Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

Yeni Sayı Çıktı!

En son hikaye, röportaj ve yazıları şimdi tıklayıp ücretsiz okuyabilirsiniz!

YeniSayı Çıktı

Polisiye Dergi Dedektif'in yeni sayısını şimdi ücretsiz okuyabilirsin!

SOĞUK TOPRAK ve BİR TEMSİLİYET OLARAK DEDEKTİF DUFFY

Diğer Yazılar

SOĞUK TOPRAK ve BİR TEMSİLİYET OLARAK DEDEKTİF DUFFY 1

Suç edebiyatı içinde yer alan dedektif anlatısının belirleyici özelliği esrarengiz bir olaya dayanmasıdır. İster ipuçları dedektifi -dolayısıyla okuru- adım adım suçluya götürsün, isterse suçlu baştan ilan edilsin olay esrarengizdir. Bunun anlamı iki zamansal dizinin var olmasıdır. Birincisi, gerçekte neler olup bittiğini anlatan suç hikâyesidir ve bu hikâye, anlatının sonuna kadar ortada değildir. Anlatıcının ve okurun olayları nasıl öğrendiğini izah eden soruşturma hikayesi kitap boyunca devam eder.  Esrarengiz cinayet hikâyesinin asıl kahramanı suçlu, bir yan karakter olarak görünür. Ayrıntılarından ve suç işleyenin duygusal yaşantısından mahrum kaldığımız suç hikayesi özetlendiğinde ise kitabın kapağını kapatma zamanıdır artık. Dedektif anlatısında suçlu, suç edebiyatının çok bilinen örneği Raskolnikov’un zıddıdır.

Franco Moretti, edebî biçimlerin sosyolojisi üzerine düşündüğü Mucizevi Göstergeler’de asıl hikâyeden habersiz olanların, suçlu dışındaki karakterlerin, doğrudan ya da dolaylı, o suçtan sorumlu görülmediğini ifade eder. Onlarla aynı düzlemde olan okur da masumlaşır, dedektifleşir, iz sürmeye başlar. İşlenen suç esrarengiz bir vaka olarak sunulduğu, ortada da tek bir suçlu olduğu için toplum daha başından aklanır; olay çözümlendiğinde ise masumiyeti kanıtlanır. Suç bireyselleşmiştir. Suçlu amacına kilitlenmiş bir bilinçtir; başkalarıyla kurduğu ilişkiler de kendi gayesine hizmet eden birer araçtan ibarettir.  

Moretti’nin hipotezi, dedektif anlatısındaki ana kültürel karşıtlığın birey ile toplumsal organizma arasında olduğudur. Sözünü ettiği “birey” romanda suçlu olarak belirir, “toplumsal organizma” ise dedektif kılığındadır. Yazımda Adrian McKinty’nin Soğuk Toprak’ını olay örgüsü ile karakterler ve temalar açısından değerlendirirken kitaba Moratti’nin hipotezinin ışığında da bakmaya çalışacağım.

SOĞUK TOPRAK ve BİR TEMSİLİYET OLARAK DEDEKTİF DUFFY 2
Adrian McKinty

Adrian McKinty Kuzey İrlanda’da doğup büyümüş bir yazar. Hukuk, siyaset bilimi ve felsefe eğitimi görmüş. 1993’de New York’a, 2008’de ailesiyle Avustralya’ya yerleşmiş. Yarattığı dedektif karakteri gibi yaşadığı yere yabancı. Sözünü edeceğim Soğuk Toprak (The Cold Cold Ground) 2013’te Spinetingler Ödülünü kazanmış ve baş karakteri Sean Duffy olan serinin ilk kitabı.

Soğuk Toprak, Kuzey İrlanda’da Ayaklanmalar (The Troubles) Dönemi’nin atmosferinde geçen bir cinayet soruşturmasını anlatıyor. Anlatının başında Komiser yardımcısı Duffy’nin polis olmaya nasıl karar verdiğini; bir iki olayın özetlenişiyle onun iç yolculuğunu, dönüşümünü öğreniyoruz.

Soğuk Toprak’a konu olan cinayet ve soruşturma hikayesi, 1981’de Belfast’ın bir kasabasında yaşanıyor. O sırada Sean Duffy Kuzey İrlanda Polis Teşkilatı’nda (RUC) komiser yardımcısı. Teşkilatta olduğu gibi yaşadığı yerde de Protestanlar çoğunlukta, ne yazık ki Katolikler sivil haklar bakımından ayrımcılığa uğramakta.  Aynı yıl Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını savunan Ira komutanı Bobby Sands, Maze Hapishanesi’nde başlattığı açlık grevinin altmış altıncı gününde, 5 Mayıs 1981’de, hayatını kaybediyor. Hapishanedeyken parlamentoya da seçilen Bobby Sands ve diğer mahkûm arkadaşları “siyasi mahkûm” statüsü talep etmiş, ancak İngiliz hükümeti bunu reddetmiştir. Bir hafta sonra Francis Hughes’un da ölümüyle siyasi gerilim iyice tırmanıyor. Duffy’nin Hughes’a göre daha barışçıl gördüğü Bobby Sand’a yakınlık duyduğunu fark ediyoruz.

Soruşturma hikayesi, art arda işlenen üç cinayetle ilişkin olarak başlıyor.  Birinci maktul Ira’nın İç Güvenlik Merkezi’nin (FRU) başı Tommy Little, ikincisi Andrew Young adındaki bir müzisyen.  Bu iki cinayet arasında cinsel yönelimleri açısından bir bağlantı kurulmaya çalışılıyor.  İntihar vakası olduğu gerekçesiyle kapatılmaya yüz tutan Lucy Moore dosyası var bir de. Anlatı boyunca cinayetler devam ediyor. Duffy’nin kafasını kurcalayan ilk şey UFV gibi paramiliterlerle bağlantısı olduğu söylenen Belediye Meclisi Üyesi George Seawrigt ile Ira’nın siyasi kanadı Sinn Fein’in basın danışmanı Freddie Scavanni’nin ofislerinin aynı binada olması ve aralarındaki samimi ilişki.

