Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

YENİ YIL HEDİYESİ

Diğer Yazılar

KAMBUR

O GECE

Murat Yuksel
Murat Yuksel
1979 Bafra doğumlu. Halen Bafra’da ikamet ediyor. AÜ Adalet Yüksekokulu mezunu. Yirmili yaşlardan bu yana yazıyor. Semih Gümüş, Zafer Köse, Bahar Yaka, Barış İnce gibi alanlarında yetkin isimlerin çevrim içi öykü atölyeleri, yaratıcı yazarlık atölyeleriyle seminerlerine katıldı. Öyküleri başta Edebiyatist ve Dedektif Dergi olmak üzere bir çok basılı dergide, ayrıca çeşitli internet sitelerinde, çevrim içi yayınlarda, şiirleriyle denemeleri yerel yayınlarla çeşitli internet sitelerinde yayınlandı. Perdelerin Ardında ve Dark Dedektif Suç Öyküleri-1 isimli kolektif öykü kitaplarında yer almıştır.

Yataktaki adama nefretle baktı. “Tanıdın mı beni?” diye sordu.

İki bileğinden yatak başlığına kelepçeli adam çırpındı. Çıplaktı. “Bu da fantezinin bir parçası mı?” diye sordu. “Çok tahrik edici. Hadi soyun da gel yanıma.”

“Hayır,” dedi deri kıyafetli, file çoraplı, kızıl saçlı genç kadın. Elindeki kırbacı bir kere şaklattı. Kenara fırlattı. “Oyun bitti.”

Adam şaşkındı. İçinde bulunduğu durumun farkına vardıkça sarhoşluğun etkisinden yavaş yavaş çıkıyordu. “Bu ne demek oluyor şimdi?” dedi. “Şakaysa hiç hoş değil. Sevmedim.”

“Sana bir soru sordum,” diye tekrarladı kadın.

Adam karşısındaki kadına uzun uzun baktı. Düşündü. Sonunda pes etti. “Tanışmış olsaydık mutlaka hatırlardım,” dedi. “Daha önce tanıştığımızı sanmıyorum.”

Genç kadın elinin arkasına gizlediği bıçağı çıkardı. Adamın gözleri daha önceolmadığı kadar büyüdü. Kelepçeleri zorladı. Ayaktaki kadın bıçağı yaklaştırdı. “Belki bu hatırlamana yardımcı olur,” dedi. Bıçağı adamın vücudunda gezdirdi. Küçük çiziklerden kan sızdı.

Yataktaki adam başını hızla iki yana salladı. Defalarca. “Hayır, dedi, “inan hatırlamıyorum. Beni başkasıyla karıştırıyor olmalısın. Seni ilk defa bu gece gördüm. Sana bir şey yapmadım. Ne olur çöz ellerimi.”

Bıçağı geri çekti. Ucuna bulaşmış kanı yatağın kenarına sildi.

“Neden çözeyim seni? Korktun mu yoksa?” diye sordu adama. Tamamen ilgisiz görünüyordu.

“Ha-hayır,” dedi adam, kelepçeleri bir kez daha zorlayarak. “Sadece sonradan pişman olacağın bir şey yapmanı istemiyorum. Gençsin. Güzelsin.”

Bir kahkaha patlattı kadın. “Aptal,” dedi. “Sen beni gerçekten tanımadın. Oysa bu bıçak beni sana hatırlatır sanıyordum. Yanılmışım.”

Başındaki peruğu çıkarıp yatağın üstüne attı. Sesindeki dişilik yerini bir erkek sesine bıraktı. “Şimdi tanıdın mı Ömer amca?”

