Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Tarihi Bir Alman Polisiyesi: BABYLON BERLİN

Diğer Yazılar

Tuğba Turan
Tuğba Turan
1972, Ankara doğumlu olan Turan, 1990 yılında Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni bitirip devlette çalıştıktan sonra 2008'de Karabük-Eflani ilçesine serbest eczane açtı. Kendisini 2003 doğumlu bir erkek evlat, üç köpek, on (zaman zaman daha fazla) kedi annesi olarak tanımlamaktadır. Safranbolu’da yaşıyor. Zalifre Yazıları isimli basılı dergide makaleleri yayınlanan yazarın Gölge e-Dergi'nin son yirmi sayısında fantastik hikâyeleri yer almıştır. Dedektif Dergi’nin kuruluşundan beri yazdığı 30 bölümlük Tilda ve Diğerleri isimli polisiye hikayeleri kitap haline gelmiştir. Kişisel sayfası olan tugbaturan.com'da tüm yazılarını yayımlayan yazar aynı zamanda Türkiye Polisiye Yazarları Birliği üyesidir. Eserleri: Adı Cemre Olacak (Roman) 2020, Herdem Yayınevi Dedektif Tilda ve Diğerlerinin Olağanüstü Maceraları (Polisiye Hikâye) 2021, Herdem Yayınevi Dedektif Dergi (Polisiye Hikâye Seçkisi, Kolektif) 2018, Paradigma Akademi Kırmızı Battaniye (Polisiye Hikâye, Kolektif) 2018, Paradigma Akademi Dark Polisiye – İkinci Kitap 2021, Dark İstanbul Yayınları

Wilkommen in der Stadt der Sünde – Günah Şehrine hoş geldiniz

Dizi künyesi:

Adı: Babylon Berlin

Başroller: Volker Bruch, Liv Lisa Fries

Sezon 1: 8 bölüm (2017-2018)

Sezon 2: 8 bölüm (2018)

Sezon 3: 12 bölüm (2020)

Yazar-Yönetmen: Tom Tykwer, Achim von Borries, Hendrik Handloegten

Yayınlandığı platform: Sky Deutschland

Yıl 1929. Yer Weimar Cumhuriyeti. Başka bir deyişle 1918-1933 yılları arasındaki Almanya. Cumhurbaşkanı Hindenburg. Şehir Berlin. Sadece bu beş veri bile diziyi izlemeniz için yeterli bir neden. “Ama neden?” diye soracak olursanız hemen açıklayayım.

I.Dünya Savaşı’nın sonunda İtilaf Devletleri ve Almanya arasında Versay Barış Antlaşması imzalandı. 28 Haziran 1919’da Paris’te imzalanan bu antlaşmanın Almanları büyük yükümlülük altına sokan maddeleri şöyle idi: “Almanya ve müttefiklerinin İtilaf Devletleri’ne vermiş oldukları tüm kayıp ve hasarlar Almanya ve müttefikleri tarafından karşılanacaktır. Alman ordusu kaldırılacak ve yapısı değiştirilecektir. Almanya bütün deniz topraklarından feragat edecektir. Almanya topraklarının büyük bir kısmını Çekoslovakya, Belçika ve Polonya’ya bırakacaktır. Almanya 132 milyar Alman markı savaş tazminatı ödemeyi kabul edecektir. Almanya denizaltı araç ve uçak üretimi yapmayacaktır ve 10 yıl içinde Fransa’ya 10 milyon ton kömür madeni verecektir.”

Adolf Hitler, böyle büyük bir utanç içinde yenik düşmüş Alman ordusunun bir subayıdır. 1920’de ordudan terhis edilir. 1923’te bir darbe girişimi sırasında iki bin Nazi ile beraber Münih’te yürüyüş yaparken tutuklanır. Dokuz ay hapiste kalır, orada Rudolph Hess’le tanışır ve Mein Kampf-Kavgam‘ı yazar. 1925’te Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi- Nazi Partisi’ni yeniden kurar. 1930’daki genel seçimlerde partinin sandalye sayısını 14’ten 107’ye çıkaracaktır. Artık Hitler Almanya’daki ikinci en büyük partinin lideridir.

