4 Eylül 2023
Pazartesi
“Gerçek bir şeye dokunmak istiyorum. Bir deftere, belki de bir kâğıda. Eşyaları kastetmiyorum. Duygulardan ve fikirlerden bahsediyorum. İlk gençlik yıllarımda edebiyattan daha fazla lezzet aldığımı hatırlıyorum. Oysa gerçek edebi metinlerle tanışmam daha sonraki yıllarda olmuştu. Doğruyu söylemek gerekirse gerçek metinlerden duyduğum haz daha başkaydı. Ama yine de anlamlandıramadığım bir sorun var. Büyük bir sorun. Ve bu sadece benim değil, hepimizin, çağımızın sorunu… Üzerimize sirayet eden hastalığı kimse görmüyor. Lanetli bir çağda yaşıyoruz”
Cinayet şube amiri Bilgehan Bülbül bu sayfayı en az üç kez daha okudu. Ancak bir şey anlamadı. Rast gele başka bir sayfa açtı.
30 Eylül 2023
Cumartesi
“Lise yıllarımda şiir okumayı çok severdim. Şimdi de okuyorum ama artık şiirleri kendim için okumuyorum. Sizin için okuyorum. Önceleri güzel mısraların altını daha sonra tekrar okumak için çizerdim. Belki de o an hissettiğim duyguyu tekrar yaşayabilmek için veya başka bir vakit o mısralarda tekrar saklanabilmek için… Ama şimdi sosyal paylaşım sitelerinde sizlere arz etmek için mısraların altını çiziyorum. Hepimizin “ben”i kayboluyor. Dayatılan “biz”lere dönüyoruz. Bundan da, bu çağdan da nefret ediyorum”
Bu sırada Bilgehan’ın yanına henüz göreve başlamış olan polis memuru Mert geldi. Büyük bir heyecan içindeydi. Bilgehan onun bu halini görünce mutlu oldu. Çünkü genç memurun heyecanına bakılırsa bu işin içinde başka bir iş vardı. Kendisi de maktulün intihar etmemiş olduğunu, bu işin cinayet olduğunu düşünüyordu, daha doğrusu umut ediyordu. Savcı gelmeden de somut bir şeyler bulmuş olması gerekliydi. Merakla Mert’e baktı ve ne bulduğunu sordu. Aldığı yanıt ise durumu daha şüpheli hale getiriyordu.
Maktul neredeyse üç yıldır sosyal medya platformlarının hiç birisini kullanmamıştı. En son paylaşımında ise iki kelimelik anarşist bir söylemde bulunmuştu. Ancak pek fazla takipçisi olmadığı için siber suçlar tarafından “hepiniz hastasınız” dediği sözler gözden kaçmıştı. Bu paylaşım sayesinde savcıdan ek süre alması kolay olacaktı. Ancak tam bu sırada bir başka polis memuru elinde bir intihar mektubuyla geldi. Bilgehan intihar mektubunu alır almaz maktulün günlüğündeki yazıyla karşılaştırdı. İki yazının da birbirine çok benzediğini anlayınca canı sıkıldı. Mektubu doğru düzgün okumadı bile. Cebindeki elektronik sigarasını çıkardı ve derin bir duman çekti. Kendini odanın ortasına asan maktule baktı. Savcının odaya gelişi ise tam bu sırada olmuştu.
Savcıya konuyla alakalı malumat verdi. Cinayet dosyası açılmadan kapanmıştı. Olay yeri incelemedeki memurlarda rahatlamışlardı ve iş yükü çıkmadığı için oldukça mutlulardı. Herkes artık odayı terk ediyordu. Savcı mesleki kariyerine bir halel gelmesin diye otopsi yapılmasını istediğinden iki polis memuru adli tıpçılar gelene kadar cesedin başında duracaktı. Kalan memurlardan Ozan en az yarım saat daha burada olacaklarını bildiğinden mutfağa geçip dolaptaki malzemelerden kendisine bir ekmek arası yapmakla meşguldü. Diğer polis memuru Abdullah ise emeklilik yaşına gelmiş ve meraklı yapısından dolayı başına yeni bir iş almak üzereydi. Cinayet şube amirinin delil diye yanında götürdüğü intihar mektubunu okuyamadığı için huzursuz olan Abdullah maktulün günlüğünü cebine atıverdi. Bu sırada Ozan maktulün dolabındaki salamları midesine göndermekle meşguldü.
Aynı Günün Akşamı
Abdullah Karşıyaka Spor’un maçını seyretmiş, tuttuğu takımın galibiyeti sonrasında, sosyal medya hesabından skoru gösteren bir görsel paylaşmış ve üniversite okumak için İstanbul’a giden oğlu ile telefondan konuştuktan sonra okuma koltuğuna kuruluvermişti.
