İzmir, tıpkı İstanbul veya Ankara gibi sanatseverlerin sergi, söyleşi, tiyatro oyunu vb. etkinliklere ulaşabilmesi açısından şanslı bir şehir. Devlet tiyatroları dışında bağımsız tiyatro salonlarımız ve zorlu koşullara ve kimi yokluklara rağmen inatla seyirci karşısına çıkan nitelikli tiyatro gruplarımız var. Geçtiğimiz sayıda Boyoz Akademi hakkında Bülent Aydoslu ve Buse Sevindik ile röportaj yapmıştık anımsarsanız. Okumayanlar yahut anımsamak isteyenler şuradan okuyabilirler.
Bu sayımızın röportaj konuğu Tiyatro Durağı sahnesinde izleme ve oyun sonrası tanıma fırsatı bulduğumuz yazar ve oyuncu Umut Şeddadi.

Umut Bey, öncelikle Dedektif Dergi’ye gösterdiğiniz ilgi ve sahneye koyduğunuz iki güzel oyun için teşekkür ederiz. Klasik bir giriş yapalım. Bize kendinizden bahseder misiniz?
Davetimize nazik teşrifiniz için ben teşekkür ederim. 2015 yılından itibaren aktif olarak tiyatro yapmaktayım. Yazıyor, yönetip oynuyorum. Hikayelerini seyirciyle buluşturmaya can atan biriyim.
Tiyatro Durağı ne zaman ve nasıl kuruldu? Ekibinizde kimler var? Fikir ve emek sahiplerini öğrenmek isteriz.
Dokuz yıl önce yazdıklarım birikmişti. Onları sahneleme heyecanı duydum. Hevesli olup sahneye çıkmak isteyen herkese bir fırsat yaratmak adına Tiyatro Durağı’nı kurdum. Daha sonra birlikte sahne aldığım eşim Esra Kocabaş ve ortağım, diğer yönetmenimiz Anıl Şeddadi hayalime ortak oldu. O gün bugündür birlikte yol almaya devam ediyoruz. Öncelerde skeçler sahneleyerek başladığımız serüven şimdilerde yaklaşık 54 oyuncumuzun içinde olduğu ekiple yetişkin dram, komedi, doğaçlama oyunları, çocuk tiyatro gösterileri ve kısa filmler yapan bir kurum haline geldik. İzmir’de her hafta 12 farklı etkinlik yapıyoruz.
Tiyatro Durağı İzmir’in belki de en işlek mekânlarından birine, meşhur Kemeraltı Çarşısı’na yakın. Ulaşımın, erişimin bu denli kolay olması seyirci sayınızı muhakkak olumlu yönde etkiliyordur. Yanılıyor muyum? Her ne kadar ekonomik şartlar bizleri zorluyor olsa da İzmirli sanatseverler tiyatro için zaman ve bütçe ayırıyordur diye düşünüyorum. Uzatmadan sorayım, oyunlarınıza ilgi nasıl?
Kemik bir izleyici kitlemiz oluştu diyebilirim. Oyunları izleyip onları sahiplenerek arkadaşlarına, dostlarına izletmek isteyenler, yeni oyunlarımızı bekleyenler, oyun sonlarında sosyal medyadan oyunları tartıştığımız sadık izleyicilerimiz mevcut. Zaten 12 etkinlik yapabilme gücünü onlardan alıyoruz. Yine de İzmirli tiyatro severlerin yerel tiyatrolara daha fazla şans vermelerini isterim. Bilet ücretlerini de herkesin gelip izleyebilmesi için uygun tutmaya çalışıyoruz.

Tiyatro Durağı ve Boyoz Sahne’de iki polisiye/gerilim oyununuzu izleme fırsatım oldu. Kusursuz ve Kankaranlık oyunlarının yazarı, oyuncusu ve yönetmenisiniz. Bana sıkça sorulan bir soruyu size sormak isterim. Neden polisiye?
Polisiye, hem yazmak hem de sahnelemek için beni sürekli çeken bir tür oldu. Polisiye/gerilim türünün, insan doğasını derinlemesine incelemeye olanak tanıyan, aynı zamanda izleyiciyi sürekli merak duygusu içinde tutabilen bir yapısı var. Benim için polisiye, sadece bir suç ya da çözülmesi gereken bir bulmaca değil; karakterlerin karanlık yanlarını, toplumsal yapıları ve insan psikolojisini keşfetmek için de bir fırsat. Bu yüzden hem yazarken hem de sahnelerken bu türdeki derinlikleri keşfetmek çok heyecan verici. Bir bulmaca oluşturup onu kendi içimde günlerce çözmeye çalışıyorum. Bu zihin oyunları benim polisiye türünü sevmemi sağlıyor.

