Ankara’da son aylarda birçok travesti cinayeti işlenmiş ancak katil veya katiller henüz bulunamamıştı. Turgut Selim’in cesedi de sabaha karşı Eryaman civarındaki boş bir arazide bulundu. Cesede acıyarak bakan yardımcım Şefik, “Gene bir travesti cinayeti amirim, medya gene üstümüze çullanacak,” dedi.
“Dur bakalım Şefik” dedim. “Hemen yelkenleri suya indirme. Önce maktulun kimliğini tespit edelim. Sen bu işi hallet.”
Şefik büroya geçerken ben de maktulun yaşadığı eve doğru hareket ettim. Turgut Selim Batıkent’te müstakil bir evde yalnız yaşıyordu. Bahçeli şirin bir evi vardı. Memur arkadaşlar incelemelerini sürdürürken ben de eve göz atsam iyi olacaktı. Zevkli döşenmiş, oldukça ferah bir salonu vardı evin. Fazla eşya yoktu içeride. Birkaç puf, abajurlar, dağınık duran plaklar ve oldukça zengin bir kütüphane. Girdiğim ilk oda yatak odasıydı. Turgut Selim’in elbise dolabında bulunan kostümler, peruklar, onlarca çift ayakkabı, birçok aksesuar dikkatimi çekmişti. Durum kısa bir süre sonra anlaşıldı. Şefik elindeki dosyayla heyecanla yanıma sokuldu.
“Amirim, Turgut Selim. Kırk yaşında. Tiyatrocu. Herhangi bir suç kaydı yok. İşin ilginci travesti olduğuna dair bir kayda da rastlamadık.”
“Peki, o kılığı neyin nesiydi?”
Turgut Selim’i bulduğumuzda başında sarı peruk, üzerinde kısa bir etek, topuklu ayakkabıları ve kusursuz makyajıyla bir kadını andırıyordu. Adli tabip öldürülen kişinin kadın olmadığını söylediğinde bir travesti cinayetiyle karşı karşıya olduğumuzu düşünmüştük.
“Bunlar sanat camiasından amirim, kimin eli kimin cebinde belli değil ki,” dedi Şefik.
“Bilmiyorum,” dedim. “Bu iş oldukça karışık gözüküyor. Turgut’un telefonunu da incelemeye alın, en son kimlerle görüşmüş bir öğrenin bakalım.”
***
Turgut’un görev yaptığı tiyatronun adresini alıp yola koyuldum. Yakından gözlemlemek iyi olur düşüncesiyle anma etkinliğine katıldım. Arkadaşları oldukça üzgündü. Ondan övgüyle bahsediyorlar ne kadar yetenekli bir sanatçı olduğunu anlatıyorlardı. Oyuncu arkadaşı ve ortağı Ertan, “Turgut’u yirmi yıldır tanırım. Düşmanı yoktu. O kimseyi incitmezdi. Duyarlılığı yüksek, insancıl biriydi,” dedi. İlk bakışta dikkati çeken yakışıklı yüzünde ince bir keder vardı.
“Sizce, Turgut Selim’in kadın kıyafetleri içinde olmasının anlamı ne olabilir?” diye sordum.
“Biliyorsunuz son aylarda birçok cinayet işlendi. Öldürülenlerin ortak noktaları da trans birey olmaları. Turgut ilginç biriydi. Birçok kılığa girerek oyunculuğunu geliştirmek isterdi. Kadına şiddet ve toplumun ötekileştirdiği bireyler konusunda hassastı. Son oyununda bir trans bireyi canlandıracaktı.”
“Yani katil veya katiller onu travesti mi sandılar. Bunu mu anlamalıyım?”
“Gece yarısı ıssız bir arazide üzerinde o kıyafetlerle dolaştığını düşününce insanın aklına başka bir şey gelmiyor.”
“Peki, Ertan Bey, bilgilerinize tekrar başvurabiliriz. Lütfen buralarda olmaya çalışın.”
“Turgut’un çok önemsediği bu oyunun provaları devam ediyor. Ona yakışır bir oyun için gece gündüz çalışıyoruz. Hep buradayım.”
***
Turgut’un otopsi raporunu uzatan Şefik, “Bedeninin nerdeyse her bölgesinde jilet kesikleri var; ani bir cinayet değil de sanki birileri tarafından yavaş yavaş katledilmiş.”
“Katil tek kişi değil demek ki,” dedim. “Turgut iri cüsseli sayılır. Bu işi birden çok kişi yapmış olmalı. Ya da en azından katil işini görürken ona yardım eden birisi varmış.”
“Amirim maktulun tırnak aralarında iplikler tespit edildi. Muhtemelen bir atkıya ait.”
“Boğuşma sırasında asılmış olmalı.”
