“Bu parmak sizin mi evladım…”
Nevzat Güzel; 63 yaşında, emekli Türkçe öğretmeni. Kardelen Sokakta bulunan müstakil evinin çatısındaki kırık kiremitleri değiştirmek için çatıya çıkmıştı. Bu sırada sokakta bir kaç polis vardı ve sanki bir şey arıyorlardı. Kiremitlerin üzerinde duran kanlı ve kesik bir parmağa gözü ilişti Nevzat amcanın, yaklaştı ve inceledi. Sonra başını hafifçe sarkıttı sokağa ve elindeki kürekle işaret ederek seslendi görevli polislere.
“Pardon, bu parmak sizin mi evladım?..”
Merhaba değerli “Dediktif” okurları. Öncelikle belirtmek isterim ki sizlerden gelen yorumlar sebebiyle memnun oluyor ve gayretimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Bu çerçevede hikayelerimizde yaşanan olayların arka planını yani mutfağını sizlere aktarmaya devam ediyoruz. “İğne ile Kuyu Kazanlar” serimizde bu ay mesleki literatürde “DVI” yada “F2K” olarak anılan Felaket Kurbanlarını Kimliklendirme ekiplerini inceliyoruz.
Tek Gündemde Toplanan Ülke-Dünya
Şehrin en yoğun toplanma alanlarından biriydi, günde binlerce insan ayak basıyordu. Hiçbir zaman cesur olamamış, her zaman için ihanet ile yüz gösteren terör örgütleri de bunun farkındaydı. Türlü psikolojik baskılarla birini daha ikna etmiş ve “canlı bomba” olarak bilinen yöntemle hayatın güzelliklerine gölge düşürmek amacıyla kalabalıkların içlerine salmışlardı. Gelişen endüstri ve teknoloji sayesinde temini gitgide kolaylaşan patlayıcı madde, bahse konu şahsın valizinde infilak etmiş ve 34 kişi hayatlarını kaybetmişti…
Bölgeye çok sayıda ambulans, itfaiye ve polis ekibi sevk edildi. Her gelen ekip kendi görev alanında özveriyle çalışıyor, maddi ve manevi yaralar bir an evvel sarılmak isteniyordu. Konunun terör saldırısı olduğunun anlaşılmasıyla, iş tüm ülke çapında en önemli konu haline geliverdi. Hatta öyle ki, hayatlarını kaybedenlerin içinde bir ABD ve üç Fransız vatandaşının da bulunduğunun ortaya çıkmasıyla tüm dünyanın gündemine oturdu…
Kriz Yönetiminin Önemi
Herbirimiz hayatlarımızda zaman zaman yaşadığımız zorluklarda farkına varırız ki normalde yapabildiğimiz sıradan şeyleri zor koşullarda başaramayız. Sebebi ise kriz anlarında olağanüstü bir fiziksel ve psikolojik baskı altında olmamız. Bir de elimizdeki örnekte düşünelim; tüm dünya tarafından önemle takip edilen bir terör saldırısında “Kriz Masası Başkanı” olarak vazife aldık, neler olurdu? Susmayan telefonumuz, sürekli bilgi aktaran danışmanımız, gördüğümüz manzara karşısında beynimizin bize olan tepkisi ve daha nicesi…
Neyse ki bu konumda değiliz ve böyle görevler için özel olarak yetiştirilen insanlar var. Biz ise; vatandaş, polis, sağlık görevlisi ya da böyle olaylarda görev alabilecek kişiler olarak ne yapabiliriz, onları düşünmeli ve gerektiğinde profesyonelce uygulamalıyız.
İlk İnceleme ve Sonrası
Bu gibi önem arz eden konularda kamuoyu bilgilendirmesi çok önemlidir. Yayılacak yanlış bir bilginin nelere mal olabileceğini tahmin dahi edemeyiz. Dolayısıyla ülke-şehir yöneticileri böyle durumlarda ilk safhada doğru bilgi almak ve hemen kamuoyu İle paylaşmak isterler. Her koşulda mümkün olmasa da bu ve benzeri olaylarda ilk inceleme kamuoyunu bilgilendirme ve fail/faillerin peşine hemen düşme adına yapılır. Bu ilk incelemenin ardından ise daha dikkatli ve özenli bir şekilde detaylar aranır. Fail/failleri belirlemek ilk 6 saat içerisinde olursa bu aşama başarılı bir şekilde geçilmiş olur ve tüm görev alanlar özellikle psikolojik olarak rahatlar.