Hem Kusursuz’da hem de Kankaranlık’ta suçun, suçlunun psikolojisi ve farklı başka kavramlar üzerine de kafa yorduğunuzu görüyorum. Bu da oyunlarınızı sıradan bir ‘Katil Kim’ polisiyesinden çıkarıp katmanlı bir esere dönüştürüyor. Ayrıca yaptığınız birden fazla ters köşe ile izleyicinin zihnini ve merak unsurunu diri tutuyorsunuz. Bu bağlamda, sizce polisiye bir tiyatro oyununu diğer tarz oyunlardan ayıran özellikler nelerdir? Suç ve gizem içeren bir oyunda neler olmalı?
Bir dizi, film, tiyatro oyunu izlerken bile sonu daha başından anlaşılan hikâyeler yerine, hiç beklenmedik şekilde sonlanan, seyirciyi şaşırtan hikâyeleri tercih ediyorum. Yazarken de ilk aklıma gelen fikirden en uzağına gitmek oluyor hedefim. Bizim hikâyelerimizde genelde ters köşenin de köşesi oluyor. İzleyenler karakter gelişimini, onların iç dünyasını keşfederken bizim genel hikâyemizin zemini değişmeye başlıyor. Bu da genel polisiyelerin dışına çıkmamızı sağlıyor. Ruhsal hastalıklar ilgimi çekiyor o nedenle oyunun psikolojik gerilim yapısını kurarken bundan faydalanıyorum. Bu karakterle polisiye hikâyeyi süslemek oyunu zenginleştiriyor.
Sıkı bir tiyatro izleyicisi olarak devlet ve şehir tiyatroları sahneleri ile özel tiyatro sahnelerini karşılaştırma imkânı buluyorum. Kendi samimi fikrimi söylemem gerekirse oyunun ve oyuncunun niteliği elbette sahne ve kostümün önündedir. Tek kişilik bomboş bir sahnede sergilenen şahane oyunlar da izledim. Yine de bu tür canlı performanslarda izleyici özenilmiş dekorlar ve kostümler görmekten hoşlanır. Ancak işin bir de duygusal(!) yönü var. Sektörün içinden biri olarak sizin gözlemleriniz ve bu konudaki fikirleriniz neler? Resmi veya özel kurumlardan destek alma konusunda ne düşünüyorsunuz?
Devlet ve şehir tiyatrolarının genellikle daha büyük bütçeleri ve kurumsal destekleri bulunuyor. Bu, sahne tasarımından kostümlere, ışıklandırmadan müzik seçimlerine kadar geniş bir alanda zenginleşmelerine olanak tanıyor. Böylece izleyiciler, görsel ve işitsel açıdan daha yoğun bir deneyim yaşayabiliyorlar. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, her büyük bütçe harika bir performansın garantisi değildir. Oyuncuların ve senaryonun kalitesi, sahneye konan eserin başarısında daha belirleyici unsurlardır. Özel tiyatrolar genellikle daha yaratıcı ve cesur projelere imza atma eğilimindedirler. Sınırlı kaynaklarla büyük işler başarmak zorunda kalan özel tiyatrolar, bu sınırlamaları bazen bir avantaja dönüştürebiliyorlar. Minimalist sahneler ve basit kostümlerle de derinlemesine ve duygusal anlam taşıyan performanslar sergilenebilir. Bu tür sahnelerde, izleyicinin hayal gücü ve oyuncunun gücü daha fazla devreye girer. Ancak, özel tiyatrolar olarak finansal zorluklar ve sınırlı imkânlar yüzünden bazen oyunu sahnelemekte bile güçlük çekebiliyoruz. Keşke imkânımız olsa hayal ettiklerimizi ete kemiğe dönüştürüp prodüksiyonlu oyunlar sunabilsek. Ne yazık ki sanatın en az destek verilen alanlarından biri özel tiyatrolardır.

İzleyicinin oyun duyurularınıza, oyun sonrası yorum ve öneri için sizlere ulaşabileceği platformları ve sosyal medya hesaplarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Tabi seve seve… Yetişkin oyunlarımıza @izmirtiyatrodurağı, çocuk oyunlarımıza @tiyatroduragicocuk Instagram sayfasından ulaşabilirler. Yakında mini diziler yayınladığımız Youtube kanalımız da aktif olacaktır.
Oyunlarınızı izledikten sonra polisiye edebiyattan hoşlandığınızı tahmin ettik haliyle. Umut Şeddadi ne okur? Yerli polisiye edebiyat hakkında ne düşünüyor, kimleri okuyorsunuz? İzlediğiniz ve okurlarımıza önerebileceğiniz polisiye dizi, film ve elbette tiyatro oyunları var mı?
Klasikleşmiş Agatha Christie ve Sherlock Holmes kitaplarını severek okurum. Okurken içimde ‘bir sonraki sayfada ne olacak’ merakı uyanmasını seviyorum. Ama ben iyi okurdan ziyade çok iyi bir izleyiciyim. Neredeyse sonu ters köşe yaparak biten bütün filmleri izlemiş olabilirim.
Görünmeyen Misafir – Contratiempo, Kimlik – Identity, Testere – Saw serisi ilk anda aklıma gelenler…
Tiyatro Durağı çatısı altında veya farklı sahnelerde oynamayı planladığınız yeni oyunlar neler, bize bir ön bilgi çıtlatmanızı rica etsem?
Tiyatro Durağı olarak şuan Kusursuz ve Kankaranlık dışında aktif olarak oynadığımız Aşkta Galip Yoktur, günümüz toksik aşklarını anlatan bir komedi oyunu. Tanrı Misafiri, Zaman Tanrıçası’nın bir faniye aşık olmasını konu alan absürt bir komedi. Manifesto, tam bir yanlış anlaşılmalar silsilesi vodvil. Ayrıca yeni dönemde Sensizlik oyunu ile psikolojik gerilim hikâyelere hazırlanırken bir de Kızım Nerede? İsimli suçluyu seyircinin seçeceği polisiye bir komedi oyunumuz sahnelenecek.
Sorularımızı sabır ve içtenlikle cevapladığınız için tüm okurlar adına müteşekkirim. Sizin nezdinizde tüm oyun ve sahne ekibinize de emekleri ve gayretleri için teşekkür etmek isterim. Sahnelerde daha çok polisiye oyun görmek dileğiyle bol izleyen ve ilham diliyorum.
Tiyatro Durağı ailesi olarak bizler sizlere, davetimize nazik teşrifiniz için teşekkür ederiz. Başka bir hikâyede, bir tiyatro salonunda yeniden karşılaşmak dileğiyle