“Öldürülmeden bir ay kadar önce Turgut’un banka hesabına yüklü miktarda para yatırıldığını da tespit ettik. Parayı yatıran Başkentin ünlü tefecisi Çolak Remzi.”
“Çolak Remzi demek… O zaman fazla bekletmeyelim Çolak’ı.”
***
Çolak Remzi konuştukça gözleri seğiriyor, elini kolunu nereye koyacağını bilemiyordu.
“Amirim ne cinayeti Allah’ını seversen. Ben namuslu bir iş adamıyım.”
“Karanlık bir iş adamı,” diye karşılık verdi Şefik.
“Yapmayın, benim cinayetle ne işim olur. Hangi vukuatımı gördünüz bugüne kadar.”
Çolak iyiden iyiye ürkmüştü. Bu kez ben üstüne gitmeye başladım.
“Sen para işini anlat,” dedim. “Borcunu zamanında ödemeyince adamların işkence yaparak öldürdüler Turgut’u.”
Kekelemeye başlamıştı. Alnında biriken ter damlalarını görebiliyordum.
“Etme eyleme amirim. Ben tanımam etmem adamı. Bir iki kere ya gördüm ya görmedim. Bizim elemanlar hallederler kredi ve tahsilât işlerini.”
“Adam öldürme işlerini de muhtemelen onlar hallediyorlar. Sen ve adamlarını Emniyet’te birkaç gün ağırlayalım Çolak Remzi en iyisi.”
Çolak Remzi ve yanındaki üç adamını gözaltına alıp Emniyet’e götürdük.
***
Turgut’un telefon rehberinde temizlikçi Fatma olarak kaydedilen kadına ulaşmıştı bizim çocuklar. Fatma ayda bir Turgut’un evine temizliğe geldiğini, kimseden şüphelenmediğini söylüyordu. Kadının boynunda ve göz altlarındaki morlukları görünce, “Kim yaptı bunu?” diye sordum. Önce cevap vermek istemedi. Üsteleyince anlatmaya başladı.
“Bizim herif,” dedi. “İçip içip gelir, döver söver, elimde avucumda ne varsa alıp gider. Parayı futbolculara basıp çarçur eder.”
“Neyse şimdi konumuz bu değil. Bildiğin bir şey şüphelendiğin biri var mı? Turgut Selim ile ilgili anlatacakların var mı?”
“Vallaha beyim, kimseyi tanımam etmem. Benim herif ustadır. Elinden her iş gelir istese ama çalışmayı da sevmez. Ertan Bey’in evinin tamirat işlerine giderdi ara sıra. Sonra ben de evine temizliğe gitmeye başladım. Turgut Bey’e de o tavsiye etmiş sağ olsun.”
Zavallı kadını daha fazla tutmanın anlamı yoktu. Perişan hali canımı iyice sıkmıştı.
“Senin adamı nerede buluruz?” diye sordum öfkeyle.
Kısa bir şaşkınlıktan sonra kendini toparlayıp “Celal mi? Nerede olacak, sokağın başındaki bayii de kupon yapıyordur boyu devrilesi.”
Kadının yanından ayrılırken Şefik’e dönüp, “Şu Celal’in kulağını çeksin bizim çocuklar,” dedim. “Biraz korkutsunlar kâfi.”
***
Turgut Selim’in tefeciden aldığı yüklü miktardaki para hakkında belki bir şeyler öğrenebilirim diye ortağı Ertan’a bir kere daha gitmeye karar vermiştim. Ertan ve ekibi provadaydılar.
Beni fark eden Ertan, “Hoş geldiniz,” dedi. “Birazdan bitiriyoruz zaten. Vaktiniz varsa bir kahve içelim.”
“Fazla vaktinizi almayacağım,” dedim. “Birkaç soru soracağım sadece.”
“Tabii istediğiniz her şeyi sorabilirsiniz.”
“Turgut’a en yakın kişi sizsiniz. Ortağısınız aynı zamanda. Arkadaşınızın tefeciden aldığı borç hakkında bir bilginiz var mı?”
“Evet var. Turgut son zamanlarda biraz garipti. Ne bileyim işte, işleri büyütmek daha çok sermaye isteyen oyunları sahneye koymak istiyordu. “
“Siz böyle bir şeyi istiyor muydunuz?”
“Hayır, ben durumumuzdan memnundum. Büyümeyi istemiyordum.”
“Bu konu aranızda sorun olmuyor muydu? Sonuçta ortaktınız.”
“Biz yılların arkadaşıyız. Üniversiteden beri. Bakın, ben bir dostumu kaybettim, inanın bana onu yaşatmak için bu tiyatrodan da vazgeçerdim.”
“Anlıyorum. Hazırlandığınız oyunun konusu nedir acaba?”
“Kadın hakları ve kadına şiddet konusunda toplumda farkındalık yaratmak için hazırladığımız bir proje. Bu konuda çok duyarlıyız ekip olarak.”
