Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

KÖR KANUN

Diğer Yazılar

Türkiye Polisiye Yazarları Birliği’nin Kristal Kelepçe Polisiye Edebiyat Ödülleri 22 Ekim Cumartesi günü gerçekleşen törenle sahiplerini buldu. Poyabir’in bu sene dördüncüsünü düzenlediği yarışmaya gönderilen eserler arasında yapılan değerlendirme sonucu en iyi roman ödülü, genç yazarlar Emrah Poyraz ve Ulaş Özkan’ın birlikte kaleme aldıkları Kör Kanun isimli romana verildi.

‘Tokat’a gitmek gerek,’ demiş Mevlâna. Ülkemin her diyarını gezip-görmek sevdasında olan ben, henüz Tokat’a gidemesem de Emre ve Ulaş biraderler sayesinde Zile’yi görmüş kadar oldum.

Zile soğuk. Zile beyazlara bürünmüş. Zile’de eller üşüyor. Zile’de yürekler yaralı. Zile’de kalpler buz kesmiş. Zile’de bir avcı dolaşıyor. Avcının elleri kanlı, avcının gözü kara, avcının yüreği intikam ateşiyle kavrulmuş.

Başlamadan belirtmek isterim. Kitabı elime, yoğun bir önyargı içinde aldım. Gecen sene Poyabir’in birinci seçtiği romanla yaşadığım hayal kırıklığından sonra, bir yıldır üstümden atamadığım hüsran acısını Poyraz ve Özkan biraderlerden çıkartmak niyetindeydim. Günün sonunda hissettiğim duygu, Kör Kanun’un birkaç ay sonra tekrar okunacaklar arasında kendine yer bulması oldu. Genç yazarlar gerek roman içindeki karakterleri gerek bölgeyi gerekse yakın tarihimizde yaşanan trajik olayları yalın bir dille anlatırken, eleştirmeye hazır, önyargılı okuru da ustaca yakalamayı başarıyorlar.  

Şimdi gelelim Kör Kanun’a:

 Görme engelli bir Halk Eğitim memuru ve aynı zamanda yetenekli bir müzik eğitmeni olan Hasan Hoca, emekliliğini bekleyerek yaşadığı sakin hayata devam ederken Zile tarihinde belki de hiç görülmemiş vahşi bir cinayet işlenir. Kasabanın yerlilerinden olan bir adam, türlü işkenceler gördükten sonra karlı dağların aç kurtlarına yem olarak bırakılmıştır.

Şehirden gelen cinayet masası komiserleri, kasaba polisiyle bir ekip oluşturup olayı soruşturmaya başlarlar. Kanlı ve acılı işkencelere reva görülen maktulün geçmişini araştıran polisler, olayın Hasan Hoca’nın yıllar önce öldürülen solcu kardeşiyle ilişkili olabileceğinden şüphe duyarlar. Bu sırada ilk kurbanın arkadaşlarından birisi daha kaybolur. Zile, kar ve soğukla boğuşurken bir yandan da cinayetlerin devam edeceği korkusu içindedir. Şehirden gelen komiser, görme engelli olmasına rağmen yetenekli ve akıllı bir adam olan Hasan Hoca’nın bu cinayetleri işleyecek nedenlere sahip olduğunun üstünde ısrarla durmaktadır. Gelişen esrarengiz olaylar da müzik öğretmenini zan altında bırakır.

Kör Kanun, 1977 Türkiye’sini, Taksim’de yaşanılan kanlı 1Mayıs’ı, 1980 Çorum Katliamını, siyasi olayların ardında bıraktığı insani yaraları, ustaca anlatılan hikayelerle bizlere tekrar anımsatıyor. Vahşi ve kanlı bir dille başlayan romanın duygusal yönü okuyucuya başarıyla veriliyor. Yazarların tek bir yürekle anlattıkları kurguda kalemlerinin arasındaki ince fark zaman zaman hissedilse de bu okuyucuyu zorlamıyor. Birçok değerli polisiye okurundan da tam not almış olan Kör Kanun, okuyucusuna verdiği merak ve heyecan duygularıyla bir solukta bitirilecek kitaplardan.

Son bölümler için küçük bir not düşmeden geçmeyeceğim. Cinayeti soruşturan ekibin başındaki, yıllarını mesleğe vermiş bir başkomiserin vasat bir soruşturma yürütmesi, olayların akışı içinde kolayca yönlendirilmesi ve final beni üzdü. Yine de okurken keyif aldığım ve bir solukta bitirdiğim bir kitaptı. Yazarlarımızı tebrik ediyorum ve daha çetrefilli hikayelerde buluşmayı diliyorum.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

En Son Yazılar