Versay Antlaşması Alman halkı için büyük yıkım yaratmıştı ve çoğu kesim tarafından kabul edilemez olduğu düşünülüyordu. Kısa bir süre önce savaştan yenik çıkmış olan halk, savaşın neden olduğu travmayı henüz atlatamamıştı. Açlık sınırına varan bir fakirlik derecesi ile yaşam mücadelesi vermekteydi. Ülkede işsizlik had safhada olduğu gibi İtilaf Devletleri’ne ödemek zorunda kaldıkları tazminatlar yüzünden enflasyon da almış başını gitmekteydi.

Babylon Berlin işte tam da bu şartlar içindeki, yani halkın bir kesimi fakirlik ve açlık içinde kıvranan ama diğer kesimi zevkusefa içinde yaşayan bir Almanya’yı çok muhteşem bir kurgu ile resmediyor. Başrollerden birinde fakirlikten kopup gelip hayatta kalabilmek için geceleri zenginlerin gittiği bir kulüpte fahişelik yaparken, gündüzleri Berlin Polis Teşkilatı için günlük ihtiyaç duyulan sekreterlik işlerinde çalışan ama gönlünde bir cinayet dedektifi olmak arzusu yatan Charlotte Ritter var. Bu karakter Liv Lisa Fries tarafından başarıyla canlandırılıyor.

Tarihi Bir Alman Polisiyesi: BABYLON BERLİN 1
Charlotte Ritter rolünde Liv Lisa Fries

Diğer başrolde Köln’den Berlin’e bir polis araştırması için gelmiş olan polis müfettişi Gereon Rath’ı canlandıran Volker Bruch oynuyor. Dizideki kahraman polis dedektiften bahsetmişken, sürekli her taşın altından çıkan, faşist, Yahudi- Komünist ve Bolşevik düşmanı ve tabii Hitler yanlısı meclis üyesi Gottfried Wendt rolündeki Bernno Fürmann’dan bahsetmemek olmaz. ‘Bir kahramanı kahraman yapan şey, savaştığı kötü adamın büyüklüğüdür’ dediğimiz için, bir yanağında I. Dünya Savaşı’ndan kalma yara iziyle, sakin bakışlarıyla hiç renk vermeyen ve tüm kötülüklerde parmağı olması nedeniyle dizideki kötü adam karakterinin yerini layıkıyla dolduran Bernno Fürmann en iyi yardımcı erkek oyuncu adayım.

Tarihi Bir Alman Polisiyesi: BABYLON BERLİN 2
Gereon Rath rolünde Volker Bruch

Dizinin türünü tek bir kelime ile örneğin ‘polisiye’ ile tanımlarsam haksızlık etmiş olurum. Çünkü işin içinde entrika var. Politika var. Sefalet var. Nazi gençliği var. Olay yeri inceleme polisleri var. Hipnoz, psikoloji ve bu bilime ait ilaç denemeleri var. Versay Antlaşması’nın Alman ordusunu silahsızlandırılmasını öngören şartlarına karşı gelen ve gizli gizli bir ordu kurmakta olan sağcı, faşist generaller var. Komünistler, Yahudiler, Bolşevikler, Naziler ve komünist numarası yapan Naziler var. Hitler’in ismi ve cismi hiç geçmese de arka planda için için 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgali ile yürürlükten kalkacak Versay Antlaşması’nın tüm şartlarına karşı gelerek II. Dünya Savaşı için gerekli tüm hazırlıkları yaptığına dair bilgiler var.

Tarihi Bir Alman Polisiyesi: BABYLON BERLİN 3

1929 yılının sonu, ayrıca Amerika’da başlayan Büyük Buhran’ın dalga dalga Avrupa’ya yayılarak zaten sıkıntılı olan Alman ekonomisini tam on ikiden vurduğu yıl olarak da tarihe geçmiştir.

