecanlıyız. Görüşmek dileğiyle.