Aynı akşam. Saatler önce: Yağmur Restoran

Yeni yılı kutlamak amacıyla bir grup iş arkadaşı iki masayı birleştirmiş, mekânda çalan canlı müzik eşliğinde vakit geçiriyordu. Kadehler peş peşe kalkıyordu. Herkesin keyfi yerindeydi. Restorandaki bütün masalar doluydu. İsmet, tuvaleti gelince kalktı. Masaların arasından geçti. Restoranın sonundaki tuvalete girdi. Tek elini duvara dayadı. Dışardaki müziğe eşlik ederek pisuara işedi. Elini yıkadı, peçeteyle kurulayıp çıktı. Masaların arasında ilerlerken birden durdu. Gözleri ona bir oyun oynuyor zannetti. Dikkatlice baktı. Yıllar geçmesine rağmen onu tanıdı. Aynı pis sırıtış, aynı sevimsiz kahkahalar. ‘İkircikli bakışları bile hiç değişmemiş,’ diye düşündü. O olduğuna iyice emindi artık. Ayakları gitmedi. Olduğu yerde kaldı. İçinde dizginleyemediği bir öfke, kusamadığı bir nefretle titreme nöbetine tutuldu.

Yıllar öncesiydi. Babasının asker arkadaşı Ömer, bir iş için yaşadıkları şehre gelmişti. İki gün onlarda misafir kalacaktı. Daha on iki yaşındaydı. Temmuz ayıydı. Gece tuvalete kalktığında Ömer amcasının yattığı odanın ışığının yandığını gördü. Merak edip kapıyı açtı. Adam, açık pencereden dışarıya bakıyor, sigara içiyordu. İsmet kapıyı açınca geri döndü. “Girsene,” dedi. Girdi. Adam sigarasını pencerenin denizliğinde söndürüp yere attı. Camı kapattı. “Uyuyamadım,” dedi. “Epey sıcak.” Çocuk adamın terlediğini fark etti. “Ben de tuvalete kalkmıştım,” dedi. “Işık görünce merak ettim.” Adam, İsmet’i yanına oturttu. “Ne iyi etmişsin,” dedi, “zaten benim de canım çok sıkılıyordu.” Konuşmaya başladılar. Sonra, Ömer, “Gel,” dedi, “yanıma uzan da rahat et.” Çocuk hiç çekinmeden yattı adamın yanına. Bundan sonrası tam bir kabustu. “Yapma amca, istemiyorum, bırak beni, ne olur!” diye yalvarması fayda etmedi.

“Ben kalkmak zorundayım arkadaşlar, acil bir işim çıktı,” dedi İsmet masadan eşyalarını aceleyle toplarken. “Bu geceyi isteyen en çok sen değil miydin,” dedi kadınlardan biri. “Ne oldu birdenbire İsmet?”

İsmet çantasını omzuna geçirirken, “Kusura bakmayın, siz eğlenmenize bakın. Anlatırım sonra,” dedi. Hızlı adımlarla mekândan ayrıldı. Aracına atlayıp eve gitti. Evden küçük bir spor çanta aldı. Yatak odasındaki dolabından yıllardır kutuda sakladığı eşyayı aldı. Çıktı. Yakındaki AVM’lerden birine girdi. WC’ye girip üzerini değiştirdi. Makyajını yapıp hazırlığını bitirdi. Aynada kendine baktı. Deri kıyafetler, file çoraplar, yüksek topuklular içinde kızıl saçlı bir afet. Bir taksi çevirdi. “Yağmur Restoran, lütfen,” dedi.

İsmet’in iki ayrı yaşamı vardı. Biri bilinen, diğeri de herkesten gizlediği Gündüz İsmet, geceleri kızıl Afet’ti. Cinsel kimliğini açık ederse çalıştığı işten olacağını, toplum tarafından dışlanacağını, bir daha iş bulamayacağını düşünüyordu. Bu gece Afet’i çağırmayı hiç planlamamıştı ama öyle görünüyordu ki yeni yılı Afet olarak karşılayacaktı.

