Polisiye edebiyatta polis ya da dedektif olmayan kahramanlara sıklıkla rastlanır. Bizim polisiye edebiyatımızda da böyle kahramanlar bulunmaktadır. Vedat ile Tefo, Metin Çakır, Yıldız Alatan ve Kerim Ülkü bu kahramanlardan sadece bir kaçı. Bu karakterler polislere göre bilgi ve kanıtlara ulaşmakta dezavantajlı durumdadırlar. Bu olumsuzluk kahramanların konu üzerinde daha çok yoğunlaşmaya ve en ufak bilgi kırıntısını dahi kullanmaya iter.
Bu yazıda inceleyeceğim kahraman da meraklı bir kişilik. Her amatör dedektif gibi kendi mesleği var. Selman Bulut bir cami imamı. Diğer amatör dedektiflerden farkı, ilk olarak bir romanla değil, bir filmle vücut buldu.
Selman Bulut, Onur Ünlü’nün senaryosunu yazıp ve yönetmenliğini de üstlendiği ve bence şu ana kadar yapılmış en iyi Türk polisiye filmi olan ‘İtirazım Var2 ile polisiye dünyamıza girdi. Onur Ünlü, pek çok ödül kazanmış yetenekli bir senarist ve yönetmen. Yarattığı Selman Bulut karakteri, farklı kişiliği ile polisiye edebiyatımızın önemli tiplemelerinden biri olmaya aday. Selman Bulut, bildiğimiz imamlardan çok farklı bir yapıya sahip. Antropolojide yüksek lisans yapmış, yaptığı her hamleyi adıyla söyleyebilen bir satranç oyuncusu. Filmde ve romanda gördüğümüz en önemli özelliği ise felsefeyi ve özellikle de Hegel’i çok sevmesi. Bu özelliğini yansımalarını hem filmde hem de filmin devamı niteliğinde olan “Hesabım Var’ romanında görüyoruz. Camisinde işlenen cinayeti bazen mantığıyla bazen de duygularıyla hareket edip, bulduğu bilgi ve kanıtları analitik zekâsıyla birleştirerek katili bulması Selman Bulut’u başarılı bir amatör dedektif yapıyor. Yazar bu romanın devamını getirirse polisiyemiz yeni bir Hercule Poirot tarzı dedektif kazanacaktır.
Selman Bulut’un sıradan din adamlardan çok farklı yönleri var. Aydın ve okuyan bir insan. Olaylara klişe kalıplarla değil güncel hayatın getirdiği değişikleri de benimseyerek bakıyor. Öyle ki kızının erkek arkadaşıyla aynı evde yaşamasına ses çıkarmıyor belki de çıkaramıyor. Kızının imam nikâhı yaptık demesine kızarak “Başlatmayın imam nikâhınıza!” diyebilecek bir yapıya sahip.
Hesabım Var filmin devamı olan bir roman. Filmdeki karakterlerin tamamı romanda da yer alıyor. Selman Bulut ilk maceradaki yaşadığı olaylardan dolayı işinden kovulmuş ve geçimini temin etmek için eksi camisinde müezzin olan Efraim ile birlikte bir pavyonda bağlama çalmaya başlamıştır. Selman Bulut pavyonda çalışan kadınlar tarafından çok sevilmektedir. Onlara yardımcı olmakta ve kadınlar tarafından bir ağabey bir baba gibi görülmektedir. Pavyondaki kadınlardan birinden haber alamayan Selman Bulut kadının intihar ettiğini öğrenir. İçindeki merak ve şüphe kadının intihar etmediğini öldürüldüğünü söylemektedir ona. Bu şekilde başlayan macera tarikatlar, uyuşturucu ticareti, toplumsal sömürü ve kadına yönelik şiddeti içeren olaylarla devam eder.
‘İtirazım Var’ filmi ve ‘Hesabım Var’ romanı kara roman tarzında yazılmış başarılı eserler. Onur Ünlü romanda çok başarılı bir kurgu oluşturmuş. Yazar, rahat okunan, okurken filmi izlemiş olmanın etkisiyle olayları sanki oradaymış ve kenardan izliyormuş hissini okura yaşatan gizem dolu bir eser bir ortaya çıkarmış. Selman Bulut karakterine can veren Serkan Keskin’in usta oyunculuğu da anmanın da gerekli olduğunu düşünüyorum.
Kitabı okuyacaklara tavsiyem, önce filmi seyrederseniz kitaptan çok daha büyük keyif alırsınız.
Yazımı İtirazım Var filminden bir alıntıyla bitireyim.
“İnsan sadece suçluyken kaçmaz. Bazen suçlandığın için de kaçarsın. Ama bir kere kaçmaya başladıysan, bir şeyleri de muhakkak kaçırırsın elinden. Bazen gençliğini kaçırırsın, bazen geleceğini, bazen de aklını…
Fakat işin en güzel tarafı da bundan sonra başlar. Çünkü aklını kaybedince korkularından da kurtulursun. Bu da seni özgürleştirir. Çünkü sadece korkaklar kendi akıllarına güvenirler. Ve bütün korkaklar hakikatin esiridir.
Oysa hakikat akılla ya da başka bir şeyle kavranılamaz; hakikatin ancak parçası olunur. Bunun için kurtul; geçmişinden, geleceğinden, aklından… Kâinatta ne varsa şu anda oluyor, görmüyor musun? Sadece burada, sadece şimdi. Gözlerini kapa, kalbini aç, aklını da bırak gitsin…
Akıl dediğin şey, kafanda koca bir ağırlıktan başka ne ki?”
İyi polisiye iyi edebiyattır. Bol kitaplı günler dilerim.