Polisiye edebiyatın belki de en özel alt türlerinden biri olan kilitli oda polisiyelerinde cinayet içeriye girilmesi mümkün görünmeyen kilitli bir mekân içerisinde işlenir ve asıl gizem, katilin kim olduğundan çok cinayetin nasıl işlendiğiyle ilgilidir. Edgar Allan Poe’nun 1841’de Graham’s Magazine’de yayınlanan Morg Sokağı Cinayeti polisiye edebiyatı başlatan öykü olduğu gibi kilitli oda muammalarının da ilkidir. Sonrasında Altın Çağ başta olmak üzere pek çok polisiye yazarı, bu temayı daha da geliştirerek kendi eserlerinde kullanmışlardır.

Otto Penzler’in başlangıcından itibaren en iyi kilitli oda öykülerini bir araya getirdiği Locked-Room Mysteries isimli seçkisi Domingo Yayınları tarafından Kilitli Oda Muammaları adıyla yakın zamanda yayınlandı. Otto Penzler, polisiye edebiyata kurgu dışı çalışmalarıyla, yaptığı seçkilerle ve yayınladığı kitaplarla bir hayli katkı sunmuş ve bu çabalarıyla başta Edgar olmak üzere pek çok ödül almış bir yazar ve editör.
Kitabın adı her ne kadar Kilitli Oda Muammaları olsa da seçkideki 57 öykünün büyük bir kısmının kilitli odalarda geçmemesi kafa karışıklığı yaratıyor. Otto Penzler sunuş yazısında “Kilitli oda muamması polisiye meraklıları arasında imkânsız görünen bir suçu kast eden, yanlış ama kullanışlı bir terime dönüşmüştür. Bu öyküler esasen tümüyle kapalı, kilitlenmiş bir ortamdan çok, tamamıyla erişilmez bir maktul gerektirir,” diyerek kitabın adıyla ilgili karışıklığa açıklık getiriyor. Esasen polisiyenin tanımı ya da türleriyle ilgili tartışmalara benzer şekilde bu konuda da iki farklı yaklaşım var: Bazılarına göre -Otto Penzler’in de savunduğu gibi- imkânsız suç polisiyesi (impossible crime mystery) ile kilitli oda polisiyesi arasında fark yok. Önemli olan cinayetin kilitli bir odada işlenmesinden çok, işlenen suçun imkânsız görünmesi. Öte yandan ikinci görüşe göre bu iki terim birbirinden farklı; imkânsız suç, kilitli oda gizemlerini de kapsayan bir şemsiye terim, yani her kilitli oda polisiyesi imkânsız suç polisiyesidir ancak tersi doğru değil.
Otto Penzler kitabına aldığı öyküleri kronolojik bir sıralamaya tabi tutmak yerine tematik bir şekilde sınıflandırmış. Kitabın ilk bölümünde polisiye edebiyat tarihinin en çok bilinen kilitli oda öykülerine yer verilmiş. Diğer bölümlerde ise bıçakla, ateşli silahlarla, zehirle ya da yaratıcı bir katilin akıl almaz yöntemiyle işlenen imkânsız cinayetleri, kurbana doğru giden veya kurbandan uzaklaşan ayak izlerinin olmadığı pürüzsüz bir kum veya karın ortasında bulunan cesetleri, insanların veya nesnelerin aniden kayboluşlarını ve sıkı korunan bir yerden yapılan hırsızlıkları anlatan öyküler bulunuyor.
Kitaba çoğu polisiyeseverin aşina olduğu, polisiye edebiyat tarihine damga vurmuş Agatha Christie, A. Conan Doyle, Dorothy Sayers, John Dickson Carr, Elley Queen, Dashiell Hammett, Lawrence Block gibi yazarlarla birlikte isimlerini ilk defa duyduğumuz, günümüzde kitapları sahaflarda bile bulunamayan yazarların öyküleri de dâhil edilmiş. Bu bakımdan Kilitli Oda Muammaları aynı zamanda bir zamanların popüler polisiye yazarlarına, tek bir kitabı ya da öyküsüyle yıldız misali parlayıp sönmüş bazı isimlere de saygı duruşu anlamı taşıyor. Bazı yazarların birden fazla öyküsünün yer aldığı seçkide Penzler, her öyküden önce yazarının hayat hikâyesi, polisiye edebiyat tarihindeki yeri ve eserleriyle ilgili kısa ve öz bilgiler vererek okuru öyküye hazırlıyor.
Bazı bakımlardan sihirbazlıkla eş tutulan kilitli oda muammaları, polisiyenin yazılması en zor alt türü olarak tanımlanıyor. Okuru hem imkânsız bir suçun işlendiğine inandırmanın hem de öykünün sonunda bu muammaya makul bir çözüm sunmanın, bütün bunları gerçekçi karakterlerle ve sağlam bir arka planla yapabilmenin güçlüklerini hayal etmek zor olmasa gerek. Dahası böyle zor bir anlatıyı öykü gibi kısa bir metinde yazabilmek ayrıca bir maharet istiyor. Bu açıdan çoğu öykü seçkisinde olduğu gibi Kilitli Oda Muammaları’ndaki öyküler de nitelik bakımından farklılık taşıyor. Çok iyi fikirlerin sıkıcı biçimde işlendiği öyküler bulunduğu gibi, daha az orijinal fikirlerin fevkalade bir okuma keyfi verecek şekilde kullanıldığı öykülerle de karşılaşıyoruz. Seçki, geneli itibariyle belli bir kaliteyi tutturan öykülerden oluşsa da bana göre Hücre 13 Problemi (Jacques Futrelle), Alice’i Gören Yok (William Irish), Duman Kokusu Alan Hırsız (Lawrence Block- Lynne Wood Block), Doktorun Çözümü (Stephen King) öyküleri diğerlerine göre öne çıkıyor.
Ayrıca sert polisiye yazarı Dashiel Hammett’ın ya da psikolojik ağırlıklı polisiyeleriyle bilinen Georges Simenon’un kilitli oda öyküsü yazmaları, daha çok korku-gerilim türündeki eserleriyle bilinen Stephen King’in kilitli odada geçen bir Sherlock Holmes öyküsü kaleme alması şaşırtıcı olduğu kadar kilitli oda polisiyelerinin geçmişte kalmış belli bir döneme ve anlayışa ait olduğu, günümüzde yazılmadığı ya da işlevini yitirdiği şeklindeki kalıplaşmış düşünceleri sorgulamamıza imkân sağlıyor.
Ülkemiz polisiyesinin önde gelen isimlerinden Algan Sezgintüredi’nin temiz çevirisiyle keyifli bir okuma vaat eden Kilitli Oda Muammaları, klasik polisiye düşkünleri başta olmak üzere bütün polisiyeseverlerin kitaplığında mutlaka bulunması gereken özel bir seçki.
Derleyen: Otto Penzler
Çeviri: Algan Sezgintüredi
Yayınevi: Domingo Yayınları
Sayfa sayısı: 988