Duffy üniversitede psikoloji eğitimi görmüş bir dedektif. Katolik oluşuyla ve kendilerini bağımsız İrlanda Cumhuriyeti kurmaya adayan Fenian’a sempatisiyle çalıştığı merkezde, yaşadığı yerde bir “öteki”. Çalışma hayatında atak bir polis olarak kendini kabul ettirmeye çalışırken, evinde perdelerini çekiyor; kitap okuyup müzik dinleyerek ruh sağlığını korumaya çalışıyor.  Geniş bir hayal gücü olan karakterin mitoloji de ilgilendiği konular arasında. Doktora aşamasında, makaleler yazmaya da başlamışken ülkenin atmosferi ve yaşanan iki olay onun yönünü değiştiriyor. İlk olay -İrlanda’nın Bağımsız İrlanda ve Kuzey İrlanda olarak bölünmesinden sonra- Britanya’ya bağlı kalan kuzeydeki altı şehirden biri olan Derry’de 30 Ocak 1972’de yaşanan “kanlı pazar”, Bogside katliamı. Duffy, Britanya Ordusu askerlerinin yirmi altı silahsız sivil haklar protestocusuna ateş açması sonucu ölenlerin cenazesinde, ülkede yaşananlara tarafsız kalamayacağını fark ediyor ve İrlanda Cumhuriyet Ordusu Ira’ya katılmayı düşünüyor. İkincisi bombalı bir saldırı. Kanlı pazardan birkaç ay sonra, 2 Mayıs 1974’te Duffy ve öğrenci arkadaşlarının sürekli gittiği Rose and Crown adlı barda planlanandan önce gerçekleşen patlama. Ölenler arasında Duffy’nin arkadaşı pek çok öğrenci var.  Olayı önce Britanya’ya sadık paramiliter birkaç Protestan grup üstleniyor. Bir süre sonra Ira’nın da saldırının öznesi olarak adı geçiyor. Bu son olayla birlikte hayatın her şeyden önemli olduğu düşüncesi ve “sessizin sesi olma” isteği Duffy’i cinayetleri aydınlatmaya yöneltiyor.

Soğuk Toprak’ta çözüme götüren pek çok ipucuna sezgisel bir yerden ulaşılması ilgi çekici.  Duffy, cinayetleri işleyenin arkasında bıraktığı bilinçdışı diyebileceğimiz birtakım izleri takip edecek kadar hayal gücü geniş, kendi iç dünyasıyla bağlantısı güçlü bir karakter. Aldığı eğitimin de bunda payı var gibi görünüyor. Esrarengiz olanı aşikâr hale getirmesinde en az suçlu kadar zeki ve bilgili olması; Orpheus’tan Daidalos’a mitolojik karakterleri tanıması, Puccini’nin La Boheme’siyle maktul arasında ilişki kurabilmesi etkili.  Katilin alay edercesine bıraktığı izleri, beynimizin bizim bilmediklerimizi bildiğini ispatlarcasına, fark ediyor.

Duffy’yi yalınkat bir tip olmaktan çıkarıp hakiki bir roman karakteri haline getiren, dürtüleriyle yüzleşmesi ve gerçeklik zemininde bir denge araması. Cinselliğin geniş bir yelpazede hissedilebileceğinin farkına varması ve bunu kendisine itiraf etmesi. Kahramanın bu hesaplaşmaları anlatıya soruşturma hikâyesi açısından bir şey katmasa da onu edebiyat sahasına yaklaştırıyor. Bunun yanında özensiz betimlemeleri ve metaforları estetik değer olarak sunmayışı da Soğuk Toprak’taki olay örgüsünün gücünü arttırıyor.

Soğuk Toprak’ta anlatılanların pek çoğu tarihî olaylara ve kişilere dayanıyor. İrlanda Cumhuriyet Ordusu, paramiliter gruplar, MI5, Kuzey İrlanda’da Katoliklerin ayrımcılığa uğraması, kanlı pazar olayı, açlık grevinde hayatını kaybedenler, Ayaklanmalar Dönemi, olayların geçtiği dönemde İrlanda’da eşcinselliğin yasak olması hatta Sinn Fein’in basın danışmanı Freddie Scavanni adındaki kişinin varlığı, gerçek adıyla Freddie Scappaticci.

Hak mücadelesini resmeden bütün arka plana rağmen, bütün dedektif anlatılarında olduğu gibi Soğuk Toprak’ta da asıl önemli olan katilin adıdır. Bunun yanında anlatının yüzeydeki kuruluşu olan soruşturma hikayesi, Franco Moretti’nin de belirttiği gibi, onun derin yapısını oluşturan kültürel yasalara tabidir. Kitle kültürünün temelinde kapitalizmin ön kabulleri vardır. Dedektif figürü de görevini yasalara, özellikle ekonomi yasalarına saygı gösterilmesini sağlamakla sınırlayan bir “bekçi” konumundadır.  Duffy, klasik muamma hikâyesindeki dedektiflerden farklı olarak kendi karanlığıyla yüzleşen bir karakter olsa da, gerilim romanlarında olduğu gibi, canını tehlikeye atıp ölümcül bir saldırıya uğrasa da asıl işi büyük suçlar olan bir kahraman değildir. Kişisel sebeplerden suç işlemiş bireyin karşısındaki toplumsal organizmadır.                                                  

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

En Son Yazılar