Rex Stout

Rex Todhunter Stout 1 Aralık 1886’da ABD’nin Indiana eyaletinde öğretmen bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Babasının teşviki ile erken yaşta okumayı öğrendi. Eğitim hayatını Kansas’taki Topeka Lisesi’nin ardından Kansas Üniversitesi’nde sürdürdü. Görev aldığı ABD Donanması’ndan 1908’de döndükten sonra çeşitli işlerde çalıştı.
Kurgusal hikayeler ve şiirler yazmaya başladı. 1910 itibariyle şiirleri The Smart Set isimli edebiyat dergisinde, 1912 itibariyle de kurgusal hikayeleri Smith’s Magazine ve Lippincott’s Monthly Magazine gibi edebi yayınlarda yer aldı. Bu hikayelerin kimisi cinayet ve gizem temalı, kimisi romantizm ve macera içerikliydi. Maddi sıkıntı çektiğinden, para kazanmak için işlerine yoğunlaştı ve yaklaşık on yıl hiç yazı yazamadı.
1929’da ilk kitabı How Like a God ile profesyonel yazarlığa adımını attı. Alışılmadık, psikolojik kurgusu okuyucunun ilgisini çekti. Ardından 1934’te siyasi gerilim romanı The President Vanishes yayınlandı. En bilinen kurgusal karakterleri, beyaz perdeye de hikayeleri aktarılan Dedektif Nero Wolfe ve asistanı Archie Goodwin oldu. Nero Wolfe külliyatını 1934 ve 1975 yılları arasında yayınlanan otuz üç roman ve otuz dokuz ‘novella’ya sığdırarak okuyucuyla buluşturdu. 1937’de yayınlanan Eldivenli El kitabı ile, kadın dedektiflerin erken dönem örneklerinden olan Theodolinda “Dol” Bonner karakterini tanıttı. Bonner daha sonra Wolfe hikayelerinde de yer alacaktı. Wolfe ve Bonner dışında, Tecumseh Fox ve Alphabet Hicks adlarında iki farklı kurgusal dedektifin daha yaratıcısı olan Stout, 1938 sonrası polisiye dışında bir eser vermedi.
Yazar olmanın yanı sıra, yaşamı boyunca yazar hakları savunucusu olarak aktif faaliyetlerini yürüttü. Yerel ve uluslararası telif hakkı yasalarının reformunda etkin rol oynadı. Amerikan Özgürlükler Birliği’nde görev aldı.27 Ekim 1975’te hayata gözlerini yumduğunda, bir dönem başkanlığını da yaptığı Amerikalı Polisiye Yazarları Birliği’nden Grand Master ünvanı dahil birçok ödülün sahibi olmuştu.
Anne Perry

Anne Perry, asıl adıyla Juliet Marion Hulme, 28 Ekim 1938’de Londra’da doğdu. Ailesi ile beraber Yeni Zelanda’ya taşınan küçük Hulme, tüberküloz hastalığı nedeniyle problemli bir çocukluk dönemi geçirdi.
1954’te, henüz on altı yaşındayken, korkunç ve trajik bir olayda başrol oynadı. En yakın arkadaşı Pauline Parker ile beraber Parker’ın annesi Honorah Rieper’ı öldürmekten suçlu bulundu. İki arkadaşın saplantılı bir ilişki içinde oldukları ve Parker’ın buna mani olduğu üzerine iddialar olsa da Hulme bunu hiçbir zaman kabul etmeyecekti. Rieper cinayetinden beş yıl hapis yattıktan sonra adını Anne Perry olarak değiştiren Hulme, İngiltere’ye geri döndü. Bir süre uçuş görevlisi olarak çalıştı. Daha sonra sırasıyla İskoçya’da ve ABD’de hayatını sürdürdü.
1979’da yayınlanan ilk romanı The Cater Street Hangman’da kurgusal dedektifi Thomas Pitt’i okuyucuyla buluşturdu. Genellikle tarihi cinayetleri konu alan romanları ardı ardına yayınlandı. Ünlü dedektifi William Monk ise 1990’da yayınlanan The Face of Stranger romanı ile ilk defa adından söz ettirirken, daha sonra ekranlarda da boy gösterecekti.
Gençken ortaklık ettiği Rieper cinayetini konu alan ve Kate Winslet’ın Perry’yi canlandırdığı Heavenly Creatures filmi 1994’te yayınlandığında Perry ile bağlantısı kamuoyunda bilinmiyordu. Ancak birkaç ay sonra gerçek gün yüzüne çıktı ve büyük sansasyon yarattı.
Kırk yedi roman ve bir sürü kısa öyküsü yayınlanan Perry, 2001’de aldığı Edgar Ödülü dahil birçok başarıya imza attı.
Lee Child

Yazarlık hayatında kullandığı Lee Child mahlasıyla bilinen ve en çok “Jack Reacher kurgusal karakterinin yaratıcısı” olarak anılan James Dover Grant, 29 Ekim 1954’te İngiltere’nin Coventry şehrinde dünyaya geldi.
Birmingham King Edward’s School’un ardından 1974’te girdiği Sheffield Üniversitesi’nde hukuk okudu. Bir süre televizyon kanallarında çalıştıktan sonra üniversiteye dönüp doktora ünvanını aldı.
1997’de yayınlanan ilk romanı Killing Floor ile hem Anthony Ödülü’nün, hem de En İyi İlk Roman dalında Barry Ödülü’nün sahibi olduğunda başarılı bir yazar olacağının sinyallerini vermişti. 1998’de taşındığı ABD’de yazarlık kariyerinin iyi gitmesinin arkasındaki sebep olarak “Child” soyadı nedeniyle raflarda kitaplarının Raymond Chandler ve Agatha Christie romanlarının arasında yer alması gösterildi. Çoğu zaman şaka olarak algılansa da, bu gerçeğin kariyerinde ufak bir katkı payına sahip olduğunu itiraf etti.
Yarattığı Jack Reacher maceralarının beyaz perdeye Tom Cruise’un başrolü ile aktarılması sayesinde popülerliğini arttıran Child, edindiği şöhretin yanında hatrı sayılır bir servetin de sahibi oldu.
2009 yılında Amerikan Polisiye Yazarları Birliği’ne başkan olarak seçilen başarılı yazar, serinimn yirminci sayısını okuyucu ile buluşturduktan sonra, 2020’de, Jack Reacher külliyatının devamını yazma işini kendi gibi yazar olan kardeşi Andrew Grant’e bırakacağını açıkladı. Lee Child, gelen tepkiler üzerine bu kararını bir süreliğine “ortak yazarlığa devam edeceği” yönünde değiştirdi. Katı ve ticari kaygılarla Reacher maceralarını şekillendirdiği eleştirilerine maruz kalan yazar, bir röportajında Reacher kurgusunun doğası gereği ticari görüldüğünü, bunun için kimseden özür dilemeyeceğini dile getirdi.
Yirmi üçüncü Jack Reacher romanı No Plan B’yi 2022’de okuyucuyla buluşturan Child, halen New York’ta yaşıyor ve aktif olarak yazıyor.