Gözlük takmayı sevmediğinden gözlerinin iyice bozulduğunu önündeki kitabı okumaya çalışırken fark etti. Ancak o gözlerinin bozulmasını yaşlılığa yoruyordu. Bundan dolayı sıkkın bir şekilde koltuğundan kalkıp gözlüğünü almak için diğer odaya geçti. Nedendir bilinmez, maktulün günlüğünü okumak bu sırada aklına gelmişti. Gri kapaklı günlüğü eline alınca önce heyecanlandı, sonra derinlerinde bir vicdan azabı duydu. Telefonuna gelen bildirim sesi ile beraber o derinlerden gelen sızı kaybolup gitti. Tekrar okuma koltuğuna kuruldu. Gri kaplı günlüğe baktı sonra telefonuna… Önceliği telefonuna verdi. Gelen bildirim son paylaşımı ile alakalı bir yorumdu. Gülümsedi, telefonunu sessize aldı ve günlüğün ilk sayfasını açtı. Yedi Şubat 2024 tarihini görünce gülümsedi. Oğlunun doğum yıldönümüydü. Birden aklına oğlu geldi. Garip bir şekilde hüzünlenmişti, eli telefonuna gitti. Ancak biraz önce konuştuğu için arayamadı. İnsanın oğlunu özlemesi, birden aklına gelmesi durumunda bile onu arayamaması garip gelmişti. Sessize aldığı telefonunun sesini tekrar açıp masanın üzerine koydu ve okumaya başladı.
7 Şubat 2021
Çarşamba
“Çocukluğumda izlediğim filmler, okuduğum kitaplar başkaları için yaşamanın erdeminden bahsediyordu. Ancak bu erdemin benim hayal dünyamdaki yansıması bu değil. İnsanlar artık gerçekten de tamamen başkaları için yaşıyor. Paylaşımlarının ne kadar beğenildiği, ne kadar yorumlandığı dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyorlar.”
Bu sırada Abdullah’ın telefonuna iki bildirim geldi. Eli istemsizce telefonuna gitti. Bildirimlerden ilki, bir mağazanın indirim mesajıydı. Diğeri ise sosyal medyadan yaptığı son paylaşıma çekici bir kadın tarafından yapılan bir yorumdu. Tekrar gülümsedi, kahvesinden bir yudum aldı ve diğer sayfaya geçti.
8 Şubat 2021
Perşembe
“Artık insanların hepsinin hasta olduğuna kesin kanaat getirdim. Bu sabah tüm sosyal medya hesaplarımdan tek bir ortak paylaşım yapıp, uygulamaların tamamını telefonumdan sildim. Bugün dış dünyadan koptuğum ilk gün. Bu radikal kararı alır almaz sokağa çıktım, sahil boyunca yürüyüş yapıp eve döndüm. Akşama kadar kitaplığımı düzenlemekle uğraştım.”
Abdullah olay mahallinde memur arkadaşı Mert’in heyecanla getirdiği “maktul uzun zamandır sosyal medya hesaplarını kullanmıyormuş haberini hatırlayıp gülümsedi. Rast gele başka bir sayfa açarak devam etti.
31 Aralık 20121
Cumartesi
“Dış dünyadan tamamen koptuğum için iş yerinde dönen sohbetleri artık anlayamıyorum. İnsanlar aralarında farklı bir dil geliştirmiş durumda, onlarla bağlantı kurmakta güçlük çekiyorum. Bugün bu senenin son günü ve her geçen yıl insanlık daha da kötü günlere gidiyor. İnsanlardan kaçıp kitaplara sığınmaya çalışıyorum ama çok acıdır ki öğrendiklerimi başkalarıyla paylaşamıyor olmak beni tekrar sosyal medya çukuruna itiyor. Bu beğenilme tutkusundan daha öte bir durum. Mesela bugün Refi Cevad Ulunay okudum ve ondan öğrendiğim onca ilginç bilgiyi başkasıyla paylaşamadıktan sonra bu malumatların bana ne getirisi olacak diye düşünmekten kendimi bir türlü kurtaramadım.”
Sonra Refi Cevad Ulunay’ı, Reşad Ekrem Koçu’yu düşündüm. Acaba onlar da mı bir tür beğenilme içgüdüsü ile bu eserleri ortaya koymuşlardı? Başka bir sebebi mi vardı yoksa?”
Maktulün yazdıkları Abdullah’ın merakını cezbetmeye başlamıştı. Telefonundan birçok bildirim sesi gelmesine rağmen hiçbirisine bakmadan diğer sayfayı açtı.
1 Ocak 2022
Pazar
“Bugün doğru olan yolu bulduğumu düşünüyorum. Beğenilme içgüdüsü tamamen insani bir duygu ve bundan kaçmak doğru değil. Ancak yaşantımızı sosyal medyada inşa ettiğimiz sahte karakter üzerinden anlamlandırmak yanlış. O yüzden sahte bir isimle, sahte bir hesap açmaya karar verdim. Hakan B. ismiyle sosyal medyayı tekrar kullanacağım ve tekrar hayata bağlanma şansını kendime sunacağım. Bu yeni yılın benim için daha güzel olacağını düşünüyorum.”
Abdullah bu satırları okuduğu an kaşlarını çatmıştı. Hemen eline telefonunu aldı ve Hakan B. isimli hesapları kontrol etti. Günlüğün diğer sayfalarını incelediğinde okuduklarına inanamadı. Sabah iş yerine gittiğinde bilişim bürosuyla irtibata geçti. Maktulün farklı isimle kullandığı hesabın özel mesajları titizlikle incelendi.
Abdullah; maktulün sosyal medyada kendisine yeni bir arkadaş çevresi kurduğunu, bu platformda tanıştığı bir kadınla birliktelik yaşadığını ve kadın tarafından aldatıldığını, kadının yeni sevgilisi ile maktulü öldürüp intihar süsü verdiklerini kısa sürede ortaya çıkardı.
Bu olay sosyal medyada bir gün boyunca gündemde kaldı ve bütün ülkede konuşuldu. Ertesi gün ise kimse hatırlamadı.