Ertan ve ekibine kolaylıklar dileyip tiyatrodan ayrıldım.
***
Çolak Remzi ve adamları sorgudaydılar; ama cinayeti işlediklerine dair elimizde delil yoktu. Delil olmadan onları daha fazla tutamazdık. Sıkıntıdan kafamın infilak edeceği bir anda Şefik odaya girdi.
“Müjdemi isterim amirim. Katili bulduk. Sincan’da saklandığı müştemilatta bugün enselendi.”
Cevap vermedim. Şaşırmadığımı gören Şefik, “Hayrola amirim pek sevinmediniz bu işe.” dedi.
“Şefik sen travestileri öldüren kişiyi yakaladın.”
“Tamam, amirim ben de ondan bahsediyorum zaten. Adam travestileri öldürdüğünü itiraf etti. Suçunu kabul etti.”
“Ama,”dedim. “Turgut Selim travesti değil.”
“Bence öyle amirim. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir diye siz söylemez miydiniz hep? Özellikle ortada bir cinayet varsa.”
“Yine öyle düşünüyorum Şefik. Bence de hiçbir şey göründüğü gibi değil.”
Şefik’in canı sıkılmıştı bu aldırmaz tavrıma. Az sonra sokaktan geçen insan selinin tezahüratları duyulmaya başladı. Gökyüzünde dağılan havai fişeklerinin gürültüsü ve araç konvoylarının korno sesleri dayanılacak gibi değildi.
“Ne oluyor dışarıda?” diye sordum pencereye doğru giderken.
“Ankaragücü süper lige çıkmış amirim,” diye cevapladı Şefik. “Trafik kilit. Şehrin her yeri sarı lacivert renklerle donatılmış.”
Birden kafama sert bir cisimle vurulmuş gibi sarsıldım. Kendimi toparlayınca, “Hazırlan Şefik,” dedim. “Çıkıyoruz.”
***
Hızla yağan yağmur bizim külüstürün sileceklerini epeyce zorluyordu. Karanlık bir noktaya park ettiğimiz arabanın içinde Şefik’le dertleşiyorduk. Şefik anlamlı bir şekilde yüzüme bakıyordu.
“Sizden korkulur be amirim,” dedi. “İyi ki sizin yanınızdayım. İyi ki Cinayet Büro’nun en gözü pek başkomiseri Kemal Yıkılmaz’ın yardımcısıyım.”
“Abartma Şefik.” dedim. “Hislerim kuvvetli sadece o kadar.”
“Tamam da amirim; sarı lacivert dediğim anda nasıl çözdünüz bu cinayeti?”
Anlatmaya başladım.
“Turgut’un tırnak aralarında bulunan ipliklerin rengi sarı lacivertti. Üstelik bir atkıya aitti iplikler. Bir futbol kulübünün renkleri olabilirdi pekâlâ. Temizlikçi Fatma’nın kocası Celal karısının kazandığı paralarla şans oyunları oynuyordu. Bir futbol düşkünüydü. Tuttuğu takımın atkısını takmayı seviyordu. Celal’i korkutmak için aldığınızda her tarafının faça izi olduğunu görmüştük hatırlarsan. Ancak jileti iyi kullanan birisi Turgut Selim’in bedenine o yaraları açabilirdi. Fatma’yı Turgut’a tavsiye eden Ertan’dı. Kocası Celal’i de tanıyordu. Kadın hakları konusunda bu kadar hassas olan Ertan Bey’imiz neden Fatma’nın kocasından gördüğü şiddete sessiz kalıyordu? Çünkü Celal’i ayak işleri için kullanıyor, evinin ufak tefek tamirat işlerini gördürüyordu. Ertan’ın oyunculuk kariyeri yardımcı oyuncudan öteye geçememişti. Turgut kendi tiyatrosunu kurmak için tefeciden borç aldı. Bu durumda Ertan muhtemelen üçüncü sınıf bir oyuncu olarak kariyerine devam edecekti. Ertan’ın provadaki makyajı ne kadar da kusursuzdu, tıpkı Turgut Selim’inki gibi. O gece Turgut’la son kez konuşmak ve onu ikna etmek için şansını denedi. Buluşmadan Celal’i de haberdar etti. Bir cinayeti tasarlamadılar belki de ilk başta; ama tartışma büyüyünce Celal kullandığı maddenin de etkisiyle kendini kaybetti ve Turgut Selim’i o hale getirdi. Sonra da şüpheleri travesti cinayetlerine çekeceklerini düşünerek kadın kılığına soktular Turgut Selim’i. Bunu da Ertan’dan başkası yapamazdı zaten.”
Kısa süren bir sessizlikten sonra “Haklıymışsınız” dedi Şefik. “Gerçekten de hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş.”