Pera Palace’ın Büyüsünde Kara Hafta Festivali
Pera Palace Hotel’in ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye’nin tek polisiye edebiyat festivali Kara Hafta İstanbul, 21-23 Kasım tarihlerinde gerçekleştirildi.
Önceki yıllarda Agatha Christie, Georges Simenon, Ian Fleming ve Mickey Spillane anısına düzenlenen festivalin bu yılki teması ise beyaz perdenin unutulmaz korku ve gerilim ustası, yönetmen Sir Alfred Hitchcock’tu.
Kara Hafta’nın 5. yılına özel bir öykü yarışması düzenlendi. Gençlerin ilgisini polisiye edebiyata çekmek amacıyla düzenlenen “Kara Hafta İstanbul Polisiye Öykü Yarışması”na 30 yaş ve altındaki gençler katıldı. Birinci olan öykü ile dereceye giren 8 öykü Vapur Yayınevi tarafından kitaplaştırılarak okurların beğenisine sunuldu.
Yurt içi ve yurt dışından önemli yazarların katıldığı festivalde korkunun ve polisiyenin, gizemin ve suçun kodları iki gün boyunca tartışıldı. Ayrıca bu yılki kara hafta festivali yakın zamanda kaybettiğimiz büyük usta Celil Oker’e saygı duruşu niteliğindeydi.
Bu Yılın Teması: Alfred Hitchcock
Kara Hafta, Fatma Cihan Akkartal yönetiminde; Taner Ay, Sevin Okyay ve Armağan Tunaboylu’nun katılımıyla Afred Hitchcock’un 120. yaşının kutlandığı oturumla açıldı. Bu oturumda ünlü yönetmen hakkında Sevin Okyay, Alfred Hitchcock’un küçük bir çocukken babası tarafından hapse attırıldığını ve bunun onda travmaya yol açtığını, bu durumun yönetmenliğini de yansıdığını ifade etti.
Taner Ay ise, kadınlarla arasının iyi olmamasına rağmen kadın oyuncu seçiminde başarılı olduğunu belirtti. Armağan Tunaboylu, yönetmenin filmlerinde kullandığı macguffin tekniği hakkında kısaca bilgi verdi.
Macguffin tekniği ise kısaca şöyle tanımlandı; filmde oynayan karakterler üzerinde etkisi olan ancak seyircinin çoğu zaman dikkatinde olmayan şeydir.
Cingöz Recai
Günün ikinci oturumunda, Seval Şahin yönetiminde; Erol Üyepazarcı ve Didem Ardalı Büyükarman ile birlikte Cingöz Recai’nin Pera Palace maceralarına değildi.
Konuşmacılar, Ahmet Mithat Efendi’nin kaleme aldığı ‘Esrarı Cinayet’ isimli eserin tarihimizin ilk yerli polisiyeyi olduğunu belittiler.
Didem Ardalı Büyükarman, Peyami Safa’nın Server Bedi takma adıyla yazdığı ünlü eseri Cingöz Recai’nin birçok öyküsünün Pera Palace’te geçtiğini belirtirken,
Erol Üyepazarcı ise şu anekdotu aktardı. “ Bir gün gazeteciler Necip Fazıl’a sormuşlar, şu sıralar kimde kalıyorsunuz? Necip Fazıl’sa, Peyami Safa’nın evinde kalıyorum, demiş. Aynı soru Peyami Safa’ya yöneltiğinde ise, Cingöz Recai’nin evinde kalıyorum demiş.” Gülüşmeler eşiliğinde oturum sonlandı.
Celil Oker’e Saygı
Üçüncü oturum, Can Erol yönetiminde; Elçin Poyrazlar, Çağatay Yaşmut, Suat Duman ve Cenk Çalışır ile birlikte yakın zamanda kaybettiğimiz sevgili Celil Oker anıldı.
“Polisiyemiz bir uçaksa, pilotumuz Celil Oker’di.” sözüyle Celil Oker’in yerli polisiyeye katkısını anımsatan Suat Duman’ın ardından, Çağatay Yaşmut öğrencisi olarak hocasıyla ilgili anılarını paylaştı. Elçin Poyrazlar, yazdığı kitabını değerlendirmesini istediğinde Celil Oker, “Bir yazarı başka bir yazar değerlendiremez.” der ve “Bir yazarı ancak ve ancak okuru ve editörü değerlendirebilir” diyerek katkıda bulunur. Cenk Çalışır ise Celil Oker’in tam adının Celil Remzi Oker ve annesinin soyadının da Ünal olduğunu hatırlatarak, onun yarattığı Remzi Ünal karakterinin belki de kendisi olduğuna dair ipuçları verdi. Can Erol bir okur olarak, kendi deyimiyle kişisel polisiye serüveninde Celil Oker’in çok önemli bir yer tuttuğunu bizimle paylaştı.