İçeride boş masa olmadığını biliyordu. Niyeti adama yaklaşmak, bir vesileyle tanışmaktı. Masalar arasında dolanırken adamın bulunduğu masaya gelince aniden ayağı kaydı. Üç kişiydiler masada. Tam adamın önünde düştü. Düşerken tutunabilmek için adamın dizlerine yapıştı. Elini kimseye hissettirmeden adamın bacak arasına götürüp çekti. Adamla göz göze geldiler. “Affedersiniz,” dedi mahcup, utangaç bir sesle. “Arkadaşlarımla buluşacaktık ama sanırım geç kalmışım. Mekân değiştirmişler. Telefona da cevap vermiyorlar.” Şımarık, üzgün bir ifade takındı. “Onlara bakınırken başım dönmüş olmalı bir an.” Güldü. “Kaldım ortada.”

Adam, kadının elinden tuttu, kaldırdı. Uzamış sakallarını avuçladı. Bir eliyle de oturdukları masayı işaret etti. “Lütfen,” dedi, “bizim masamıza buyurun. Masamızı şereflendirin.” Rakıdan dili peltekleşmişti. Adamın teklifini ikiletmedi. Yanındaki boş sandalyeye oturdu. “Ben Afet,” dedi, “tanıştığımıza memnun oldum.” Yeni yılı restoranda müzikler eşliğinde geriye sayarak birlikte karşıladılar. Gecenin sonunda adamla birlikte mekândan ayrıldılar.

“Şimdi hatırladın mı beni,” diye sordu İsmet yataktaki adama. Gözleri korkudan kocaman açılan adam, “Sen,” diye kekeledi birkaç defa, “iyi ama nasıl olur, sen burada ne arıyorsun?”

İsmet gülümsedi. “Nihayet,” dedi. “Demek sonunda tanıyabildin.”

“Bak,” dedi adam, o gece de aynı bugün gibi çok sarhoştum. Ne yaptığımı bilmiyordum. Sonra çok pişman oldum. Her şey için. Yemin ederim. Ne olur affet beni.”

İsmet elini kaldırdı, adamın sözünü kesti. “Ne pişmanlığı lan?” diye bağırdı. “Bu bıçağı kullanarak bana tecavüz etmedin mi o gece? İki gün kalıp gidecektin. Türlü bahaneler üretip bir hafta durmadın mı? Her gece bıçak zoruyla, anneni, babası, seni, hepinizi öldürürüm, diye tehdit ederek bana tecavüzlerine devam etmedin mi?”

Adam artık titriyordu. “Ne-ne istiyorsun benden?” diye sordu.

 İsmet sırıttı. “İntikam,” dedi. “Yıllar öncesinin intikamı.”

“Yapma,” dedi adam. “Ne istersen veririm. Paraya boğarım seni. Hemen hesap numaranı vermen yeter. Anında hesabına geçiririm. Yeter ki canımı bağışla.”

“Yaptıklarını parayla mı ödeyeceksin? Kendin gittin. Bir ay sonra okulun önünden arabayla biri gelip aldı beni. Senin yolladığını söyledi. İki sene de onun tehditlerine boyun eğdim.”

“Bilmiyordum,” dedi adam. “Otobüsle dönerken sanırım yanımdaki adama senden bahsetmiştim. Sarhoştum yine ama seni bulacağını böyle bir şey yapabileceğini bilmiyordum. Akıl edemedim. İnan bana.”

“Hayatımı mahvettiniz. Küçük bir çocuktum ben. Ne istediniz benden? O layığını buldu. Sıra sende.”

İsmet, televizyonun kumandasına bastı, müzik kanallarından birine getirip sesi iyice açtı.

“Canını bağışlayayım ha?” diye söylendi, sonra ani bir hareketle elindeki bıçakla adamın penisini kökünden kesti. Adamın çığlıklarına aldırış etmeden kopardığı kanlı organı adamın ağzına tıkıştırdı. “Yeni yılın kutlu olsun. Umarım hediyeni beğenirsin,” dedi. Ardından, elindeki bıçağı defalarca adamın karnına sapladı.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

En Son Yazılar