Fakat bu kez öyle olmamıştı. Patlama noktasına fail/faillerin nasıl geldiği hiçbir kamera ile tespit edilemiyordu. Patlamanın şiddetiyle fail/failler hakkında elde edilebilecek bulgular dağılmış ya da inceleme yapılamayacak bir hal almıştı. Elbette elde kimlik tespiti için elverişli bulgular ile terörle mücadele biriminin çalışma ve tezleri vardı fakat yanlış bir bilgiyi kamuoyuna servis etmeyi kimse istemiyordu.
100 KG Kuru Madde, Ateşleme Tertibatı ve Bir Kumanda
Evet, yapılan incelemelerin ardından anlaşılmıştır ki 34 kişinin hayatına mal olan bu bomba basit bir düzenekti. Hepimizin evvelce kullanmış olduğu radyolardan daha basit bir çalışma prensibi vardı. Üstelik bunun için gereken maddelerin temini de çok kolaydı. Bu olayda kullanılanlar tarım kimyasalları ve temizlik malzemeleriydi. Evimizde ve iş yerlerimizde bir kaçını farklı amaçlarla hali hazırda kullanıyoruz… Hal böyle olunca patlayıcı maddeler ile mücadale oldukça zor yapılıyor. Gelişen teknolojik imkanlardan, kötü niyetli grupların da faydalandığını düşündüğümüzde iş iyice farklı bir hal alıyor….
Başarı burnumuzun ucunda olabilir, ya da bir kilometre uzakta…
Ülke gündeminde aniden ilk sırayı alan terör saldırısının üzerinden yirmi sekiz saat geçmişti fakat adli açıdan teknik incelemeler hâlâ devam ediyordu. İlk incelemelerin ardından belirlenen patlama merkezinden kuş uçuşu yaklaşık 1 km. uzak alana kadar genişletilmişti inceleme-araştırma sahası. Geçen süre içerisinde elde edilen yüzlerce bulgu “İvedi” ibareli olarak çoktan Kriminal Laboratuvarda incelenmeye başlamıştı.
Dünya gündeminde olan böyle bir olayda elde edilebilecek her bulgu çok önemlidir. Öyle de oldu. Aradan geçen bir güne rağmen patlama noktasına 1 km uzaklıkta çalışmalarını sürdüren Olay Yeri İnceleme ekibi kesik ve kısmi yanık bir parmağa rastladı. Bulgu, hemen inceleme için ilgili kısma aktarıldı ve çok kısa süre içerisinde sonuç alındı. Daha önceki tüm çalışmaları doğrulayan bir parmak izi ve DNA profili elde edilmiş oldu. Fail, daha önce de bağlantılı suçlarla ilişiği bulunan bir teröristti. Bilgi kamuoyuna aktarıldı ve teröristin bağlantıları tespit edilmeye başlandı. Kısa bir süre içerisinde de bağlantısı tespit edilen on bir kişi gözaltına alındı ve gerekli işlemler yapılmaya devam edildi. Çalışmasını tamamlayan ekipler sıra sıra olay yerinden ayrıldılar ve normal görevlerini döndüler fakat çalışmaya devam eden birileri hâlâ vardı: DVI Ekibi, bir diğer değişle F2K Ekibi…
Fail Tespit Edildi, Peki Ya Mağdurlar Kim?
Örnek aldığımız olayımızda 34 kişinin hayatını kaybettiğini ve içlerinde yabancı şahısların da olduğunu söylemiştim. Peki failin parmağının 1 km öteden bulunduğu bu olayda mağdurlar tek parça kalmış mıdır? Kalmışsa tanınabilecek halde midir? Peki ya yabancıları kim teşhis edecek?…
Bu sorular uzar da gider. Fakat birileri cevap vermeli: DVI/F2K ekibi. Dünya üzerinde bu terim Disaster Victim Identification (DVI) olarak biliniyor. Ülkemizde ise Felaket Kurbanlarını Kimliklendirme (F2K/FKK). Bunlar kimlerdir, neler yaparlar gelin inceleyelim…
Bir olayda üç kişiden fazla ölen şahıs varsa bu olay DVI ekibini ilgilendiriyor demektir. Şahıslar kolay teşhis edilebilecek dahi olsa bu konunun yine de ilgili uzmanlarca incelenmesi gerekiyor. Yaşanan felakete bağlı olarak bu ekibin içerisinde çok farklı alanlardan uzmanlar bulunabilir. Ancak genelde Genel Koordinatör, Parmak İzi Uzmanı, Adli Görüntüleme Uzmanı, Antropoloji Uzmanı, Diş Uzmanı ve Lojistik Sorumlusundan oluşur. Görevleri genel tanımla şöyledir; Doğal afet, terör saldırısı ve benzeri toplu ölümlerde, ölen şahısların kimliklerinin tespiti, tespit edilen cesetlere ait tüm parçaların bir araya getirilmesi ve ilgili adli/idari işlemlerin yapılarak yakınlarına teslim edilebilmesini sağlamak.