Polisiye ve Sinema
Günün son oturumunda, Metin Celâl yönetiminde; Su Turhan ve Petros Markaris Polisiyede Sinema, Sinemada Polisiyeyi konuştular.
Goethe’nin eserlerini Yunanca’ya çevirdiği için, “Alman dili ve uluslararası kültürel ilişkilere seçkin katkısı” nedeniyle prestijli Goethe Madalyası ödülüne sahip yazar Petros Markaris, her zaman yazar olmak istediğini belirtti. Senaryosunu kaleme aldığı “Bir Cinayetin Anatomisi” isimli diziden bahsedip, kitaplarının baş karakteri Komiser Haritos’u nasıl yarattığı anlattı. Bir de kendisinin beğendiği yazarları isimlerini (Manuel Vazquez Montalban ve Andrea Camilleri) dinleyicilerle paylaştı.
Almanya’da yaşayan Türk yönetmen ve yazar Su Turhan, kendi yazarlık yolculuğunu yarattığı Komşer Paşa karakteri ile özetledi. Dinleyicilerden gelen soru üzerine ise beğendiği yazarın Henning Mankell olduğunu belirtti.
Katiller ve Dedektifler
Kara Hafta’nın ikinci günü, Algan Sezgintüredi yönetiminde; Mesut Demirbilek ve Av. Oğuzhan Aslan’ın katılımıyla Geleceğin Suçlarının tartışıldığı oturumla açıldı.
Eski bir polis olan Mesut Demirbilek gelecekte bizleri hangi siber suçların beklediği hakkında bilgiler paylaştı ve kayıtlara geçen ilk siber cinayetin 1998 yılında Amerika’da işlendiğini söyledi.
Avukat Oğuzhan Aslan, hukuk sisteminin gelişen teknoloji ve artacak siber suçlara karşı nasıl önlemler alınması gerektiği hakkında düşüncelerini dinleyenlere aktardı.
Günün ikinci oturumunda, İrem Uzunhasanoğlu yönetiminde; Teresa Solana, Kurtcebe Turgul , Andrew Finkel ve Ahmet Ümit ile birlikte Sıradışı Katiller ve Dedektifler konuşuldu.
“Zeki bir katil mi, zeki bir dedektif mi?” sorusunun cevabının arandığı bu oturumda, her yazar sırasıyla kendi yazma süreci ile ilgili deneyimlerini paylaştı.
Norveç ve Yunan Polisiyesi
Üçüncü oturum, Nazlı Berivan Ak yönetiminde; Kostas Kalpoulos, Vassilis Dannelis, Ercan Akbay ve Algan Sezgintüredi ile beraber Ege’nin İki Yakasında Polisiye konuşuldu.
Konuşmacılar, her iki ülkenin de polisiye edebiyatındaki gelişim sürecinin birbirine yakın olduğu konusunda görüşlerini belirttiler. Algan Sezgintüredi ve Ercan Akbay, Türkiye Polisiye Yazarlar Derneği (POYADER) hakkında bilgi verirken, Vassilis Dannelis ve Kostas Kalpoulos ise Yunan Polisiye Yazarlar Birliği’nden (ELSAL) bahsedip yakın gelecekte bu iki oluşumun ortak projeler gerçekleştirebileceğinin müjdesini verdiler.
Kara Hafta’nın kapanışı, Ceyhan Usanmaz yönetiminde; Ayşe Erbulak ve Michael Katz Krefeld ile beraber Kuzey Polisiyelerinin masaya yatırıldığı oturumla yapıldı.
Uzun yıllar Norveç’te yaşamış olan Ayşe Erbulak, kuzey polisiyesinin günümüzde popülerliğini nasıl arttırdığı hakkında bilgiler verdi.
Danimarkalı bir yazar olan Michael Katz Krefeld, kuzey ülkelerinde yazarlar için verilen devlet desteğinin yazma ve üretme sürecinde olumlu bir etkiye sahip olduğu ifade etti.
Gelecek yılı büyük bir heyecanla şimdiden beklemeye başladım. Polisiye sever olmasanız bile Pera Palace’ın büyülü atmosferini solumak için bu festivale katılmanızı öneririm.