Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

BENİM ADIM KIRMIZI

Diğer Yazılar

BENİM ADIM KIRMIZI 1

Ömürlerini Renklere Adayan Nakkaşların Sanat Yolculuğu

Kırmızı… Kanın ve acının, gülün ve aşkın rengi… Güle aşık bülbülün döktüğü kan, güle rengini verip aşka dönüşür. Aşk acıyla yoğrulur, hasretle büyür, sabırla şekillenir, sevgi ile gönüle yerleşir. Kırmızı, bazen aşkın bazen ıstırabın şekline bürünür; sabredene aşkı, vazgeçene ıstırabı gösterir.

Aşık olanlar, vazgeçenler, kazananlar ve kaybedenlerin hikâyelerini okuyacağınız Benim Adım Kırmızı, ömürlerini renklere adayan nakkaşların sanat yolculuğunu anlatıyor. Labirentlerinde kaybolacağınız çıkmaz sokaklarda çıraklıktan ustalığa nakkaşların sesine kulak vereceksiniz. Yönünüzü bulmak için üstat nakkaşların yaşadıklarıyla ile imtihan edileceksiniz.

Aşk, bağlılık, sadakat, ihanet, ölüm ve nefes… Hayatın içinde ne varsa çeşit çeşit renkle buluşup nakkaşların elinden sayfalara dökülürken, minyatür sanatının modern resim karşısında direnişine tanık olacaksınız.

Modern resmin incelikleri varlığını hiç hissettirmeden, yavaş yavaş, sinsice girmiştir nakkaşlar arasına. Eski usule göre bir nakkaş sadece bir hikayenin bir meclisini resmederken şimdilerde tek başına bir ağaç, bir at, bir köpek resmi; hikayesinden koparılmış, münferit halde ellerde dolaşmaya başlamıştır. Üstelik bu resimler bir meddahın elinde dile gelerek hikayeler anlatır, insanları eğlendirir olmuştur. Tüm bunlar nakkaşlar arasındaki fikir ayrılıklarının neticesidir. Eski ile yeni arasındaki ayrışma zamanla büyür ve kutuplaşmalar doğurur. Araya çeşitli çıkar meseleleri de girince ölümün soğukluğu sarar dört bir yanı. Katil kimdir? Tabii ki nakkaşlardan birisidir. Ama hangisi? Kendini ustalıkla gizleyen bu nakkaşın kimliğini merak edeceksiniz.

“Şimdi bir ölüyüm ben…” diyerek başlıyor anlatıcı cümlelerine. Kitapta yer alan her karakter, varlık, kavram kendi hikâyesini kendi zaviyesinden anlatıyor. Olayları farklı kişilerden dinlerken panoramayı siz oluşturuyorsunuz.

Bir tarafta Enişte Efendi, bir tarafta Başnakkaş Üstat Osman… Üstat Osman’ın elinde büyüyen nakkaşlar Enişte Efendi’nin evine gizlice girip çıkmaktadır. Enişte Efendi, padişah için hazırlanan gizli bir kitabın çizimlerini sessizce yaptırmaktadır. Cinayet bu kitabın hazırlıkları sürerken işlenmiş ve kitap yarım kalmıştır. Kitabın akıbeti ne olacak derken ikinci bir cinayet işlenir.

Enişte Efendi’nin kızı Şeküre iki çocuğu ile birlikte babasının yanında kalmaktadır. Kocası çıktığı son seferinden geri dönmemiştir. Şeküre’nin duygu dünyası oldukça renkli, bir o kadar da çalkantılıdır. Babasının yanına gelip giden nakkaşlardan Kara, ona gönül verenlerden birisidir. Kara, yıllar önce aşkını Şeküre’ye itiraf etse de bu sevdasına karşılık bulamamış ve İstanbul’u terk etmiştir. Şimdi eniştesinin çağrısıyla terk ettiği o şehre, o eve geri dönmüştür. İçindeki ümit ışığı ise hâlâ yanıp yanıp sönmektedir.

Kara’nın sevdasına içiniz sızlarken Şeküre’nin de onu sevip sevmediğini merak edeceksiniz.

Üstat Osman’ın himayesi altındaki nakkaşlardan biri öldürülmüştür. Cinayet Kara İstanbul’a geldikten sonra işlenmiştir. Kara katil midir? Üstat Osman’ın olayda parmağı var mıdır?

Bunları düşünerek ikisinin katili bulmak için giriştikleri mücadeleyi izleyeceksiniz.

Olaylar, bir dip akıntısı gibi ağır ağır ilerlerken, bazen Hüsrev-i Şirin’den bazen Şehname’den bir meclisi okurken ya da eskilerden bir üstadın başına gelen ibretlik bir olaydan çıkarmanız gereken dersi düşünürken,  sanatla ilgili mevzularla karşılaşacak mesela sanatta üslup kaygısı üzerine kafa yoracaksınız.

Okumanın, anlamanın ve çözümlemenin zamanınızı alacağı başarılı ve zor bir kitap sizleri bekliyor. Kısık ateşte ağır ağır pişen leziz bir yemek gibi uzun solukta okunabilen Benim Adım Kırmızı, zihninizde ağır ağır demlenecek.

Tavsiye ederim.

En Son Yazılar