Ekip içi bireysel görevleri ise şöyle özetleyebiliriz. Genel Koordinatör, yapılacak işlemlerin planlanması ve yürütülmesini öncülük eder. Parmak İzi Uzmanı, ölen şahısların izlerini sistemdeki izlerle karşılaştırır. Adli Görüntüleme Uzmanı, çalışmaların her safhasının fotoğraf ve video kayıtlarını tutar. Antropoloji ve Diş Uzmanları ise ihtisas alanlarında olan konular üzerinden çeşitli örneklemler ile kimlik tespiti vasıtası ararlar. Ve lojistik sorumlusu ise bazen haftalarca süren çalışmalar boyunca bu ekibin maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamakla görevlidir.
Ülkemizde Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, AFAD ve Adli Tıp Kurumu bünyelerinde DVI Ekipleri faaliyet gösteriyor. Onlara en fazla ihtiyaç duyulan olayların başında ise depremler geliyor. Binlerce insanımızı yitirdiğimiz Gölcük(1999), Düzce(1999)ve Van(2011) depremlerinde bu ekiplerin ihtiyaç ve kıymeti oldukça göz önüne çıkıyor. Yılın belki birkaç gününde ya da birkaç yılda bir ihtiyaç duyulan ekiplerimiz olay sıklığının aksine her zaman diliminde hazır bulunmaktalar. Karşılaşabilecekleri durumlara karşı da kendilerini sürekli eğiterek gelişmekteler. Özellikle son dönemlerde dile getirilen, büyük depremin kapıda olduğu tezine karşı DVI ekiplerinin de sayıları artırılmaktadır.
DVI ekiplerinde, en kısa zamanda en doğru sonuca ulaşma odaklı olarak psikolojik ve fiziksel yönden büyük bir çaba söz konusu. Yaşanan bir doğal afet sonucunda kendi yakınlarından dahi haber alamayan kişilerin, her yaştan cesedin kimliklendirmesini yapmak için çalıştığını düşünelim; belki de işin en zor kısmı bu psikolojik boyutu…
Patlama Olayı Sonrasında Ne Oldu Peki?
Hikayelerin ağırlıkta olduğu bir dergide makale yazmanın zorluğunu size nasıl anlatabilirim bilemedim. Hem ilgi çekici olmalı hem de bilgi vermeli. Hem hikayeleştirilmiş gerçek bir olay olmalı hem de makale sınıfında kalmalı… Oldukça zor değil mi?
En son on bir zanlının gözaltına alındığını söylemiştik. Ölen şahıslar gerekli incelemelerin ardından kimlikleri tespit edilmiş olarak yedi gün gibi bir süre içerisinde ailelerine teslim edildi. Dört yabancı şahsın kimlik tespitleri ise İNTERPOL ve Büyükelçilikler vasıtasıyla yapıldı. Canlı bomba olan teröristin patlama noktasına nasıl geldiği ve kimlerden ne tür yardım aldığı da büyük ölçüde netleşmişti. Konuyla ilgili görev yapan tüm ekiplerin takdire şayan çalışmaları sonucunda bir konu daha aydınlatılmış oldu. Belki içlerinde yabancı ülke vatandaşlarının da bulunmasının etkisiyle uluslararası camiadan birçok gayri samimi kınama metni okuduk. Ülkemizde de birkaç ay sonra neredeyse hatırlayan kalmadı.
Otuz dört kişi ve aileleri… Hikayelerini bilmiyoruz, fikirlerini ve planlarını da… Neden olmuştu, nasıl olmuştu bilmiyorum ama… Ateş yine düştüğü yeri yakmıştı…