Almanlar, Babylon Berlin dizisinde, yıllardır izlediğimiz bütün o Amerikan FBI’lı CSI’lı dizi ve filmlerine, hiç böbürlenmeden, kendi polis teşkilatlarının da 1920’li yıllarda ne denli yetkin olduğu konusunda bir ders veriyorlar. FBI’ın kuruluş tarihi 1908 olarak görünse de eyaletler arası tam yetkili hale gelişi yani soruşturma bürosunun başına ‘federal’ kelimesinin getirilişi 1933 yılını bulmuş. Dizinin geçtiği yıl olan 1929’da Almanların nasıl titiz bir şekilde her şeyin kaydını tutmaya başladıklarına tanık oluyoruz. Ayrıca komünistlere ve Yahudilere daha yeni yeni yapılmaya başlanan negatif ayrımcılık, hikâyeyi arabesk bir özür malzemesi haline getirmeden her zamanki Alman dik duruşuyla objektif olarak anlatılmış.

Dizideki olaylar hakkında daha fazla ‘spoiler’ vermeden dizinin arka planıyla ilgili bunları anlatabilirim. “Sadece politika mı, ay yine o sıkıcı Nazi Almanyası hikayelerinden biri mi?” diyecek olanlarınız için, dizide karşılıklı aşk, karşılıksız aşk, platonik aşk, ihanet ve dahi insanoğluna özgü her türlü duygu, çok sıkı bir makyaj ekibi tarafından donatılmış sağlam oyunculuklarla sergileniyor. Evlerinde yıkanamayacak kadar yoksulluk içinde olan kadınların var olduğu bir dönemi canlandırmak her daim prensesi oynamaya alışkın birçok oyuncunun harcı olmasa gerek. Toplam 3 sezon ve 28 bölümden oluşan Babylon Berlin’in IMDb puanı 8.4.

2018 German Television Academy ödüllerinde en iyi kostüm, en iyi makyaj, en iyi müzik, en iyi görsel efekt ve en iyi dublör, 2018 German Television ödüllerinde en iyi dizi, en iyi müzik, en iyi kostüm ödülü kazanmış olan Babylon Berlin’in, Seul Uluslararası Drama Ödülleri’nde 2018’de büyük ödülü, 2020 Rose d’Or en iyi drama dizisi ödülünü aldığını da belirtmeden geçmeyelim.

Ayrıca diziyi Almanca bilmiyorsanız bile orijinal dili seçeneği ile izlemenizi tavsiye ederim. Almanca şarkıların uluslararası arenada pek başarılı olamamasına karşın dizinin ilginç müzikleri ise dinlemeye değer.

Gelelim dizinin senaryosunu kim yazmış diye sorguladığımız zaman karşımıza çıkarak beni hiç şaşırtmayan bilgiye: Dizi, tabii ki bir roman uyarlaması. Senaristlerin elinden çıkan tüm dizileri muhteşem diye nitelendiremeyiz ama roman uyarlaması senaryodan çekilmiş dizilerin çoğunu (en azından ben) muhteşem diye nitelendirebilirim. 

Dizinin ilk 16 bölümü yani ilk iki sezonu Volker Kutscher’in Türkçeye Cem Sey tarafından çevrilmiş ve İletişim Yayınları’ndan basılmış olan Dernasse Fisc/Islak Balık-Gereon Rath’ın İlk Vakası isimli romanından uyarlanmış. 3. sezon aynı yazarın Der Stumme Tod/Sessiz Ölüm-Gereon Rath’ın İkinci Vakası isimli romandan esinlenerek yazılmış. 1931 ortalarında geçecek olan 4. sezonun ise Goldstein-Gereon Rath’ın Üçüncü Vakası isimli romandan uyarlanarak 2021’de çekilmesi planlanmış.

4. sezonu şimdiden iple çektiğimi söyleyerek Gereon ve Charlotte’nin maceraları için size iyi seyirler diliyorum.

Tarihi Bir Alman Polisiyesi: BABYLON BERLİN 8

En Son Yazılar

EDİTÖRDEN

SUÇÜSTÜ

GECE YOLCUSU