24 Şubat 1989 sabahında, FBI ajanı Dale Cooper, Twin Peaks kasabasına gelir. Görevi, lise öğrencisi Laura Palmer’ın katilini bulmaktır. Twin Peaks tuhaf bir kasabadır; sakinleri nevi şahsına münhasırdır, pek çok gizemin hüküm sürdüğü mekânlarla doludur, Palmer cinayeti de gelmiş geçmiş en acayip cinayetlerden biridir. Ancak Dale Cooper da Twin Peaks’in özelliklerinden farklı özelliklere sahip değildir; nevi şahsına münhasır kasaba sakinlerine taş çıkartacak tavırları vardır, alışılmadık bir dedektif portresi çizer ve kendine özgü yönetmen David Lynch’in kült dizisinin, replikleri efsane haline gelmiş karakterine dönüşür.
Yirmi beş yıl sonra devamı başlayan İkiz Tepeler dizisinin yeni sezonunda karşımıza iki Dale Cooper birden çıkıyor:

Gizemli mekan Black Lodge’da sıkışıp kalmış “iyi” Cooper ile Tarantino filmlerinden fırlamış gibi görünen “kötü” Cooper ya da dizide söylendiği üzere “kötü ikiz”. İki farklı Dale Cooper ile izleyiciyi şaşırtmaya kararlı David Lynch’in sezon ilerledikçe başka Cooper sürprizleri de var ancak son bölümleri izlemeye başlamadıysanız yahut diziyle yeni tanışanlardansanız, 90’ların biricik dedektifinin karakteristik özelliklerini biraz hatırlatmak isterim.
Özgeçmiş
Dale Cooper 1954 doğumludur. Haverford Üniversitesi’nden mezun olmuştur. İlk olarak Philadelphia’daki FBI ofisinde görev alan Cooper, Windom Earle adlı dedektifle partner olarak çalışır. Windom Earle’ün öğrencisi gibi yetişen Cooper’ın görevi, federal bir suça tanık olan Earl’ün karısı Caroline’i korumaktır. Daha sonra, David Lynch’in canlandırdığı FBI Şefi Gordon Cole için çalışmaya başlayan dedektifimiz, Laura Palmer cinayetinden bir yıl önce, benzer bir başka cinayeti araştırmaya giden ama kendisinden bir daha haber alınamayan Dedektif Chester Desmond’ın ortadan kayboluşunu ve Theresa Banks cinayetini araştırmakla görevlendirilir ama davayı çözemez. Tüm bunların ardından da Twin Peaks kasabasına, Laura Palmer olayını araştırmaya gönderilir. Ancak burada olup biten anlaşılması güç olayların içine çekilecek, Black Lodge denen çok boyutlu, tuhaf mekanda kapana kısılıp kalacak, kırmızı perdelerin, zikzak parkelerin, tuhaf kişilerin olduğu bu yerde 25 yıl kalacaktır.
Kahve ve Turta
Dale Cooper için ilk söylenebilecek şey kahve düşkünlüğüdür. Kahvesini kopkoyu, “aysız bir gece kadar siyah” içmeyi sevdiğini söyleyen dedektif için her şeyden daha önemli tek unsur bir fincan “lanet olasıca iyi kahve”dir. İkiz Tepeler kasabasına geldikten sonra, muhteşem kirazlı turtalar yediği Double R Lokantası’nın kahvesine de bayılacak, kasabaya olan bağlılığı bu sevginin gölgesinde gelişecek, “Turtaların öldükten sonra gittiği yer burası olmalı,” diyerek atıfta bulunduğu lokantaya sık sık uğrayacaktır.
Yaşam Sevinci
Pek çok dedektifle karşılaştırıldığında oldukça naif özelliklere sahip olduğu gözlemlenen Cooper yaşam sevinciyle dolu

biridir. İşine odaklandığını düşündüğünüz bir anda, aslında Twin Peaks kasabasını süsleyen Douglas Firs ağaçlarını incelemekte, çam dallarından yayılan kokuyu içine çekerek büyülenmekte, kirazlı turta hayali kurmakta, kaldığı otelin yatak çarşaflarındaki ipeksi dokudan etkilenmekte ve yaşam dolu cümleler sıralamaktadır. Örneğin şu cümleleri onun yaşama bakışını özetler gibidir: “Her gün kendine bir hediye ver. Planlama, bekleme. Kendiliğinden olsun.”
Aşk Hayatı
Cooper, Windom Earle’ün karısı Caroline’le yaşadığı yasak ilişkinin ardından aşka tövbe etmiş gibidir çünkü Caroline ölmüş, Cooper yıkılmıştır ancak İkiz Tepeler’e gelir gelmez otel sahibinin çekici kızı Audrey Horne tarafından baştan çıkarılır. Audrey’nin cazibesi onu etkilese de kendini kaptırmaz. Yine de, Double R Lokantası’nda tanıştığı Annie Blackburn’e ilk görüşte âşık olur. O andan itibaren hayatını yönlendiren ve dizinin akıbetini belirleyen yegane şey, Annie’ye duyduğu aşk olacaktır.
Diane
Yirmi beş yıl önceki iki sezonda da izleyici tarafından görülmeyen ama Cooper’ın sürekli ses kaydı bıraktığı sekreter Diane’in varlığı, dedektifi tanımamızda büyük rol oynar. Cooper’a göre “bir azizeyle bir kabare şarkıcısının muhteşem birleşimi” olan Diane’e bırakılan günlük misali kayıtlar, dedektifi tanımanın iyi bir yoludur. Üçüncü sezonda, Laura Dern’in canlandırdığı Diane karakteriyle karşılaşacak olan izleyici, böylece Diane’in gerçekte nasıl biri olduğunu sonunda öğrenecektir.
Dedektiflik Yöntemleri:Rüyalardan Gerçeğe
Alışılmış yöntemlerle çalışmayan Cooper, genç yaşlardan beri ilgi duyduğu Tibet ve Kızılderili felsefelerinden yola çıkarak kendine özgü yöntemler geliştirmiştir. Palmer cinayetini çözerken, özellikle Tibet inanışlarından yararlanan Cooper, şansın gücünü önemsediğini de vurgular. Ancak Cooper’ın dedektiflik yöntemlerinden en belirgini, gördüğü rüyalardan yola çıkarak hareket etmesidir ki, Palmer cinayetini rüyalarında gördüğü bir dev ve bir cücenin verdiği ipuçları vasıtasıyla çözer.
1991 yılında, 18’lik Audrey Horne ile akranken, tüplü bir televizyondan Twin Peaks dizisini izlediğim ürpertici geceleri hatırlıyorum. Yıllar sonra yeniden izlediğimde kapıldığım heyecanı, dizinin devamının çekileceğini duyduğumda başlayan meraklı bekleyişi düşünüyorum. 25 yıl sonra, Laura’nın liseli arkadaşlarının olduğu yaşta, diziye yeniden kavuşmuşken bu yazıyı yazdığım için de pek memnunum. Twin Peaks ile hâlâ tanışmadıysanız hemen tanışmalısınız. Benim gibi eski tutkunlarındansanız ve henüz yeni sezonu izlemeye başlamadıysanız, Ashley Judd, Jennifer Jason Leigh, Naomi Watts, Amanda Seyfried, Tim Roth gibi yeni oyuncu kadrosuyla gözleriniz kamaşmakla kalmayacak, aynı zamanda kasabanın efsane barında şarkılarını söyleyen Chromatics, Au Revoir Simone ve Nine Inch Nails gibi muhteşem müzik gruplarıyla da vakit geçirmenin tadını çıkaracaksınız. İyi seyirler!